Noah, içinde dolaşan Yeni Güç hissine alışırken, Tor ve BU Yaşayan Köken değişimi hissetmiş gibiydiler.
İlki, konuşurken, kayıtsız ilgisiyle devam etti.
“Sen ve senin gibiler her zaman işleri şatafatlı ve modaya uygun yapmayı seversiniz. Mutlak Hükümdarlığ’un hiçbir Derinliğ’ini gerçekten Kavramadın, yine de Varoluş’unun enginliğine bir şekilde ulaşmış gibi görünüyorsun. Eskiden seni, Hükümdarlıklar’ı üzerinde henüz hak iddia etmiş zayıf küçük şeylerle dövüşmeye götürürdüm ama şimdi bana karşı dövüşebileceğini sanıyor musun, Küçük Mutlak Canavar?“
Tor, böyle bir soruyu tamamen tasasız bir tavırla sordu.
Noah, kendisine desteğini veren bu Varoluş’a geri baktı ve sakince başını salladı.
“Bu, yapabileceğimiz pek çok şey arasında. Ve yapılacak çok iş var.“
Tor, bu cevaba gözlerini kırpıştırdı.
Noah’a ve bu perdeli Alan’da toplanmış diğer herkese bakındı.
Bir sonraki anda, ifadesi kafa karışıklığına döndü.
“Buradaki tüm bu kıyamet ve kasvet havası da ne? Şu anda neler oluyor?“
Şu anda ne mi oluyordu?
Noah, cevaplarken, bu soruyu sakince karşıladı.
“BU Yaşayan Paradoks ve diğerleri, belirsiz bir Zaman’da Serpinti dedikleri şeyle tüm Dışsal Varoluş’u ve Medeniyet’i çökertecek olan bir sığınak ve silah olan BU Dokuma Tezgâhı’nı kurdular. Bu Saatler, Günler, Haftalar veya Yıllar sonra olabilir. Serpinti’ye karşı hayatta kalmak bir gün önce ciddi bir soruydu, ama şimdi... Buna karşı belli bir güven seviyem var. Sadece tüm hazırlıklarımın tamam olduğundan emin olmam gerek.“
GÜM!
Böyle sözleri sakin bir kesinlikle söyledi.
BU İlk Açlık, sanki bu deliliği doğrulamasını istercesine, Khor’a bakmadan önce O’na giderek artan bir inançsızlıkla baktı.
Khor, bulutlu bir yüzle başını salladı ve tam başka bir şey söyleyecekmiş gibi görünüyordu ki, bu anda, BU Yaşayan Köken sakince konuşmaya dahil oldu.
“Şey... BU Dokuma Tezgâh’ı aslında bir Anahtar. BU Yaşayan Paradoks’un, Sonsuz Açılım’dan Sayısız Varoluş’u Tutan... BU Yaratığ’ın gardiyanlığı altındaki hapishane olan Varoluş’un Karnı’nın kilidini açmak için tasarladığı bir anahtar. Tam eylem kapsamı bilinmiyor. Ancak patlaması, BU Yaşayan Paradoks’un bu Silah’la BU Yaratığ’a karşı savaşını başlatmaya, tasarladığı her neyse onu yapmak için Varoluş’un Karnı’nı yırtıp, geçmeye hazır olduğu anlamına gelir. Ve muhtemelen Sonsuz Açılım’da hapsedilenlerin hepsi de serbest kalacaktır.“
GÜM!
Ağır sözlerle devam etmeden önce durakladı.
“Ama Tezgâh, benim Köken Kalbim ve BU Yaratığ’ı destekleyen diğerlerinin Dokumalar’ı ile yapıldı. Ve elbette... Açlık Kalb’i ile.“
GÜM!
Ağzından korkunç sözler döküldü.
Noah, konuşmadan önce ona yakından baktı.
“Pekala, işte bu yüzden düzgün bir konuşma yapmamız gerekiyor. Hadi-“
Noah’ın sözleri bitmeden, BU İlk Açlık araya girdi.
İfadesi bulutlandı ve bedeninin etrafında Obsidyen-Kızıl ışıklar dans etmeye başladı.
Derisi üzerinde kıvranan Açlık gölgeleri daha uçucu bir şeye dönüştü.
Sesi düz ve tehlikeli çıktı.
“Dövülmesinde Açlık Kalbi’nin kullanılması ne demek?“
Sessizlik çöktü.
Bu Varoluş, bu soruyu sorduğunda, Noah cevabı kendisi vermekten kaçındı.
Dikkatini BU İlk Açlığ’ın Küçük Canavar dediği Varoluş’a çevirdi.
Khor.
O sırada, Kadim Varoluş’un bu ufak tefek figürü Tor’a soğuk bir bakışla baktı.
Sanki şikayetlerini ailesinin daha yaşlı bir üyesine döküyor gibiydi.
Sanki bu sözleri söylemek için çağlardır beklemiş gibiydi.
“BU Yaşayan Paradoks, Sayısız Kaçınılmazlığ’ın hepsini birleştirmek ve Dokuma Tezgâhı’nın Duvarlar’ına Mutasyon’a uğratmak amacıyla benim Açlık Kalbimi, Açlık Üstünlüğ’ümü kullanırken, Yol’umu ve Medeniyet’imi çökertti. Geçen çağlar boyunca, Kaçınılmazlıklar Sonsuz bir şekilde aç kalmaya ve açlık çekmeye zorlandı, aldıkları Otorite’nin hiçbiri onlarda kalmadı çünkü hepsi BU Dokuma Tezgâhı’nı desteklemeye gidiyordu. Her bir Kaçınılmazlık sorgusuz sualsiz Mutasyon’a uğratıldı ve bu tatmin edilmemiş Sonsuz Açlık hissini deneyimlemeye zorlandı.“
Sesi sabitti ama buz gibi soğuktu.
“Ortaya çıkışım buradaki Yabancı sayesinde mümkün oldu ve etrafımızda gördüğün mevcut Kaçınılmazlıklar, harabelerden yeni bir Açlık Medeniyet’i inşa ederken, başarabildiklerimizin ürünüdür.“
Sözler’i meselenin özüne indi.
BU İlk Açlığ’ın bedeni titredi.
Ondan Akıl Almaz Derece’de tehlikeli bir Âura yayılıyordu, sanki her an patlayacakmış gibi görünüyordu.
Kızıl gölgeler dışa doğru nabız gibi atarken, Medeniyet bile O’nun Etrafında Bükülüyor gibiydi.
Ama sonra, Ânlar sonra, tekrar Khor’a uzandı ve onu tuttu.
Beden’inde biriken öfkeye rağmen şaşırtıcı bir nezaketle başındaki saçları okşadı.
Noah’a bakmak için döndüğünde, gözleri saf Kızıl’a dönmüştü.
Sadece Ânlar önceki o tasasız tavrı tamamen gitmişti.
Yerinde muazzam bir soğukluk ve zar zor zapt edilen bir hiddet vardı.
“Hazırlanman gerektiğini söyledin. Gelecekte bir Zaman, BU Yaşayan Paradoks’un yüzüne bakıp, Derisi’ni Varoluş’undan yüzebilmem için ne yapılması gerekiyor? Yavaşça. Parça parça. Geriye çığlık atan Dokumalar’ından başka hiçbir şey kalmayana kadar.“
Böyle bir şeyi sorarken, BU İlk Açlıkğ’n içinde bir vahşilik ve zapt edilmiş öfke hissi atıyordu.
Bunu başarmanın ne kadar imkansız derecede zor olacağını hepsi bilse de.
BU Yaşayan Paradoks’un bizzat Varoluş’un akışını kontrol eden Büyük Varoluşlar’dan biri olmasına rağmen.
Geçmişte hem Köken’i hem de Açlığ’ı çökertip yara almadan uzaklaşmış olmasına rağmen.
Ama Noah hafifçe başını salladı.
Konuşurken, BU Yaşayan Köken’e baktı.
“Yapmamız gereken ilk şey, etrafımızda tam olarak ne olup, bittiğini iyi kavramak. Bilgi. İlim. Neyle karşı karşıya olduğumuzun tam kapsamını ve aslında hangi kaynaklara sahip olduğumuzu anlamamız gerekiyor.“
Bakışlarını tamamen ona çevirdi.
“Bu konuda bize yardım edebilir misin, Köken?“
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.