Bölüm 1: Hafızanın Sisinde

Gözlerimi açtığımda, kan ve ölümün kokusunu hissettim. Ormanın derinliklerindeki sessizlik, sadece yaban hayatının hafif hışırtıları ve uzaklardan gelen yırtıcı hayvanların ulumalarıyla bozuluyordu. Gözlerim kapalı gibi görünse de, savaş alanının ortasında olduğumu biliyordum.

Koyu renkteki zırhım, kasvetli ormanın içinde beni çevreliyordu. Bedenim paramparça olmuş gibiydi, ancak bu lanetli zırh beni ayakta tutuyordu. Metal boynuzlarım dolunayın ışığında parıldıyordu, sanki karanlıkla bir anlaşma yapmış gibiydiler.

Kim olduğumu ve neden bu hale geldiğimi hatırlayamıyordum. Sadece adımı biliyordum: Kazuki Kurogane. Geçmişim silinmiş gibiydi ve bu zırhın lanetli güçleri beni kuşatmıştı.

Karanlık ormanda yavaşça ayağa kalktım ve bir yol aramaya başladım. Uykusundan uyanmış bir hayalet gibi, belirsiz bir amaçla bilinmeyene doğru ilerliyordum.

Ormanın içinde adım adım ilerlerken, zırhımın ağırlığı bedenimi zorluyordu. Her adımım, geçmişimden daha da kopmuş gibi hissettiriyordu. Kim olduğumu ve bu karanlık ormanda ne işim olduğunu anlamak için elimden gelenin en iyisini yapıyordum.

Karanlık ormanın gizemli sessizliği etrafımı sararken, aklımda sadece tek bir amaç vardı: Kendi kimliğimi ve bu lanetli zırhın sırlarını çözmek. Ama bu yolculukta karşıma çıkacak tehlikeleri ve sırları tahmin bile edemiyordum.

Sonunda belirsizliklere biraz ara verip, zayıf vücudumun da zorlamasıyla kamp yapmaya karar verdim. Ormanın derinliklerinde ateş yakıp geceyi burada geçirecektim.

Ateşin sıcaklığı beni biraz rahatlattı, ancak hala geçmişim hakkında hiçbir şey hatırlamıyordum. Bu karanlık yolculukta önümde ne tür sırlar ve tehlikeler bekliyordu, bilmiyordum. Ama kendime verdiğim sözü tutmalı ve gerçeği ortaya çıkarmalıydım.

Rahatlayıp uyumak üzereyken fark ettim. Ben, zar zor hatırladığım adım dışında hatırladığım tek şeyin bu lanetli zırhın olduğuydu, ve daha da tuhafı, bu durumun beni sadece hafifçe rahatsız etmesiydi.

Kamp ateşinin loş ışığında, zırhın metal yüzeyi üzerindeki yansımaları gözlerimin önünde dans ediyordu. Onunla bir bağlantım olduğunu biliyordum, ancak bu bağlantının doğasını ve nedenini anlamak için daha fazla bilgiye ihtiyacım vardı.

Kendime söz verdim, sabah olunca bu ormanı terk edip geçmişimi bulmak için çıktığım bu yolculuğa devam edecektim. Kim olduğumu ve neden bu lanetli zırhı taşıdığımı öğrenmek için, bilinmeyenin derinliklerine doğru ilerlemeliydim.
---