Yukarı Çık




23.2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   23.4 


           
Bölüm 23.3

Bir devrim mi?

Bu kişi az önce ne dedi?

"Ve böylece, devrimimizi tamamlamak için Umudun Zirvesi Akademisi'nin mükemmel küçük hayal dünyasını yok etmemiz gerek. Bu okul umudu şiddetle talep ediyor, bunu yaparken çevresindekilere eziyet edip rahatsızlık veriyor. Bu devam ederse okulun 'Süper Lise Seviyesi Umut'u asla ezilemeyecek ve-"

"Ah, bekle bir saniye!" Hizmetçi Monoayı'nın sözünü böldüm. Nedense kaçırdığım bazı kelimeler vardı. "Şu… Süper Lise Seviyesi Umut nedir?"

"Oh ho." Hizmetçi Monoayı sesini bağırarak yükseltti. "Beni sözlerinle test etmek istiyorsun değil mi? Bunda hiç sorun yok, sorunu kusursuzca cevaplayacağım!"

Neden bu kadar önemli görünen bir konu için böyle zaman harcıyor merak ediyorum. Demek istediğim, cemiyetleri bu kadar gizliyse sırlarını saklamaya devam etmeliler, haksız mıyım?

Ama kullandığı tüm bu fazladan ve gereksiz sözlerle birlikte, bir kişinin onun hikayesini dinlemesine çok mutlu olmuş gibiydi.

"Öhöm, Süper Lise Seviyesi Umut, diğer tüm yetenekleri gölgede bırakan kusursuz bir yetenektir, dahilerin dahisidir. İnsan evriminin zirvesi, tabiri caizse. Evet, işte bu Süper Lise Seviyesi Umuttur. Ta daaaaaa, mükemmel açıklamam buydu!"

"Ah, üzgünüm… dinlemeyi bırakmıştım..."

"Eh? Cidden mi?" Hizmetçi Monoayı şok olmuş gibiydi. "O-Oh… her neyse... " Kız kollarını kavuşturdu ve biraz sızlandıktan sonra devam etti. "Şimdi hazırım!" Sanırım şimdi hazır!

"Süper Lise Seviyesi Umut derken kullandığımız 'umut', aynı kelimenin günlük kullanımından biraz farklı. 'Umut' dediğimiz şey, 'insanlığın umudu olabilecek kadar büyük bir yeteneğe' atıfta bulunuyor. Diğer bir deyişle, 'Süper Lise Seviyesi Umut' dediğimiz şey, en üstün yeteneğin sahibidir."

"Öyleyse olağanüstü bir dahiden mi bahsediyorsun?"

"Ama olası her yönden yetenekli olan bir dahi."

"Mükemmel bir süper-insan… ama bu hile yapmak değil mi?"

"Yani, sanırım cidden inanılmaz geliyor kulağa!" Hizmetçi Monoayı'nın sesi biraz dargın bir tona geçti. "Sanki hayali bir hikayeden çıkmış bir sahne gibi. Umudun Zirvesi Akademisi'nin maskotuna, öyle çok kahrolası VIP muamelesi edildi ki o bizim uzanamayacağımız bir tabakta duruyor… Ah, bu herkesin standartlarına göre hile sayılır!"

"...Sinirlisin değil mi?"

"Daha karar vermediiİİM!" Sözlerinin tersine, Hizmetçi Monoayı'nın tüm vücudu öfkeye yenilmiş gibiydi. "Umudun Zirvesi Akademisi'nin, 'Süper Lise Seviyesi Umut' ile ilgili araştırma ve geliştirmelerine karşı çıkacağız; bunun çok büyük bir bütçesi var gibi duruyor. Buna rağmen onun varlığı öğrencilerden bile saklanıyor! Bunun gerçekten bir gizli proje olup olmadığına dair detayları bilmiyoruz ama bu bütünüyle sinir bozucu. Kabul ediyorum, deneyimlediğim diğer her şeyden daha fazla sinir bozucu! Bu araştırmanın para kaynağı, hazırlık okulunun kıymetli bütçesinden elde ediliyor. Bu okul resmen paramızı, umudumuzu çalıyor ve hepsini 'Süper Lise Seviyesi Umut'a adıyor. Bizi kendi küçük aptal uyduruk hikayeleri için bir başlangıç noktası olarak kullanıyorlar… Bu okulun umut dediği şey bu mu? Bunların hepsi, nihai yetenek uğruna ise bizim bu konuda diyeceklerimizi umursamıyorlar mı? Yeteneği olmayanları düşünmeye bile değmez mi yani? Hoş mu bu? HOŞ MU?!" 

"S-Sakinleş biraz-" ...ya da sakinleşme.

"Şaka yapmayı bırak ya! Tanrı aşkına umut nedir yani?!" Kız beni dinlemeyi bile reddetti. "Yeteneğe göre seçilmiş insanlar harika, değil mi? Ve bekleyen insanlar, onlar da harika, değil mi? Ne büyük bir saçmalık! Bu adil değil, sadece elitist! Biz işe yaramaz fanîler, sırf o birkaç kutsal kişi uğruna ölsek iyi olur, değil mi? Doğru mu?! Haklıyım, değil mi? Oy!" 

Onun sözlü saldırısını durdurmamın artık bir yolu yoktu.

"Saçmalık! Muazzam olması ile övdükleri o umut saçmalıkla dolu! Bu okuldaki her bir küçük umut saçmalıkla dolu! Oh, geliyor! Saçmalık festivali yolda! Boktan! BOKTAN! SAÇMALIIIIIIK!!"

Kelimeleri yalnızca nefret ile dolup taşıyordu. Nefreti yarım yamalak da değildi. Ölümcül zehir gibi bir nefretti. Sadece "Süper Lise Seviyesi Umut"tan değil, ayrıca Umudun Zirvesi Akademisi'nin kendisinden ve dahası "umut" kavramının gerçeğinden ve benzeri şeylerden bahsediyordu. Bunların hepsini defterime yazdım ama kısa sürede elim durdu.

Ha?

Dikkatimi tekrar defterime verdim.

Baştan beri - defterim esasen benim hafızam olma görevi gördüğü için diyeceğim şey bu.

Baştan beri, ben okuldan uzaklaştırılmıştım. Ayrıca defter; Süper Lise Seviyesi Umut'tan, geçit töreninden, hazırlık okulundan ve Umudun Zirvesi Akademisi'nden de bahsediyordu -

Ha, ama bunların benimle hiçbir ilgisi yok.

Bunların Otonashi Ryouko ile kesinlikle hiçbir ilgisi yok.

"Bunun benimle… hiçbir ilgisi yok..." Bunu o kadar sessiz söylemiştim ki duyulabileceğine şüphe ettim. Kelimelerim o kadar kuru ve tatsızdı ki bir çöl gibiydi, derinliklerimde kendi tohumunu ekmişti. "...N-Ne yapmam gerek?"

Hizmetçi Monoayı derin bir nefes aldı ne bana utançla baktı. Sonunda sakinleşmiş gibi duruyor.

"Hmm, hiçbir şey."

Bu doğru, sonuçta bu durumun benimle hiçbir alakası yok. Öyleyse bu durum gibi benimle hiçbir alakası olmayan bu yerden hızlıca kaçmalıyım.

"...Hey, lavabonun nerede olduğunu biliyor olabilir misin? Bir süreliğine gitmek için izin istemem gerek."

"Eh? Bir numara mı iki numara mı?"

"...Gitmeden önce gerçekten duyuru yapmam mı gerek?"

"Hayır ama anlarsın ya, sadece tek bir lavabomuz var, bu yüzden birisi orayı iki numara için kullanmış olsaydı lavabodan yararlanmak isteyen diğer kişiler için bunun feci sonuçları olurdu. Bu Zor Ölüm! Bu Die no Daibouken! Bu Die in Cries!"
(bahsedilen adlar sırasıyla bir film, bir manga ve bir japon rock grubunun adıdır.)

"Oh, peki! Şimdilik sadece lavaboya gideceğim!" dedim ve kaçıyormuş gibi koşmaya başladım. Yani harfi harfine ifade etmek gerekirse: Aslında kaçma planı yaparken aynı zamanda koşuyordum. Daha da önemlisi, benim için bu yerde olmanın gerçek bir sebebi benimle hiçbir ilgisi yoktu!

"Ah, koridorun sonunda. Haritasız sorun olur mu?" Hizmetçi Monoayı ben uzağa koşarken seslendi. 

Koridorun sonu mu?

Onu duyduğumda koridorun sonunun gittikçe yaklaştığını görebiliyordum.

Koridorun diğer tarafına, hala sıralarında olan monoayı kafalarının arasına doğru koştum. Bana bir bakış atma zahmetinde bile bulunmadılar. Gözleri hala önlerindeki ekranlara yapışıktı.

Bu kadar içine gömüldükleri şey ne ki?

Benimle hiçbir ilgisi olmadığını biliyordum ancak merakım normalde sakin olan görünümümün üstesinden geldi ve böylece arkama baktım.

"Ha..?"

Tamamen siyahtı. Ekranların hepsi kapkaraydı, hiçbirinde görünen tek bir resim yoktu.

"Yakında… tekrar başlayacak… o yüzden..." dedi önümde oturan monoayı kafaları, monoton bir sesle. "Aşama bir daha yeni bitti… Aşama iki şimdi başlıyor..."

Beraberce konuşan robotik sesleri bölen ekranların hepsi yandı.


bu bölümün devamı yakında...

son günlerde yayınladığım bölümlerin uzunlukları sizce nasıl? öncesine göre biraz kısa tuttum.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


23.2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   23.4