Yukarı Çık




19   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   21 

           
‘‘Ölmemek senin suçun ve kaçmamak da senin suçun. Ayrıca imparatorluk sarayında kalmanız da yanlış ama sen burada yanlış bir şey yapmadığında, ısrar ediyorsun öyle mi?’’
 
Lanet o*uspu!
 
Sezh’in gözleri öfkeyle parladı.
 
Yani sen Raytan ağabey ve benim el ele tutuşup yan yana ölmemizi mi istiyorsun?
 
‘‘O zaman senin ve kardeşlerinin de başka bir yerlere gitmesi gerekmez mi?’’ Sezh meydan okurcasına ona geri cevap verdi.
 
‘‘Az önce ne dedin sen?!’’
 
‘‘Eğer yüzümü görmek istemiyorsan başka bir yere git! İlk önce buraya gelip bizi rahatsız eden siz değil misiniz?!’’
 
Raytan’ın iyiliğini kazanmak için müdahale etme hedefi çoktan yol kenarına düşmüştü bunu yerine Sezh’in şu an da ki yegane eylemlerinin nedeni minyon bedeninde dolaşan muazzam öfkeydi.
 
Önceki hayatında ölmeden önce tek düşündüğü düşük bir kişilik çizip hayatta kalmaktı ama bu planı çuvallamıştı. Onun boğazı çoktan bir kez kesilmişti ve onun bir daha aynı kaderle karşılaşmaya niyeti yoktu. Eskiden bunlarla nasıl başa çıkılacağını bilmiyordu. Şimdi hayatıyla ikinci kez kontrat yaptığına göre onların zorbalığına katlanmak zorunda değildi. Dahası bu zamanlarda Bern ve Lilian zorbalıklarında zirveye ulaşmışlardı. Hayatına devam edebilmek için daha sonra kendi kendine çözülmesini beklemek yerine buna daha erken bir son vermeni daha iyi olacağına karar vermişti.
 
Elbette, bunların hiçbirini planlamamıştı.
 
Lili öfkeyle homurdanarak ‘‘Al bunu!’’ dedi.
 
Slap! (Tokat sesi!)
 
Yanağı Lilian’ın avcuyla buluşmaktan acırken Sezh’in vizyonu yeniden bozuldu. Sezh’in bir gün böyle cesurca konuşacağı aklına hiç gelmemişti. Bu yüzden Lilian küstahlığı yüzünden ona tokat atmıştı. Lilian elini başka bir tokat atmak için geriye çekti.
 
Ondan büyük olan kızın istediğini yapmaya izin vermek istemeyen Sezh, bugünün bir sonraki eylem planı için en uygun gün olduğuna karar verdi.
 
Tokatlara katlanmak zorunda olan Sezh, daha fazla hareketsiz kalmayı planlamayıp yumruklarını sıktı ve Lilian’a koştu.
 
"Aacck !!!"
 
Lili, Sezh'in karşı saldırısına acı içinde çığlık attı.
 
Sezh ileri atılmıştı ve kızgın bir bufalo gibi başını Lili’nin midesine geçirmişti.
 
‘‘Yakala onu!’’ Bern bağırarak diğer kardeşlerinin kız kardeşine yardım etmelerini emretti. ‘‘O kal*ağı yakalayın!’’
 
Yardakçıları zaman kaybetmeden Sezh’in ince uzuvlarını yakaladı. Sezh mücadele ederek onları elinden geldiğince zorladı ancak gücü üvey kardeşlerinin gücüne eşit değildi. Özellikle onlardan birkaç tane olduğu için. Mantıksal olarak bir sonraki sırada ne olacağını biliyordu.
 
Bern kesinlikle ona tekrardan zarar verecekti ve yüzüne gülecekti. Yine de onlara merhamet için yalvarmak istemiyordu ve bu sefer onların yanlış yaptığı göstermek istiyordu. Acı hissi ve kızgınlığı taşarken gözleri yaşlarla doldu.
 
Umutsuzca ‘‘Bizi yalnız bırak!’’ diye çığlık attı. ‘‘Senden bana bir prenses yada bir prens gibi davranmanı istemiyorum! Bana diğer kardeşlerine davrandığın gibi davranmanı da istemiyorum! Sadece izin ver de nefes alıp sessizce yaşayayım! Neden bunu yapıyorsunuz?!’’
 
Siz beni rahatsız etmeseydiniz ben saklanıp fare gibi yaşamayı planlıyordum. Öne çıkmaya bile çalışmayacaktım. Benimle ilgilenmek zorunda değildiniz. Hayatım için üzülecek zamanım bile yok.
 
Hepiniz her şeye sahipsiniz. Hepiniz imparator kadar güzelsiniz ve zorluk çekmeden yaşıyorsunuz ...
 
Yine de ben sadece sizden terk edilmiş çocukları rahat bırakmanızı ve barış içinde yaşamamızı istiyorum. Neden böyle bir istek sizin için çok zor…?
 
Sezh'in kontrol altına almak için çok uğraştığı hıçkırıklar birdenbire ortaya çıktı.
 
Sezh ‘‘Neden bunu yapmıyorsunuz?’’ diye söyleyerek ağlamaya başladı.
 
Sezh sadece kendisinin kısa bir süre konuşabildiğini duydu çünkü Bern’in kolu fırlayıp onun yakasına yapışmıştı.
 
Onu boynundan kaldırırken tüm gücüyle mücadele etti, ayakları çaresizce havayı tekmeliyordu. Gözlerinin berrak mavi gölgesi, ona karşı iğrenerek parlıyordu. Küçük bir eliyle Bern'in omzunu sıktı ama kıpırdatamadı.
 
"Cevaplaması kolay," diye alaycı bir şekilde yanıtladı Bern. "Sizi yalnız bırakamayız çünkü varlığınızdan memnun değiliz. Sadece bizimle aynı yerde yaşayıp nefes almanıza güceniyoruz. "
 
‘‘Ugh, cough- (Öksürme)’’
 
‘‘Ne kadar kirli’’ sesi nefes almak için nefesini kesmeye çalışırken tiksintiyle doluydu. ‘‘Hava kirlenecek’’
 
Bern’in boynundaki tutuşu gerildi.
 
Boğuluyorum. Eğer böyle kalmaya devam edersem yakında öleceğim. On yedi yaşım yerine on iki yaşımda öleceğim.  Yakında bana olacak buydu.
 
Bern’in mavi gözündeki görüntüsü tanıdıktı. Nedenini bilmiyordu ama darmadağınık görüntüsünü görmek onu üzüntüyle doldurmuştu.
 
Seni bu kadar gururlandıran ne? Seni bizden ne farklı yapıyor…? Eğer bizi görmekten memnun değilsen sadece başka bir yere git…
 
Sezh'in bilinci yavaş yavaş kaybolurken vücudu sarktı.
 
Tam o sırada gürültülü bir çarpışma onları böldü.
 
Bam!
 
Bern geriye savrulurken yerde birkaç kez yuvarlandı.
 
‘‘Cough, cough (Öksürme)’’
 
Sezh nefessiz bir şekilde yere yığıldı. Oturdu ve düzgün nefes almaya çalışırken kendini yere yasladı. Ne olduğuna şahit olamadan göğsünü tuttu ve Bern’in olduğu yere baktı. Onu şaşırtan şeyse Raytan’ın da orada olmasıydı.
 
‘‘Ben de mutlu değilim’’ dedi sakin bir şekilde ‘‘Kirli. Burayı kirleteceksiniz’’
 
Raytan sözlerinin sonunda Bern’e doğru koştu. Bu kez kardeşler tarafından zapt edilebileceğine ve etraflarını sarmalarına rağmen onları geçemeyeceğine dair hiç belirti yoktu. Onları tamamen alt etmişti.
 
Sezh bu aniden çıkan güç sıçramasının geri kalan mı olduğuna ya da bunca zamandır sessizce mi biriktiğini anlayamadı.
 
‘‘…..’’
 
Sessiz suskun kaldı. Raytan Bern’in Sezh’e yaptığının aynısını ona yapıyordu
 
‘‘Aaack!’’
 
Lilian arka planda çığlık attı.
 
‘‘Durdurun onu! Durdurun onu!!’’
 
Sezh oturduğu yerden kalktı.
 
Raytan’ın uzuvlarına sarılmış Bern ve Lili’nini kölelerine doğru koştu ve dişlerini koyabileceği her yere koyarak onları gelişigüzel ısırmaya başladı. Sahne, gerçek bir dövüşten köpek dövüşüne dönüşmüştü.
 
Üvey kardeşleri, Raytan ve Bern'i ayırmaya çalışırken, kendilerini bir anda Tosa köpeğinin tüm gaddarlığıyla saldıran Sezh'e yakalattırmışlardı. Telaşlanarak bunaldılar.
 
Sezh’i onlardan uzaklaştırmaya çalışan Lilian’da soğukkanlılık duygusunu kaybederek yanındaki kardeşlerine çığlık atmaya başladı.
 
‘‘Aaacck!’’
 
‘‘Yakalayın onu, Raytan’ı yakalayın… Bu oru*pu şimdi nereyi ısırıyor?!’’
 
‘‘Birisi lütfen yardım çağırsın!’’
 
Batı kütüphanesi bir kez daha kaos içindeydi.
 
Raytan sürüden kurtulmayı başararak acımasızca Bern’i ölümün kapısına doğru yatırmaya başlamıştı. Sezh ise kendi yoluyla Raytan’a yardım etmeye devam ediyordu. Diş etleri karıncalanmaya başlayıp ön dişlerinin ağzından ayrılmaya başladığını hissediyor gibiydi.
 
Ama her neyse, o anda pek umursamıyordu. Belki bir veya iki diş düşebilirdi. Şu an onun için pek bir önemi yoktu, çünkü bu bir gurur savaşı idi.
 
"Aman tanrım ... Burada neler oluyor ?!"
 
Ve gurur savaşı, birinin çığlıkları yüzünden aniden durdu.
 
 
 
 
*****************************
Yeni bölüm büyük ihtimalle yarın gelecek. Aslında uzun zamandır aklımdaydı ama dersler yüzünden atamadım. Dua edin azalsınlar ya da bana kolay gelsinler…. İyi okumalar. Umarım beğenirsiniz…


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


19   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   21 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.