Yukarı Çık




0.2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   02 

           

"Cidden bu kafayı sıyırmışın hala dışarıda ellerini kollarını sallayarak gezebildiğine inanamıyorum!" 

Ben deli değilim! Sadece siz kör ve cahilsiniz! 

"Manyak herif yahu!" 

Sizi cahiller! 

"Ayyh! Şu kollarına bak! Yine kendi üzerinde işkenceler uyguluyor!" 

Siz ne anlarsınız! 

"Saçmalığın daniskası! Bir de buna deneyler diyor!" 

Bunlar geleceğin ilerleyişi! 

Sizi nankör piçler! Dünya için onca zamanını verirken! Sadece dilediğinizce eğlendiniz, hiçbir şeyden habersizce! 

Sizin arkanızı toplamaya çalışan benim! Ben! Nasıl bu kadar, bu kadar aşağılık olabilirsiniz ha?! 

"Ayy, buraya geliyor ya!" 

Çevreden gelen küçümseyici bakışlar ilerleyen kambur adamı sarıyor. 

"Şu sakala bak, içinde pire de besliyor mudur acaba hah!" 

Bakımsız ve özensiz haliyle. 

"Ona söylemiştik! Çok fazla sorgulamamasını! Bunca şey delirmesinden başka ne işe yarardı ki ancak?!" 

"Saçmalık, cidden saçmalık!" 

Tüm odakların ve dikkatlerin merkezi olan adam, sanki onu dünyadan ayıran kalın çizgilerle soyutlamamıştır. 

"Hayır, hayır, bunlarla kaybedecek vaktim yok. Onlar bilmiyorlar, sadece bilmiyorlar!"
Cümlesi mırıldamayla başladı ama ses şiddeti giderek yükseldi ve son kelimeyi bağırdı. Adam orantısız uzamış saçlarını ve yüzünü neredeyse kaplayan şekilsiz sakallarıyla tökezleyerek ilerliyordu. 

Topal biriydi ve sağ eli sıkıca sol kolunu tutuyordu. 

Sonunda belki de edilen sözler bam teline basmıştı, görmezden gelmedi, gelemedi. 

Duraksadı. 

Ve her bir kişinin küçümseyici, alaycı, o iğneleyici bakışlarının odakları haline geldi. 

Yüzü bunu kendine yediremiyormuş da kabullenemiyormuş gibi oldukça buruştu.
"Siz ne anlarsınız ha! Tüm hayatları yemek, içmek ve sıçmaktan ibaret olanlar! Hayvanlardan ne farkla yaşadınız ki, tüm gün boş beleş eğlenmekten başka!" 

Tuttuğu yaralı sol kolunu daha da sıkmadan edemedi. Tırnaklar ete ve kana gömüldü ve kan damla damla yayıldı. 

Ama acının farkında bile değil gibi, sadece o aşırı kırmızıya dönmüş gözlerle çevresine bakındı şiddetle. 

Bakışlarıyla göz göze gelenler birkaç adım geri tökezleyerek deli diye küfrettiler. 

Hepsi onu lanetliyordu. 

"Neymiş o nihai sapıtmış amacın! Tanrı aşkına, 21. Yüzyıldayız! Teknoloji çağında!
Ama sen gelmiş ve büyü diyorsun! Sonunda keçileri kaçırdın ya! Böyle büyük bilgi birikimine sahip bir adama acıyorum!" 

Adamın çenesi gerildi ama karşı çıkacak bir tez sunamıyordu. 

Gözbebekleri titredi, tüm bedenini büyük bir şüphe ve telaş sardı. 

Zaten öncesinde de vardı bu şüphe, en basit temel hipotezde var olduğu gibi, en başlangıçta olan şey. Sorgulamaktır. 

Problem ne? Sorunun kaynağı ne? Nasıl çözülür? Sonuca nasıl ulaşılır? 

Bilim mutlak değildir, inanış da değildir. Bu nedenle dinle ayrılır ve günümüzü kolaylaştıran teknik hale gelir. 

Ama-! 

AMA! 

Çökmenin hemen kenarında. Arkasını döndü ve daha da kamburlaşarak kendini, utancını gizlemek istercesine ilerledi. 

İleriye doğru. 

Kimse fark etmedi ama yolunu çevirmişti. 

Her zamanki araştırma yaptığı ana odadan, hastane yoluna doğru. 

"Çürütemiyor bile" 

"Ve hala o saçmalıklarda ısrarcı ho!" 

"Saygın bir araştırmacı olarak anılsan neye yarardı!" 

"Yazık, cidden yazık!" 

Adam biraz daha dengesizce yürümeye başladı. 

Yeter! Yeter! 

Susun! 

Sus! 

Kapa çeneni! Hepiniz kapayın çenenizi! Toz olun! Yok olun! 

Siktirin gidin! 

Bıktım! Bıktım artık! 

Duraksadı ve dengesizce iki dizinin üstüne çökerken dudaklarını sert bir şekilde ısırdı. Buna ısırmak denemezdi, parçalandı ve şekilsiz, o biçimsiz hale tekrar tekrar getirelerek geri dönülemeyecek hale soktu. 

Elleriyle başını sertçe kavradı. O ince, kemiği saran et tabakası neredeyse seyrelmiş parmaklarla, erimiş ve ete kaynaşmış, yumuşamış tırnaklarla başını kavradı. 

Kabullenemiyor! 

Saçma evet, ama hayır da! 

Ağlamak istedi. 

Tüm doğrularını bu uğurda terk ettiği yola, kaderine ve durumuna lanet etti. 

Yıllarını harcadığı bu yatırırım! Nasıl olur da! Nasıl olurda buna tanıklık ederdi! 

1 nasıl bire, 2 nasıl ikiye eşit olmazdı! 

Kuraldı! 

Genel, orta okullarda bile basitçe öğretilecek bir kural! Fizikte enerji vardan yok olmaz, yoktan da var olamaz! 

Öyleyse en başından saçma gelmiyor mu ? Başı olmayan bir şeyin nasıl sonu olurdu ki? 

İnsanlar bu olguya 'tanrı' diyerek geçiştirdiler. Sanki kendileri çok mantıklıymış gibi! 

Bilim tanrıyı kabul edemez ama red de edemezdi! 

Bu girilmez alan, çıkılmaz bir sokak! 

Nasıl, nasıl saptı peki bu alana! 

Midesi bulanmaya ve başı dönmeye başladı. 

Sıktığı elindeki damarlar patlayacak raddeye dek şişerken haykırmak istedi. 

Diz çöktüğü yerden zaten bir süre önce kalkmış, sürünerek de olsa yolunu tutmuştu. 

Ilerlediği her adımında bir kan lekesi izi bıraktı ardında. 

Başını kaldırdı. 

Hastaneye girerken baş koyulamaz mide bulantısı yaşıyordu. Bu koku, ah evet, bu koku! O dezenfektanın ciğerlerinde ağırlaşan kokusu, o keskin ilaç kokusuyla karıştı. Yerler her daim parlak ve beyazdı, bu aurasıyla koca bir kaleyi andırıyordu, fethedilmesi gereken bir kaleyi. 

Parlak fayanslar kan izleriyle lekelenirken her adımında vıcık vıcık sıvı sesleri ayakkabısından taşıyordu. 

Sonunda durdu. 

Güç bela bir şekilde. 

O, boş ve ruhsuz gözleri kapıyla bakıştı bir süre sesizce. 

Kapınınım koluna asıldı, sıkıca tuttu, zira tüm hayatını ellerinde tuttuğunu hissederek! 

Neden bu kadar zor, neden açılmıyor, yine, yoksa yine o şeytani işlerin mi sebebidir! 

Dişlerini gıcırdatarak gözlerini kaldırdı. 

Göz yuvarları daha fazla kanlanamaz gibi, tüm beyazlığını ve saflığını yitirdi. 

Kapıyı öyle sıkıca tutuyor ki, sert cismi zaten yaralı olan avuç içine gömülmüştü. 

Sonunda gücü çekildi ve kapı yavaşça gıcırdayarak aralandı. 

O sırada, içeride şaşkınlıkla ayakta bir adam duruyor. Uzun beyaz önlüğünde asılı olan o dikkat çekici kimlik kartıyla. Psikiyatri, kelime italik bir şekilde işlendi ve altında adı ile soyadı küçük fontlarla girildi. 

Adam tam karşısında duruyor ve dikkatini ona odaklıyordu. 

Doktor olarak tanımlanan kişi, ona baktı, tanımadığı ve birden odasına dalan bu garip adama. Her hareketi, her adımı ve neredeyse nefesinde acıyı haykıran adama. Kolları delik deşikti, paltosu durmaksızın kan süzüyordu ve o ölüme ulaşan kişilerin gözlerinin yaydığı husumeti yayıyordu. 

"Doktor,"
Bitik ses tonuyla sonunda pes etmenin eşiğindeyken bir adım daha atıyor öne doğru. 

"Bilmiyorum! Bilemiyorum! Anlayamıyorum doktor! İki farklı evrende yaşıyormuşum gibi! Zıt ve birbirine ters olan iki farklı evren!" 

Içi içini yiyor. 

Nedir gerçek olan?! 

Gerçelik nedir ki zaten! 

Beynin dış dünyaya dair algısı. Bu bir yorumdu ve kolayca yanıltılada bilirdi! 

Bağırmak istedi! Uyanın burası asıl olan değil, demek ve çıldırmak üzereyken büyük bir ikilemin içerisindeydi. Belki de yanılan kendisiydi. 

"Galiba deliriyorum, hayır belki de çoktan sıyırdım dedikleri gibi-" 

*** 

Bekle. Burada duralım. Yanlış yerden başladık! 

En başa saralım, en başlara! 

Yıkık bir biçimde çaresizce çöken anım, bu sonum, son anım, son! Sondan başlanır mıydı hiç! 

Nerede görülmüş, nerede duyulmuş! 

Sar şunu başa, sar! 

Allah belanı versin yazar, sana da güvenende de kabahat! 

Hey, bekle bi. Bekle, hareket edemiyorum lan! 

Lan aloo! 

Sesimi duyan var mı? 

Heyyoooo! 

Yazar ben seni de, tövbe ağzımı bozduracaklar bana! 

Karabasan bu sanırım. 

Tam da gelecek yeri buldu ha! 

Eh, beklemek gerek. 

Beklemek... 

Bekle, bekle nere kadar yahu! 

... 

*ağzını şapırdatır* 
Eğk, lan bok mu yedim ben! 

İkindi olmalı, kesinlikle ikindi vakitleriydi. Bu tat, bu his ancak o lanetli ikindi namazı sonralarında olabilirdi! 

Tıpkı annemin de dediği gibiydi aynen. İkindiden sonra yatan ya deli olurmuş ya ölü. 

Ben de delirmiş olmalıyım. Evet, haha, bunlar sadece hayalden ibaret kötü bir kabus olmalıydı sadece. Aksi halde başka nasıl olabilirdi ki? 

Koskoca tarihin, koskoca devirin, koskoca evrenin sahte olma ihtimali de yoktu ya! 

8 milyar nüfus yanlış bilecek de bir ben doğru olacak değildim ya, değil mi ha? Hahaha... 

Haha... 

Ha... 

Sıçtık... 

... 

-Devam Edecek-


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


0.2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   02 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.