Yukarı Çık




52   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   54 

           
Bölüm 53: Bu Saygıdeğer Kişinin Kuzeni Şüphesiz Pek De Zeki Değil
 
"Yani tabii, hepsine lakap veriliyor, kimseye özel muamele yok." Xue Meng'ın keyfi fazlasıyla yerindeydi, Chu Wanning'e işin inceliklerini anlatırken hevesli görünüyordu, "Sen bayağı küçük gözüküyorsun; kaç yaşındasın sen, beş mi? O zaman Sisheng Zirvesi'nde yenisin, daha herkesi tanımıyorsun. İyice alıştığında, öğrencilerin kıdemlilerin tüm yirmisi için de ayrı ayrı lakaplarının olduğunu öğreneceksin."
 
"Ah." Chu Wanning ona çözülemeyen bir bakış attı. "Mesela?"
 
"Adamım, nereden başlayacağımı bile bilmiyorum. Bayağı geç oluyor ve ben sanki biraz acıktım. Bugün bana verdiğin tüyolara teşekkür olarak, seni dağın aşağısına gece yarısı atıştırmasına götüreyim de yerken anlatırım."
 
Chu Wanning bir an kafası eğik bir şekilde düşündü, sonra gülümsedi ve konuştu: "Mn, tamam."
 
Xue Meng LongCheng'ı kınına koyduktan sonra Chu Wanning'in elini aldı, habersiz öğrenci ve küçülmüş hocası ana kapılara doğru bambu korusundaki taş basamakları indiler.
 
"Küçük kardeş, senin adın ne?" Xue Meng yürürlerken sordu.
 
Chu Wanning sakince cevapladı: "Soyadım Xia."
 
"Xia ne?"
 
"Xia Sini."
*ÇN: Çincede soyad önce yazılır. Ve Xia Sini'nin söylenişi 'Seni ölümüne korkuturum'a benziyormuş.
 
Xue Meng bu ismin altındaki anlamı hiçbir şekilde kapmamıştı, hatta neşeyle şunu bile sordu: "Güzel bir isimmiş. Hangi karakterlerle yazılıyor?"
 
Chu Wanning, aptallara özel attığı bakışla ona yandan baktı: "... Si öğrencinin Si'sı, Ni öğrencinin Ni'si. Xia Sini."
*ÇN: Çince çoğunlukla, telaffuzu aynı olan ama anlamları cümlenin anlamına göre değişen karakterlerden oluşur. Bu yüzden isimleri falan söylerken, hangi karakterden bahsettiğini karşı tarafa aktarabilmek için karakterleri örnek cümleler veya kelimelerde kullanman gerekir. Ama burada CWN XM ile taşak geçmek için kısacası "Si, si ismindeki bir öğrencininki gibi, Ni ni ismindeki bir öğrencininki gibi" diyor ve Xue Meng da bunu öylece saf saf kabul ediyor.
 
"Heee." Xue Meng hala sırıtmaya devam ederek sordu, "Peki kaç yaşındasın? Az önce doğru falan bildim mi? Sen beş yaşından büyük olamazsın değil mi?"
 
"..." Chu Wanning'in tüm yüzü kapkaraydı. Neyse ki Xue Meng onun yüzüne değil de yola bakıyordu, yoksa hayatının dehşetini yaşardı. "Hayır, genç efendi yanlış tahmin etti... Bu sene altı yaşındayım."
 
Xue Meng: "O zaman acayip yeteneklisin, ama tabii ki benim senin yaşındayken olduğum kadar değil. Her neyse, biraz rehberlikle, kesinlikle muhteşem olacaksın. Desene, neden Xuanji'nin öğrencisi olmayı bırakmıyorsun? Bana shige de ben de gidip Shizun'a seni öğrenci olarak alması için ricada bulunayım, nasıl fikir?"
 
Chu Wanning, gözlerini devirmemek için çok uğraştı ve konuştu: "Sana ne diye seslenmemi istedin?"
 
"Shige." Xue Meng sırıtmaya devam ederek eğildi ve Chu Wanning'in alnına fiske vurdu, "Biliyorsun bu nadir bir fırsat."
 
Chu Wanning'in yüz ifadesi karmaşıktı: "..."
 
"Ne, sevinçten dilin mi tutuldu?"
 
Chu Wanning: "..."
 
Yürürken gülüp sohbet etmeye devam ediyorlardı------ en azından Xue Meng gülüp sohbet ettiklerini düşünüyordu------ ki arkalarından bir ses, belki de Xue Meng'ın tamamen sonunu getirebilecek olan bu konuşmanın bitmesini sağladı.
"Eh? Mengmeng, burada ne yapıyorsun sen?"
Bütün Sisheng Zirvesi'nde başka kim Xue Meng'a Mengmeng* diye seslenmeye cesaret edebilirdi? Xue Meng daha kafasını çevirmeden sövmeye başladı.
*ÇN: Meng çincede şirin sevimli anlamına falan geliyor, meng meng da şirin şirin ? Daha doğrusu, anime izliyorsanız ve moe moe kavramını duyduysanız, meng meng'a moe moe'nin çince versiyonu diyebiliriz.
 
"Mo Ran seni lanet olası it, bana bir kez daha öyle seslenirsen o it dilini sökerim."
 
Beklenildiği gibi arkalarında, Mo Ran berrak ay ışığında dikiliyor, rahat bir sırıtışla kıyafetleri rüzgarda dalgalanıyordu. Tam Xue Meng'ı gıcık etmek için onunla biraz daha uğraşacaktı ki yanında küçük ve güzel bir çocuğun olduğunu gördü, afallayarak konuştu: "Bu..."
 
Xue Meng Chu Wanning'i arkasına aldı ve Mo Ran'a kötü kötü baktı: "Seni ilgilendirmez."
 
"Hayır hayır hayır, saklama onu." Mo Ran etrafını dolandı ve Xue Meng'ın elini kavrayarak Chu Wanning'i tekrar öne çekti, yere çömelip onu bir kez daha iyice süzdü. Sorgulayıcı bir ses çıkardı, mırıldanarak, "Bu çocuk korkunç bir şekilde tanıdık geliyor."
 
Chu Wanning içten içe panik oldu: "..."
 
"Sanki seni bir yerlerde görmüş gibi hissediyorum."
 
Chu Wanning olayların bu gidişatından hiç de haz almıyordu; eğer burada gerçek ortaya çıkarsa bir daha nasıl insanların yüzüne bakardı? Bilinçsizce bir adım geriledi ve kaçmak için arkasını döndü.
 
"Bekle!" Mo Ran haylaz bir sırıtışla onu tuttu, sonra uzanarak şakacı bir şekilde burnunu sıktı ve yumuşak bir sesle konuştu: "Gel, xiao didi, adın ne gege'ya söyle?"
 
Sıktığı burun şimdi yağlı, garip ve çekingen hissediyordu, Chu Wanning gerilemeye çalıştı,
Mo Ran korktuğunu düşündü ve konuşurken güldü: "Niye saklanıyorsun, uslu ol ve söyle bakalım gege'ya; adın Xue mi?"
 
Xue Meng: "???"
 
Mo Ran Xue Meng'a işaret etti ve gülümseyerek sordu: "O senin babacığın mı? Gerçeği söyle, gege sana şeker alacak."
 
"Mo Weiyu senin sorunun ne!!" Xue Meng kıpkırmızı bir yüzle köpürdü ve tüm tüyleri kabardı, "N-n-n-ne düşünüyorsun sen?! S- seni alçak! P-p-pis! U-Utanmaz!"
 
Chu Wanning de bir süre ses çıkaramadı ama gizliden gizliye az çok rahatlamıştı: "... Benim soyadım Xia, Kıdemli Xuanji'nin öğrencisi, Xia Sini."
 
"Ölümüne korkutmak mı?" Mo Ran espriyi hemen anladı ve gözleri eğlenerek kıvrıldı, "Haha, ne kadar ilginç."
 
"..."
 
"Cidden sorunun ne senin!" Xue Meng Mo Ran'ı itti ve kızgınca konuştu: "O benim yeni arkadaşım, ikile artık. Biz gece atıştırmalığı yemeye gidiyoruz, yolumuzdan çekil."
 
"Peki." Mo Ran yollarından çekildi ama bu sefer yanlarına geçti, sırıtyor ve kasıla kasıla yürüyordu.
Xue Meng kükredi: "Ne yaptığını sanıyorsun?"
"Ben de bir lokma bir şeyler yemek istiyorum." Mo Ran masum bir şekilde konuştu, "Ne, buna da mı izin yok?"
Xue Meng: "..."
 
Wuchang kasabası.
Bu küçük kasaba bir zamanlar türlü türlü hayaletler ve gulyabanilerle dolup taşardı ama neyse ki Sisheng Zirvesi yakınlarında kurulduğundan yıllar sonra huzura kavuşabilmişti, hatta bu günlerde son derece canlı bir kasaba olduğu bile söylenebilirdi.
 
O kadar geç olmuştu ki gece marketi çoktan açılmıştı. Grup, yol kenarındaki sayısız tezgahın önünden geçip bir tane gudong* çorbacısı seçtiler, dışarıdaki alçak, tahtadan masalardan birine oturdular.
*ÇN: hotpot, shabu shabu çorbası, güveç gibi, masanın ortasında tencere oluyo, bi sürü sebze et falan oluyor tencereye koyup orada pişirip yiyorsun.
 
"Gudong çorbası" için ocak üstünde bir tencere gerekir, yenirken aynı zamanda ateş yanmaya devam ederdi. Suyu genelde oldukça acı olur; çiğ malzemeler masanın üzerinde durur, yenecek zaman çorba suyuna konarak pişirilirdi. Çorbanın isminin gudong olmasının nedeni, malzemelerin suya konulduğunda "gudong" sesi çıkarmasındandı.
Bu ChuanShu Eyaleti'nin ünlü bir yemeğiydi fakat Chu Wanning bunu yalnızca içinde biber bulundurmayan çorba suyuyla yiyordu; acı olan her şey boğulmasına neden olurdu.
 
Xue Meng burada doğmuş, Mo Ran ise XiangTan'da büyümüştü; ikisi de acılı yemeklere alışıktı ve doğal olarak "Xia Sini"nin de acıyı kaldırabileceğini düşündüler.
 
Sipariş vermek için oturduklarında Xue Meng tanıdık bir şekilde bir sürü yemek söyledi ve ekledi: "Suyunda fazladan biber ve kırmızıbiber yağı olsun."
 
Ama Chu Wanning aniden kıyafet kolunu çekiştirdi ve sessizce konuştu: "Ben ikiz tencere istiyorum."
*ÇN: İkiz kap/tencere, iki bölmeye ayrılmış oluyor.
 
"Ne?" Xue Meng yanlış duyduğunu düşündü.
 
Chu Wanning'in yüz ifadesi karanlıktı: "İkiz kap, yarısı acı yarısı acısız."
 
Xue Meng: "... Sen buralı değil misin?"
 
"Mn."
 
"Ah." Xue Meng anlayışla başını aşağı yukarı salladı ama Chu Wanning'e baktığında gözlerinde şaşkınlık vardı, "Bu küçük yaşında evinden ayrıldın demek, gerçekten... iç çeker, boş ver." İç çekip garsona döndü: "Peki, o zaman ikiz tencere olsun."
 
Fakat Xue Meng'ın gözlerinde bir tür ısrarcılık vardı.
Beklenildiği gibi, Chu Wanning bunun sadece ona öyle gelmediğini anladı, Xue Meng gerçekten bunu kabullenmek istemiyor gibiydi, yemeği beklerken gereksizce söylenip durdu: "Shidi, ChuanShu'dayken ChuanShulular gibi davranmalısın----- acı yemeyi öğrenmen lazım. İnsanlarla yemeğe çıktığında acı yemezsen nasıl onlarla içli dışlı olacaksın? Bölgenin ağzını bilmesen de olur ama acı yiyip yememen tartışmaya kapalı bir şey. Ah bu arada, sen nerelisin ki?"
 
Chu Wanning: "LinAn."
 
"Oo." Xue Meng düşündü durdu ama güney bölgesi hakkında çok az şey biliyordu, bu yüzden çubuğunun ucunu emerken sordu: "Siz orada tavşan kafası yiyor musunuz?"
 
Chu Wanning daha yanıtlayamamıştı ki Mo Ran gülümsedi ve birden kenardan konuşmaya başladı: "Tabii ki hayır."
 
Xue Meng ona kötü bir bakış attı, Chu Wanning de ona baktı.
 
Mo Ran ustalıkla boş boş çubuklarını döndürürken bir ayağı tahta oturağın üzerinde, bir kolu da dizinde, rahat bir şekilde oturuyordu. İkisinin de tepkisini görünce sırıtıp kafasını eğdi:
"Ne? Ne bu bakışlar? Gerçekten yemiyorlar."
 
Xue Meng Chu Wanning'e dönüp sordu: "Bu doğru mu?"
 
"Mhm."
 
Xue Meng Mo Ran'a kötü kötü bakmaya devam etti: "Ama sen bunu nasıl biliyorsun ki? Hiç gittin mi oraya?"
 
"Yoo." Mo Ran komik bir surat yaptı, "Ama Xia-xiong ve bizim Shizun'umuz aynı yerden geliyor, Shizun'un tavşan kafası yemediğini bilmiyor musun? Mengpo Salonu'nda soğuk yemek seçerken ya yeşil soğanlı tofu ya da tatlı osmantus nilüfer kökü seçer, bana inanmıyorsan bir dahakine kendin bak."
 
Chu Wanning: "..."
 
"Ah, sanırım buna daha önce hiç dikkat etmemişim. Shizun'un kahvaltısını bir kez gördükten sonra bir daha onun tabağında ne var diye bakmaya cesaretim olmadı, çok korkunçtu." Xue Meng çenesini sıvazladı ve keyifsizliğini yüzünde yansıttı, "Shizun'un damak tadı gerçekten kelimelerin de ötesinde. Biliyor muydun? Shizun bildiğin tuzlu tofu pudingi yiyor."
 
Chu Wanning: "..."
 
Konuşurken Xue Meng gerçekten ona dönüp son derece içten ve önemli bir şekilde konuştu: "Küçük shidi, kesinlikle, asla Kıdemli Yuheng'a çekme, yoksa kimse seninle yemek yemek istemez. Unutma, tavşan kafası ve acılı yemeklerin ikisi de zorunludur ve kahvaltıda tofu pudingi yediğinde de sakın tuzlu sosla yeme."
 
"Deniz yosunu ve kurutulmuş karidesi de unutma." Mo Ran ekledi.
 
"Evet, deniz yosunu ve karides de, " Xue Meng ve Mo Ran'ın belirli bir düşmana karşı birleşmeleri son derece nadirdi. "Kesinlikle kabul edilemez."
 
Chu Wanning yüzünde boş bir ifadeyle önündeki bir çift aptala baktı: "Hmm."
 
Yemekler çok geçmeden geldi: taze ve kıtır bambu filizleri, capcanlı renkli yeşil lahana, yumuşak tofu, lezzetli balık filetoları, porselen bir tabağın üstüne titizce dizilmiş ince dilimlerle sarılı kuzu eti, çıtır, altın renge dönecek kadar kızartılmış, üzerine kimyon ve biber serpilmiş et ve kenarda taze yapılmış soya sütü. Küçük masa üzerindeki ağırlıkla gıcırdıyordu.
 
Yemek insanları bir araya getirirdi, özellikle de gudong çorbası gibi neşeli bir yemek; birkaç tabak kuzu eti ve birkaç kap soya sütünden sonra, yoğun buharın arasında Xue Meng'ın ve Mo Ran'ın bile gergin ilişkileri, en azından şimdilik, yumuşamıştı.
 
Xue Meng acı suyu çubuklarıyla aradı: "Oi oi, buraya koyduğum beyin nerede?"
 
"Boynuna bağlı değil mi?" Mo Ran güldü.
 
"Domuzun beyninden bahsediyorum!"
 
Mo Ran çubuklarını haylaz bir sırıtışla ısırdı: "Mhm, ben de ondan bahsediyorum."
 
"Seni lanet it, bana hakaret etmeye cesaret edersin ha---"
 
"Oh hey! Beynin yüzeye çıktı! Yeme vakti!"
 
Xue Meng anlık bir heyecanla tuzağına düştü, bağırarak: "İt pençelerini çek! Çalmayı düşünme bile, o benim beynim!"
 
Chu Wanning kendi küçük taburesinde oturuyor, veletlerin atışmasını izlerken elindeki kaptan sakince tatlı soya sütünü yudumluyordu. Acelesi yoktu; ne de olsa tencerenin acısız tarafı tamamen onundu.
 
Soya sütünü bitirdi ve daha çok istercesine dudaklarını yaladı. Mo Ran gördü ve gülümseyerek sordu: "Küçük shidi sütü sevdi mi?"
 
Chu Wanning bir anlığına az önce kendisine "küçük shidi" diye seslenildiği gerçeğini sindirmeye çalıştı, içten içe, kendisine böyle hitap edilmemesini sağlamanın ihtimalini hesapladı, ihtimalin tam olarak sıfır olduğu sonucuna vardı ve kuru bir sesle ona cevap verdi: "Mn, fena değil."
 
Mo Ran garsona döndü: "Pardon, buradaki shidim için bir kavanoz daha soya sütü istiyoruz."
 
Böylece Chu Wanning memnuniyetle ikinci kavanozunu da içmeye başladı.
Tatlı şeyleri eskiden beri severdi ama daha öncesinde fazla tatlı yemekten bir dişi çürümüştü ve Kıdemli Tanlang dişini düzeltmek için o kadar zahmete girmişti. O zamandan beri Chu Wanning, ince derisinin iyiliği için tatlı şeyleri daha az tüketmeye çalışıyordu.
 
Çocuk bedeninde kalmasının beklenmedik bir faydası dokunmuş, ona istediği kadar tatlı yeme fırsatını sağlamıştı.
 
Mo Ran yanağını eline yaslamış onun yiyişini izliyordu: "Damak tadın aynı Shizun'unki gibi."
 
Chu Wanning hafifçe boğulur gibi oldu ama sakin yüz ifadesini korumayı başardı: "... Shixiong Kıdemli Yuheng'dan mı bahsediyor?"
 
"Aynen." Mo Ran bir gülümsemeyle başını aşağı yukarı salladı ve bir buhar tenceresini Chu Wanning'e doğru itti, "Bunu dene. Bence bunu da seversin."
*ÇN: Google'a bambu buhar tenceresi yazın.
 
Chu Wanning bambu tencereden, dışı yaprakla sarılı buğulanmış çöreklerden birini seçti ve bir ısırık aldı; çörekten ılık buharlar çıktı, yumuşak, yapışkan dışının içerisinde tatlı fasulye ezmesi vardı.
 
"Hoşuna gitti mi?"
 
Chu Wanning onu başıyla onaylamadan önce bir ısırık daha aldı: "Mn."
 
Mo Ran gülümsedi: "O zaman biraz daha ye."
 
Üçü birlikte yemeye devam ederken sohbet ediyorlardı. Chu Wanning aniden az önceki konuyu hatırladı ve dördüncü çöreğini yedikten sonra umursamıyormuş gibi Xue Meng'a sordu: "Bu arada, genç efendi, az önce her kıdemlinin bir lakabı olduğunu söylemiştin. Benim Shizunum olan Kıdemli Xuanji'ye Çöp Kralı deniyorsa, Kıdemli Yuheng'ın lakabı ne?"


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


52   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   54 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.