Under The Oak Tree - Türkçe Çevrimiçi Oku

Geleneklere göre Max’im ailesinden bir erkeğin Riftan Calypse’e bir düello için meydan okuması gerekiyordu. Ancak Cross Dükü’nün hiç erkek çocuğu yoktu. Hiçbir akrabası ya da şövalye ona meydan okumaya cüret edemezdi.
Her şekilde, kim bir ejderhayı yenen bir kılıç ustasıyla savaşabilir? Günün sonunda sadece Cross ailesinin onurunu ayaklar altına alınmasına ve babasının onu asla affetmemesine yok açardı. Belki de daha boşanama süreci başlamadan aniden öldürülürdü. Sonuçta bahsettikleri kişi babasıydı.
‘Belki bir şekilde…’
‘Ama beni dinler mi ki?’
Max dudağını ısırdı. Kendini uçurumun kenarında hissediyordu. Evlilikleri yalnızca Cross Dükü ve şövalyelere kolaylık sağlamak için yapılmıştı.
Üç yıl önce, Aranthal’da kış uykusuna yatmış olan Kızıl Ejderin uyandığı haberi tüm kıtaya dilden dile yayılırken 3. Elnuma Rupen vassallarına ordular göndermelerini emretti.
Tabii ki de Cross Dükü de savaşa şövalye göndermek zorundaydı. Ancak Riftan Calypse Max’ile evlenmesi karşılığında bu görevi üstlendi.
Max düğün gününde aşağılayıcı sözler mırıldanan davetlilerin düşüncesiyle titredi. Düşük seviyeli şövalye Riftan Dük’ün sözlerine itaat etmediği için törenden çıkartılmak zorunda kalındı.
Hissettiği öfke ve aşağılama hayal edilemezdi. Kısıtlanmış halinin ifadesi de aynı derecede korkunçtu.
“Keşke Rosetta’nın yarısı kadar güzel olsaydım… Belki o zaman çok daha iyi hisseder ve boşanmayı aklına bile getirmezdi.”
Düşünceler Max’in kafasında bir o yana bir bu yana savruluyordu. Düşük statüsüne rağmen Riftan Calypse nefes kesici özellikleri olan bir adamdı. Riftan soyulu olmadığı için onun kökeniyle alay eden Rosettanın bile onu ilk gördüğünde yanakları kızarmıştı.
Riftan güzel leydilerle romantik ilişkilerin keyfini çıkartabilecek bir adamken tabii ki de kekeme karısından kaçmak isteyecekti. Üstelik artık statüsü bir engel değildi.
‘Kralın kızıyla evlenmesi söz konusuyken… yalvarsam bile fikrini değiştiremem.’
Birlikte sadece bir gece geçirmişlerdi. Hemen ertesi gün Riftan ordusuyla birlikte tek bir veda sözcüğü olmadan saraydan ayrılmıştı. Buna rağmen bir mektup bile yollamamıştı. Max Riftan’ın onu eşi olarak görüp görmediğini düşündü ve tedirgin hissetti.
Yüzü sıkıntılı bir hal alırken kasvetli bir ses kulaklarına ulaştı.
“Görülmeye değer bir manzara.”
Max şaşkınlık içinde bakakaldı. Kapının yanında duran bu dev adam onu ne zamandan beri izliyordu.
“Karım titreyerek ölümden dönen kocasının gelmesini bekliyor.”
Adam yavaşça yürümeye başladı, öfke doluydu. Max nefesini tuttu ve ona baktı. Riftan Calypse, koyu mavi gömleği ve gümüş zırhıyla bir rahibi andırıyordu. Hatırladığından çok daha büyük ve otoriter gözüküyordu.
“Sıcak bir karşılama beklemiyordum ama veba salgını yeniden başlamış gibi titremeni gerektirecek bir şey de yok.”.
Riftan’ın soğuk sözleri Max’i kendine getirdi. Yeniden bir araya gelmelerinin üzerinden henüz bir dakika bile geçmemişken onu gücendirdiği düşüncesiyle rengi attı.
“G-güvenle döndünüz… ge-geri döndünüz …”
‘Ne söylemeliyim? Ona nasıl sesleneceğimi bilmiyorum.’
Riftan? Kulağa fazla samimi geliyordu. Lord Calypse? Şu haline rağmen buna gülebilirdi. Ne söyleyeceğini bilemeden dikilirken üzerindeki yoğun bakışları hissetti ve geri adım attı.
Riftanın neden ona böyle baktığını anlayamadı. Bir nedenden dolayı yüzü daha sertti. Kolunu yakaladı ve sert bir şekilde söyledi.
“En azından beni karşılarken döndüğüm için mutluymuş gibi davran.”
Max bedenlerinin buluşmasına bir kıl payı mesafe kala burnuna gelen deri, at ve hafif ter kokusuyla dondu. Riftan’ın eril kokusu onun zihninin derinlerinde ki, üç yıldır gömülü olan bir anıyı çıkarttı.
Gizemli bir sıcaklık Riftan’ın sert, içe işleyen bakışlarında belirmişti. Ona yemek üzere olduğu çiğ ete bakan bir tazı gibi baktı.
Max bakışlarını hızlıca kaçırdı, Yüzü güneşin acımasız sıcağında kavrulduğunu hissetti.
Kalp atışı her geçen saniye daha da hızlandı ve düşünceleri yavaşça sular altında kaldı. Kocası sonunda eve dönmüştü. Peki şimdi onunla nasıl yüzleşecekti?

DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;