Yukarı Çık




55   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   57 

           
56. BÖLÜM – ISTIRAP
 
“Annem ne dedi?”
 
Grozhang şaşkınlığını hemen attı ve Krambitz villasında geçen konuşmayı aktardı.
Dinlediği süre boyunca hiçbir şey demesede Grozhang, efendisinin de kendisi gibi kaygısını tamamen atamadığını görebiliyordu.
 
“Endişe etmeyin. Bayan Meyer Genç efendinin dış dünya ile bağlantısını kesip tatilinden keyif alacağına inanmış gibi görünüyordu.  ayrıca Majesteleri son zamanlarda hiçbir şey söylemedi. Ayrılığın tamamlandığı söyleniyor fakat kamuoyu henüz sakinleşmediği için söylediklerinize dikkat edin ve risk almayın. Genç efendinin attığı tüm yemler yutulmuş görünüyor.”
 
Hadius başını salladı ve içkisini doldurdu. Normalde hizmetçilerin yapacağı işi kendisinin yapmasının nedeni villanın tüm hizmetçilerini başka bir yere taşımasıydı.  Şu anda villada sıkı güvenlik sağlayan paralı askerler ile birlikte sadece Grozhang ve Hadius vardı.
 
Genç Meyer’in aniden bir tatil ilan edip mekanı boşaltmasının tek bir amacı vardı.
 
“Pip bugün gelecek. Artık her şey hazır olduğuna göre, emir verdiğiniz anda Bayan Bern’i davet edeceğim.”
“Davet etmek...”
 
Hadius sırıttı ve içkisini kafaya dikti. İçkiyi yutarken kaşlarını bir kez bile kıpırdatmadı.
Dalmış gözleri boş boş bardağa baktı sonra bağa döndü.
 
“Doğru, Beppy Dilson bu sabah beni görmeye geldi. Bayan Bern hakkında bir şeyler söylemek için.”
 
Durmadan içki dolduran el bir anda durdu.
 
“Bayan Bern’in hasta olduğunu söyledi. Birkaç gün önce Genç efendi ile buluşmadan eve döner dönmez hastalanmış.”
 
 
Sessizlik devam etti. Garipleşen Grozhang defterini çıkardı ve bir şey kontrol ediyormuş gibi yaptı.
 
Hadius sırtı ona dönük bir halde duruyordu. Şarap kadehi sanki her an düşecekmiş gibi elinde asılı duruyordu.
Yalnız kalmak istediği o kadar belliydi ki Grozhang doğru zamanı bekledi ve yavaşça bir adım geri çekildi.
 
“O zaman ben... şimdi gidiyorum.”
 
Hadius yardımcısının gittiğinin farkında olmadan boş boş baktı.
Bulanık bakışlarını yeniden odaklayan özenle üzüm toplayan uzaktaki çiftçilerdi. Dudaklarında acı bir gülümseme belirdi.
 
Bu villayı ilk aldığında oldukça romantik fikirlere sahipti.
 
Emilia, tatlı bir kokuyla bağda yalın ayak yürür, olgunlaşmış üzüm salkımlarını toplardı. Kadını ormandaki kumsalda yaptığı gibi, ayakkabıları olmadan kocaman gülümserken görmek istedi.  Vadinin serin suyuyla kirlenmiş ayaklarını yıkadıktan sonra villaya döner  ve kızıl gökyüzü manzarasına hayran hayran bakardı.
 
Hadius Emilia’nın onun yanında günbatımından zevk aldığını görmek istedi. ÇN: hadius delisi bu hayallerini kıza anlatsan belki bir şeyler değişir be oğlum.
 
Hadius bardağı ağzına götürdü. Güçlü likör, karıncalanan dili boyunca aktı. İlk yudum içini yakar gibi sıcaktı ama artık tatlı su içiyormuş gibi uyuşmuştu.
 
Bu yüzden mi içiyordu?
 
Bulanık gözleri tekrar boş bardağa döndü.
 
‘Genç efendiden farklı düşünüorum. Biz hiç birbirmize sahip olmadık o yüzden ayrılmak kolay’
 
Bu doğruydu, Emilia her zaman hoşçakal demişti. Hadius onun için hiçbir anlam ifade etmiyordu,  hoşçakal demek bile komikti.
Hadius Emilia’nın hayatında hiçbir yerde var olmamıştı, bir an için bile.  İçindeki duygulardan kurtulamayan Hadius idi. Aynı zamanda uzun zaman önce bozulmuş olan şeyi düzeltmeye çalışan da oydu.
 
‘Gerçekten anlamıyorum... genç efendinin neden böyle davrandığını...’
 
Emilia asla anlamayacaktı. Hayır, anlasa bile asla kabul etmeyecekti.
Aralarında üstesinden gelinmesi çok zor bir geçmiş vardı ve o çoktan cevabını vermişti.
 
O bencil ve kaba bir meyerdi.
Bu gerçek asla değişmeyecekti. Yani onu tuzağa düşürüp kaba olmaktan başka seçeneği yoktu.
 
Uzun zamandır tiztizlikle hazırlanmıyor muydu? Öyleyse neden gerçekleştiremiyordu?
 
Gerekirse onu acımasızca kandıracaktı ve bu işe yaramazsa ona kaba davranacaktı. Bunu hiçbir şekilde yapmayı düşünmüyordu...
 
Hadius içkisini doldurdu ve yine kafasına dikti. Kıpırdanan boynu ve gergin omuzları ıstırap içindeydi.
**
 
Rosie gideli biraz olmuştu Kallia hareketsizce oturuyordu.
 
Boş boş soğuk çay fincenina bakarken bir anda kendine geldi.
 
Böylece oturamazdı.  Yarına kadar tüm kumaşları kolalaması gerekiyordu. Rosie’nin dediği gibi Ramsco’dan borç almıştı bu yüzden geri ödemesi gerekiyordu. Bedeni kırılıp parçalansa bile.
 
Kallia ayağa kaltığında karşısında yeni uyanmış Emilia’yı gördü.
 
“İyi... uyudun mu?”
“Evet, sırtım ağrıyor.”
 
Emilia gerindi ve esnedi. Çökmüş yüzünün aksine sesi oldukça parlak ve neşeliydi. Emilia masanın üzerindeki sepeti gördü ve gözleri büyüdü.
 
“Hah? Kurabiye mi?”
“Biraz önce... Rosie teyzen geldi.”
 
cevap  veren Kallia dikkatlice Emilia’nın yüzüne baktı. Gerginliğinin farkında olsa da olmasa da Emilia neşeyle mırıldandı. “Ah öyle mi? Ne istedi?” dedi ve bir kurabiye daha aldı.
 
“Gelecek haftadan itibaren kilise toplantılarına döneceğimi biliyorsun.  Bunu kutlamak için kurabiye pişirmiş.”
“MM,  gerçekten lezzetliler. Teyzenin kurabiyeleri gerçekten şaheser.”
 
Emilia bayılarak iki kurabiye daha yedi. Emilia bütün konuşmayı duymasından endişe eden Kallia’nın içi biraz rahatladı.
 
“Bana ver. Yardım edeyim.”
 
Emilia Kallia’nın yanına  çömeldi.
Gömleğinin kolları kıvrılmış, beyaz elleri ve kolları ortaya çıkmıştı. Kallia gibi sıradan insanların hayal bile edemeyeceği yumuşak ve güzel elleri vardı.
 
“Bırak. Ellerin acıyacak.”
“Sorun yok.  Hem buğday cilde iyi gelir.”
 “Yorgun olmalısın. Biraz daha dinlen.”
“Biraz daha yatarsam sanırım sırtımda yaralar çıkacak.”
 
Emilia güldü ve kıyafeti aldı. Kumaş lavaboya battı. Onu durduramayan Kallia ellerini önündeki leğene soktu.
Çamaşır yıkama sesleri mutfağı doldurdu.
 
“Millet ne zaman gelir?”
“Ahududu toplamak için uzağa gittiler, geç kalabilirler. Uzun zamandır bekledikleri bir gezi olduğu için Beppy’den Charlotte’ye temiz hava alması için izin vermesini istedim.”
“Mitch?”
“Henüz kulübeden dönmedi.”
 
 
Emilia pencereden kararan havaya baktı.
 
“Çok geç olmadan dönmeli.”
“Kesinlikle. Bugünlerde pusu ve gizli göreve çok mereklı. Normal bir çiftlik bu kadar şüpheli olan ne?”
“Ama her ihtimale karşı Mitch ile Hilden çiftliği denen yere gitmek istiyorum.”
“Evet iyi olur. Gidip kendi gözleriyle gördükten sonra eminim böyle saçmalıkları daha az düşünecek. Benim oğlum olsa bile  neden çalışmıyor da böyle saçma şeyler yapıyor anlamıyorum.”
 
Emilia kıkırdadı ve ellerini buğday suyuna soktu.
 
“Onun hakkında kötü düşünme. Mitch meraklı ve akıllı. O sadece çok tutkulu ve ne olursa olsun çok çalışkan. Biliyorsun ki ‘Yaş ilerleyince yaşlanmazsın tutkunu kaybedince yaşlanırsın.”
“Böyle güzel sözleri nereden duydun?”
“Bir kitapta okudum.”
“..Okuyabilmek gerçekten mutluluk verici.”
 
Kallia düşünmeden mırıldanırken Emilia aniden parmaklarını şıklattı.
 
“Öğretmemi  ister misin?”
 
Kallia başını sallrken gözlerini kırptı.
 
Her insanın kendi yolu vardır.
Kallia bir tefeciye gittiği için kendinden nefret ediyordu, okuyamadığı için kendinden nefret ediyordu.
 
“Eğer fikrini değiştirirsen ban söyle. Charlotte’a kör alfebesi öğretiyorum  boş vakitlerinde bize katılırsan bence güzel olur.”
“Aklıma gelmişken Charlotte son zamanlarda oldukça iyi çalışıyor.”
“Bence yeni kör alfabesi kitabı sayesinde.”
“Genç efendi Meyer’in tek sözüyle nasıl bu kadar sıkı çalışır...”
 
Kallai ‘Meyer’ adını söyleyince durakladı. Bakışları bir kez daha kızının yüzünde dolaştı.
 
Emilia anlamaış gibi yaparak bezi sertçe ovdu.
 
“Bu arada yarın biraz dışarı çıkacağım.”
“Nereye gideceksin?”
“Laura’nın düğün hediyesini almaya. Beppy için de bir hediye alsam iyi olur. Yakında ayrılacağız bu yüzden veda etmek zorundayız.”
“Evet iyi fikir.”
 
Cevap veriri vermez Kallia’nın aklına bir şey geldi ve kalkıp ellerini yıkadı.
 
Emilia’nın yanına geri geldiğinde buruşuk ellerinde bir cüzdan tutuyordu. Paralar şıngırdadı. Emilia başını şiddetle salladı.
 
“Hayır sorun değil. Bununla ilgileneceğim.”
“Ne kadarın var?”
“Unuttun mu? Bay Haspel’den para aldım.”
“Ama onunla bir elbise aldın...”
 
Emilia cıkladı.
 
“Endişe etme. Hala biraz param var.”
 
 Cüzdanı tutan eli daha fazla hareket edemedi.
Kallia’nın Mitch için biriktirdiği paraydı.
 
Mitch Bern muhtemelen çok küçük bir okul üniforması giyen ve okul taksitlerini zamanında ödemeyen tek çoçuktu. Kallia, oğlunun karakterini bildiği için her zman kalbi buruktu, insanların önüne çıkıp kaptanlık yapmayı severdi.
 
“Bunu sakla  ve Mitch için kullan. Yeni bir üniformaya ihtiyacı var. Neden çocuklar bu kadar hızlı büyür bilmem. Belki kemiklerinin sesini duyarız.”
 
Emilia şaka yapmış gibi kıkırdadı.
Ama Kallia gülmedi. Gülemezdi.
 
Sevgili Tanrım
Emilia cennetten bir hediye gibiydi.
 
Dokuz yaşında dağ gibi çamaşırı topalyıp katlayan kızı hala hatırlıyordu.
 
Hepsi bu da değildi.
 
Kör Charlooteye bakar ve Mitch’ye de eğitim verirdi. Okumayı bilmeyen annesinin yerine ona kitaplarını okurdu ve nasıl ders çalışılacağını öğretti.
Okula diğerlerinden geç başlamış olsa da Mitch’nin mükemmel bir öğrenci olması tamamen Emilia sayesindeydi.
 
Böyle bir çocuk... onu metres yapmakla ilgili sözler karşısında bir an için sarsıldığına inanamadı....
 
Kallia tüm kalbiyle Tanrıya dua etti.
 

 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


55   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   57 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.