Yukarı Çık




157   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   159 

           

##Serim, novelturkiye.com adresinde 10 Bölüm İleriden Yayınlanmaktadır. Hepinizi, Türkçe Novel Okuma Siteme Bekliyorum ##

“Dediklerimi yaptın mı?”
“Evet, Sıfırıncı Bahçe hariç diğer hepsini öldürdüm!”
“Güzel, çok güzel! Şimdi biraz olsun mirasımı anlayabilmişsindir!”
“Bedenimden mi bahsediyoruz?”
“Tabii ki, ben enerji sarayının duvarlarıyım! Aşılmaz, yıkılsa bile yeniden yükselen, alevle dövülmüş taş duvarlarım!
Sığ mirasıma adım atmış sayılırsın, ruhuna mührümü vuracağım. Mührü, ihtiyacın olduğunda kır ve ben olmak nasıl bir şeymiş ilk elden tecrübe et.
Şimdi gitme vakti. Yürümeye devam et, gerçek karanlığın ne olduğunu gör!”
Mel, ayaklarından başlayarak taşlaşan heykelin yanından uzaklaşıyordu, aynı dedesi gibi mirasını aldığı heybetli adam da geride kalmıştı. Bir süre yürüdü, aşina olduğu yolu bir sonraki heykele kadar takip etti.
Bir öncekinin üçte biri büyüklüğündeki heykele gelince durdu. Taştan sızan karanlığı hissedebiliyordu, geceden kara enerji kalbini esir almak üzereydi.
Gözlerini açtı; alevler saçan Edgan, İkinci Büyük’ ün kamçılarına karşı direnirken zor anlar yaşıyordu. Şöyle bir etrafına baktığında, Dövüş Arenası’na kaosun hüküm sürdüğünü gördü.
Bariyer ortalarda yoktu, tribünlerdeki öğrenciler dövüş alanından saçılan enerjiler ve birbirine girmiş grupların mücadeleleri arasında telef oluyorlardı.
“Hanry, ne kadar dayanabilirsin?””
“En fazla bir saat daha Akademi Lideri! Efendim, yaranız!”
“Ah bu yara olmasa, hain İkinci böyle davranmaya cesaret edebilir miydi?”
Akademi Lideri hayıflanırken, Sokom ve arkasında cephe almış üç kişi Üstat Hanry’ nin oluşturduğu kalkana saldırıyorlardı.
“Bölüm Başkanı!”
“Kalkan kırılacak gibi durmuyor, ne olmuş bu herife?”
“Ne bileyim ben, durmayın saldırın. Akademi Liderini öldürürsek, her şey biter!”
Etraflarındakileri önemsemeyen dövüşçüler onlarca kişiyi öldürmüş olsalar da saldırmaya devam ediyorlardı. Topraktan oluşan dev yumruğunu kalkana indiren Sokom kendinden emindi ama bakışlarını dövüş alanına çevirdiğinde mücadele etmeyi sürdüren İkinci Büyük’ü gördü.
“Piç kuruları. Ölü bedenlerinizi parça parça etmem gerekse bile sakladığınızı sırrı bulacağım!”
Edgan, enerji kristallerini kullanarak kendinden daha güçlü olan rakibine direnebiliyordu, yarattığı alev duvarı kolay kolay geçilecek bir engel değildi.
“Elbet kristallerin gücü bitecek, bakalım o zaman ne yapacaksınız?”
Seyrek saçlı adam yalan söylemiyordu, parlaklıkları an ve an sönükleşen kristallerin ne kadar dayanacağı meçhuldü.
Derken beklenen son gerçekleşti ve Edgan’ın kurduğu ateş duvarının yoğunluğu birden azaldı.
“Önce sen gebereceksin!”
İkinci Büyük rahatça içinden geçerek buz kamçısını yakışıklı gencin boynuna savurdu. Silahı hedefini bulduğu an, bir düşman yeryüzünden eksilecekti. Edgan kılıcını savurdu ama yeterli gelmedi, kıvrak bir yılan gibi sıyrılan kamçı gözlerinin önündeydi.
“Siktir git!”
Önce ses sonra pençe farklı duyu organları tarafından keşfedildi, ölümcül saldırı taş zemine vuruyordu.
“Mel!”
Edgan arkasını döndüğünde, sağ elindeki buzu silkeleyen Mel’i gördü, arkadaşı sessizliğini bozarak savaşa katılıyordu.
“Mel, ikimiz beraber olursak onu yenebiliriz!”
Cevap gelmese de yakışıklı genç ileri atıldı, savunma duruşundan vaz geçerek saldırmayı seçiyordu. Mel hemen arkasından hızlandı, hafif kamburlaşan sırtı ve iki yanındaki pençeleriyle taarruza katıldı.
“Gelin, gelin! Size gerçek bir Elemental Dövüşçünün ne olduğunu göstereyim!”
İkinci Büyük’ ün diğer elinde, başka bir kamçı daha belirdi. Diğeri gibi buz enerjisinden yapılmış olmasa da üzeri buz rengiyle kaplıydı.
“Diğer tarafa geç!”
Mel Edgan’a bir omuz attı ve onu ikinci kamçının olduğu yere savurdu. Buz elementiyle oluşturulan silahla kendisi yüzleşmek istiyordu.
Havayı yırtan sesle beraber kamçılar adeta dans ederek ilerlemeye başladılar, Edgan hemen kılıcını çekerek karşılık verdi. Ateş enerjisini kılıcına yansıtamıyordu ama etrafındaki alanda tutarak kendine bir kalkan yaratabiliyordu.
Diğer taraftan, arkadaşı darbeleri direkt bedenine almayı seçti; kolları, sırtı, bacakları ve gövdesi buz kamçısının talim alanı görevi görüyordu.
“Mel arkama geç. Kolların dayanabilse de bedeninin geri kalanı dayanamayacak!”
Söylenene aldırmayan iri yarı genç saldırmaya devam etti, pençeleriyle kamçıyı yakalamayı başarıyordu ama dağılan enerji sahibine dönerek yeni bir silaha dönüşüyordu.
“Kibirli piçler, sahip olduğunuz sefil güçle beni öldürmeyi mi düşünüyorsunuz?”
İki kamçının yanında, arkasından yükselen buz fırtınası da gençlere vurmaya başladı artık Edgan’ın da bedenini sakınma şansı yoktu. Aralarındaki fark muazzamdı; Edgan, Hükmetme Seviyesinin ilk aşamasındayken, İkinci Büyük son aşamadaydı. Mel’in daha önce öldürdüğü Ruh Gelişimcileriyle alakası bile yoktu.
Kan rengi pençeler ona ulaşmadan donuyordu, belki direkt bir darbe işe yarayabilirdi ama kırbaç buz fırtınası birlikteliği bunu da imkânsız hale getiriyordu.
“En sonunda, yıllardır hapsolduğum seviyeyi geçeceğim, o zaman Ana Akademiden gelenler bile bana denk olamayacak. Yükselişimin önündeki bir basamaktan farkınız yok, üzerinize basarak ilerleyeceğim!”
Üstünlüğü ele aldıkça vahşileşiyor, kibri diline yansıyordu ama aynı ortamda olduğu bir kişinin eline su dökemezdi.
“Kasper’ de böyleydi, senin gibi çıkışı buzla kapatmıştı. Çenesi de pek düşüktü, dilini almak zorunda kaldım!”
İkinci Büyük’ ün hırsın her rengiyle boyanmış gülümsemesi o an soldu. Dövüş alanındaki sıcaklık birkaç derece düşerken, buz kırbaç hızla ilerledi.
“Her şeyini elinden alacağım!”
Bu kez Mel’in yakaladığı kamçı dağılmadı, bileğini koparmak ister gibi bir ileri bir geri hareket ediyordu.
“Erkek torunun olduğunda çok sevindin değil mi? Soyun ilerleyebilecekti, pislik dolu tohumlarınızı saçmaya devam edebilecektiniz. Erkekliğini ispat ederken kullandığı organını sökerken dili yerindeydi, attığı çığlıkların içinde senin de adın vardı!”
Diğer kırbaç Mel’in boştaki eline indi, Edgan fırsattan istifade ileri atıldı ama önüne düşen buz sarkıtlarıyla beraber geri çekildi.
“Seninle ilişkisi olan herkes ölecek. Bizzat ben, ellerimle işkence edeceğim!”
Başka bir zaman ve başka bir yerde bu tehditler insanları korkudan öldürebilirdi ama Mel’in yüzündeki gülümseme bir an olsun silinmiyordu.
“En son gözlerini aldım. Doğarken kahpe anasını veya şerefsiz babasını görmüş olabilirdi ama ölürken gördüğü yüz bana aitti!”
İkinci Büyük’ ün arkasında, uçları güneş ışığıyla parlayan buz kütleleri birikmeye başladı. Sivri tarafları iki düşmana bakarken, oldukları yerde titriyorlardı.
 Her saniye sayıları artan buz kütlelerinin büyüklüğü el kadardı, o kadar fazlaydılar ki bütün dövüş alanını kaplıyorlardı.
“Geber, soysuz piç!”
Hepsi aynı anda hareket ettiler; iki nefes sonra dövüş alanını, beş nefes geçtiğindeyse izleyici sıralarını aşarak arenanın taş duvarında patladılar.
Kaçmayı başaramayan öğrencilerin en şanslıları, ölü bedenleri tek parça kalanlardı ve geniş alandaki tek sağ kalan kişi, Edgan’dan başkası değildi. Şiddetli saldırı sonrası savrularak buraya kadar gelen Edgan şanslıydı.
Bu şekilde kendini koruyabilmeyi başarmıştı ama arkadaşı onun kadar şanslı değildi. İki bileğinden yakalayan kamçılar nedeniyle saldırıyı olduğu yerde karşılamak zorundaydı, kaçma fırsatı yoktu.
“Hadi konuş! Ne oldu?”
İkinci Büyük, parçalanmış kıyafetlerinin örtemediği bedeninden kanlar fışkıran Mel’in üzerine yürürken haykırdı.
“Soysuz köylü, konuşsana!”
İki düşman, birbirinin kanını içmek isteyen iki erkek, en sonunda yüz yüzeydiler. İkinci Büyük düşmanını kısıtlayan kırbaçlarını sıkı sıkıya tutuyordu, Mel’in kolları omuzlarına kadar buz mavisinin esiriydi.
İkinci Büyük’ ün kırbacı parçalandı ve hemen sonra elinde birleşerek buzdan yapılmış hançeri oluşturdu. Bir nefes kadar yakınında olan düşmanın karnını deşmek için ilerliyordu, her şey sona erecekti.
“Bitti!”
Yumuşak deriyi hissettiğinde büyük bir kahkaha attı, adeta zaferini ilan ediyordu ama başka bir ses kulaklarında çınlayınca bakışları silahına indi.
“Dur bakalım, daha yeni başlıyoruz!”
 
 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


157   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   159 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.