Yukarı Çık




62   Önceki Bölüm 
           
Fatih bir süre sonra ağlamayı bıraktı ve sakinleşti. Bir süre sonra Nahu’ya döndü. 

Fatih: Başta soru konusunda bizi uyarmak ile haklıymışsın. Gerçekten de aklımda bir sürü boşluk var. Eski Karanlık kullanıcısı dediğine göre o zamanlar büyü vardı demek oluyor. Eski zamanlar da nasıl şimdi ki büyü gibi büyü vardı?. Büyü neden unutuldu? Kısaca bu uzak geçmişte ne oldu? Neyse...Sen devam edebilirsin.

Nahu, Kartz’a baktı. Başıyla onay aldı ve devam etti.

Nahu: Dragma Yazıtının devamı genelde Karanlık elementi ve bazı tarikat kuralları hakkında lakin Işık ve Beyaz Ateş elementleri hakkında da bazı bilgiler mevcut. Genel de bu bilgiler bu elementlerin yapabilecekleri hakkında. Bu elementlerin kendi kullanıcılarını neye göre seçtiği hakkında bir bilgi yok.

Kartz: O zaman Beyaz Ateş’te, Beyaz Ateş tarafından mı seçildi? 

Nahu: Hayır... O hak etti.

Fatih: Nasıl yani?

Nahu: Bu yazıtlar Barbar Kavmi bölgesinin Güneydoğu’sunda bulunan Koz Dağı’nın altında yer alıyor. Bu dağ güçlü canavarlara ev sahipliği yaptığı için bu dağa yaklaşmak imkansız olarak görülmüştü. Bu dağ bir anomaliydi. Şeytan saldırısı sırasında oluşmaya başlayan canavarlar bu dağa yaklaştığında tuhaf bir şekilde ayrılmıyorlar ve dağı koruyorlardı. Araştırmalarımıza göre ne kadar güçlü canavar ise o kadar yukarda duruyorlardı. Sanki canavarlar bir şeyi korumak için hipnoz edilmiş gibi anormal davranıyorlardı. Beyaz Ateş bu yazıtı bulduğunda daha elementali yoktu. Öğrendiği Do sayesinde bu dağa yaklaşıp dağın eteklerindeki bir mağara yardımıyla  Dağın altına indi ve Yazıtları keşfetti. 3 yazıttan Günah Büyü Yazıtında okuduğuna göre bu elementlerin hepsinin bir iradesi olduğuydu. Bunu zaten size söylemiştim. Fakat Beyaz Ateş biraz daha farklı bir element. 

Fatih: Farklı derken.

Nahu: Biraz... Kibirli bir element diyebiliriz.

Kartz: Nasıl yani?

Nahu: Bu da bizi bildiğimiz son yazıta götürüyor. Karanlık ve Işık elementleri kendileri için iyi olacak kullanıcılarını kendi seçerken; Beyaz Ateş elementi, kullanıcıların onu kazanmasını ister. Bu son yazıtının sonunda bahsedilene göre Beyaz Ateş elementi kendini almaya gelecek insanlar için bir sınav hazırlayacak. O da...

Fatih ve Kartz, Nahu’nun sözünü kesti.

Fatih ve Kartz: Koz Dağındaki Canavarlar. 

Nahu güldü.

Nahu: Aynen... Beyaz Ateş elementinin iradesi canavarların zihni ile oynayacak bir mana yarattı. Kendisini o zaman ki tek alternatifi olan canavarlardan bir sınav hazırladı. Beyaz Ateş bunu okuduktan sonra Büyük Sira Olayının öncesindeki savaş için bunu kullanabileceğini düşünüp o dağa çıkmaya başladı.... Ve başardı.

 Fatih: Yani Berin ile benim elementimiz diğer elementlerin gelişmiş versiyonuyken Beyaz Ateş ise bizim elementimizin gelişmiş bir versiyonu. 

Nahu: Bildiklerim bu kadar.

Fatih: Hey bekle! Bu anlattığın olay Son Yazıtın son kısımları olduğunu söyledin. 

Nahu yarı korkmuş yarı tuhaf bir ifadeyle baktı.

Nahu: Çünkü Beyaz Ateş sadece son kısmını anlattı.

Fatih: Niye?

Nahu: B-Bilmiyorum.

Kartz, Nahu’ya dikkatli bir şekilde baktı.

Kartz: Son yazıtın adı ne?

Nahu: Efendim?

Kartz: Bu yazıtlar bizim dönem için yazılmış bir mektup gibi ve her yazıtın belli bir adı var. İlk dediğin yazıtın adı Günah Büyüydü. İkincisinin adı ise Dragma... Peki bu son yazıtın adı ne? Yazıtın ilk başları hakkında bir bilgi bilmiyor olabilirsin. Fakat bir şeyler bildiğini düşünüyorum.... 

Nahu bir süre ciddi bir şekilde Kartz’a baktı ve sonra güldü.

Nahu: Cidden tecrübenin gözünden kaçamazsın... Haklısın Son Yazıtın adını biliyorum.... Son yazıtın adı ŞEYTANLAR’dı.

Fatih ve Kartz şaşırdı.

Fatih ve Kartz: NE DEDİN SEN?!!!

Nahu: Gerçekten ona yalvarsam da hiçbir şey anlatmadı. O yüzden hiçbir fikrim yok.

Fatih: Bu kadar önemli bilgiler.... Çabucak güçlenmemiz ve görevimizi bitirmemiz lazım.

Kartz: Haklısınız. Çünkü Beyaz Ateş sadece bildikleri ile bile çok büyük bir güç taşıyor. İnşallah doğru yoldayızdır da Beyaz Ateş bizim dostumuzdur. 





Yer: Şeytan Denizi’nde ki bir gemi          (Şeytan Denizi Sin ve Sira kıtaları arasıdır.)

Sira Ticaret Limanı’ndan çıkan bir gemide Akara’nın üç üyesi Sin’e geri dönüyordu.

Kulak: Samuel’i Sira’da bırakma konusunda emin misin?

Akara Başkanı: Bu görev konusunda kafama takılan çok garip bir şey var. Sin’e dönüp doğrulamam lazım.

Akara’nın diğer bir üyesi olan Arika, Kulak’a döndü. 

Akira: Bu mantıklı bir hamleydi. Bence de bu görev bir tuhaf. İşin sonucunda ağır topların altında kalabiliriz.

Akira uzun boylu simsiyah uzun saçları olan bir kadındı. İki kısa kılıç taşıyordu.

Kulak: Dragma köyündekiler tahminimizden çok daha güçlüydü.

Akira: Yine de Samuel’den güçsüzdü. Patronları dışında Samuel’i yenebilecek kimse yok o kaçan şefler kadrosunda. 

Başkan bu konuşma boyunca sessizdi. Bir süre düşüncelere daldıktan sonra Kulak’a döndü.

Başkan: Kulak yeteneğini kullanıp bir yeri dinlemeni istiyorum.

Kulak: Tabii başkanım neresi?

Başkan: Tüccar Bölgesi Zahuna’daki Soylu ailelerden bir olan Koliberg ailesinin malikanesini dinleyebilir misin?

Kulak: Zahuna Altın İmparatorluğa bağı olan yer değil mi Sıcak Kale ve Altın Şehir (Altın İmparatorluğu’nun başkenti) arasındaki şehir.

Başkan: Aynen.

Kulak: Orası büyük bir şehir olduğu için büyük ihtimal korunaklıdır. Fakat bir deneyeyim.

Kulak gücünü kullanmayı denedi fakat geri tapti.

Kulak: Maalesef. O şehir korunaklı. Gücümü şehrin içine girmeden kullanamam.

Başkan: O zaman Şehrin çevresindeki köyleri dinle. Sin’e gidene kadar Koliberg ailesinin başı Vrad Koliberg hakkında ne buluyorsan bana haber et.

Akira: Koliberg... Bu ismi hatırlıyor gibiyim. Şimdi hatırladım. Bu adamlar Yer altına karışmış yozlaşmış soylular ile mücadele etmesiyle ünlü aile değil mi? Bizim için sorunlar... O yüzden mi? Onları dinliyorsun.

Başkan söylemekte tereddüt etti ama sonra söyledi.

Başkan: Aslında Yozlaşmış soylular ile mücadeleyi kendi yozlaşmasını önlemek için kullanıyor. Hatta Yozlaşmış soylu diye yok ettiği soylu ailelerin bir çoğu masum ve onurlu aileler. Kendi pis işlerini onların üzerine atıyor. Hatta gölgeleri destekleyen güçlerden biri.

Akira: Pislik herif....Ama ne kadar pislik de olsa bizim işimize yarıyor niye onu araştırmak istiyorsun. 

Başkan: Bize çok miktarda iş vermiştir. Bu iş gibi müşterinin adını vermeden size yaptırdığım çoğu iş ondan gelmedir. 

Akira: Yani bizim daimi müşterimiz. 

Başkan: Evet... Bu işi de bize o verdi. Fakat bir sorun var...

Akira: Nedir?

Başkan: Birincisi bu iş hiç onun yaptıracağı bir işe benzemiyor. İkincisi o hep bir iş verdikten sonra önden yüklü bir ücret öder. Fakat bu sefer ödemedi. İlk başta çok umursamadım. Fakat git gide şüpheleniyorum. Gerçekten bu işe bize o mu verdi?

Akira: Yani kazıklanmış olabiliriz?

Başkan: Evet öyle...Ve eğer öyleyse...

Başkan etrafına çok ağır bir şekilde mana saldı. Bulundukları gemi çok fazla sallanmaya başladı. Gemideki siviller fırtına çıktığını sanarak çığlık atmaya başladı. 

Başkan: BUNU YAPAN PİÇE YÜZ KATINI ÖDETECEĞİM.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


62   Önceki Bölüm 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.