Yukarı Çık




34   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   36 

           
Bölüm 35: Bu Saygıdeğer Kişi Kaydı
 
O gece Mo Ran, yanağı elinde, duvarı izliyordu.
Duvarın diğer tarafında Chu Wanning'in ve Xue Meng'ın odası vardı.

Shi Mei temizliği seven bir insandı, bu yüzden yatağın üstüne düzgünce katlanmış bir çift kıyafet bıraktı ve görevliden banyo için sıcak su istemeye indi.
Han duvarları ses geçirmez değildi. Mo Ran, sessizliğin içinde yan odadaki sesleri hafifçe duyabiliyordu.

Chu Wanning bir şey dedi ama Mo Ran tam algılayamadı. Xue Meng'ın gayet yüksek ve net sesini duydu.
"Biraz sıkı gibi."

Mo Ran'ın kulakları, bir köpeğinki gibi dikilip sallandı.

Duvarın karşısındaki küçük anka kuşu konuştu: "Shizun acıyor mu?"

"...Sorun yok, devam edebilirsin."

"Nazik davranacağım, acırsa söyle."

"Çok konuşuyorsun. Yapacaksan yap yapmayacaksan yapma."

Mo Ran'ın gözleri tehlikeyle irileşti: "???"
O ikisinin, öyle olması, mümkün değildi ama nasıl bir konuşmaydı bu? Ne yapıyorlardı?

Köpüşün kulakları hemen hemen duvara yaslanmıştı. Kıyafetlerden hafif fışırdama sesi geldi ve biraz daha zorlayınca Chu Wanning'in bastırılmış inlemelerini bile duydu.
Chu Wanning'i yatakta bu tür sesler çıkarırken sayısız kez duymuştu. O Shizun'u, ne kadar iyi hissetse veya ne kadar acı çekse de ses çıkarmaktan hoşlanmazdı, bu yüzden gözlerinde yaşlar birikene kadar alt dudağını ısırırdı. O zaman yapması gereken tek şey, boğazından kısık soluklar kopartmak için onu biraz daha zorlamaktı...

"B-bekle." Chu Wanning'in sesi kısık ve boğuktu, "Dokunma... oraya."

"Tamam." Xue Meng tereddüt etti, ve kısık bir sesle konuştu, "O zaman... Shizun kendisi mi yapacak?"

"Mn."

Nereye?
Ne saçmalık bu? Dokunma derken, nereye? Kendisi ne yapacak? Bunlar tam olarak ne yapıyor!
Mo Ran'ın tüm yüzü karadı.

Ve daha ne yaptığının farkında olmadan yan odanın kapısını çalmaya gitmişti.

İçeriden aceleci sesler geliyordu. Köpüşün yüz ifadesi daha da karardı. Sesini yükselterek: "Shizun, sen ne----------"

Kapı bir gıcırtıyla açıldı.
Xue Meng tamamen giyinik bir vaziyette dikiliyor elinde bir parça kanlı bez tutuyordu. Gözlerini kıstı ve şaşkınlık içinde Mo Ran'a baktı.
"Ne istiyorsun? Gece gece ne bu gürültü? Bir hayalete falan mı takılıp düştün?"

Mo Ran'ın ağzı, açıldı ve aptalca geri kapandı. Xue Meng'in arkasına, üstünde şifalı merhem ve temiz bandajlar bulunan, Chu Wanning'in bitişiğinde oturduğu, masaya baktı.

"Siz ne..."

Xue Meng kötü kötü bakmaya devam etti: "Tabii ki ilaç sürüyoruz. Shizun'un omzundaki yara henüz iyileşmiş değil. Sargıları birkaç gündür değiştirilmediğinden bazı yaraları tekrar iltihaplanmış."

Mo Ran: "..."

Aptalca sordu: "O-O zaman fazla sıkı olan neydi..."

"Fazla sıkı mı?" Xue Meng bir süre düşündü, kaşlarını çatarak, "Hee, bandajlar. Önceden çok sıkı sarıldıklarından bazı parçalar kanla yaraya yapışmıştı ve neredeyse çıkmıyordu."

Aniden konuşmayı bıraktı ve şüphe içinde Mo Ran'a baktı.

"Sen bizi mi dinliyordun?"

Mo Ran gözlerini devirdi ve kasvetli yüzünü kurtarmak için kendini savundu: "Kim sizi dinlesin! Buradaki duvarlar çok ince, birazcık yaslansan bile en küçük nefesi duyabiliyorsun, bana inanmıyorsan dene de gör."

"Oh, gerçekten?" Xue Meng başı ile onayladı, ama biraz sonra bir şeyin ters olduğunu hissetti, "------Bir dakika sen bunu nasıl biliyorsun? Bizi dinlemek için duvara mı yaslanıyordun?"

Mo Ran: "..."

Xue Meng kızgınca: "Mo Weiyu, sen tam bir ucubesin!"

Mo Ran da onun kadar kızgındı: "Shizun'a ne tür canavarca şeyler yapacağını kim bilir!"

Xue Meng, o tür meseleleri bilmeyen saf birisiydi. Mo Ran'ın ne hakkında konuştuğundan hiçbir fikri yoktu ve daha da sinirlendi: "Ne saçma sapan konuşuyorsun!" ve onu şikayet etmek için arkasını döndü, "Shizun bu----"

Chu Wanning dış kıyafetini giydi, bir eliyle kıyafetin önünü kapatıp diğeriyle saçını düzeltirken sakince yanlarına geldi ve Mo Ran'a baktı.
"Bir şeye mi ihtiyacın var?"

"Ben...Ben şey duydum..." Mo Ran doğru kelimeleri bulmaya çalıştı, "Iım, şey, kısacası Xue Meng'ın sana zorbalık ettiğini sandım..."

"Ne?" Chu Wanning hiçbir şey anlamamıştı, gözleri kısıldı, "Kim bana zorbalık ediyormuş?"

Mo Ran kendine tokat atmak istiyordu, "..."

Birbirleriyle sıkıntı içinde bakışırken Shi Mei üst kata geldi.
"A-Ran? Shizun'un odasının dışarısında ne yapıyorsun?"

"Ben... ııh..." Mo Ran kekeledi, "Bu... şey, bir yanlış anlaşılma oldu da."

Shi Mei gülümsedi: "Peki, çözüldü mü?"

"Evet, evet." Mo Ran aceleyle konuştu, "Shi Mei, sen görevliden sıcak su istemiştin değil mi? Muhtemelen Shizun da henüz banyo yapmamıştır ben aşağı inip fazladan getirmelerini söyleyeyim."

Shi Mei: "Gereği yok." Dört tane bambu tablet çıkardı ve gülümsedi: "Görevli, han sahibinin hanın yanındaki kaplıca suyunu, hana banyo olarak bağlattığını söyledi. Bu tabletler geçiş için gerekli, hepinize bir tane aldım."

Mo Ran düşündü, o -bir kesik-kollu*- kaplıcaya muhtemelen diğer üçü ile birlikte girmemeliydi.
*ÇN: Kesik kollu = gey demek. Hikayesi; eski gey bir çin imparatoru, erkek sevgilisi onun kıyafetinin üzerinde uyuduğu için onu uyandırmak istememiş bu yüzden kıyafetinin kolunu kesmiş.

Xue Meng'ı salla gitsin; Shi Mei ise gözlerinde yüce ve saf  olduğundan zaten onun hakkında hiç kirli düşüncelere sahip olmamıştı Ama Chu Wanning... Yeniden doğduğundan beri onunla kurduğu birkaç temastan dolayı, Mo Ran o kişinin soyunduğunu görürse, büyük ihtimalle aklını yitireceğini biliyordu.

Mo Ran eliyle yüzünü kapattı: "Ben pas geçeceğim."

Xue Meng, şok içinde: "Yatmadan önce banyo yapmıyor musun? İğrenç!"

Mo Ran: "Görevliden yukarıya biraz sıcak su getirmesini isteyeceğim."

Shi Mei şaşırmıştı: "Burada tüm konuklar kaplıcaya gittiğinden su kaynatmıyorlar ki."

Mo Ran: "..."

Başka seçeneği kalmadığından Mo Ran, bir çift temiz kıyafet alarak diğerleri ile kaplıcaya gitmek zorunda kaldı. Han yalakalık yapmakta iyiydi; buraya gelen çoğu insanın, silah arayışı için Jincheng Gölü'ne gidecek olan kültivatörler olduğunu bilerek, şans getirsin diye banyonun ismini "Şafağın Jincheng'daki Yansıması" koymuştu.
Kendini kaybedeceğinden Mo Ran'ın ödü kopuyordu, bu yüzden, diğer ikisine bile dokunmaktan çekindi. Hızla üstünü çıkarıp beline havluyu sıkıca bağladı ve kaplıcaya tek başına girerek kendine güvenli bir yer tuttu.

Zaten geç olduğundan kaplıcada fazla insan yoktu, kaplıcadakiler ise birbirlerinden uzağa dağılmışlardı. Kafasının üstünde kare bir havluyla Mo Ran, suyun üzerinde sadece yüzünün yarısı kalana kadar kendini iyice suyun içine batırdı, ve "gulugulu" sesleri ile baloncuklar çıkartarak nefes verdi.

Üstünü çıkarmayı ilk bitiren kişi çıplak bacaklarla suya girdi.
Mo Ran kim diye baktı ve rahat bir nefes aldı. Tanrılara şükür Xue Meng'dı.
Xue-gongzi yakışıklı olabilirdi ama nereden bakarsan bak Taxian-Jun'ün tipi değildi.
Göz göze geldiler ve Xue Meng ona parmak uzattı: "Sen, benden uzak dur."
"Neden?"
"Pissin."
Mo Ran: "Hehe."

Kaplıca su buharıyla sislenmişti. Bir süre sonra birden Xue Meng kendini ovmayı bıraktı ve seslendi: "Shizun, bu tarafa!"

Mo Ran yüzünün yarısı suda, neredeyse boğuluyordu. Bakmaması gerektiğini çok iyi biliyordu ama bakışları yine de o tarafa doğru süzüldü.
O tek bir bakış, onu neredeyse gebertecekti. O kadar sarsılmıştı ki iki ağız dolusu kaplıca suyunu yuttu ve iğrenecek zamanı bile olmadan, sadece gözleri dışarıda kalacak şekilde, kafasını daha da çok suya soktu.

Chu Wanning ile Shi Mei'in birlikte gelmesini hiç beklemiyordu.
Shi Mei zayıftı ve yumuşak bir güzelliği vardı, mürekkep siyahı saçları havluya sarılmış, omuzlarından aşağı dökülüyordu.
Normalde Mo Ran'ın en çok bakmak istemiş olduğu kişinin o olması gerekirdi ama bakışları hızla onun üzerinden geçip gitti. Shi Mei'e gerçekten saygı duyuyordu, bu yüzden, ortalık yerde ona uzun süre bakmazdı.

Chu Wanning ise uzundu ve soğuk bir yakışıklılığı vardı; geniş omuzlar, ince bir bel, dinç bir vücut ve sıkı bir cilt. 
Saçını yukarıdan bir atkuyruğu ile toplamıştı ve tüm vücudunu kaplayan geniş, beyaz bir bornoz giymişti; bornoz çok geniş olduğundan önü tam olarak kapanmamıştı, bu sayede, pürüzsüz, sıkı göğsünün büyük bir bölümü gözüküyordu.

Mo Ran, ona baktıkça suyun içinde boğulup kaynayacakmış gibi hissetti.

Bakışlarını başka tarafa çevirmek istiyordu.
Ama o hain gözleri onu dinlemiyor, bakışları bir gıdım bile oynamadan aynı tarafa bakmaya devam ediyordu. Kulakları yavaşça kızardı.

Yoğun sisin arasında Chu Wanning ona bakmış gibi oldu, belki de bakmamıştı. Sargılarının üzerine su geçirmeme büyüsü yayarak suyun içine girdi. Hareket ederken su yüzeyinde kalan bornozu sayesinde bacakları görülebiliyordu; uzun ve ince, sıkı hatlarla orantılıydı.

Mo Ran: ".................."

Gerçekten daha fazla katlanamıyordu, gözlerini kapadı ve tamamen suyun içine girdi.
Beline sarılı havluyla bile, bu tepkisi biraz...
Mo Ran haksızlığa uğramış gibi hissediyordu.
Gerçekten Chu Wanning'i sevmiyor, Chu Wanning'den hakikaten nefret ediyordu.
Ama vücudu; onların hararetli sevişmelerini, taştan kemiklerini bile yumuşatan o çılgın iç içe geçişlerini, ve aralarında geçen, yüzünü kızartan ve kalp atışını hızlandıran her şeyi, hatırlıyordu.

İçten içe tanrısal bir savaş verirken, gırtlağındaki çıkıntı hareket etti.
Mo Ran gerçekten ağlamak üzereydi.
Hayatında ilk kez kendisinden bu kadar nefret ediyordu------ o neden böyleydi? Shi Mei gözünün önünde olmasına rağmen Chu Wanning için aklını kaybederek tam olarak ne halt ediyordu?

Geçmişte birleşirken tensel temasta bulunmuş olabilirledi ama bunların hepsi geçmişte kalmıştı.

Chu Wanning'in vücuduna ne kadar takılıp kalmış olursa olsun, bunu Shi Mei'e nasıl yapardı?
Bu, ona karşı çok büyük bir saygısızlıktı, o daha iyisini hak ediyordu.

Mo Ran kafasını eğdi ve uzun bir süre o habis düşünceleri yok etmeye çalışarak sonunda karnındaki ateşi bastırabildi. Birden sudan çıktı, su damlalarını etrafa saçtı ve yüzünü havluyla silerek ıslak gözlerini açtı.

Ve Chu Wanning ile yüz yüze geldi.

Daha da kötüsü, az önce silkelediği suyun hepsi Chu Wanning'in yüzüne gelmişti. Damlalardan biri, onun keskin siyah kaşından süzülüp neredeyse o güzel zümrüdüanka gözüne girerken, Mo Ran onu izlemeye devam etti.

Chu Wanning: "..."

Mo Ran: "..."

Bundan daha kötüsü gerçekten olamazdı. Mo Ran az önce suyun içinde nefesini tutarken etrafını iyi görememişti.
Chu Wanning'in de, Mo Ran'ın burada suyun altında olduğu hakkında, hiçbir fikri yoktu. Sadece, kokulu sabunlardan almak için bu tarafa gelmişti. Ve daha sabun kutusuna yaklaşamadan yüzü sırılsıklam olmuştu.

Kaplıca bayağı derindi, suyun kaldırma kuvveti de oldukça yüksekti. Mo Ran, başı dönerek gerilemeye çalıştı ama tam tersine kayıp direkt Chu Wanning'in kolları arasına düştü.

"Ah!"

"..."


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


34   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   36 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.