Bölüm 2386: İlk ve Son Gerçek İmparator! I


“Çorak Topraklar’ın durumunu bizzat görmem gerekiyor...“


Genesis’in Gerçek İmparator’u Orion’un sesi çınlarken, sözleri Altın Demir Ocağı’nın mimarının gözlerinin ışıldamasına neden oldu, Caterina Aurelia Dismukes de tembelce konuşurken, vücudundan altın bir parıltı yaydı!


“Çorak Topraklar’ın son Gerçek İmparator’unu ben de merak ediyorum. Geçtiğimiz Çağlar boyunca İmparatorlar’ın kalitesi gittikçe düşmeye devam etti...“


Apex Aeonik Ruh Klonu kısa süre sonra bir ışık huzmesine dönüşürken, yanında altın yüklü bir kadın belirdi ve geride kalan tek şey bu kadının sesi oldu.


“Ayak uydurmaya çalış.“


Mesaj,  süt beyazı bir ışığa bürünen Orion’un Ruh Klonu’na yönelikti; anında yok olurken, hızı Aurelia’nınkinden daha az değildi!


Geride kalan figürler Orion, Aurelia ve Lucia’nın ana bedenleriydi ve farklı bir hedefleri vardı - tüm güç merkezlerinin ihtişamının toplanacağı Lernaean Apex Aeonik Etki Alanı’na doğru.


Amaç tekti.


Mevcut Apex Aeonik Soy İmparator’u Roan’ın gasp edilmesi, çünkü bu çalkantılı zamanlarda onun metodolojisi Genesis’in Gerçek İmparatoru’nun güvendiği bir şey değildi!


-


Genesis.


Orion.


Gözsüz Lernaean.


Birçok unvanı ve ayrıcalığı vardı, sonuncusu gözleri alındıktan sonra Noblesse Apex Aeonik Formları’nın ona verdiği bir şeydi. 


Hiçbir zaman en yetenekli, en şanslı ya da en zeki varlık olmadığını bildiği için her zaman alçakgönüllüydü!


Ve ne zaman Caterina Aurelia Dismukes’un yanında olsa bunu daha fazla hatırlıyordu.


Talihin Gerçek İmparatoru.


Altın Demir Ocağını inşa ettiği Servet Çağı boyunca Çorak Topraklarda saklı kalmış ve sonrasında bu ocağın nimetlerinden faydalanmaktan başka bir şey yapmamış olan bu kişi, bu Çağda en fazla serveti biriktirdikten sonra Gerçek İmparator unvanını elde etmişti.


EXTREMITY Cennetler’ine yükseldiğinde Aeonik Ruhu, Altın Demir Ocağına odaklanmaya devam etti ve başlangıçta EXTREMITY’NİN Aeonik Hazineler’ini aramak için hiçbir sefere veya keşiflere katılmadığı için hor görüldü, aslında kendini diğerlerinden uzaklaştırdı ve çoğu zaman inzivaya çekildi.


Yine de onu küçümseyen aynı varlıklar, yıllar geçtikçe Sınır Genişletme Diyarını acı içinde geçerken, Aurelia’nın hepsinden daha hızlı yükseldiğini ve çok hızlı bir şekilde Lernaean Muhterem İmparatorları’nın saflarına katıldığını görerek, kendilerini onun parlaklığına bakarken, buldular.


Bu, Talih Sınırı’nın 9. Sınır Katmanı’na ulaştığı ve sayısız hazineyle rafine edilmiş aşırı güçlü ruhuyla Altın Demir Ocağı’nı Aeonik EXTREMITY Demir Ocağına dönüştürdüğü zamandı!


Öyle bir araç ki, bunu başardıktan sonraki bin yıl içinde... Apeksifikasyon geçerek, o dönemde çok az sayıda olan Lernaean Apex Aeonik Yaşam Formlar’ına katıldı.


O zamandan beri de inzivasına devam etti ve başkalarının taklit edemediği eşsiz yapısından hazineler elde etti.


En güçlü Eşsiz Muhterem İmparatorlar’ından bazılarının Apex Aeonik Yaşam Formu olmalarına yardım ettiği için Soylarını daha da yükseltti!


Ata Lernaealılar’ın en güçlü dayanaklarından biri haline gelmişti ama yine de Orion onun hiçbir savaşa katılmadığını biliyordu.


Ve şimdi onun Aeonik Ruh Klonu’nun altın ihtişamını takip ederken, bir EXTREMITY Dynamis’inin güçlü ışığını gördüğünde, iç çekerek, tekrar alçakgönüllü olmaktan kendini alamadı.


Ve yaşının her şey olmadığını bir kez daha hatırlamıştı.


O İlk Gerçek İmparator’du ama yine de kendisinden çok sonra gelen bu Gerçek İmparator’un gücü akıl almaz göründüğü için o bile geride kalmıştı.


“Başkalarının gücü üzerinde durma ve daha çok kendine odaklan, yaşlı adam. Gözlerini ne zaman geri almayı planlıyorsun?“


Aurelia’nın Ruh Klon’u arkasına bile bakmadan ona doğru konuşurken, Orion daldığı hayallerden sıyrıldı ve başını salladı,  Klon’una bakan biri aynı nitelikteki boş yuvaların hâlâ yerinde olduğunu fark edecekti!


“Berraklık ile tekrar görüşmeyi hak edersem doğal olarak bana geri dönecekler. Ondan önce, onları hak etmiyorum.“


Abecedarian Kutsal Mekan’ına doğru ilerleyen ikilinin arasına kısa bir süre sonra küçük bir sessizlik çöktü, Aurelia bir kez daha tembelce başını sallarken, sessizliği bozan taraf oldu.


“Çok aptalca bir duygusallık...“


SHIING!


Orion’un Ruh Klonu’ndan uzaklaşmaya başlarken, daha da hızlı bir ışık çizgisine dönüştü, Abecedarian Kutsal Mekan’a varmaları çok yakındı ve bu çoklu kaderlerin birleşmesiydi!


-


Maximilian’ın 8. Sınır Katmanı’nda Takdir-i İlahi’nin şok edici ışıltısıyla parıldamadan önce birkaç Sınırın ışığıyla çevrelenmesini izlerken,  Noah’ın gözlerinden canlı ışık yayları yansıdı!


Bu çok şok edici ve kararlı bir eylemdi çünkü Noah böyle bir şeyi gerçeğe dönüştürmek için birçok Sınırın feda edildiğini hissetmişti - Maximilian’ın elinde tuttuğu 9. Sınır Katmanı’nın ışığı bile sırf Takdir-i İlahi’nin Mükemmel Sınırı’nı 8. Sınır Katmanına itebilmek için yakılmıştı


Burada durdu çünkü sadece bununla... 9. Sınır Katmanı’nda bile birden fazla Doğuştan Sınıra eşdeğerdi.


“Ah...“


Takdir-i İlahi’nin ışığı vücudunda parlarken, sanki Doğa Yasalar’ını terk ettiklerinde ne kadar büyük bir hata yaptıklarını ilk fark eden birkaç Lernaealıdan biriymiş gibi büyük bir acı ve üzüntüyle iç geçirdi!


Şimdi Takdir-i İlahi’yi tekrar hissettiğine ve onun ne kadar büyük bir ihtişamı ortaya çıkarabileceğini gördüğüne göre... kalbi geçmişte yaptıklarından dolayı acı duymaktan başka bir şey yapamıyordu!


Noah, bu tepkiyi bir şekilde anlayabiliyordu, ancak kendi geleceğini planlamaya devam ettiği için sempati duymuyordu.


Başını uzaklara doğru çevirdi ve o anda, yakından bağlı olduğu Sonsuz Düzlem’in  Düzlemsel Çitler boyunca ilerlediğini ve diğer her şeyden tamamen gizli kaldığını hissedebiliyordu.


Çok yakında, daha fazla Varoluş Düzlemi’ni içine çekmeye başlamanın zamanının geleceğini Takdir-i İlahi ile görebiliyordu - oğlunun önderliğindeki kuvvetleri Noblesse Topraklarında Fetihlerine başlarken, kendisi de... Lernaeanlar’ın birçok Kutsal Mekan’ın anahtarlarını kendisine verecek olan Geçici Aeonik Lernaean Soyu İmparatoru Maximilian’a bakıyordu!


Tek soru ve manevra yapılması zor alan, Apex Aeonic Yaşam Formları’nın varlığıydı.


Ne kadar etki yaratabileceklerdi?!