Yukarı Çık




10   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   12 

           
https://img.wattpad.com/story_parts/1235500143/images/16f8032f789a8034301005431755.jpg


Yakalanmanın verdiği telaşla kollarımla üstümü kapamaya çalıştım.

"Orda birisi mi var?" diyen ses yaklaştı ve çalıların arasından altın sarı saçlı, mavi gözlü, bembeyaz tenli zırhlı bir kadın geldi.

Görüntüsü karşısında ağzım açık bir şekilde ona bakıyordum. Bu benim hemcinsimse ben neydim. Ben bir kek miyim. Ben bir hiçliğin ortasında yüzen bir insan mıyım?

Asilliğin kelime anlamıydı bakışları şaşırmış ve sertti.

O zaman yüzüğümün hale yerinde olmadığını fark etmemiştim. Rüzgar ıslak saçlarıma üfleyince anladım.

"Hey sen gölde ne yapıyorsun?" dedi o narin ve bir o kadar da etkileyici sesiyle.

Bu hikayedeki hangi karakterdi? Nasıl olurdu da onu hatırlamazdım? Eğer ondan bir defa da olsa bahsedilseydi aklımdan çıkarmazdım. Yazar onu özene bezene çizmişti ve şimdi bu güzellik karşımda dikilmişti.

"Sana diyorum gecenin bu vaktinde yıkanmak için tek başına buraya geldiğini bana söyleme." dedi.
Benden şüphelenmiş olması mantıklı, yalan uydurma vaktim gelmiş.

"Aah şey aslında tam da dediğiniz şey için geldim. Ben seferde görevli hizmetçiyim. Yolda büyük bir çamur birikintisine düştüm ve burada küçük bir göl olduğunu görünce temizlenmek istedim. Kötü bir niyetim yok efendim." dedim. Allah’tan ağzım iyi işler, ani durumlar karşısında yalan makinesi gibiyimdir.

"Efendim demene gerek yok bende birliktenim. Yine de dikkatli olmalısın erkek sayısının çoğunlukta olduğu bir ortamdayız. Şimdi üzerini giyin seni geri götüreyim." dedi.

Ne kadar da düşünceli, ama bir saniye oraya bu formda dönemem!!
"A-aslında ben yolu biliyorum, siz önden gitseniz olur." dedim.

Yüzünde hiç bir mimik oynamasa da şaşırmış olduğu anlaşılıyordu.

"Cesaretine hayran kaldım, erkekleri geçtim burda aynı zamanda yırtıcı hayvanlarda çoktur. Bir silahının dahi olmayışı seni burda asla bırakmayacağım anlamına gelir." dedi.

Birçok erkek karakterden daha asil daha düşünceli bir karakterdi. Beni götürmesine izin verip kimse görmeden yüzüğü geri takmaya karar verdim.

"Teklifiniz için teşekkür ederim." dedim ve ıslak beyaz tişörtümün suyunu sıkıp üzerime pelerini geçirdim. Hala ıslak olduğu için biraz rahatsız ediciydi. Yüzüğü boynuma astım ve yürümeye başladık.

Geldiğim yoldan başka bir rotada ilerliyorduk.
Belki kestirme yoldan götürecektir diye düşündüm çünkü buraya gelmem epey bir sürmüştü. O önümden emin adımlarla ilerliyordu. Ben ise hızlı adımlarla takip ediyordum. Sonra bir cesaretle merak ettiğim şeyleri sormaya başladım.

"Siz ne için bu kadar uzağa geldiniz?" dedim.
"Bir hainin peşinden gidiyordum." dedi.

"Hain mi? İçimizde bir hainin olabileceğini hiç düşünmemiştim. Bu tedirgin edici." dedim.

Arkasını aya alıp yüzünü bana döndü ve hafifçe tebessüm etti
"Endişelenme, sizi korumak için her şeyi yapacağız. Evlerinize sağ salim döneceksiniz." dedi.
Tatlı sesi ve sözleri içimi ısıtmıştı. Omzuma koyduğu eli beni rahat ettirmişti.

"Afedersin sana nasıl seslenmeliyim?" diye sordu.
Pekala elimde Melanie ve Merlin isimleri var ama ikisinide farklı yerlerde kullanıyorum. Şu anki rolüm için ayrı bir isme ihtiyacım var.

"Maria" ağzımdan birden bu isim çıktı ve hoşumada gitti.

"Maria tanıştığıma memnun oldum ben ne yazık ki ismimi sana bağışlayamacağım umarım beni anlarsın." dedi.

Eğer hain filan kovalıyorsa gizli bir görevi olabileceğinden neden söylememek istediğini anladım.

Başımı onaylar şekilde salladım.

Boyu oldukça uzundu gözümle ölçsem 1.78 civarlarında derdim. Benim boyum 1.65 iken yanında küçük kardeşi gibi gözüküyorumdur.

Birçok ağacın arasından ve çalıların arasından ilerledik. Yorulmuştum. Bu kestirme yol ise neden bu kadar uzun sürmüştü.?

...

Toplanma yerinde bir kargaşa söz konusuydu. Dük ile yapılan toplantı sonucu savaş noktasına yakın bir konuma gelindiği herkese duyuruldu. Hazırlıklar yapılırken savaş stratejisi tartışılıyordu. Birlikler kendi aralarında toplanmaları için çağrılıyordu.
Laoron ise bu kargaşadaki endişeli insanlardan biriydi ama onun endişesinin nedeni farklıydı. Melanie ortalıkta yoktu. Öyleki bu kaos ortamında şuan onu fark eden tek kişi değildi. Torric arkadaşının nereye kaybolduğunu merak ediyordu.

Laoron koşuşturan insanlar arasından Torric’i gördü ve omzundan tutup çekti.
Onu bir kaç kez Melanie’nin etrafında görmüştü.
"Hey sen sarı Mela- Merlin’i gördün mü?"dedi.
Sarı demesi kendisininde sarışın olmasından dolayı oldukça komikti.
"Ha-Hayır siz kimsiniz? Ben de onu arıyordum." dedi.
"Onun bir tanıdığıyım. Eğer bir haber alırsan bana da bildir." dedi.

Birbirlerinden uzaklaştılar ve Laoron derin bir iç çekti. "Allah aşkına nerdesin?" diye haykırdı.

...

Bir düzlüğe çıktılar ve burasının farklı bir yer olduğu ortadaydı.

Ne-Nereye geldim ben burası neresi? Bizim çadırlar bu tarz değildi ve bu insanlar tamamen farklı giyinmiş.

"Hey biz nereye geldik?" diye telaşla sordum.
Kadın şövalye gözlerime baktı ve "Ne demek istiyorsun? Toplanma yerindeyiz işte" dedi.

Ne? Nasıl? Bu nasıl olur? Biz burda toplanmadık bunlar farklı insanlar, neler oluyor?

Kafamda bir sürü soru vardı ve geri dönmek için çok gecikmiştim beni fark etmeleri an meselesiydi. Şu olayı bir çözelim, geri gitmem gerek.

Tam soru soracakken yanımdan birilerinin talimatlarını alıp ayrıldı. Söyleyeceklerim ağzıma tıkalı kaldı.

Birilerine nerde olduğumuzu sormalıyım.

Yanımdan iki asker tartışarak geçiyordu. Üzerlerindeki formada işlenmiş kartal sembolü Bastond krallığını temsil etmiyor mu? Hani şu savaşa gireceğimiz Bastond?!

"Savaş yerine yaklaştığımızı söylediler ama hala Deli Lord ortalıkta yok. "

"Karşı taraftaki Dük’ün efsanesini duydun değil mi? Buz mavisi gözleriyle karşıdakini adeta dondurup hareketsiz bırakıyormuş ve sen ona baktığını zannetiğin bir anda kellen havaya uçuyormuş. Bizim Deli Lord her ne kadar deli olsa da aptal değildir şuan strateji konuşuyor olmalılar."

İki askerin konuşmalarına kulak misafiri olduktan sonra içine girdiğim felaketin tam olarak farkına vardım.

Ayaklarım titriyordu.

Eğer benim karşı krallıktan olduğumu anlarsalar kim bilir başıma daha neler gelirdi. Belki de esir alınırdım ya da daha kötüsü işkence görüp öldürülebilirim de.

Bu korkunç gerçeğin karşısında ayakta duracak cesaretim kalmadı ve yere yığıldım.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


10   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   12 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.