Üssün komuta merkezinde, hava gerginlik ve yorgunlukla doluydu. Güney şeridindeki Svıtra DNA’lı yaratıklarla çarpışma, herkesin zihninde taze yaralar bırakmıştı. Albay Ferid, hızlı adımlarla hastane kanadına yöneldi, üniforması hâlâ tozlu ve kan lekeliydi. Yüzbaşı Valerius’un odasına girdiğinde, Valerius yatağında yatıyordu; omzundaki yara sargılı, yüzü solgun ama gözleri uyanıktı. Ferid, kapıyı kapattı ve sandalyeye oturdu, ellerini masaya dayadı.
“Albayım,” dedi Valerius, sesi zayıf ama saygılı, başını hafifçe kaldırarak. “Haberler kötü mü? Eryon’la olan talim… Leo ne dedi?”
Ferid, derin bir nefes aldı, gözleri Valerius’a kaydı. “Hiçbir şey, Yüzbaşı. Leo, her şeyin bir kaza olduğunu söylüyor. İçgüdü, diyor. Kızıl Veba zihnini bulandırmış, diyor. Ama inanmıyorum. O hamle… Tam Eryon’un yarasını tetikledi. Bu tesadüf olamaz.”
Valerius, yatakta doğrulmaya çalıştı, omzundaki acı yüzünü buruşturdu. “Yeteneği mi var, Albayım? Leo’nun dördüncü seviye olduğunu biliyoruz. Belki zayıflıkları görüyor. Ferid, bu çocuk tehlikeli olabilir.”
Ferid, başını salladı, sesi alçak. “Evet, Valerius. Ama kanıt yok. Yalan söylüyor, ama ne sakladığını bilmiyorum.”
Tam o sırada, kapı çalındı. Ferid, “Gir!” diye bağırdı, sesi otoriter.
Bir asker içeri girdi, üniforması tozlu, eli selam duruşunda. “Albayım, acil haber. Gerçek adı bilinmeyen, kod adı Patriot olan birinin yönettiği grup, hükümet topraklarında. Birçok insanı öldürmüşler, çocukları binalara hapsetmişler. Patriot’un tehdit seviyesi A olarak belirlenmiş. Sizi ekip kurmak için çağırıyorlar.”
Ferid’in yüzü sertleşti, gözleri kısıldı. “Anlaşıldı. Geliyorum.” dedi Askeri dışarı gönderdi, kapı kapanınca Valerius’a döndü.
Valerius, yatakta doğruldu, sesi heyecanlı. “A seviye mi? Bu ciddi, Albayım. Ekip için ben—” Ferid, elini kaldırarak susturdu. “Sen istirahat et, Valerius. Bu görev için başkasını bulurum.” Bir an durdu, gözleri uzaklara daldı. “Dur… Leo.”
Valerius’un gözleri faltaşı gibi açıldı. “Nasıl yani, Albayım?”
Ferid, sandalyesinde öne eğildi, sesi alçak ve hesaplı. “Leo’yu ekibe ekleyelim. A seviye tehdit, Leo’yu çaresiz bırakır. O zaman yeteneğini kullanacak. Eğer etrafta mana enerjisi yayılırsa, özel cihazlarla onun yetenek kullanıp kullanmadığını anlarız. Tam o sırada ekip Leo’yu etkisiz hale getirir. Böylece yeteneğini doğrularız. Ne sakladığını öğreniriz.”
Valerius, bir an düşündü, sonra başını salladı. “Zeki plan, Albayım. Ama riskli. Leo dördüncü seviye, ama A seviye bir tehdit leoyu ekibin müdahalesi olmadan hızlıca ölürse?”
Ferid’in dudaklarında soğuk bir gülümseme belirdi. “Ölmezse, sırlarını alırız. Ölürse… Başka bir asker kaybetmiş oluruz.”
Valerius, yatakta yaslandı, zihni karıştı. Leo, ne saklıyorsun? Bu, senin sonun olacak?
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.