Yukarı Çık




138   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   140 

           

##Serim, novelturkiye.com adresinde 10 Bölüm İleriden Yayınlanmaktadır. Hepinizi, Türkçe Novel Okuma Siteme Bekliyorum ##

Güneş, Yeşil Gölge Akademisi çöplerinin üzerine bir kez daha doğdu, fırtına dinmişti ve on kişilik ekip yeni atıkları taşımaya başlıyordu. Çektikleri devasa vagonu büyük bir gürültüyle yere bıraktıklarında, kendileri de ona eşlik ettiler.
“Ne zaman bitecek bu çile?”
“Hiç bitmeyecek!”
“İstersen babana haber ver, yiyecekleri bir lokma ekmeğin parasını sana yollasınlar!”
Gülüşmeler çöpler gibi uçurumdan aşağı yuvarlanırken, soruyu soran genç büyük bir of çekti.
“Biz de dövüşçü değil miyiz? Neden diğerleri eğitim yaparken, biz ayak işlerine koşturuyoruz?”
“Çünkü fakirsin!”
Cevap ışık hızında geldi, sanki sadece bu anı bekleyerek dilinin ucunda tutuyordu.
“Haline şükret, ya Edgan gibi olsaydın?”
“Hiç söyleme! Onun yerinde olmaktansa, bir ömür çöp taşırım daha iyi!”
İsyan eden genç, suya yatırılan kor demir gibi soğudu. Küçük derdinin yanında, Edgan’ın uğraştığı konu ulu bir dağdı.
“Dövüş bu öğlen değil mi?”
“Evet, güneş tam tepeye vardığında ikisi arenada olacaklar!”
“O zaman neden oturuyoruz? Biraz daha miskinlik yaparsak, senenin dövüşünü izleyemeyeceğiz!”
On genç aynı anda ayağa fırladılar ve devasa vagonun ancak iki elle kavranabilen halatlarından yakaladıkları gibi koşmaya başladılar.
Kasper ile Edgan’ın dövüşünü izlemek için çok heyecanlıydılar ama birkaç adım yanlarında, taraflardan birinin acıyla inlediğinden haberleri yoktu.
Edgan, miras mağarasının kalbindeki akarsuyun içinde tek başınaydı, Mel kapanmak üzere olan gözleriyle onu izliyordu. Arkadaşının yardıma ihtiyacı yoktu, üçüncü günün sabahında daha önce çağlayan suyun derinliği diz hizasına inmişti.
Edgan sırt üstü yatıyordu, sadece yüzünün küçük bir kısmı suyun dışındaydı. Mağaranın kalbini dolduran sis görüşü engellese de bedenindeki yıkımı saklayamıyordu. Anadan üryan vücudunun birçok yerinde deri yoktu, yağ tabakası erimiş kaslar bütün haşmetiyle kasılıyordu.
“Dayan dostum, biraz daha dayan!”
Mel yorgunluğunun farkında değildi, acı ve ıstırap çemberinden geçen Edgan’ın kendine gelmesini bekliyordu.
Onun hislerini taşıyan bir kişi daha vardı; sevgilisi Kristin, dokuz konutun tam ortasındaki evin camından yolunu gözlüyordu. Gitmesinin üzerinden üç gün geçmesine rağmen dönüşünü müjdeleyen bir emare yoktu ve Kasper’ in on kadar astı konutun dışında nöbet bekliyorlardı.
Marvina kendinde değildi, abisinin yokluğu ve başına gelebilecek olan felaketin kaygısıyla yarı baygın halde yaşıyordu. Ev sahibinin tek dayanağı ikinci günün sabahı gelen Nalt’tı, yamuk kâküllü genç haberleri duyar duymaz soluğu Mel’in yanında almak istemişti.
“Kristin, gel biraz dinlen. Eminim, Mel ve Edgan birazdan çıkıp gelecekler!”
Narin yüzlü genç kızın bu sözleri kim bilir kaçıncı duyuşuydu, istifini bozmadan beklemeye devam etti ta ki üç kişi kapıyı zorla açana kadar.
“Dışarı çıkın! Dövüş Arenasına gidiyoruz!”
Kırmızı dövüşçü kıyafetleri içindeki gençlerin göğüslerinde alev broşu vardı. Şüphe yok, bunlar Edgan’ın lideri olduğu grubun elemanlarıydı. Direnmenin faydası yok ama zararı çoktu, Nalt iki kızı kollarına takarak nöbet bekleyen on kişinin yanına vardı.
Onlar önde, rehin alınan üç kişi arkada ilerlerken, iki kişi de kaçarlarsa diye en arkadan geliyordu. Konvoy halinde ilerleyiş ne yavaş ne hızlıydı, kendine has bir tempoyla Dövüşçü Bölümü sınırlarının içine kadar geldiler.
Normal şartlar altında sadece dövüşçülerin ve onlara iksir sağlayan kısıtlı sayıda simyacının dolaştığı caddeler, insan seliyle kaplıydı. Nereye gidilse, ne tarafa dönülse, öğlen gerçekleşecek dövüşün dedikodusu yapılıyordu.
Belki senenin, belki de on yıllardır gerçekleşen en büyük dövüş yaşanacaktı; akademinin en güçlü adamı olan İkinci Büyük’ ün torunu Kasper ile Hükmetme seviyesinin altında yenilmez Edgan’ın savaşıydı.
Çilli gencin rakibinin kız kardeşi hakkındaki düşünceleri çoktan sızdırılmıştı; dövüş artık sadece dövüş değildi, iki erkeğin onur mücadelesi yaşanacaktı.
“Edgan yener mi dersin?”
“Hiç zannetmiyorum!”
Kıyafetlerine bakarak Simya Bölümü öğrencisi oldukları belli olan iki kız, kalabalıktan sıyrılarak bir köşe başında fısıldaşıyordu.
“Yenemezse olacakları biliyor musun? Marvina’yı Kasper’ in kollarına bırakması gerekecek!”
“Sadece o değil ki ırzına geçerken ona izleteceğini söylüyormuş bir de!”
“Barbar, daha kaç kişinin canını yakacak piç kurusu!”
“Yavaş konuş, birileri duyabilir. Kendini de mi yakacaksın!”
Panikle etrafını kolaçan eden kız arkadaşını çekiştirerek uzaklaştı, korku dağları aşıyordu ve İkinci Büyük’ ün arka çıkmasıyla beraber Kasper’ in cüreti durdurulamazdı.
Ne kadar gizlemeye çalışsalar da konuşmalar her yerdeydi ve Kasper’ in destekçileri alenen bağırarak konuşuyorlardı. Bazılarının amacı güçlü olana yaranarak fayda sağlamaktı, bazıları da zaten onun astları olduklarından zaferle bitecek günün tadını çıkarıyordu.
Zorbanın altındakilerde, en az onun kadar zorbaydılar; gözlerine kestirdikleri öğrencilere sataşıyor, kızları sıkıştırıyor,  Hükmetme Aşamasına girdiğini bildikleri liderlerinin zaferini taşkınlık yaparak bekliyorlardı.
“Yolu aç!”
Ortam azgınlığa teslim olduğunda yaşlı bir ses kulaklarda çınladı, önündeki iki kişi söylenenlerin hedefiydi.
Bir tanesi arkasını döndü ve hemen kenara çekildi ama iki eliyle genç kızın kalçalarını avuçlayan çocuk, keyfini kaçıran istek karşısında pek hoşnut değildi.
“Kes sesini moruk! Yoksa, bu yavru yerine seninle oynarım!”
Yer gök çıkan sesle inledi, cümlesini tamamlayamayan genç çocuksa havadaydı. Üç saniye sonra taş evin duvarına çarparak yere indiğinde, sol yanağının rengi mor kırmızı parlıyordu.
“Sokom, müthiş disipliniyle övündüğün Dövüşçü Bölümü, bu muydu?”
Açık yeşil cübbesinin eteklerini savurarak yürüyen ellili yaşlarındaki bir kişi, yüzlerce metre uzaktaki adama seslendi. Onu duyan herkes panikle iki adım geri çekilip, yolu açtı. Nasıl açmayacaklardı ki gelen adıyla sanıyla Aksi Hanry’di.
“Sizi adi köpekler! Bu andan itibaren yapılacak en ufak taşkınlıkta, uzuvlarınızı yerinden sökerim!”
Az önceki şamar sesi sarsıntıysa, bu kükreyiş depremdi; Dövüşçü Bölümü Lideri Sokom öfkesini dışa vuruyordu.
Mutlak sessizlik, çıt yok! Az önceki azgınlık sanki hiç yaşanmamış gibi gölgelere karışarak öğlen güneşinin karşısında silindi gitti.
“Her zamanki gibi gürültücüsün! Bir grup azgın mahlûkatın başına da senin gibi biri yakışırdı!”
Yakasından başlayarak, göbek deliğinin altına kadar v şeklinde uzanan dekoltesini gözler önüne seren kadın, küstah bir tonda seslendi. Bedenine yapışan elbisesinin içinde adeta ışıldıyordu ama Sokom onu gördüğüne hiç memnun değildi.
“Marina, nasıl oldu da gündüz uykunu bölebildin!”
Güzel kadının etkileyici yüzü asıldı. Daha fazla konuşmadan, kendisini takip eden Simya Bölümü görevlileriyle beraber arenaya doğru ilerledi. Sokom hemen arkasındaydı, kısa sürede bölüm liderleri için ayrılan kısma gelip oturdular, sollarında kalan koltuk boştu.
“Toygi gelmeyecek mi?”
Marina tek kaşını havaya kaldırarak söylenince, geniş gövdeli adam hemen cevap verdi.
“Dövüşenlerden biri Kasper ve İkinci Büyük’ ün burada olacağı garanti. Yürüyen ceset yalakalık yapma fırsatını kaçırabilir mi?”
 Dövüşçü Bölümü Lideri sözlerinde haklıydı ki bir iki dakika geçmeden, ihtiyar Toygi Louise Gloove eşliğinde yerine oturuyordu.
Üç Bölüm Lideri’nin iştirakinin ardından, diğer koltuklar ve sıralar dolmaya başladı. Sokaklarda zaman geçiren kalabalık, setini yıkmış sular gibi arenaya doluyordu.
Etrafın sakinleştiği sıralarda, on üç kişiden oluşan bir grup göründü. Kırmızı dövüşçü kıyafetlerinin içindeki gençlerin arasında, iki kız ve bir erkek tedirgin adımlarla ilerliyordu.
Kristin ve Marvina, Nalt’ ın pek de iri olmayan kollarına yapışmışlardı; ne kadar belli etmemeye çalışsalar da korkunun onları esir aldığı beden dillerine yansıyordu.
Grubun arenaya girmesine belki on, belki de daha az adım kalmıştı. Önde yürüyen beşli hızlarını arttırdılar ve kısa sürede kapının önüne geldiler ama bir terslik vardı, arkalarından adım sesi gelmiyordu.
“Kızlar ve çocuk, benimle geliyor!”
 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


138   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   140 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.