Yukarı Çık




51   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   53 

           
52.Bölüm: 11.Kısım – Kâhinler Gecesi (3)


Derin bir uykudaydım. Uzun zamandır beklediğim, gerçekten iyi bir gece uykusuydu.

   [Derin uykunun etkisi zihinsel gücünü tamamen yeniledi.]

   [Bazı özel yeteneklerin güncellendi.]

Saate baktım. Saat çoktan öğleden sonra dört olmuştu. Dün gece Dongmyo İstasyonu ve çevresindeki bölgeler ele geçirildikten sonra biriken yorgunluk sonunda üzerime çökmüştü.

   [Mevcut İşgal Edilen İstasyonlar: Chungmuro (Ana Üs), Myeongdong, Dongdaemun Tarih ve Kültür Parkı, Dongdaemun, Dongmyo, Sindang İstasyonu, Cheonggu İstasyonu, Yaksu İstasyonu, Sinseol-dong İstasyonu]

Dongmyo Grubu’nu yutmam sayesinde artık dokuz istasyonum vardı. Şimdi yalnızca bir tane daha gerekiyordu ve sonrasında Kralın Yolu senaryosu sona erecekti. Çok yakında başlangıç senaryolarının kilit hedeflerinden biri olan Öldürmeyen Kral’ı elde edebilecektim.

Dışarı çıktığımda Jung Heewon ve Lee Hyunsung beni bekliyordu.

   “Hazırız. Ne zaman gidiyoruz?”

   “Lütfen biraz bekleyin.”

Bana doğru yaklaşan adamlara baktım.

   “İyi uyudunuz mu?”

Dün gece, Dongmyo’nun tüm üyelerini grubuma katmaya karar vermiştim. Karşımda duran iki adam, bu kararın sonucuydu.

Jung Minseob beni selamladı ve konuştu.

   “...Lütfen beni öldürme.”

   “Beni de, beni de. Hık!”

Aslında Lee Sungkook ve Jung Minseob’u öldürmeyi planlıyordum ama fikrimi değiştirdim. Kâhinleri tamamen temizleyene kadar bu ikisi işe yarardı.

Onları Chungmuro Grubu’na dahil ettim ve bayrağın rengini kahverengiye evrimleştirdim. Kahverengi bayrakla birlikte, grup üyelerinin hareketlerini kısıtlama imkânı doğmuştu.

   [Temsilci yetkisini kullandın.]

   [Grup üyeleri Lee Sungkook ve Jung Minseob’un davranışları kısıtlandı.]

Ortaya çıkan sistem mesajlarıyla Lee Sungkook ve Jung Minseob’un ifadeleri değişti.

   “Bir: Bundan sonra kimseye benim kimliğimden bahsetmeyeceksiniz.”

   “Evet, evet!”

   “İki: Komutlarıma koşulsuz itaat edeceksiniz ve iznim olmadan bireysel hareket etmeyeceksiniz.”

   “...Tabii ki.”

   [Grup üyeleri Lee Sungkook ve Jung Minseob, kısıtlamaları gönüllü olarak kabul etti.]

   [Bu kısıtlama ‘yaşam’ kısıtlamasıdır.]

   [Kısıtlamalar ihlal ederlerse, grup üyeleri Lee Sungkook ve Jung Minseob ölecektir.]

Başımı salladım.

   “Peki… tamam. Kararım ne zaman değişir bilmiyorum ama şimdilik herkes elinden geleni yapsın. Sizi izleyerek karar vereceğim.”

İkisi de yutkundu ve oldukça komik ifadeler takındı. Ne düşündüklerini bilmiyordum. Her hâlükârda, Yoo Joonghyuk’a tutunamazlardı; bana tutunmaları onlar için daha iyiydi.

   “Bu arada, Temsilci-nim. Bundan sonra size nasıl hitap etmeliyiz…?”

   “Şimdi nasıl hitap ediyorsanız öyle. Ama diğer kâhinlerin önünde bana Yoo Joonghyuk deyin. Ah, Jung Minseob.”

   “Evet.”

   “Kaçağın Maskesi’ni bana ver.”

Jung Minseob istemeye istemeye maskeyi bana uzattı. Kâhinler Gecesi’ne gitmek istiyorsam Yoo Joonghyuk gibi davranmam gerekiyordu. Bu ‘maske’, henüz bilmediğim bir durum için önleyici bir tedbirdi.
Bir süre sonra yüzümdeki kaslar tuhaf bir şekilde hareket etmeye başladı ve görünüşüm değişti. Biraz garip hissettirdi ama kısa sürede alıştım.

   “Ha… Bu Yoo Joonghyuk’un gerçek görünüşü.”

   “Çok yakışıklı… Vahiy yanlış değilmiş.”

Bu herifler… Azarlamak istedim ama ağzımı kapalı tuttum. Böyle bir şey için sinirlenmeye gerek yoktu.
O anda aklıma geldi; her ihtimale karşı bu adamların ayrıntılarını bilmek iyi olurdu.

   “Jung Minseob, senin niteliğin ne—”

Tam o sırada, zihnimde bir sistem mesajı belirdi.

   [Bu kişinin bilgileri güncellendi.]

…Ne?

Denemek için bir kez daha Karakter Listesi’ni kullandım.


[Karakter Bilgisi]


İsim: Jung Minseob

Yaş: 25

Sponsor: Lanetli Gladyatör

Özel Nitelikler: Berserker (Nadir), 1089. Vazgeçen (Sıradan)

Özel Yetenekler: Kılıç Eğitimi Sv.2, Güçlü Darbe Sv.2, Berserk Sv.3, Hafıza Güçlendirme Sv.5

Stigma: İntikam Sv.1

Genel İstatistikler: Dayanıklılık Sv.18, Güç Sv.16, Çeviklik Sv.12, Mana Sv.10

Genel Değerlendirme: Dengeli yetenek ve niteliklere sahip bir enkarnasyon. Sponsoru biraz yetersiz olsa da bir savaşçı olarak yetkinliği dikkate değer. Biraz daha sabırlı olsaydı On İki Havari’den biri olabilirdi. Oldukça pişman.

…Karakter Listesi’nin güncellenmesi ne anlama geliyordu?

Daha dün nitelik penceresini göremediğim bir kişi, bir anda ‘karakter’e dönüşmüştü.

O bir kâhindi. Yani romanın dışından gelen biriydi. Peki neden aniden bir karakter hâline gelmişti?

   “Ah, benim niteliğim—”

   “Gerek yok.”

   “Tabii.”

Lee Sungkook’un niteliklerini de kontrol ettim. Neyse ki onunkiler aynıydı. Hipnozcu ve 9. Vazgeçen…

 İkincisi çöp sayılırdı ama ilki oldukça iyi bir nitelikti.

   “Telefonunu bana ver.”

   “Tabii! Buyurun.”

Birinden telefonunu aldım ve sohbet odasına bağlanmaya çalıştım.

Ah… İnternet yoktu. Dün bağlantı kesilmişti…

   [Karakter ‘Han Donghoon’ telefonunda ‘Geniş Alan İnterneti Sv.5’i kullandı.]

   [Cihazın interneti artık kullanılabilir.]

Aklımdan geçer geçirmez internet bağlandı. Han Donghoon’un bulunduğu çadıra doğru baktım. Tam o sırada telefon titreşti; bir mesaj gelmişti.

— Sana sadece bir kez inanacağım.

Belki de dün gece olanlardan sonra Han Donghoon’da bir şeyler değişmişti. Onun için gerçekten endişeleniyordum, o yüzden içim rahatladı.

Han Donghoon’a bir cevap gönderdim.

— Teşekkür ederim.

Er ya da geç onunla konuşma fırsatım olacaktı.
Bir kez daha Lee Sungkook’un telefonundan Kâhinler sohbet odasını açtım.

   [Sohbet Odası]

   [Katılımcı listesi: No. 9,No.15ölmekistiyorum, No.124salgitsin, No. 763, 887.vazgeçen, No. 645… toplam 36 kişi ]

İsimlerindeki numaralara baktıp kim olduklarına dair bir fikir edindim. Ama bir şey garipti.

“…36 kişi mi?”

Jung Minseob soruma cevap verdi.

   “Odadaki kâhinlerin hepsi erken bıraktı. Havariler yok.”

Anlıyorum.

   “Bu arada, Temsilci-nim. Dün söylemiştiniz ya… ‘Sonuna kadar okusaydınız.’ O hâlde Vahiy Kitabı’nın tamamını biliyor musunuz?”

Beklentiyle bana bakan Jung Minseob’a gülümseyerek baktım.

Biliyordum, Tabii ki de.

   “Yoo Joonghyuk yerine benim safımı seçtiğinize pişman olmayacaksınız.”

     * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * 

Bir süre sonra, çevredeki çatışma bölgelerinden kaçınarak Anguk İstasyonu’na doğru yola çıktık. Çünkü Kâhinler Gecesi’nin orada düzenlenmesi planlanıyordu.

Ben de Lee Sungkook’un telefonu üzerinden bu adamları gizlice izlemeye devam ettim.

— —

No. 519: Gerçekten mi?? Yoo Joonghyuk bu akşam mı geliyor?

No. 67: Kesin geliyor. Dün akşam hem No.9 hem No.1089 söyledi.

887. Vazgeçen: No. 9 tam bi’ aptal ama 1089. diyorsa inanırım…

No.124 Sal Gitsin: Beceremezsek hepimizin öleceğinin farkındasınız, değil mi?

887. Vazgeçen: No. 124, sen Seul’de bile değilsin amk. Başı belaya girecek olanlar biziz.

No.124 Sal Gitsin: Ah, ben hariç diyecektim. Yerel üstünlük ^ ^ v

887. Vazgeçen: Keşke ben de regresör olsaydım… O zamanlar romanı sonuna kadar okusaydım… Hayır, en azından 50. Bölüme kadar okumuş olsaydım… O havari pisliklerini kıskanıyorum…

No.15 Ölmek İstiyorum: Ama 50 bölümden fazlasını okuyanlar anormal değil mi biraz?? 50’ye kadar nasıl okumuşlar anlamıyorum. Haha.

No.124 Sal Gitsin: Hepsinin Bi’ tahtası eksik Hahhhaa

— —

Beklendiği gibi, İnsanlar gerçek benliklerini ancak anonimliğin ardında ortaya çıkarırlar. Muhtemelen takma adlarının önündeki sayı, romanı bıraktıkları yerdi.

— —

No. 888: ...Ama bu romanın gerçekten hiç txt versiyonu olmadığından emin miyiz?

No. 124: Günlerdir arıyorum, internette hiçbir şey kalmamış… O kadar kötü ki kimse kopyalamamış bile...

No. 763: Kopyası bende olsaydı, kendime saklardım, haha. Asla paylaşmazdım.

— —

Kopyalamak mı, okumak istiyorsanız ödeyecektiniz.

 Geri zekâlı piçler.

Sohbete bakarken, Yıkılmış Bir Dünya’da Hayatta Kalmanın Üç Yolu’nu okuduğum eski günler gözümün önüne geldi. Muhtemelen o zamanlar bunlar da benimle aynı satırları okuyan insanlardı.

   “Geldik.”

   “Ne, şimdiden mi?” demek üzereydim ki Anguk İstasyonu’nun peronunu karşımda gördüm. Bizden önce gelen kâhinler de görünüyordu.

Ama tuhaf bir şey vardı.

   “Burası kimse tarafından işgal edilmedi mi?”

   “Evet. Kâhinler arasında bir anlaşma var. İşgal edilmiş bir istasyonda buluşmak tehlikeli olabilir. Bir nevi DMZ¹ gibi.”

O sırada bir kâhinler yaklaşıp el salladı.

   “Hey, No. 763!”

   “Oh, No. 1089.”

Jung Minseob el sallayıp tokalaştılar.

   “Nasılsın? İyi görünüyorsun.”

   “İyiymiş götüm. Tiran Kral bana cehennemi yaşatıyor.”

   “Sana Dobong tarafına ilerleme demiştim. Neden hiç dinlemiyorsun ki…”

No. 763 bakışlarını bana çevirdi ve yüzü bir anda dondu.

   “Ş-Şey… yoksa o…?”

Jung Minseob başını salladı.

No. 763’nin gözleri şaşkınlıkla açıldı.

   “Sizinle tanışmak gerçekten bir onur, Yoo Joonghyuk-nim!”

Bu gürültüyle etrafa dağılmış kâhinler teker teker toplanmaya başladı.

   “Gerçekten o mu…?”

Kâhinler koşarak yanıma üşüştü. Aralarında birkaç kadın da vardı.

   “Hayal ettiğimden daha yakışıklısınız! Ben No. 998!”

   “Tanıştığımıza çok memnun oldum, Yoo Joonghyuk-nim! Ben No.1055!”

Bu… gülünçtü. Bana sanki gerçek bir kralmışım gibi bakıyorlardı. Hepsinin yüzünde, gözüme girmeye çalışan açgözlü bir heves vardı. Gerçek Yoo Joonghyuk olmadığımı öğrendiklerinde nasıl bir ifade takınacaklarını düşünmeden edemedim.

Çoğu dikkat etmeye bile değmezdi. Geleceğe dair bilgileri silikti ve yetenekleri zayıftı.

Ama aralarında öne çıkan bazıları vardı.

   “İkinci regresyonda Şeytan Kral Asmodeus’la dövüşmeniz çok etkileyiciydi.”

Hoh?

   “Vahiy Kitabı’nda kısaca bahsedilmişti… ama şimdi Yoo Joonghyuk-nim’le karşılaşmışken bunu bizzat sizden dinlemek isterim.”

Hayatta Kalmanın Üç Yolu, Yoo Joonghyuk’un üçüncü regresyonuyla başlıyordu ve ikinci regresyondaki tüm olaylar sadece anı olarak ele alınıyordu.

Ama bu adam Asmodeus’u biliyor muydu?

Ve o kadar etkileyici bulmuşsa neden sonuna kadar okumamıştı?

   “Kimsin sen?”

   “Ben No. 1168.”

Neredeyse 50. Bölüme kadar okumuş. Muhtemelen buradakiler arasında en çok okuyan oydu.

No. 1168 “Affedersiniz, şu an Yoo Joonghyuk-nim’in üçüncü turu mu?” diye sordu.

   “Evet.”

   “Ah, beklendiği gibi…”

Bazı kâhinlerin yüzleri karardı.

Evet, biliyordum.

Hayatta Kalmanın Üç Yolu’nun zaman döngüsüne dayalı bir roman olduğunu bildiklerine göre, hikâyenin erken turlarında olduklarını öğrenince hayal kırıklığına uğramaları kaçınılmazdı.

Bu aptallar, erken regresyonların cazibesini her zaman küçümserdi. Ve şimdi, romanı doğru düzgün bitirmeden ortalığı velveleye veriyorlardı.
Derken arkamdan bir kargaşa koptu.

   “Lee Hyunsung-nim!”

   “Çelik Kılıç Lee Hyunsung mu?”

Lee Hyunsung, etrafı insanlarca sarılınca kızardı.

   “N-Ne yapıyorsunuz? Ben Çelik… yani, o değilim!”

   “Vay canına, tam da vahiydeki gibi. Şu pazulara bak!”

   “Ooooh! Taş gibi!”

Lee Hyunsung yakışıklı bir yüze sahipti ve kadın kâhinler arasında oldukça popülerdi.

O sırada, yanlarından geçen bir kâhin Jung Heewon’a ilgi gösterdi.

   “Affedersiniz, acaba… Siz Deniz Amirali Lee Jihye misiniz?”

   “Hayır.”

   “O zaman siz…”

   “Ben Jung Heewon. Ne var?”

   “Ah, anladım.”

Hayal kırıklığına uğrayan kâhin, Jung Heewon’u geçip Lee Hyunsung’a doğru ilerledi.

İzleyen Jung Heewon ve grup sohbetinden bana seslendi.

   — Neden kimse benimle ilgilenmiyor?

   — Gelecekte pek ünlü değilsin de ondan.

   — Tsk.

   — O zaman bundan sonra iyi performans göster.
Perişan hâlde duran Jung Heewon’dan yüzümü çevirdim.

Kâhinler Gecesi’ne boş sohbet etmek için gelmemiştim. Vakit kaybedemezdim.

   “Silah nerede?”

   “Ha?”

   “Sakladığınız silah. Önce onu kontrol edeceğim.”

   “Ah, işte burada.”

763 numaralı kâhin heyecanla peronun ortasına geçti ve bir şeyin üzerini örten bezi kaldırdı.
Ortada büyük bir taş duruyordu.

Sinemanın çatısında meteor yağmurunu gördüğüm anı hatırladım.

Hayır, bir dakika…

   “Bu bir meteor taşı mı?”

   “Haha, doğru! Şu anda bilmiyor olabilirsiniz ama… Vahiy Kitabı’na göre bunun içinde çok güçlü bir silah var.”

   “Silah mı?”

   “Evet! Aynen öyle. Belki de üst seviye bir yıldız kalıntısı gibi bir silah.”

   “Ancak meteoritlerin kullanılabilir hâle gelmesi için bir bekleme süresine ihtiyaçları var...”

   “Haha, sırayla mana veriyoruz. Bu gece yumurtadan çıkmaya hazır olmalı. Günlerdir hazırlanıyoruz...…”

Bu kendini beğenmiş herife bakarken içim daha da soğudu.

Kızıl bir desen.

Saçmalık.

Bunu ancak dördüncü regresyondan sonrasını okumuş biri bilebilirdi.

   “Bu bilgiyi size hangi şerefsiz verdi?”

   “Ha?”

   “Meteor taşını size getiren kişi.”

   “Ah, o mu… No. 1124. İlk o söylemişti…”

No. 1124 mü?

Romanı erkenden bırakmış biri bu bilgiyi nasıl bilebilirdi?

   “Nerede o?”

Jung Minseob etrafına bakındı ve mırıldandı.

   “Uh… galiba henüz gelmedi.”

Bilgiyi veren ortalıkta yoktu. Bir an düşündükten sonra ağzımı açtım.

   “Buradan çıkmamız lazım.”

Bu bir tuzaktı.

   “Ha?”

   “Hemen.”

Hayatta Kalmanın Üç Yolu gerçeğe dönüştüğünden ve Yoo Joonghyuk’la ilk kez karşılaştığımdan beri ilk kez soğuk terler döküyordum.

Bunu gerçekten bir ‘silah’ olarak kullanmayı mı planladılar? Aklı başında kim böyle bir şeyi düşünebilirdi ki...?

Dişlerimi sıktım, bana dik dik bakan saf kâhinlere öfkeyle baktım.

O anda peron titremeye başladı.

Kukukung…!

Titreyen ‘meteor taşı’na baktım ve geri çekildim.
Buradaki kâhinleri süpürmek için gelmiştim ama asıl süpürülen ben olmak üzereydim.

   “B-Bu da ne?”

Jung Minseob aptalca bir ses çıkardı.

Lanet olsun.

Dördüncü senaryo bile bitmemişken, beşinci senaryonun ‘felaketi’ ortaya çıkmak üzereydi.
Jung Heewon ve Lee Hyunsung’a doğru bağırdım.

   “Kaçın!”

İşte bu yüzden sonuna kadar okumayanlara güvenilmezdi. Bu erken pes edenler yüzünden bugün burada hepimiz ölme tehlikesiyle karşı karşıyaydık.



*¹ DMZ: Taraflar arasında askerî güç, silah ve çatışmanın yasak olduğu tampon bölgelere verilen addır.
Örnek: Kuzey Kore – Güney Kore

Bazı terim ve açıklamalarda değişiklikler yapıldı:

Hayatta Kalma Yolları – – > Hayatta Kalmanın Üç Yolu

Büyü Gücü – – > Mana

En Saf Kılıç Gücü – –> En Saf Yıldız Enerjisi

Kitap Ayracı – – > Yer İmi

Bilge Okuyucunun Bakış Açısı – –> Her Şeyi Bilen Okuyucunun Bakış Açısı




Çeviri: Sansanson
Son Kontrol: Hono

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

51   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   53