Noah, bunun yanıt gerektiren gerçek bir soru değil, retorik bir Önsöz olduğunu fark ederek, kasıtlı olarak sessiz kaldı.
O, Kraliyet Otoritesi’yle gürleyen sesiyle devam etti.
“BU Yaratık, Milyonlar’ca yıl önce Varoluş’a Her Şey’ini verdi... Temel Öz’ünü Varoluş’un bütünlüğüne dağıttı. Başlangıçta Paradoks aracılığıyla aktarıldı. Ancak Paradoks bile onu tamamen içerecek kadar geniş değildi, bu kadar büyük bir şeyi içine sığdıramadı.“
WAA!
Gözler’i beyaz bir parlaklıkla ışıldıyordu.
“Böylece Her Şey’i Varoluş’un kendisine yayıldı... Her Şey’e nüfuz etti, Her Şey’in üzerine inşa edildiği Temel hâline geldi.
Sözler, o kadar muazzam bir Felsef’i ve Varoluşsal ağırlıkla geldi ki, hem Noah hem de Sigrid’in bedenleri titredi!
Varoluş’un İlkel Medeniyet’i!
Noah’ın zihni bunun anlamlarını Hız’la Kavradı.
Bu, ne kadar büyük olmalı? Ne kadar anlaşılmaz bir Güç? Ne kadar Ezici bir Güç?!
Eğer bu tanım doğruysa... Eğer O’nun Medeniyet’i gerçekten Varoluş’un kendisini kapsıyorsa...
O zaman onun ölmüş olması imkansız. Eğer O’nun Medeniyet’i Varoluş’un Temel Yapısı’ysa, O’nun yok olması Varoluş’un Çöküş’ü anlamına gelir. O, bir şekilde, bir yerde, bir Biçim’de Varoluş’unu sürdürmek zorundaydı.
BOOM!
Mekanizmalar gizemli kalsa da, bu mantık kaçınılmaz görünüyordu.
Noah Şeffaf Perde’nin kendi tarafında bu şaşırtıcı açıklamaları değerlendirirken, Öl’ü Düzen onları izliyordu.
Kapsamlı bir açıklamaya başlamadan önce Taht’ına daha rahat oturdu.
“İlkel Medeniyetler’i doğru bir şekilde anlamak için, onların Varoluş’un en erken dönemlerinde ortaya çıktıklarını kabul etmelisiniz... Geleneksel zamanın, Yerleşik Nedenselliğ’in, şu anda temel gibi görünen Dokumalar’ın henüz tasarlanmamış olduğu bir zamanda.“
“İlkel Medeniyetler... Yaratığ’ın Varoluş Medeniyet’idir ve kelimenin tam anlamıyla Her Şey’in Temel’ini oluşturur. İlkel Medeniyet Açlık Medeniyet’idir... İştah ve büyümeyi İlke olarak belirleyen İlk Açlık Palasides’idir. İlkel Medeniyet Paradoks Medeniyet’idir... Çelişki ve İmkansızlığ’ın Yapılandırılmış hâlidir.“
“Köken, Başlangıç ve Genesis’in İlkel Medeniyet’i organize bir Otorite’dir. Kavram, kategorik anlayış ve tanımlayıcı Palasidesler’in İlkel Medeniyet’idir. Duygusal, his ve tutkunun sistematik olarak yapılandırıldığı İlkel Medeniyet’tir. Ruh, Öz ve Canlılığ’ın koordineli bir bütünü İlkel Medeniyet’tir. Diğerlerinin yanı sıra.“
Vurgu yapmak için bir ara verdi.
“Ve tabii ki, Düzen’in İlkel Medeniyet’i... Yapı’yı ve Sistematik organizasyonu belirleyen benim Dokumalar’ım.“
OH!
Devam ederken, ifadesi yoğunlaştı!
“Bu İlkel Medeniyetler sadece Varoluş’un bir kısmını işgal etmezler... Varoluş’un Geniş Alanlar’ına nüfuz ederler. Şeyler’in işleyişinin Dokusuna Dokunmuşlardır. Daha sonra ortaya çıkan herhangi bir Medeniyet, incelik veya birikmiş güçten bağımsız olarak, İlkel Medeniyetler’in kurduğu Temeller üzerine inşa edildiği için gerçek anlamda karşılaştırılamaz.“
Yoğun bir şekilde öne eğildi:
“İlkel Medeniyetler, Yetiştirme Yol’uyla Kopyalanamayan doğuştan gelen avantajlara sahiptir. İlk olarak... Öncelik sahibidirler - Alternatiflerden önce var olmuşlardır, bu da Varoluş’un kendisinin onların Otoritesi’ni rakip Medeniyetler’den daha temel olarak tanıdığı anlamına gelir.“ “Bir İlkel Medeniyet, daha yeni bir Yapı ile çatıştığında, Varoluş varsayılan olarak eski olanın hakkını tanır. Senin gibi Çocuklar yakında Varoluş’un neden adil olmadığını sorgulamaya başlayabilir... Varoluş seni desteklemek için kurulmamıştır. Asla seni.“
HUUM!
Parmakları Taht’ının kol dayanağına ölçülü bir ritimle vuruyordu.
“İkincisi: Yayılmayı sürdürürler - İlkeler’i belirli alanlara veya takipçilere özgü olmak yerine Varoluş’un her yerine yayılır.“
“Benim Düzen’im, sadece aktif dikkatimin odaklandığı yerlerde değil, tüm topraklarda Şeyler’in doğal olarak nasıl organize olduğu üzerinde etki eder. Etkim, etkim olmadığı yerlerde bile... Hatta Yaşayanlar’ın Topraklar’ında bile Dokumalar kazanırım!“
“Paradoks, Yaşayan Paradoks’un doğrudan müdahalesine bakılmaksızın, temel işleyişe çelişki getirir.“
Hız’ını artırarak, devam etti!
“Üçüncüsü: İndirgenemezlik Özelliğ’ine sahiptirler... Onlar’ı Daha Basit Bileşenler’e ayıramazsınız.“
“Çünkü onlar kendileri, Dokumalar’ının mümkün olan en basit ifadesini temsil ederler.“
WAA!
“Düzen, daha temel bir organizasyon Kavram’ına İndirgenemez. Varoluş, Daha Temel bir Şey’e Ayrıştırılamaz. Onlar Yüretilmiş değil, Aksiyomatik Nitelikte’dir.“
OH!
Sanki henüz bitmediğini söylemek istercesine Ses’i daha da yükseldi!
“Dördüncü olarak: Kaçınılmazlık gösterirler... İlkel Medeniyetler’i ortadan kaldırmaya çalışmak, işlevsel olarak, onun temsil ettiği İlke’yi Varoluş’un kendisinden ortadan kaldırmaya çalışmakla eşdeğerdir.“
“Varoluş’tan Çelişki’yi ortadan kaldırmadan Paradoks’u ortadan kaldıramazsınız. Tüm Başlangıçlar’ı Engellemeden Köken’i yok Edemezsiniz. Kavramlar ve Medeniyetler Temel Düzey’de birbirinden ayrılamaz. Bu yüzden, Yaşayan Paradoks’un Çökertdiğ’i Tüm Medeniyetler... Gerçekte yok olmadılar. Olamazlar da. Bastırıldılar. Yok Edildiler. Çöktüler. İstediğiniz kelimeleri kullanın. Ama onlar buradalar. Burada olacaklar.“
...!
Bunu söylediğinde, büyük bir sessizlik çöktü.
Noah’ın gözleri görkemli bir ihtişam dalgalarıyla parıldıyordu.
Ve Öl’ü Düzen...
Geniş bir hareketle işaret etti.
“Beşincisi: Varoluşsal İletişim’i mümkün kılarlar... Varoluş’un Tüm Varoluşlar’ı İlkeler’ini içgüdüsel olarak anlarlar çünkü bu İlkeler Bilinc’in İşleyiş’ine Dokunmuştur. Herkes Düzen’in ne anlama geldiğini anlar. Herkes Varoluş’u bir Kavram olarak Kavrar.“
“Bu, İlkel Medeniyetler’e Her Şey’i Aşan bir etki sağlar. Benim Düzen’imi bilirsin. Paradoks’u biliyorsun. Ben hiçbir şey yapmasam bile, senin veya sayısız diğer Yaratığ’ın yaptığı her eylemden beslenmişimdir... Düzen ile uyum içinde.“
“Şu anda Varoluş boyunca Düzen’den besleniyorum, ancak Tezgâh’a erişim konusunda Sınırlı’yım. Ama şu anda, o kadar istikrarlı bir Düzen akışından besleniyorum ki, ikinizin Emdiğ’i Miktar bile önemsiz... En azından şimdilik!“
“Bu yüzden henüz çok öfkeli değilim. Sizler sivrisinek gibisiniz... Şimdilik zararsız lanet şeyler. Ama büyük bir baş belası haline gelebilirsiniz. Bu yüzden de gelecekten korkmuyorum, çünkü Düzen her zaman orada olacak. Tezgâh açıldığında ve içindeki tüm Düzen akıp, gittiğinde... Ondan besleneceğim ve En Güçlü Hâlime geleceğim.“
BOOM!
“Kavramlar. Kökenler. Boşluk. Paradoks. Bunlar İlkel.
Tüm Varoluş’tan toplanırlar. Yaptığınız her Paradoksal şey... puaradoksu besledi. Ve tüm Varoluş... Tüm Varoluş, BU Yaratığ’ı besler.“
BOOOM!
İfadesi neredeyse acıma dolu hâle geldi!
Sanki hiçbiri gerçekten bir şansa sahip olmamış gibiydi!
...!
Bu kapsamlı açıklamayı tamamladıktan sonra, Öl’ü Düzen dersin sonunu ima eden bir hareketle bacaklarını çaprazladı ve son değerlendirmesini yaptı.
“İlkel Medeniyet bunu temsil eder. Ne tür bir Palasides oluşturmuş olursan ol... Dağınık bireylere göre ne kadar etkileyici görünürse görünsün, benim anlattıklarımla karşılaştırılamaz. Karşılaştırılamaz çünkü Varoluş’un Temel Mimarisi’ne başlangıcından itibaren dokunarak, ortaya çıkan temel avantajlardan yoksundur.“
BOOM!
Sözler’i, Mutlak Hiyerarşi kurmak, Noah’ın inşa ettiği ile onun temsil ettiği arasındaki Aşılmaz Uçurum“u göstermek için kesin bir sonuca vardı!
Noah, bu kapsamlı reddedilme karşısında gözleri keskin bir şekilde parladı ve şeytani gülümsemesini büyük bir Çaba ile bastırdı!
Varoluş’uı,msanki muazzam bir şey patlamak üzereymiş gibi vızıldadığını hissedebiliyordu!
Zaten bir değil, İKİ yeni Ortaya Çıkan İlkel Medeniyet’e sahipken benim Palasides yapım nasıl karşılaştırılamaz olabilir ki? Mana’nın İlkel Medeniyet’i!
Açlığ’ın İlkel Medeniyet’i!
Öl’ü Düzen, onun aslında neyle karşı karşıya olduğunu anlamadı.
Oh, anlamadı!!!
Not: Okuyuyular: Adui, korkma daha fazla say.
Adui: 100.cüsü.....
200.cüsü...
Not: Artık Roman anlaşılmıyor bile. Öylece okuyup, geçiyoruz. Peki 1. Ölçeğ’e geçtiğimizde ne olacak? Muhtemelen sizler şey diyorsunuz: Sekstilyon ya da Septilyon da BU Ayrım’ına erişeceğiz. Âh! Yanılıyorsunuz. Spoi vermeyeceğim. Ama tavsiyem küçük düşünmeyin.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.