Yukarı Çık




4   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   6 

           
  Chris dışarıda yemek yerken kendi kendine konuşuyordu. Sürekli Megan hakkında düşünüyordu.
"Bir şeyler yapmam lazım, bir şeyler yapmam lazım..."
"Ne yapman lazım?," diye sordu Tan. Chris cevap vermedi.
"Kayıp bu," dedi Rolan.
"Genelde kaybolan Elijah olurdu ama," dedi Tan gülerek. Elijah göz devirdi.
"Chris!" diye bağırdı Rolan.
"He... Ne... Ne oldu?"
"Bir şeyler yapmam lazım deyip duruyorsun. Daldın gittin. Ne yapman lazım?"
"Hiç."
"Hiç mi?" dedi Tan. Chris kafa salladı.
Elijah dikkatle Chris'e baktı. “Umarım aklıma gelen şey değildir. Lütfen saçma sapan şeyler yapmaya kalkma. Senin çocukça işlerinle uğraşmak istemiyorum.”
Chris ses çıkarmadı.
“Neden bahsediyorsun?” diye sordu Tan.
Elijah cevap vermeden yerinden kalktı. “Hiç.”
Rolan kafasını kaşıdı. “İkinize ne oluyor böyle?”
“Bir şey olduğu yok!” diye sesini yükselttii Chris..

   Megan büyükbabasının koluna girmiş birlikte dolaşırlarken Spencer aniden durdu. 
"Ne oldu büyükbaba?" Megan cevap alamadı. Baktığı yere kafasını çevirdiğinde büyükbabasının yaşında ondan daha uzun, aynı onun gibi beyaz saçlara sahip ve gözlük takan birini gördü. O da aynı şekilde Spencer'a bakıyordu.
"Tanıyor musun?"
"Evet... Megan sen biraz gidip kendi başına dolanır mısın?"
"Neden ki? Beni de tanıştırsana büyükbaba." Adam yanlarına geldi.
"Ne işin var burada?" dedi adam sert bir şekilde. Megan kafasını çevirdi. Neden böyle sert bir şekilde sorduğunu anlamadı. Tavrı hiç hoşuna gitmemişti. Tam cevap verecekti ki Spencer lafını  kesti.
"Megan, hadi bizi yalnız bırak kızım." Megan istemeye istemeye kafa sallayıp yanlarından ayrıldı.
"Değişmemişsin Brain," dedi Spencer.
"Sana burada ne işin var diye sordum."
"İstediğim yerde olabilmekte özgürüm."
"Benim olduğum yerlerin yanından bile geçme. Git buradan."
"Üzgünüm, burada yaşıyorum. Yıllardır inadını bırakmadın. Biz dosttuk."
"Sen bana ihanet edene kadar."
"Sana ihanet etmedim ben!"
"İhanetin görmeyeli baya büyümüş."
"Nasıl böyle vicdansız olabiliyorsun. Onun suçu ne? O ailede doğmak mı? O mu seçti bunu?"
"Belki bilse yine de seçer, sonuçta ailesi. Onu nasıl yanına alabildin?"diye öfkelendi Brain.
"Brain küçücük bir çocuktan bahsediyoruz. Hiçbir şeyden haberi olmayan. Nasıl bırakabilirdim?" 
“Bahanelerini dinlemek istemiyorum!” dedi ve hızlı adımlarla oradan uzaklaştı. 

   Megan söylene söylene dolanıyordu. Aklı büyükbabasında kalmıştı. Bir kafeye girdi. Chris ile Jae Myung'u birlikte oturmuş konuşurlarken gördü.
"Bunlar birbirlerinden nefret etmiyorlar mıydı?" diye kendi kendine konuştu. Görmemiş gibi davranıp bir masaya oturdu. Garson gelip siparişini alırken Chris ile Jae Myung Megan'ın sesini duydular ve ona doğru döndüler. O an göz göze geldiler. Megan hemen kafasını çevirdi. Telefonunu eline aldı. Karıştırmaya başladı. Chris oradan ilk ayrılan oldu. Şaşırtıcı bir şekilde Megan'a bulaşmamıştı.
"Garip," dedi Megan.
Jae Myung Megan’ın masasına oturdu. “Merhaba!”
“Merhaba.”
“Sanırım bana bir şey sormak istiyorsun,” dedi Jae Myung.
“Hayır.”
Jae Myung gözlerine kitlenerek baktı.
“Tamam. Siz birbirinizden nefret etmiyor muydunuz? İkinizi aynı masada kavga etmeden konuşurken görmek garip.”
“Hey, ikimiz medeni insanlarız. Elbette oturup konuşabiliriz.”
“Öyle mi?”
“Sürekli birbirimizin ağzını yüzünü kıracak halimiz yok ya.”
“Ben o şekilde kavga ettiğinizi görmedim ama sanırım bunu daha önce yaptınız.”
“Belki,” dedi ve sırıttı.
“İkinizin sorunu ne?”
“Kim bilir?”
Megan gözlerini devirerek Jae Myung’a baktı. “Neyse ne. Söylemek zorunda değilsin.”
“Belirli bir olay yok.”
“Öyle mi? Peki.”
“Neden tek başınasın?”
“Büyükbabamla birlikteydim. Ama bir arkadaşı ile karşılaşınca gitmemi istedi.”
Jae Myung güldü. “Büyükbaban tarafından ekildin mi?
“Kes sesini.”
“Ben sana eşlik edebilirim.”
“İstemez.”
Jae Myung doğruldu. “Neden? Benim neyimi beğenmiyorsun?”
“Bilmem.”
“Hey!”
Megan gülümsedi. Kahvesini bitirmişti ve kalkmaya hazırlandı. “Eve dönsem iyi olacak.”
“Ben seni bırakırım.”
Eve Jae Myung’un arabasıyla gelmişlerdi. Megan ona veda ettikten sonra içeri girdi. Büyükbabası yatıyordu. O yüzden konuşamadı.

   Degan kalan ödevlerini hallediyordu. Bilgisayarda dosya ararken Megan ile parkta dondurma yerken çekildikleri fotoğrafı gördü ve gülümsedi. Beş yaşında ki Megan ne tatlı, diye düşündü ve gülümsemesine engel olamadı. Hemen fotoğrafı telefonuna atıp Megan'a  yolladı.
Megan yatakta uzanıyordu. Telefonu ötünce kalktı ve masanın üstünden telefonu alıp geri yatağa yattı. Mesajı açıp fotoğrafı görünce kahkahasına engel olamadı. Degan'ına cevap yazdı.
"Aman Tanrım!!! Nereden çıktı bu?"
"Bilgisayarımdan :) "
"Çok tatlıyım her zaman ki gibi"
"Ha haaa... Ben de tam tersini söyleyecektim. O zaman da çirkinsin, şimdi de. Ama ben gün geçtikçe yakışıklı olmuşum :) "
"Şapşal... :)"
"Bu şapşal seni seviyor ♥ "
"Ben o şapşalı hiç sevmiyorum ama :p"
"Hıı Hııı..."
Megan gülümseyerek telefonu yanındaki komodine koydu ve gözlerini yumdu.
Cuma sabahıydı. Degan erkenden Megan'ı aramaya başladı. Megan o sıralar rüya alemindeydi ama ısrarla çalan telefonu yüzünden rüyası bozuldu. Gözünü yavaş yavaş açtı ve telefona uzanarak eline aldı ve açtı.
"Saat kaç?"
"Altı."
"Peki, sen beni bu saatte niye arıyorsun? Bizim dersimiz sekizde başlıyor."
"Seni özledim."
"Bir iki saat sonra göreceksin zaten kapatıyorum."
"Dur!"
"Bağırma! Ben daha uyanamadım."
"Özür. Çabuk kalk hazırlan. Yeşil bir şey giyersen güzel olur ve siyah pantolon."
"Neden bahsediyorsun sen?"
"Soru sormada kalkıp dediğimi yap hadi on dakikaya oradayım."
"On dakika mı! O kadar erken mi! Nasıl hazır..." Degan telefonu kapattı. "Şapşala bak." 
Megan kalkıp giyebileceği yeşil bir şeyler aradı. Yeşil gömleğini buldu ve onu giydi ve Degan’ın dediği gibi siyah pantolonunu giydi. Saçlarını biraz dağıttı. Makyaja geçtiği sırada Degan mesaj attı.
"Geldim."
Gidip kapıyı açıp koşa koşa banyoya makyajını tamamlamaya döndü.
"Umarım beni bu saatte kaldırmanın ve böyle acele ettirmenin önemli bir nedeni vardır."
"Seni özlemem yetmez mi?"
"Hayır."
Degan güldü. Megan'ın yanına gitti.
"Acele ettiğini söylüyorsun ama ona rağmen güzelsin."
"Karar verin bayım bir güzel olduğumu bir çirkin olduğumu sonra tekrardan güzel olduğumu söylüyorsunuz," dedi ve güldü Megan.
"İstediğimi derim."
Megan tamamen hazırlığını yapıp bitirdikten sonra arabaya bindiler. Megan koltuktaki poşeti arkaya koyacakken Degan tuttu.
"Ye açsındır. Gelirken aldım."
"Nereye gidiyoruz?"
"Gidince görürsün."
"Okul?"
"Sanki çok seviyorsun okulu,"dedi Degan. Megan göz devirdi. Degan'ın aldığı poğaçayı yemeye başladı. Degan'a da kendi eliyle yedirdi.
Bir iki saat sonra gidecekleri yere vardılar.
"Geldik."
"Burası?”
“Evet fotoğraf çektirdiğimiz park." Arabadan indiler ve parkın içine girdiler. "Yeşil giyinmemi de o yüzden istedin. Sen de beyaz giyinmişsin. Fotoğraftaki gibi," dedi gülümseyerek. "Ama dondurmamız yok."
"Merak etme burada yaz kış dondurma var."
"Ne zamandan beri öyle."
"Siz taşındıktan bir sene sonra öyle oldu."
"Bende ki şans işte," dedi ve güldü Megan. Degan gidip dondurma aldı. Megan'a Çikolata ve vişne, kendine karamel ve vanilya. Oyuncakların olduğu alana geçtiler ve birkaç poz fotoğraf çektiler. Sonra sosyal medya hesaplarında paylaştılar. İkisi de sadece o ana odaklandılar. Gülüşüp, şakalaşıp dondurmalarını yedikten sonra oyuncaklara bindiler. Okul saati  gelmişti ama onlar  hâlâ oyun oynuyorlardı.

Okulun kantinindeyken Olivia bir anda çığlık attı.
"Degan Megan ile fotoğraf atmış inanamıyorum." Nora hemen fotoğrafa baktı. Jae Myung duyunca telefonunu çıkardı. Fotoğraf beş yaşlarındaki halleriyle birlikte paylaşılmıştı ve Megan’ın fotoğrafın altına yazdığı yazıyı okudu.
"Yıllar geçsede üstünden tıpkı aynı o zaman ki gibi... " Daha sonra Degan’da paylaşmış mı diye onun hesabına baktı.
"Değişmeyen tek şey..." yazmıştı. Kafasını telefondan kaldırdı ve kendini dinleme başladı.  Bu hissettiğim kıskançlık mı? Hayır, hayır olamaz. İkisini kıskanmam için sebep yok. Nasıl yok? Onlar birbirlerine çok yakınlar. Olabilir, bir kız ve bir erkek elbette çok yakın arkadaş olabilir. Asıl sorun yıllardır birbirlerini tanımaları mı? Bende onu daha önce tanımak isterdim. Bilmiyorum. Benim sorunum ne?  Jae Myung hızla kafasını iki yana sallayıp düşüncelerini dağıtmak istedi.
Chris Olivia'nın elinden alıp fotoğrafa baktı. Yarım ağızla gülüp telefonu Olivia'ya attı.
"Sen Degan'ı mı takip ediyorsun?," diye sordu Chris.
"Şey... Ben..." Olivia cevap veremedi. Chris kafasını sallayarak kantinden çıktı. Ondan nefret mi ediyordu? Bilmiyordu. İkisinin arasında olanlar bir inat meselesi gibiydi. Ona karşı baş kaldırışı başlarda sinir etse de zamanla çözemediği duygulara sebep olmuştu. Hoşlantı değildi hayır ondan hoşlanmıyordu. Başka bir şeydi. Kendi kendine kavga etmesine sebep olan başka bir şey.

Olivia depresifti bu yüzden Nora onu teselli etmeye çalışıyordu.
"Bu kadar salak olma Olivia." dedi Nora.
"Gerçekten harika teselli ediyorsun," Olivia. "Sadece arkadaş değiller."
"Degan'nı nasıl sevebildin ki?" Nora'nın ruhsuzluğu, Olivia'nınsa fazla duygusal ve aptal oluşu birbirlerine zıt gidiyordu ama yine de arkadaş olmayı becere biliyorlardı. (Nora’nın onu arkadaş olarak görmesi meçhuldü gerçi.)
"Sevilmeyecek biri değil ki."
"Fakir, serseri görünümlü."
"Fakir olması önemli değil. Serseri görünümü de çok tatlı."
"Ahh..." Nora gözlerini devirdi.

Öğlene doğru Degan ile Megan okula vardılar. Aceleyle sınıflarına gittiler. Kapıyı çalıp içeri girdiler.
"Özür dileriz," dedi ikisi de aynı anda. Bayan Pooters ikisinin de oturmasını işaret etti. Jae Myung dik dik Megan'a baktı. Megan ise onun değil Olivia'nın bakışını farketti. Degan bakışları gördü ama aldırış etmedi. Megan Elijah'ya döndü ama Elijah yine camdan dışarı bakıyordu. Teneffüs olduğunda Degan tuvalete gitti. Olivia Megan'ın yanına geldi.
"Bir şey konuşmak istiyorum.”
Megan isteği geri çevirmedi ve bir banka gidip oturdular.
"Sevgili misiniz?"
Megan güldü. “Hayır.”
“Çok yakınsınız. Sanki sevgili gibi.”
“Ama değiliz. Bir erkek ve bir kız çok yakın olabilir. Bir aile gibi.”
“Ondan çok hoşlanıyorum. Onun benden hoşlanmadığını biliyorum.”
“Bununla ilgili bir şey söyleyemem.”
“Sorun yok. Özür dilerim... Nora ile yaptıklarımızdan dolayı. Gitsem iyi olacak,” dedi ve Megan’ın konuşmasına fırsat vermeden kalkıp gitti. Nora ikisinin beraber sınıftan çıktığını gördüğü için Olivia’yı sorguya çekti.
“Ne konuştunuz?”
“Sadece Degan ile ilgili soru sordum.”
“Başka bir şey?”
“Hayır.”
“Peki, öyle olsun.”

   Degan okuldan biraz daha erken ayrılmıştı. İşini halledip dönecekti. Megan bahçede yürürken Nora ona doğru gitti ve çelme taktı. Megan dengesini sağladı yere düşmedi. Tam Nora'nın üstüne gidecekken Nora küçük bir taş attı. Taş Megan'ın kaşına geldi.. Megan acı içinde kaşını tutarak bağırdı.
"Ne yapıyorsun sen?"
"Haddini bildiriyorum." Diğer öğrencilerde geldi. Birkaç öğrenci üstüne yürüdü. Kıyafetlerini çekiştirdiler. Çantasını boşaltıp tekmelediler. Megan korkmuştu. Bir şey yapamıyordu. Üstü başı dağılmıştı. Nora ve birkaç kız saçını çekiştirip dağıttılar. İçlerinden biri gaz getirip üstüne gaz sıktı. Megan nefesinin daraldığını hissetti. Yere düştüğünde de hırpalamaya devam ettiler. Öğrencilerin arasından kargaşanın yarattığı gürültüden dolayı ne olduğuna bakmak için binadan çıkan Jae Myung ve Chris'i gördü. Sesi çıkmıyordu. Öksürmeye başladı. Bazı öğrenciler tekmelemeye başladı. Jae Myung başta ne olduğunu anlamadı ta ki Megan ile göz göze gelene kadar. Sonrasında çıldırmış gibi koşmaya başladı ve bir iki öğrenciyi yumrukladı ve tekmeledi. Chris bu kadar ileri giden bir plan hiç kurmamıştı ama Nora işleri tamamen değiştirmişti. Kendi kafasına göre hareket etmişti. Chris’in telefonuna mesaj geldi.
“Oyunumu beğendin mi? Mesaj Nora’dandı. Etrafına baktı ama onu göremedi. Yarattığı kaostan yararlanıp gözden kaybolmuştu.
Chris’in içinde onu yiyip bitiren bir öfke oluştu ve Jae Myung’a yardım etmek için koştu.
James radyo odasındaydı gürültüyü duyunca camdan baktı. Megan'ı ve Jae Myung’u görünce koştu. Elijah'da her zamanki mekanından geliyordu. Karışıklığı ve karışıklığın ortasındaki Megan'ı gördü.
Okuldaki öğretmenler Chris'in ailevi gücünden dolayı korkusu olduğundan ondan kaynaklı olan hiçbir şeye ses çıkarmıyorlardı. Bayan Pooters hariç. Olayı duyunca durdurmak için koştu. Ortalık baya karışmıştı. Ama bunun asıl suçlusu Chris değil Nora’ydı.
"Hey!" diye bağırdı Elijah. Bir iki çocuğu patakladı. Ve Megan'ın yanına koştu. James ile Bayan Pooters geldi.
"Ne yapıyorsunuz siz? Sizler öğrenci misiniz yoksa gangster mi?" diye bağırdı Elijah Megan'ı tuttu. Megan nefes alamıyor gibiydi ve neredeyse bayılıyordu. Herkes durmuştu.
"Megan... Megan! Kendine gel ne olur?"
Degan o sıra tekrar okula dönmüştü ödev teslimi için. Bahçeye girip kalabalığı görünce durdu. Elijah'nın Megan diye bağırışını duyunca beyninden vurulmuşa döndü ve koşup öğrencileri iterek geçti.
"Megan!" Degan onu gördü. Yere çömeldi korkudan gözleri dolmuştu. Öfkelenmişti. Karşısında Chris’i görünce bunun onların başının altından çıktığını düşündü ve hızla koşarak onun yakasına yapıştı ve yumrukladı. Chris kendisini suçladığı için karşılık vermedi. Bayan Pooters ve James zar zor onu tuttu. Degan ellerinden kurtulup Megan'a doğru döndü ve çareyi Megan'ı kucağına alıp hastahaneye gitmekte buldu.
"Buradayım. Buradayım." Hemen hastahaneye götürdüler. Durumu kötü değildi. Kaşında ve vücudunda yaralar vardı. Gazdan dolayı da kendinden geçmişti. Uyuyordu.

Bahçedekiler dağılmıştı. James Chris’e döndü
"Bu kadar aşağılık olabileceğini bilmiyordum! Mutlu musun?"
"Hayır. Gerçekten iğrenç olduğumu hissettim oldu mu?" dedi Chris. Bunu kendisinin planlamadığını söylemedi. Böyle bir şey planlamasa da Nora’nın yaptıklarında kendi payının da olduğunu hissediyordu.
"Salaksın! dedi James.
“Böyle iğrenç planı yapan Chris değildi,” dedi Jae Myung.
“Nereden biliyorsun?”
“Biliyorum işte. Üstüne gitme. Gel benimle,” dedi ve okuldan ayrıldı. James’de peşine takıldı.

Megan bir süre sonra uyandı. Hemen yanı başında Degan'ı gördü ve gülümsedi. Elijah ve Bayan Pooters' da onu bekliyorlardı.
"Uyandın," dedi sevinçli gözlerle Degan.
"Nasılsın?" diye sordu Elijah.
"İyiyim."
"Göründüğünden daha sağlamsın," dedi Elijah ve güldü.
İyi olmana sevindik," dedi Bayan Pooters.
Jae Myung’lar da hastahaneye gelmişti. Degan onların gelmesiyle huzursuzdu ama sesini çıkarmadı.
James Megan’a doğru eğildi. "Çok güçlüsün."
Megan gülümsedi. "Geldiğiniz için teşekkürler."
"Daha önce yardıma gelemediğim için özür dilerim."
"Dileme. Senin bir suçun yok."
Jae Myung Megan’a bakamıyordu bile. “Olanlardan haberim yoktu. Chris’in de bir bilgisi yok.”
Degan Chris’in adını duyduğu anda ayaklandı. “Kafa mı buluyorsun? Chris’in parmağının olmadığına inanmıyorum. Hatta sana bile nasıl inanabilirim ki?”
“İnan veya inanma Degan gerçek bu.”
“Bunu şimdi tartışmak istemiyorum,” dedi Megan “Yardım ettiğin için teşekkür ederim Jae Myung ama lütfen şimdi konuşmayalım.”
“O haklı. Şimdi sırası değil,” dedi Elijah.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


4   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   6 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.