Yukarı Çık




150   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   152 

           

##Serim, novelturkiye.com adresinde 10 Bölüm İleriden Yayınlanmaktadır. Hepinizi, Türkçe Novel Okuma Siteme Bekliyorum ##

“Hanry, Louise, neler oluyor böyle?”
Suyu çekilmiş bedenini kadife koltuğun üzerine atan Toygi, kendinden beklenmeyecek kadar yüksek sesle bağırdı. Hanry’ nin bakışları arkasındaki camdan dışarıya kaçarken, Genç Üstat en az Bölüm Başkanı kadar hevesle konuşmaya başladı.
“Efendim, Son on gündür bahçeler birer birer yok oluyor! İlk yirmi bahçe haricindeki yirmi bir bahçede, yaşam sona erdi!”
İki adam gerginlikle mücadele ederken, yanlarındaki diğer kişi derin bir nefes çektikten sonra manzarayı izlemeye devam etti.
“Hanry, Mel Malcom nerede?”
Bitki Bölümü İkinci Başkanı önce cevap vermedi, birkaç saniye geçtikten sonra bakışlarını kadife koltuğa yöneltti.
“Bilmiyorum, uğradığı saldırıdan sonra belki akademiyi terk etmiş olabilir!”
Belli ki Toygi içten içe konunun Mel ile alakalı olduğunu düşünüyordu ve ona en yakın olan kişiden bilgi sızdırmanın peşindeydi.
“Edgan ve kardeşi de kayıp!”
“Öyle mi genç Üstat Louise! Son günlerde yeğeninizi de göremedim, güzel Maria nerede?”
Gloove ailesinin akademi içindeki en yetkili ağzı konuştu konuşmasına ama bir saniye sonra ağzını açtığına pişman oldu.
“Son olaylardan sonra aile Akademi Yerleşkesine dönmesini uygun gördü!”
Başka bir şey söylemeyen Hanry, manzarayı izlemeye devam etti. Beden dili, olanların onu zerre kadar ilgilendirmediğini bağırıyordu.
“Kalan bahçelerin girişine adamlarınızı yerleştirin, Dövüşçü Bölümü gereken desteği vereceğini söyledi. Akademi Lideri en kısa zamanda konuyla alakalı bir rapor istiyor, bağlı olduğumuz büyük akademiye rapor vermek zorundayız.”
Konuşmanın bitmesiyle beraber üstatlar farklı yönlere ilerleyip, salonun iki kapısından aynı anda çıkış yaptılar. Toygi, masanın üzerindeki kristal kadehi altından kavradı ve küçük bir yudum alarak Bitki Bahçelerinin göründüğü cama doğru yöneldi.
“Yakında çok büyük şeyler olacak!”
Ölümün bir adım ötesinde duran ihtiyar adamın mırıldanmaları belki sadece bir kehanet olarak kalacaktı ama Yirminci Bitki Bahçesini uzaktan izleyen siyah bir gölge, dediklerini gerçek yapmaya uğraşıyordu.
“Aptallar! Girişi tuttukları için bahçeye girmemi engelleyeceklerini sanıyorlar!”
Kapüşonunu kafasına geçiren Mel, yönünü batıya çevirdikten sonra hızlandı ve nöbetçiler gözden kaybolana kadar koştu. Bakışlarıyla etrafı süzdüğünde kimsenin olmadığından emindi, sağ eli pençeye dönüşür dönüşmez bariyerin üzerine darbesini indirdi.
Bitki Bahçesi ile dışarıyı ayıran bariyer kâğıt gibi yırtıldı; soğuk hava dışarı taşarken, Mel hızla içeri girdi. Karla kaplı zeminde on adım attıktan sonra geceden kara cübbesini bir kenara fırlattı, diğer eli de pençe halini almıştı.
“Boyun eğin!”
İki eli karları geçip toprağa ulaştı ve dirseklerine kadar içeri girdiler. Beş saniye geçmeden, çevresindeki on adım çapındaki alan kardan arındı, kan kırmızı damarlar Mel’e doğru akın ediyordu.
“Gelin, yaşam enerjinizle yolumu açın!”
Her nefeste bedeninde kesikler açılan Mel’in yaraları, ne yavaş ne hızlı, sabit bir tempoyla iyileşiyordu. Döngü birkaç saat boyunca devam etti. Dışarıdan her şey normal görünürken, beyaz örtü kuru toprağa dönüşüyordu.
Bahçeyle işi bitince, Mel girdiği gibi çıktı ve kimseye görünmeden ayrıldı. Ağzına birkaç ilaç lapası atmasının dışında bir tedavi uygulamadı, durumun Kırk Birinci Bahçe’de yaşadıklarıyla alakası yoktu.
Mağaranın girişi her zamanki gibi nemli, kaygan ve bitkilerin hoş kokularıyla kaplıydı. İri yarı genç vakit kaybetmeden burayı geçip kendini sulara bıraktı.
“Mel, iyi misin?”
Gözlerini açan Edgan oturduğu yerden kalkmadan sordu ama istediği cevap gelmedi. Yarı baygın vaziyette yatan Mel, bakışlarını ona yöneltse de ağzını açmadı.
Suskunluğu, Yeşil Gölge Akademisi üzerine çöken kara bulutlar gibiydi; kasveti hissedilse de yağmurundan mahrum bırakıyordu. On gün daha geçtiğinde, ayakta kalan son bahçelerin dışı da içi de görevlilerle doluydu.
“Yerlerinizi aldınız mı?”
“Evet efendim, ilk beş bahçenin güvenliği kontrolümüz altında!”
Dövüşçü Bölümünden bir yetkili kırmızı dövüş kıyafetleri giyen gençten raporunu alırken, bir anda durdu. Yönünü bahçenin girişine çevirdiğinde, gözleri normal büyüklüğünün iki katına ulaşıyordu.
“Efendim!”
“Çabuk gir, içeridekiler birer birer ölüyorlar!”
Ne yazık ki kural kuraldı ve kapıdan girenler rastgele konumlara gönderiliyordu. Dövüşçü Bölümü yetkilisi zihinsel mesajı aldığı yere geldiğinde çok geçti, bedenlerinde boydan boya kesikler olan astları çoktan can vermişti.
“Kim, kim bu yapabilir!”
Sesinde acının ve öfkenin renkleri ağır bassa da haykırışı duygulardan oluşan bir tablo gibiydi.
“Benim!”
Cevapla beraber arkasını döndü, ölüm onun için geliyordu. Dördüncü Bahçe’nin içinde onlarca ceset bitkilerin içinde yatarken, bedenlerinde sakladıkları doğa enerjisi önce toprağa, oradan da kan rengi damarlarla siyah kapüşonlu gencin bedenine akıyordu.
Mel, pençeleriyle parçaladığı bariyerden çıkarken dönüp arkasına bakmadı, gözleri Üçüncü Bahçe’nin üzerindeydi. O gece, iki bahçe birden yaşamını kaybetti; enerji bariyerinin içi artık bir mezarlıktı.
“Sokom, Toygi!”
Akademi Başkanı taş kulenin tepesinde ağırladığı iki Bölüm Başkanı’na seslendi, tezat görünümlere sahip adamların bakışları yerdeydi.
“Yıkımın, dışarıdan bir müdahale ile gerçekleştiğine emin misiniz?”
Sözleri duyan dev cüsseli adam başını kaldırdı; burun delikleri büyümüş, yumruklarından çatırtılar geliyordu.
“Evet efendim. Dördüncü ve Üçüncü Bahçe için görevlendirdiğim astlarım, yanlarına aldıkları öğrencilerle beraber kayıplar. Son bilgilendirmelerinde bahçelerin içindekilerin saldırıya uğradığını, kendilerinin de yardıma koşmak için içeri girdiklerini söylediler!”
“Kim? Kim böyle bir şey yapabilir? İkinci mi?”
İlk akla gelen kişi, torununu yakın zamanda kaybeden İkinci oldu ama Sokom hemen itiraz etti.
“Bu süre boyunca her zaman kapısındaydım, mümkün değil!”
“Emin misin?”
Az önce sesli düşünüyor gibi mırıldanan beyaz saçlı adam, Sokom’ un gözlerinin içine bakarak sordu.
“Eminim efendim!”
“Anlıyorum, adamlarına bahçelerin içine girmeyi yasaklıyorum! Ana akademiden yardım istedim, kısa sürede sorunu çözmek için birilerini yollayacaklar!”
Konuşma burada sona erdi. İki Bölüm Başkanı basamakları tek tek inerken, Akademi Lideri penceresiz camdan Bitki Bahçelerini izliyordu.
“Acaba inzivada çok mu kaldım? Yokluğumda buraya neler olmuş böyle?”
Sonraki günlerde bahçelerin etrafını saran insan sayısı arttı. Beş kişilik takımlar halinde devriye gezen Dövüş Bölümü öğrencileri her yerdeydi ama bunlar Mel’e engel olamıyordu.
İkinci Bahçeye giren Mel, birkaç saatte içerdeki yaşamı sonlandırıp dışarı çıktı. Siyah pelerini ve yüzünü kapatan kapüşonu rüzgârda savrulurken, yeşil bir enerji bıçağı ensesinde belirdi.
Ak saçlarını atkuyruğu örmüş olan Akademi Lideri tam arkasındaydı ve ellerinde elemental gücüyle oluşturduğu hançerler vardı.
“İşin bitti!”
Rüzgâr gücüyle keskinleştirilen bıçak kumaşı kesti, bir sonraki adres Mel’in derisiydi ama o an hiç beklenmedik bir olay gerçekleşti. Ne zamandır orada olduğu belli olmayan ve İkinci Bahçeyi kuşatan enerji kalkanı, dışarı doğru uzayarak Akademi Lideri’ne darbeyi indirdi.
Olay o kadar hızlı gerçekleşti ki metrelerce savrulan adam ancak düzinelerce ağacı devirdikten sonra neler olduğunu anlayabildi. Taze kan iki dudağının arasından sızıyordu, darbeyi aldığı sağ yanındaki kaburga kemikleri derisinin dışına çıkmıştı.
Mel, bir an duraksadıktan sonra ilerleyişine devam etti, hedefinde daha önce hiç girmediği bir yer vardı. Birinci Bahçe'ye ulaştığında, devriye gezen grupları kısa bir süre inceledi ve ilk boşlukta bahçenin içine girdi.



Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


150   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   152 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.