Yukarı Çık




3913   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3915 


           
Bölüm 3914: Seçimler! V


Katlar, Zafer’le doluydu!


Kraliyet Köken’li Calypso Kaşlar’ını kaldırarak, sordu.


“O’nu bahsetmen, O’nun endişelenecek bir şey olduğunu mu gösteriyor?“


Altheon’un Gözler’i benzersiz bir şekilde parladı, sanki bir Şey’i düşünüyormuş gibi... Ve sonra Baş’ını salladı.


Genç Hanımefendi’nin Sözler’ini hatırladı!


Ve böylece... Bir seçim yaptı.


Diğerleri gibi, o da bir Seçim yaptı!


“Hayır, o Dokumalar’ını kilitlemişti ve bu Osmont sadece O’nu koruyan bir hizmetçisi, bu yüzden O’nu yakınımda tutarak, ödüllendirmeyi karar verdim ve Genç Hanım da buna izin verdi.“


...!


Calypso, bu Sözler’e fazla önem vermediğinden Baş’ını sallamıştı. 


Şimdi farklı bir yerde bulunan Nullvein Mezarlığ’ın Kıvrımlar’ına bakarak, şöyle demişti:


“Yapacak çok işimiz var. Şehitler’i Onurlandır’ın, bu Kıvrımlar’ı daha fazla Kökenler tarasın, ben de Genç Hanımefendi için hazırlıklar yapayım.“


...!





Nullvein Mezarlığ’ın Kıvrımlar’ı artık eskisi gibi değildi!


Yerinden Edilmiş, Yeniden Yapılandırılmış, Yeniden Bağlanmış’tı. 


Yaşayan Yasa Otorite’sinin Gümüş Parlaklığ’ı Her Bir Tel’inden sızıyordu, Çöküş’ün hakim olduğu tüm bölgeye sessiz bir karar verilmişti.


Bir zamanlar Çelişkiler’le ve Şekillenmemiş Potansiyel’le titreyen yer, Artık Yapı, Sınır ve Tanım’la nabız atıyordu.


Bir zamanlar dağılmayı Reddeden sisler, artık amaçsız bir Paradoks’la örtülmeden, Haritalanmış ve Ölçülmüş Yollar hâlinde Kendiler’ini çözüyorlardı!


Bu, ezici bir Varoluş’tu. Asil. Kesin. Ve tüm Kesinlikler’in olabileceği şekilde korkutucu!


Yaşayan Kökenler’in Figürler’i şimdi içinden geçiyordu, parlak Otoriteler’i Yaşayan Yasa’nın Gümüş akıntıları ile karışıyordu.


Aynı Kıvrımlar’da.


Uzaklarda, Yaşayan Varoluşlar’ın bile Gözler’inden gizlenmiş olan Infınıverse Varoluş Çark’ının Kalb’inde!


Eski Olasılıklar’la titreyen Altın Kumlar üzerinde, Erken Örtülü Kıyı Dokunulmamış hâlde kalmıştı.


Noah Osmont Çıplak Ayak’la oturmuş, kolları dizlerinin üzerinde, Vücud’u Çok Renk’li Karmaşık dalgalarla çevriliyken, parıldayan gelgiti seyrediyordu.


Kıvrımlar’ın ufku, O’nu arayan Varoluşlar’ın hayalet gibi yansımaları olan Gümüş İplikler’le parıldıyordu. Calypso. Altheon. Tristesse.


Onlar ile Yaşayan Paradokslar arasındaki tüm savaşın bu noktaya kadar nasıl geliştiğini gözlemlemişti!


Yumuşak bir gülümsemeyle, “Seçimler, seçimler,“ dedi.


Arkasından su sıçrama Ses’i yankılanmıştı. Moiraine ortaya çıktı, Adımlar’i sessizdi, elinde yirmi parıldayan Schrödinger Kutu’su bulunan Kristal bir Kap taşıyordu, her birinde Varoluş’un en eski Dokumalar’ıyla bağlanmış titreyen Deniz Canlılar’ı vardı.



“Onlar’ı çabucak hallettin,“ Demişti. 


Moiraine, Vücud’u da Artan Karmaşıklık’la uğuldarken, hayranlıkla Baş’ını sallamıştı. 


“Emrinizı yerine getirdim, Efendim.“


“...“ 


Noah’ın Bakışlar’ı ufukta takılmıştı. 


Katlar değişmişti... Ezici bir Güç yüzünden değil.


Paradokslar Nüanslar’a hazırlıklı olmadıkları için değişmişlerdi! Hesaba katmadıkları veya bilmedikleri bir müdahaleyle hazırlıksız yakalanmışlardı!


Sigrid.


Ve bu Kıvrımlar’da bulunan Yaşayan Yasalar’a ait bir Hazine.


Parmaklar’ı Göğsü’nü okşadı, Güc’ünün çiçek açmaya devam ettiği yeri, Erken Yaratığ’ın Kalb’inin başka bir Parça’sı yakında oluşmaya başlayacaktı.


Kraliyet Yaşayan Varoluşlar’ı buraya getiren iki neden... O’nunla ilgiliydi.


Sigrid ve Kaçınılmazlıklar’ı üretmeyen Paradoks!


Üçüncüsü, merak ettiği Yaşayan Yasalar’a bağlıydı, ama...


Bakışlar’ını yanındaki parlayan Kova’ya çevirmiş, içindeki Altın Sıvı - Varoluş’un Kutsal Bal Şarab’ı, Somutlaşmış bir Rüya gibi parıldıyordu.


Yanında, Heidrun, Kutsal Sonsuzluk Totem’inin altında uzanmış, parlayan kürkü sıcak Göksel Tonlar’la yıkanmış, Libirli Gözler’i memnun görünüyordu.


Erken Yaratığ’ın Örtülü Kıyı’sı, Ölçülemez Olasılıklar’ın olduğu bir Yer’di.


El’i kumların üzerinde durdu ve zihninde merak etti. Artık Erken Yaratığ’ın Kayıtlar’ına meydan okuyabilir miydi?


Tomurcuklanan Kıyı’yı Yükseltebilir miydi?


Böyle bir soru, başka bir Beden’i... Başka bir yerde karışıklıklara devam ederken, ortaya çıkmıştı. 





Başka bir yerde.


Yaşayan Köken Labirent’i ile Aşkınlık Köken Savaş Cephesi Katlar’ı arasında oyulmuş bir Kanal’ın Ötesi’nde, Beyaz-Altın Mehirler Sonsuz bir şekilde Kıvrılıyor’du - Yön’ün kendi üzerine Katlandığ’ı ve momentumun ağır olduğu bir Yer’di burası. 


Bu sürüklenen akıntılardan birinde, Noah ve Sigrid yan yana yüzüyorlardı.


O, en eski Kıvrımlar’ın Hikaye’si hakkında sessizce, neredeyse şakacı bir şekilde konuşuyordu. Ses’i kendinden emin, asil ve bildikleriyle zengin bir tondaydı.


Sonra durdu.


Vücud’u hareketsiz kaldı ve Baş’ı keskin bir şekilde O’na doğru döndü.


Tek kelime etmeden Eller’i hareket etti. Beyaz-Altın parlaklığındaki bir örtü Eller’ini sardı ve Onlar’ı burada izlemesi gereken Altheon’un sürekli dinleyen Bakışlar’ından korudu!


Sonra O’nun önünde durdu, Vücud’una muhteşem bir şekilde yapışan Akıcı Beyaz bir cüppe giymişti. Obsidiyen Çizgiler’iyle ayrılmış Soluk Saçlar’ı, artık eğlenceli değil, temkinli olan hesapçı yüzünü çerçeveliyordu. Cildinde’ki Runik Dövmeler Cüppe’nin altında parıldıyordu, sessiz bir Otorite’yle loş bir şekilde yanıyordu.


“Sanırım... Baş’ım belada,“ diye fısıldadı.


Noah’ın Gözler’i keskinleşmişti. “Öyle mi?“


Nefes verirken, dudakları büküldü ve O’nun Gözler’inin içine derinlemesine baktı.


“Ben, Yaşayan Düzen olacaktım,“ Diye başladı, Ses’i alçak ve sabitti. “Benim istemediğim bir şey. Yapılan tüm fedakarlıklar yüzünden nefret ettiğim bir şey.“


Nefes’i hızlandı, ama Ses’i soğukkanlılığını korudu.


“Ama şimdi... Şimdi sana bağlıyım. Ve sen Ben’im tarafımdan işaretlendin. Ve az önce, tüm Varoluş’um Sen’i hissederek, titredi. O Bağ’ın diğer tarafında. Sen... Muazzam hissediyorsun. İmkansız Derece’de Muazzam.“


Sözler’i, sanki sorduğu sorunun cevabını tam olarak bilmek istemiyormuş gibi ağzından dökülmüştü. 


Yine de sormak zorundaydı!


“Sen, gerçekte kimsin?“


HUUM!


Noah’ın sesi ağırdı.


“Gerçekten bilmek istiyor musun?“


Sigrid, dudağını ısırdı.


Bir kez Baş’ını salladı.


O, El’ini kaldırdı.


O, tereddüt etti.


Sonra öne adım attı ve El’ini O’nun El’ine koydu.


O’nun Âura’sı, ağır bir yerçekimi gibi O’na akıyordu. O, coşku hissetmeye başladığında, O’nun Varoluş’unun en derin kısımlarını çekiyordu!


Gözler’i titriyordu.


Noah’ın Ses’i sakindi.


“Yaşayan Varoluşlar hangi Varoluşlar’ı örnek alıyordu? Saygı duyuyordu?“


Sigrid’in ifadesi belirsizleşti. Her şey yerine oturduğunda, Zihni Hız’la çalışmaya başladı! Bu’nu yarı yarıya biliyordu. Düşünmüştü. Ama bunu doğrulamak...!


HUUM!


Gözler’ini kocaman açarak, fısıldamıştı. 


“Gerçekten Baş’ım büyük belada...“


...!

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


3913   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3915