Saçları Adumbral’ın Nomolojik Fermanı’nın yoğun karanlığıyla parlıyordu, gözleri yoğun bir şekilde maviydi ve göğsünde 700 Milyon Muhteşem Evrenle dönen canlı bir hayali Evrensel Filament görünüyordu!
Sadece bir gün içinde 1 milyar sınırına ulaşacağı için kısa bir süre içinde son derece yüksek bir güç aşamasına ulaşıyordu, ancak içinde ikamet ettiği Arkaik Ata Hazinesi Boyutuna yeni varlıkların girişini hissederken, gözleri keskinlikle parlıyordu.
En önde bir Arkaik Kral olmak üzere 4 ordudan oluşan muazzam bir koleksiyondu ve Noah, karşılaştıkları Arkaik Canavarları katlederken, uçsuz bucaksız Ata Hazinesi Boyutunu keşfetmek için birbirlerinden uzaklaşan bu dört kuvvetin hareketlerini gördüğünde, orduları boyunca gizlediği tüm Boyunduruk Altındaki varlıkları hissetmek için gözlerini kapattı.
"Pekâlâ..." Gerinerek oturduğu yerden kalktı, Parçalanmış Gerçekliğin kırık Kılıcı görkemli bir şekilde etrafında dönerken, Arkaik Kral tarafından yönetilen ordulardan birine doğru sakin ve açık bir şekilde yürümeye başladı!
-
Frost’un Arkaik Kralı.
İri yarı bir adamdı ve Kökeni birkaç yüz milyon Evrenin gücüyle titreşirken, sadece gözleri bile son derece soğuk ışık patlamaları yayıyordu!
Ancak onu en eşsiz kılan şey bu değildi; etrafında dönen Nomolojik Ferman’ın aurası yakındaki Arkaik Canavarların kaçmasına neden oluyordu.
Vücudundaki her kıl bembeyaz parlarken ve süzülürken, arkasında gökyüzünde buz bırakırken, içlerinden biri konuşurken, sadece birkaç güçlü Dao Nöbetçisi onu takip etme şerefine nail oldu.
"Bu Ata Hazinesi Boyutunun sözde tehlikeleri nerede? Koca bir ordu getirdik ama sadece bir grup zayıf Canavarla karşılaştık!"
WAA!
Cesaret dolu sözler, arkasındaki Dao Nöbetçileri başını sallarken, yankılandı, ancak Arkaik Ayaz Kralı, kaba ve soğuk sesi yankılanırken, keskin bir şekilde homurdandı.
"Büyük Şef’in sözleri hafife alınmamalı! Eğer daha da fazlasını tehdit edebilecek büyük tehlikeler olduğunu söylüyorsa, her zaman tetikte olmalısınız."
Bu sözleri duyan Dao Nöbetçileri ciddiyetle başlarını sallayarak, altın rengi gökyüzünde etraflarına dikkat ederek, ilerlemeye devam ederken, birkaç milyon varoluştan oluşan bir ordu da en önde Dao Savaşçılar ve Antik Çağlar olmak üzere onları takip ediyordu!
Antik Çağlar ve Savaşçılar arasında Noah’ın Boyundurukları hareket halindeydi ve bu sırada görüşleri kesişti; ufukta, etrafında dönen Parçalanmış Gerçeklik Kılıcı ile birlikte figürü belirdi
"Sonunda başlıyor musun? Son üç gündür izleyecek ilginç hiçbir şey yoktu!"
Arkaik Kral’ın önderliğinde yaklaşmakta olan orduya doğru yürürken, Noah zihninde Europa’nın sesinin çınladığını duydu ve onun dehşet verici görüntüsünün etrafında dönen kılıca odaklandığını hissetti.
"Elinde böyle kırık bir şey olduğunu düşünmek bile... Eğer yüce gönüllü bir İlkel olmasaydım, seni soyardım, biliyor musun?"
Vızıldayan ses binlerce arı gibi aralıksızdı, Noah ilerlerken, onu görmezden gelmek için elinden geleni yaptı. İlkel’in gururu, kırık İlkel Yadigâr’a çok fazla dikkat etmediği için ondan bir şeyler çalmak için kendini aşağı indirmedi ve önündeki Dao Nöbetçileri ve Arkaik Kral sonunda aşağıdaki altın dağı süpürüp, figürünü bulurken, Noah’ın özgürce hareket etmesine izin verdi!
"İşte!"
Özün özgürce dışarı fışkırmasıyla haykırışlar canlandı, birçok bakış yerdeki Noah’a kilitlenirken, birçok Dao Nöbetçisi gökyüzünde onu çevrelemeye geldi ve Arkaik Ayaz Kralı aşağıya doğru otoriter bir şekilde baktı.
"Bir insan mı?"
Dao Nöbetçileri Noah’a ve etrafında süzülen paramparça altın kılıca dikkatle bakarken, güçlü sesi yankılandı, içlerinden biri havlarken, birkaçı alaycı bir şekilde başlarını salladı.
"Küçük şey, sen kimsin ve hangi Kabileden geliyorsun?!"
Dao Nöbetçisi, sesini Fermanlara Bakış’ının dalgalarıyla taşıdı ancak aşağıdaki söz konusu varlık onlara doğru başını kaldırıp, hafifçe gülümseyerek, sakin bir şekilde onlara bakarken, cevabı net bir şekilde ortaya çıktı.
"Ben, Arkaik Kralların bu Ataların Hazinesi Boyutundaki nihai hazineyi istiyorlarsa yenmeleri gereken meydan okumayım."
RUMBLE!
Bir şimşek gibi çakan sözleri etrafın sessizliğe bürünmesine neden oldu... Etrafını saran Dao Nöbetçileri birbirlerine baktı ve çok geçmeden şamatalı kahkahalara boğuldu!
Beyaz savaş zırhı giymiş bir kadın konuşurken, puslu altın gökyüzü gururlarını aşağıya taşıdı.
"Bu Boyutta yüzleşmek zorunda olduğumuz en tehlikeli şey senin gibi küçük bir şey mi?"
Dürüst olmak gerekirse, Europa gerçekten de dört Arkaik Kralın onu yendikleri takdirde elde edebilecekleri bir Hazine ortaya koymuştu ve onun için hazineleri, onları yendiği takdirde Arkaik Kralların kendisiydi!
Farkında olsunlar ya da olmasınlar hepsi İlkel’in oyununu oynuyordu ve Noah ödülünü almak için buradaydı!
Etrafında bu kadar güçlü varlık varken Noah’ın kendine olan güvenini gören Arkaik Kral’ın gözleri buz kesmişti ama Dao Nöbetçileri kendinden emin gülümsemelerle sorarken, yılmamıştı.
"Sen ve hangi ordu?"
Evet.
Ataların Hazinesi Boyutunda kırık bir kılıca sahip yalnız bir varlık. Onların hepsiyle nasıl yüzleşecekti?
"Sorduğuna sevindim."
Noah gözleri mavi bir parıltıyla parlarken, gülümseyerek cevap verdi, Kimerik Hortlak Canavar Krallar etrafı doldurmaya başladığında altın rengi gökyüzünde müthiş auralar anında patladı!
...!
Ataların Hazinesi Boyutunda fantastik bir savaş başlamak üzereyken, gülen Dao Nöbetçilerinin yüzlerindeki ifade boşaldı!
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.
