Yggdrasil’in Soğuk Dallar’ı Buzul Rüzgarlar’ının üzerinde hafifçe titriyordu ve parıldayan Beyaz Gölgelikler’inin altında sessizlik dalgalar halinde çöküyordu.
Labirent artık Kaos veya Savaş’la titriyor değildi.
Çok daha Mutlak bir Şey tarafından askıda kalmıştı!
Birkaç dakika önce potansiyel şiddetin gerginliğiyle, sessiz bir yükseliş ve Aşma umuduyla çatırdayan bu Alan, şimdi beklentiyle titriyordu. Korku. Ve hayranlık.
Beyaz Genişliğ’in üzerine dağılmış Varoluş Ustalar’ının ve Primarchlar’ın Figürler’i, dik ve zafer dolu bir şekilde duruyordu. Bazılar’ı sessiz bir zaferle yumruklarını sıkmış, diğerleri ise Gökyüzüne bakıyordu!
Katlanmamış Olan’ın Sözler’ini duymuşlardı.
Aşkınlık Köken Savaş Cephe’si Katlar’ına geçiş izni verilmişti!
Onlar için bu tek Bir Şey anlamına geliyordu: ilerleme umudu. Sonunda ilerleme kaydetme umudu.
En küçük bir adımın bile acı ve başarısızlıklarla dolu bir Âlem’de, ulaşılması zor Köken Kulesi’ni inşa etmeye devam etme umudu.
Başka bir Varoluş Efendisi’ni Yutmak en kolay Yol’du. Hannibal bu Yol’u seçmişti, küstah ve acımasızca. Ama o da Son’a ermişti. Yaşayan Varoluşlar’ın Düzen’i sağlamaya çalıştığı birçok Kat’ta, bu yolu açıkça izleyip, sonuçlarından kurtulabilen Çok Az Varoluş vardı.
Başkalar’ını Yiyemiyor’san, Güc’ünü artırmak gerçekten zordu!
Geri kalanlar, Panecea olan Fısıltılar’a sarıldılar. Varoluşsal Hazineler’in parıltılarına. Kaçınılmazlıklar’ın Kırıntılar’ına.
Savaş Cephesinde’ki gerçek Kaçınılmazlıklar’dan kaynaklanan Gerçek Olanlar... Daha fazlasını sunacaktı!
Açlar’dı.
Ve bu kadar Karmaşık duygulara sahip oldukları için...
HUUM!
Ses, Işık veya Uyarı olmadan, Altın bir dalga Ân’ında bu bölgeyi vurmuştu.
WAP
Yumuşak, neredeyse Zarif bir şekilde söylendi. Ama etkisi yadsınamazdı.
Tüm o ifadeler - Çoşku, beklenti - Donmuştu.
Kelime’nin tam anlamıyla.
Her Figür, her dönen Otorite durmuştu.
Usta Neinoro. Usta Etheopa. Kalysta. Buradaki tüm Kat Sakinler’i!
Bir zamanlar Sınırsız gururla titreyen Varoluş Dokumalar’ı, ölmekte olan Yıldızlar gibi sönmüştü. Yüzler boş. Vücutlar sert.
Noah’ın Baş’ı hafifçe eğilmişti.
Gözler’i, az önce görkemli bir şekilde konuşan Yaşayan Köken Altheon’un Otoritesi’ni fark edince keskinleşmişti!
Ozymandias’ın Beden’ini öldürmeye çalışan aynı herif... O’nun Kendi’ne Özgü Âurası’nı nasıl unutabilirdi?
Sigrid, O’nun yanında duruyordu, sarsılmadan ve Dokunulma’dan.
Sadece Onlar farkında kalmışlardı, Donmamışlar’dı.
Noah’ın Dokumalar’ı Beden’inde nazikçe atıyordu, Karmaşık Otorite Katmanlar’ı Ân’unda Uyum Sağlıyor, görünmez İplikler’le dans ediyordu. Göz kapakları bile seğirmemişti.
Ama derinlerde, Analiz Ediyor’du.
Altheon’un Otorite’si Bu Alan’ı bir fısıltıyla süpürmüş ve içindeki Herkes’i duyularını uyandırmadan felç etmişti. Bu Otorite, Varoluş Ustalar’ını ve Primarchlar’ı, farkına bile varmadıkları bir Ânlık sessizlikte bastıracak kadar yoğundu.
Büyüleyi’ci.
Alnındaki Baş Kahraman’ın Glif’i, Eylem’in Ölçeğ’ini ve ritmini kaydederken,myavaşça dönüyordu. Yüzbinler’ce Kafes, Zihni’nde sessizce hizalanmıştı.
Bir an sonra, Figür inmeye başlamıştı - Göz kamaştırıcı Beyaz ve Altın Reng’i Katmanlar’la kaplı, eski ve imkansız - Tanıtılma’ya gerek yoktu.
Altheon.
Sert bir ifadeyle konuşmuştu.
“Genç Hanımefendi’nin emirlerini yerine getirdim,“ dedi Altheon, parlak Beden’i tam şekline bürünürken, Hâle’si ve Kanatlar’ı görkemli bir şekilde parıldıyordu, “Ve O’nun Yaşayan Köken Labirenti’ni tamamen tamamlamasına izin verdim.“
Bakışlar’ı Âlem’i taradı.
Ve sonra durakladı.
Noah’ın üzerinde.
Bakışı şiddetli değildi. Saygılı da değildi.
Hoşnutsuz’du.
Altheon’un Gözler’i kısılmış, Ses’i düzleşmişti.
“Sen’i de dondururdum... Ama Genç Hanımefendi’nin Sana olan bağlılığı açık. Ayak’ta kalmanın tek nedeni bu.“
Noah, gülümsedi.
Açıkça.
Sakin bir şekilde.
Sadece geriye baktı - Zihni, diğerlerini felç etmek için kullanılan Güc’ü Ölçüyor, O’nu ortadan kaldırmak için ne kadar Direnç gerekeceğini hesaplıyordu... Ve bu Güc’ü Kendi’si kullanabilmek için ne kadar zaman geçmesi gerektiğini.
Yan’ında, Sigrid bir bıçak gibi hareketsizdi. Altın Beyaz’ı Gözler’i, Altheon’a saygı duymadan, sadece düşünceli bir şekilde bakarken, Buz gibi parlıyordu.
Sonra konuştu.
Ses’i duygusal değildi. Kararlıydı. Kesin’di.
“Onur’lu Yaşayan Kökenler’in Kollar’ına geri dönmeyeceğim.“
BOOM!
Altheon’un ifadesi çatlamıştı.
Öfkeyle değil.
Hayal kırıklığı ve Keder’le.
Işığ’ı dalgalandı, Bakışlar’ını kısa bir süre indirirken titredi. “Genç Hanımefendi... Statünüz nedeniyle size hizmet etmek ve Siz’i korumakla yükümlüyüm, Siz’i dinleyeceğim. Ama ben de bir Yaşayan Köken’im. Yeminlerim var...“
“Önce Dinle,“ Diye Sigrid Söz’ünü kesmişti, El’ini kaldırarak.
Bu bir rica değildi. Bir Emir’di!
Noah bile şimdi O’na dikkatle bakıyordu, Sigrid’in bir Yaşayan Köken’e Otoriter bir şekilde konuşmasını görünce Gözler’i hafifçe kısılmış - Sanki o daha... Kendi’nden emin ve Kendi’nden eminmiş gibiydi.
Kimliğ’inden emin.
Sigrid, soğuk ve keskin bir Ses’le devam etti. “Yaşayan Kökenler arasında, sadece senin gibi birkaç Asal Yaşayan Köken... Ve bir avuç Onur’lu Köken... Ben’im Varoluş’umu biliyor.“
Çenes’ini dik tutarak bir adım öne çıktı, duruşunun her bir çizgisi Düzen’i haykırıyordu. “Kaybolmam bir lütuftu. Kimse hayatta olduğumu bilmiyor. Bu da Ben’i güvende tutuyor. Kimliğ’imin tekrar bilinir hâle gelmesi Ben’i tehlikeye atar, çünkü Yaşayan Düzen’in Yeniden Diriliş’inin ne anlama geldiğinden eminim sen de anlıyorsundur. Yaşayan Düzen. Yaşayan Paradokslar Bu’nu bilseler ne yaparlardı? Diğer Yaşayan Varoluşlar?“
HUUM!
Sözler’i soğuk bir sis gibi çökmüştü. Altheon’un parıltısı sönmüştü
Ve sonra, Ses’inin Gerçek Keskinliğ’i ortaya çıktı, alçak ve korkunç bilgilerle dolu idi.
“Tüm Yaşayan Kökenler’in aynı çizgide olduğunu kesin olarak söyleyebilir misin? Hiçbir’inin diğer Yaşayan Varoluşlar’la ittifak kurmadığını? Hiçbir’inin Yaşayan Paradokslar’la bağlanmadığını?“
Altheon’un Altın Çerçeve’si Güç’le titremişti!
“Hayır,“ Dedi sessizce. “Bu... Mümkün değil. İnanmıyorum...“
“İnanmıyorsun,“ Diye araya girdi yine, “Ama bilmiyorsun da. Bilemezsin.“
Gözler’i hem korkunç hem de görkemli bir parıltıyla ışıldıyordu. “Ben, Yaşayan Düzen oluyorum. Yaşayan Düzen. Artık daha önce hissedemediğim Şeyler’i hissedebiliyorum. Paradoks kaybolmadı. En Erken Katlar’da olduğu gibi şimdi de Her Yer’e yayılıyor. Tıpkı eskisi gibi, Paradoks yaygın... Ve Kaçınılmaz!“
WAA!
O böyle Sözler söylerken, Noah gülümsemeden ve konuşmadan edemedi.
“Yaşayan Paradokslar’ın Yaşayan Kökenler’le karışması konusunda, ben biraz bilgim var...“ Dedi, Aes’i tembel ve hafifti. “Paradoksal Katlar’da ortaya çıkan bir Genç Paradoks var... Yaşayan Köken ve Yaşayan Paradoks’un Bilinmeyen ve Kaybolan Çocuğ’u olduğu söyleniyor.“[Not: Bu....]
Altheon’un Vücud’u, bu Sözler sanki gerçek olamazmış gibi, korkunç bir şekilde titremişti!
Etrafındaki Labirent titredi. Eller:i vızıldadı ve Aes’i keskin bir fısıltıya dönüştü!
“Kim? Kim o?!“
Altheon, neredeyse öldürdüğü Genç Paradoks’u düşünürken, Dokumalar’ı dönmeye başlamıştı.
Ozymandias!
Eğer hem Paradoks hem de Köken’den Doğmuş’sa... Bu, Neden Kaçınılmazlıklar üretmediklerine dair Mutasyonlar’ını biraz açıklayabilir!
Noah, hafifçe omuz silkerken, Sigrid’in Gözler’i bile ilgiyle parlamıştı. “Fazla bir şey bilmiyorum. Kat Sakinler’i de bilmiyor. Sadece Genç Paradoks’un iki adı olduğunu biliyorum. Bir’i Ozymandias.“
BOOM!
Altheon’un Vücud’u kaskatı kesilmişti.
Noah, O’nun Gözler’inin içine bakmıştı.
“Diğer’i,“ Dedi, Ses’i durgun Su gibi sakindi, “Aetheron.“
...!
Not: Bekle! Noah’ın Gerçek Köken’i Paradoks Şey’simi? Ama Adui yalanladı. Noah’ın bir Geçmiş’i yok dedi. Muhtemelen Kız Olaylar’ı başka Taraf’a çekmeye çalışıyor.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.