Noah için hor görülen Varoluş’un Rol’ü yeni bir şey değildi!
Yanında duran Sigrid sadece Naş’ını eğdi. Soluk Koyu ve Beyaz Saçlar’ının bukleleri Işığ’ı yakaladı ve Buz’lu bir hâle gibi parladı.
“Bu’nun için endişelenmene gerek yok,“ Dedi. “Sen Kendi Rol’ünü oynadığın sürece. Ve Sen ve diğer Yaşayan Kökenler sürekli arkamı kollayacaksanız, bir Sponsor gerçekten gerekli mi?“
Altheon itiraz etmedi.
“Anlıyorum, Genç Hanım,“ Dedi, Baş’ını hafifçe eğerek. “Başlayacağ’ım.“
Parlak Figür’ü parıldadı ve kayboldu.
Donmuş Alan’ı kaplayan Altın Reng’i Sis yavaşça dağıldı.
Ve Etraflarındaki Zaman Akış’ı,geri döndü.
Varoluş Efendiler’i ve Primarchlar bir kez daha kıpırdadılar.
Hiçbiri bilmiyordu. Hiçbiri fark etmemişti bile. Yüz ifadeleri değişmemişti, Düşünceler’i sadece bir göz kırpma kadar kesintiye uğramış gibi devam ediyordu. Sanki Hiç duraklama olmamış gibi.
Gözler’i beklenti ve hayranlıkla dolu olarak, etrafa bakmaya devam ettiler.
Noah’ın Bakışlar’ı üzerlerinde dolaştı. Bu Varoluşlar Ne kadar Güç’lü olsalar da, Varoluşlar’ının Durakladığ’ını fark etmemişlerdi. Yargı için tek bir Ânlık kesintiye uğradıklarını fark etmemişlerdi. Yavaşça Baş’ını sallamıştı.
Baş Kahraman’ın Glif’i Alnı’nda sessiz bir parlaklıkla dönüyordu. Gurur’la, meydan okurcasına parlıyordu. Ve Varoluş’ubub derinliklerinde, kadim bir şey atıyordu. Pes etmeyen bir şey.
Erken Yaratık, bir eksiklikle Donduramaz ve Donmamalı’ydı!
Tamamen Değil!
Bunu düşünürken, bir sonraki Ân’da...
BOOM!
Gökyüzü, kırılgan bir kristal gibi parçalandı.
Donmuş Parlak Buz Bulutlar’ı, Gökyüzü yarılırken, parçalandı ve boşluktan yükselen bir Kapı açıldı. Beyaz-Altın Reng’inde ve Sonsuz, Ruh’un Kökeni’nin O kadar Karmaşık Rünler’iyle oyulmuştu ki, Ruh’a fısıldıyor gibiydiler.
Aşkınlık Köken Savaş Cephe’sine Origin Açılan Kapı ortaya çıkmıştı.
Altheon’un Ses’i bir kez daha gürlemişti, bu sefer soğuk ve netti, önceki sıcaklığından tamamen yoksundu.
“Kapı açıldı. Labirent’in galibi, geçin ve Aşkınlık Köken Savaş Cephe’si Katlar’ına varacaksınız.“
HUUM!
Etraflarında, Varoluş Usta’sı ve Primarchlar birbirlerine döndüler. Vücutlar’ı Göksel Işık akıntısına dönüşerek, parıldayan parçalanmış Gökyüzü’ne doğru daldılar!
Heyecan. Amaç. Savaş ve Hazine Vaad’i, İlerleme Vaad’i!
Aralarında, Üstat Neinoro geri döndü ve Sigrid ve Noah’a uzun, Hesaplayıcı Bakışlar’ını yöneltti.
Sigrid’e derin bir Reverans yaptı, Omurgası’nın eğrisi yağ kadar pürüzsüzdü.
“Umarım önceki davranışlarım sizi rahatsız etmemiştir, Saygıdeğer Hanımefendi,“ Dedi, Ses’i İpek’si ve samimiyetsizdi. “Önümüzde’ki Katlar’da, yardıma ihtiyacınız olursa... Hepimiz’in yardıma hazır olmasını sağlayacağım.“
Sonra Yüz’ünü Noah’a çevirdi ve Baş’ını salladı, gülümsemesi kaygandı.
Döndü ve yükseldi, Beyaz bir Işık Akış’ı Geçid’e doğru kaybolurken, Yasa Kayıtlar’ından diğerleri de O’nun peşinden gitmişti.
Noah, gözünü kırpmadan O’nun gidişini izlemişti.
Gözler’i Kalysta ve Usta Etheopa’ya kaymıştı.
Onlar, Buz’la Kaplı Ağaçlar’ın Dallar’ının altında sessizce duruyorlardı, Bakışlar’ı yukarıdaki açık geçide doğru yönelmişti. Gözler’inde şaşkınlık ve tereddüt parlıyordu.
Onlar’a doğru süzüldü, Gözler’inde biraz acıma parıldarken, Onlar’a seslendi.
“Eğer geçerseniz,“ dedi, Ses’i sakin ve soğuktu, “Hiçbir nezaket beklemeyin. Sizler, Yaşayan Paradokslar tarafından denetlenen Katlar’dan geliyorsunuz. Bu tek başına Siz’i hedef haline getirecektir.“
Kalysta’nın Yüz’ü karardı, ama Baş’ını salladı.
Usta Etheopa ciddi bir ifadeyle öne çıktı.
“Bekleyeceğiz,“ dedi. “Usta Shen ve Peçeli Güneş Katlar’ından gelen diğerleri bu bölgeye ulaşana kadar. Tek başımıza değil, sayıca Üstün olarak gideceğiz.“
Noah, bir kez Baş’ını salladı.
Sonra döndü, Kalysta’nın Gözler’indeki parıldayan Işığ’ı görmezden gelerek.
Sigrid’in yanına döndü ve yanında durdu.
“Gidelim,“ dedi. “Savaş Cephesi’ne.“
“Mmm...“ Sigrid, Kalysta ve Peçeli Güneş Katlar’ındangelenlere son bir kez bakıp, başını salladıktan sonra ilerlemişti.
Birlikte yükseldiler. Bir’i Tiranlık’la, diğeri Kaderl’e taçlandırılmış iki Figür, Aşkınlık Köken Savaş Cephe’si Katlar’ının eşiğine doğru yükseliyordu.
Ve böyle bir şey olurken, Noah, bir şeyin yerine oturduğunu hissederek, gülümsemişti.
İçinde derin, engin, muazzam bir şey çiçek açmıştı.
Ve bununla birlikte bir Uyarı gelmişti. Net. Kesin.
>Erken Yaratığ’ın Kan’ını merkez alan Erken Kutsal Yaşayan Sonsuzluk Kule’si, Erken Örtülü Kıyı’dan kaynaklanan Erken Yaşayan Deniz Yaşam Formlar’ının Karmaşık Yakıt’ıyla zorlu ve görkemli bir şekilde oluşturulmuştur.>
>Bu tek Osmont Kulesi’nin tamamlanmasıyla, Karmaşıklık Katsayı’nız ve Saflık Katsayı’nız +500.000 arttı. >
>Osmont Kule’si tamamlandığından, Erken Yaratığ’ın Kalb’i artık oluşmaya başlayabilir. Tamamlanma’sı için gereken Kaynaklar bilinmemektedir, ancak Son Derece Yüksek olması beklenmektedir.>
...!
Noah, Sakinliğ’ini korudu; Gözler’ini kısarak, Zihni pratik bir kolaylıkla sonuçları İrdeledi. Ancak İçler’inde daha derin bir dalga kıpırdanıyordu. Ses’ini çıkarmadığı, nadiren yüksek sesle kabul ettiği bir Dalga.
Memnuniyet.
Ve Açlık. Kendi’ni daha da Aşma ve Yenme Açlığ’ı!
Bir nefes sonra, Düşünceler’ini İç’e çevirmişti.
Erken Örtülü Kıyıda.
Sıcak sis, canlı gök mavisi kumlara yapışmış, çoğu Kat’ın kaydettiği en eski runlarla parıldayan soluk spiral kabukların etrafında kıvrılıyordu.
Dalgalar sabırlı bir ritimle kıyı şeridini öpüyordu, suyun yüzeyi Erken Yaşayan Deniz Canlılarının çözülmüş savaşıyla hafifçe parlıyordu. Onların kokusu tütsülenmiş, kavrulmuş ve yutulmuş olanlarda kalmıştı.
Onlar’ın kalıntıları artık Katlar’ı o kadar yoğun bir Karmaşıklık ve Saflık’la doldurmuştu ki, Daha Düşük Varoluşlar boğulabilirdi!
Tüm Bunlar’ın merkezinde Noah oturuyordu!
Üst Vücud’u parıldayan Kumlar’a çıplak bir şekilde uzanmış, Vücud’unun Keskin Hatlar’ı Canlı Yıldız Işığ’ında oyulmuştu.
Etrafında, Çok Renk’li Yaşayan Varoluşsal Otorite’nin Dallar’ı yılanlar gibi kıvrılıp, kıvrılıyordu.
Ve Noah, hareketsizce oturmuş, Gözler’i kapalı kalmıştı.
Ta ki o gelene kadar.
BOOOOM!
Gürleyen bir çınlama! Varoluş’un kendisi boyunca çınlayan bir tapınak çanı gibi, tanıma için çalıyordu. Düşük, mağara gibi bir yankı, Örtülü Kıyı’da yankılanmıştı!
Ve Noah’ın oturan Figür’ünden... Bir şey yükselmişti.
O’nun etrafında devasa bir Yapı ortaya çıkmışttı - Kör edici Gök Mavi’si Işık, Ufuk bile O’na uyum sağlamak için eğilecek kadar saygı uyandıran bir İhtişam’la şekilleniyordu.
Osmont’un Erken Kutsal Yaşayan Sonsuzluk Kule’si!
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.