Yukarı Çık




3   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   5 

           
Merhabalar. Nasılsınız? ^3^

Oy verip yorum yapmadan geçmeyin lütfen. ༼ つ ◕_◕ ༽つ

Keyifli okumalar.~~

----------

 Başkentin yüz Li dışında kalan, batı kenar mahallelerindeki başkent garnizon kampında akşam olmuştu.

Sert Rüzgar Kampı komutanı Zhong He alaylarını karşılamak için bizzat geldi ve Xiao Xun selamlamak için öne çıktı. O daha merasimi bitirmeden önce, Zhong He çoktan onu geride bırakmış, aceleyle arabaya doğru koşup eğilerek selam vermişti: "Sert Rüzgar kampının bu düşük generali¹, Komutan Zhong He, General Fu'yu selamlıyor!"

¹Burada mütevazı bir şekilde amirine saygı gereği kendini alt seviye olarak tanıtıyor.

Sert Rüzgar kampı başkentin en büyük beş askeri kampı arasında ilk sırada yer alıyordu. Zhong He üçüncü derece² bir yetkiliydi ve bu yüzden kendisine çok saygı duyuyordu, ancak Jing Ning Markisi'ne karşı muamelesi daha saygılıydı. 

²Antik Çin'de, memurların konumları ilk sıralamanın en yüksek olduğu, dokuz sıraya ayrılıyordu. Zhong He gerçekten etkileyici olan üçüncü sırada yer alıyordu.

Bandajlı bir el perdeyi kaldırdı ve güçlü ilaç kokusu havaya yayıldı. Fu Shen zırh giymiyor, sadece cübbe giyiyordu. Göğsü ve kolları tamamen bandajlarla sarılmıştı ve bacaklarını örten battaniye ayaklarının aşağısına sarkıtılmıştı. Cildi hafif yeşil bir tonda soluktu, dudakları tamamen kansız ve saçları omuzlarına dağılmıştı. Tüm şahsı tek bir nefese tutunuyormuş gibiydi, hafif bir esintiye devrilecekmiş gibi çok zayıftı. 

Fu Shen selamlamayla ona doğru başını salladı: "Komutan Zhong, son karşılaşmamızdan bu yana iyi olduğunuza inanıyorum. Bu mütevazı kişinin³ uygunsuz davranışını... "öksürür"...mazur görün. Selama geri karşılık veremiyorum."

³ Fu Shen burada kendini "Belli bir Fu" olan "傅某" terimiyle çağırıyor. Bu kendinizi ifade etmenin mütevazı bir yolu (elbette soyadı olan yere Fu ekleyerek), temel olarak kendinize herhangi bir unvan yada onurlu bir deyiş iddiasını çıkararak kullanılır.

Zhong He uzun zamandır onun nasıl ciddi bir şekilde yaralandığı ve artık yürüyemeyeceği haberlerini duymuştu. Ama Fu Shen'in yaralanmasının gerçekten de bu kadar ağır olduğunu asla tahmin etmemişti. Başlangıçta "Fu Shen gerçekten sakatlandı." söylentilerine içtenlikle inanmamıştı. Ancak şimdi bu sahneyi kendi gözleriyle görünce, inanmaktan başka çaresi kalmamıştı. Fu Shen'in şu anki görünümü göz önüne alındığında, orijinal görünüşünü geri kazanmasını bahsetmeyi bırakın- güvenli ve istikrarlı bir şekilde birkaç yıl yaşaması bile bir sorun olabilirmiş gibi görünüyordu.

Zhong He'nin görüşü karadı ve bir ürpertinin baştan aşağı bedenine yayıldığını hissetti. Kederden konuşma tarzı bile değişti: "Jingyuan⁴, senin bu yaralanman... Sen..."

⁴敬渊 (jìng yuān): 敬 = "saygı, selam"; 渊 = "derin uçurum".  Fu Shen'in nezaket isminin kilidi sonunda açıldı! Fu Shen'in yakın arkadaşları ve ailesi dışındaki herkes, ona özellikle saygı göstermek istiyorsa bu şekilde çağıracaktır. (Fu Jingyuan gibi)

Sesi çıkarken titredi ve gözleri kızardı. Sanki Fu Shen yaralanmamış da çok yakında ölecekmiş gibiydi. Fu Shen'in dudaklarının köşesi seğirmeden edemedi ve iç çekti: "Komutan Zhong'un ilgi ve endişesi için çok teşekkürler." Derin bir nefes aldı, "Zhongshan, acele et ve komutan Zhong'un göz yaşlarını silmesi için bir mendil bul."

Yıllar önce Zhong He, Yuan Eyalet ordusunda görev yapmıştı. Fu Tingzhong ve Fu Tingxin ile bir ahbaplık kurmuştu, ve bir şekilde Fu Shen için kıdemli⁵ sayılırdı. Ne yazık ki Fu Shen sonradan Kuzey Yan Demir Süvarileri'ni devralmıştı. Kuzey Sincan'da uzun yıllar harcayıp geri dönmeyi reddettikten sonra, babasının neslinden olan bu eski dostluklar git gide yok olmuştu.

⁵ Çin kültürünün birinin büyüklerine saygı duyması ve küçükleriyle ilgilenmeye odaklanması göz önüne alındığında, aynı zamanda bir akıl hocası ilişkisi anlamına da gelen, senin "büyüğün yada kıdemlin"  olan 长辈 terimi söylenir.

Ancak şu anda, ciddi bir şekilde yaralıydı ve fazlasıyla bitkin ve solgun görünüyordu. Bu görünüm aniden Zhong He'ye durumunu unutturdu. Sadece her zaman  Fu Tingxin'i arkasından takip eden dinç ve hayat dolu çocuğu hatırlayabiliyordu. Sonra Fu Shen'in başında herhangi bir ebeveyni olmadan ve bacaklarının arasında koşturan hiçbir çocuk olmadan, nasıl tamamen yalnız olduğunu düşündü; aslında ona yardımcı ve destek olacak tek bir yakın arkadaşı bile yoktu. Bu genç yaşta nasıl tedavi edilemez bir sakatlığa katlandığını görünce, Zhong He üzüntü ve kederin üstesinden gelemedi: "Hepsi bizim beceriksizliğimiz yüzünden. O zamanlar savaş alanına gitmenizi engelleyemedik. İlerde ahirete gittiğim zaman, babanı ve amcanı görmek için hangi yüze ihtiyacım olacak!"

"Komutan Zhong," Fu Shen bir baş ağrısının geliyor olduğunu hissetti ve arabanın yanından kendine destek aldı. "Çoktan geçmiş olan olaylardan bahsetmeyin. Ben iyiyim, böyle bir keder içinde olmanıza gerek yok." 

Zhong He'ye "Asil Amca" demeyi başından sonuna kadar reddetti, bu yüzden Zhong He düşük bir moral içinde olurken, aynı zamanda Fu Shen'in gerçekten çok soğuk ve ilgisiz olduğunu hissetti. Hava çoktan kararmıştı ve Fu Shen'in takımı başkente girmek için acele ediyordu, böylece ikili burada veda ettiler. Değiştikten sonra iyi Kuzey Yan binicileri, şehir kapıları kapanmadan önce girmek için atlarını başkent istikametine dört nala koşturdular.

.....

Fu Shen'in Pekin'e son geri dönüşü üç ay önceydi. Başkent değişmemiş, her zamanki gibi her yerde yanan ışıklarla birlikte hala canlı ve müreffehti. Eşlik eden Kuzey Yan askerleri başkente nadiren gelme şansına sahiplerdi, bu yüzden yürürken etraflarına baktılar ve sonuç olarak gruplarının hızı yavaş yavaş azaldı. Sokaklardan geçen seyahat takımları gerçekten çok göze batıyordu. Fu Shen, Xiao Xun'u çağırmak için bir el sallamadan ve ona emri fısıldamadan önce, durumu bir gözden geçirdi: "Önce beni resmi konutuma geri gönder, ondan sonra istedikleri gibi etrafı gezmeleri için onları çıkarabilirsin. Fahişeleri ziyaret etmek yada kumar oynamak yok, sorun çıkarmak yok. Herhangi bir harcamayı benim hesabıma yazdır. Şimdi git."

Xiao Xun reddetmeyi düşünmedi bile: "Hayatta olmaz!"

"Sana git dedim, yani git." Fu Shen güçten düşmüş görünüyordu ve sesi çok kısıktı ama sözleri birinin yumruklarını kaşındıracak kadar küçümseyici ve teşvik ettiriciydi: "Xiao Zhongshan, ayaklarımın etrafında dönmeye ve her adımımı takip etmeye devam edersen, itibarımı koruyamayacağım- Eğer bir eşle evlenemezsem, gelecekte yatağımın başında saygılı ve iyi bir evlat olmalısın."

"Ben....."

Xiao Xun bu yaramaz generali bu oyunda yenemedi ve emirlerini ancak mahcubiyetle kabul edebilirdi.

.....

Küçük bir sokaktan döndükten sonra, temiz ve düzenli bir caddeye vardılar. Bu bölge nefis bir zarafetle inşa edilmiş ve görkemli bir hava yayan, sadece değerli ve yüksek soylular için yapılmış konaklardan oluşuyordu. Sıradan insanların evlerinden daha sessiz ve sakindi. Jing Ning  Markisi'nin konutu kuzeydoğu köşesinde yer alıyordu. Eski kahya ve hizmetçiler kapıya gelen arabayı karşılamak için giriş kapılarını açtılar ve tüm hizmetçiler avluda bekledi. Konağın efendisinin astları tarafından getiriliyor olduğunu görünce, hepsi tereddüt etti ve geri yana çekildiler, ileri gitmeye cesaret edemediler. 

Fu Shen Marki olarak damgalandıktan sonra, tek başına yaşamak için Ying Dükü resmi konutundan ayrıldı. Bu büyük konağı hiç umursamamıştı. Hizmetçiler üvey annesi tarafından  Qin ailesinden getirilmiş, her biri buraya gönderildikten sonra aşağı yukarı dört-beş yıl çalışan, yaşlı, zayıf yada hasta insanlardı. Fu Shen bu evi çok nadir kullanıyordu ve hizmetçilerle bir arkadaşlığı yada bağı yoktu. Kısa süreliğine yaşamak için buraya döndüğü bu nadir durumlarda, bu grup insanlar kedi görmüş fareler gibi davranıyor, mutfak ve hizmetçi odalarına çekingen bir şekilde saklanıyorlardı. Kesinlikle zorunlu oldukları görevleri bir yana, asla ortaya çıkıp onun gözüne görünmüyorlardı.

Neyse ki hizmetçiler ondan korksa da, görevlerini ve ev işlerini terk etmemişlerdi. Xiao Xun, Fu Shen'i yatak odasına geri götürdü ve hizmetkarlardan sıcak su istedi. Fu Shen'in cübbesini onun için çıkardı, yüzünü silip temizledi ve yatağa uzanmasına yardım etti. Fu Shen temizlendiği an, derhal köprüleri yaktı⁶ ve Xiao Xun'u doğruca dışarı tekmeledi: "Git yapman gerekeni yap. Birinin senin için gece kapıyı açık bırakmasını sağla. Konağın arkası tamamıyla kanat odalarından oluşuyor, hepiniz orada istediğiniz gibi uyuyabilirsiniz. Muamelede herhangi bir noksanlık olursa kusuruma bakma."

⁶ 过河拆桥 Terimi "Nehri geçtikten sonra, köprüyü parçalamak" yani kabaca biriyle işiniz bittikten, artık ona ihtiyacınız kalmadıktan sonra onu reddetmek anlamına geliyormuş. Burada 'tekmeledi' de aslında mecaz, gerçekten tekmelemiyor, sadece dışarı gönderiyor. Zaten adam zor zanaat yaşıyor nasıl tekmeleyecek. :D

Xiao Xun, Fu Shen'in yüzündeki yorgunluğu ve bitkinliği artık zar zor gizleyebildiğini gördü, böylece başka bir kelime söylemeden, nazikçe anlayışlı bir şekilde ayrıldı.

Öğleden sonra aldığı haplar çok güçlü bir uyuşturucu etkisine sahipti ve Fu Shen başkent garnizonundaki adamlarla sosyalleşmek için bu süre boyunca uyuma isteğine direnmek zorunda kalmıştı. Şu anda artık daha fazla dayanamıyordu; neredeyse tam olarak Xiao Xun gitmek için kapıyı ittiğinde, Fu Shen doğrudan uykulu bir rüyanın içine düşmüştü.

Pencerenin dışından, yaşlı bir hizmetçi bir süre dinlemek amacıyla kulaklarını dikti. Sadece içeriden uzun ve düzenli nefes sesleri geldiğinde parmak uçlarına basarak gizlice oradan ayrılmıştı. Aşçının efendi uyandığı zaman servis etmek için, kolay sindirilebilir bir congee hazırlamasına ve ocakta tutup sıcak kalmasını sağlamasına izin verdi. 

Fu Shen ve beraberindekiler aydınlıkta seyahat ettiler ve uygun yolları kullanarak başkente yürüdüler. Bu yüzden onların geliş haberi sarayın ve saray mensuplarının kulağına hızla aktarıldı. Yine de şu anda kimse ziyaret etmemeliydi, böylece yaşlı hizmetçi Xiao Xun ve diğerlerini gönderdikten sonra, ana girişi kapattı ve sadece köşede bir kapıyı açık bıraktı. Ancak kim Fu Shen'in uykuya daldıktan sonra daha bir saat geçmeden, Jing Ning Markisi'nin resmi konutunun kapısının dışarıdan ısrarcı ve güçlü bir çarpmayla çalınacağını bekleyebilirdi?

Kapıcılar saygısız olmaya cesaret edemedi ve haber vermek için içeriye aceleyle koşturdular. Evdeki tek işe yarar olan eski hizmetçi, hantal bacaklarıyla kendini olabildiğince hızlı bir şekilde sürükledi. Tam başardığı anda, kişisel kılıçları bellerinde asılı, ağır atlara binmiş siyah kıyafetli bir grup adam görüş açısına girdiğinde kaskatı kesilip şoka uğramıştı. Yaşlı hizmetçi düpedüz dehşet içindeydi: "B... Bu beyefendilere sorabilir miyim..."

İnsan topluluğu kendi iradesiyle kenara ayrıldı. Uzun boylu ve heybetli endamıyla bir adam kalabalığın arasından sıyrılıp ortaya çıktı, atını saçaklı gölgenin dışında kalan ışıkta durdurdu. Tam o anda, koyu mavi kıyafetlerindeki bulut desenleri, dalgalanan su gibi parladı ve titredi. Dış cübbesinin arkasındaki gümüş işlemeli pegasi⁷ uçuş için hazırlanarak kanatlarını yaydı. Ay ve lambaların ışığı ince dudakları ve gülümseyen gözleriyle güzel bir yüzü aydınlattı. 

⁷Bunun ne olduğunu anlamadım o yüzden ing halini bıraktım. Pegasus da olabilir kanatlarını açmış gibi betimleniyor ya. Ama emin değilim. 

"Yaşlı adam⁸, paniğe gerek yok." Kibarca selamlayarak başını salladı ancak ses tonu kibirle doluydu. "Uçan Ejderha Muhafızı Kraliyet Müfettiş Temsilcisi⁹ Yan Xiaohan, Majesteleri'nin kararnamesini takiben tanınmış bir doktorun Jing Ning Markisi'nin yaralarını görmesi için özel olarak çağırdı. Seni biraz rahatsız edebilirsem gidip Marki'ye haber ver."

⁸老人家 terimi yaşlı erkek yada kadınlar için kullanılan nazik bir terim. 

⁹Oww, adamımız sonunda geldi. 飞龙卫  terimi tam anlamıyla "Uçan Ejderha Muhafızı" anlamına geliyormuş, çevirmene göre imparator için doğrudan bir imparatorluk muhafızı terimi olabilir.

Yaşlı hizmetçi üniformalar arasındaki farklı yetkilileri çıkaramamıştı ama onlarca yıl iki farklı resmi konuta hizmet etmişti ve "Yan Xiaohan" ismini çok iyi tanıyordu.  Aniden kalbi göğsünde güm güm çarpmaya başladı ve kaçamaklı sözlerle oyalamaya çalıştı: "Bu... efendim uzun ve zor bir yolculuğu yenice tamamladı ve bedeni zaten yaralı. Az önce çoktan uykuya daldı, bayım, görüyorsunuz--"

Saraydan kırsal bölgeye, Uçan Ejderha Muhafızları'nın her zaman zulümle zorbalık ederek davrandığını bilmeyen tek bir kişi yoktu ve hatta onları durdurmaya cüret edecek kişiler daha azdı. Yan Xiaohan ona küçümser bir biçimde göz attı. Dizginleri tutan el soluk ve zayıftı. Cübbesinin kol yenleri kaydı ve işlenmiş demirden yapılmış küçük bir buz kadar soğuk kol zırhı ortaya çıktı. Yüzünde hafif bir gülümsemeyi taklit ederek sordu: "Ne o, bu yaşlı adam Marki'nizle tanışmamdan çok mu korkuyor?"

Gerçekten tam isabet.

Bu başkentte bir sır değildi. Sol Kutsal Savaş Ordusu¹⁰ Generali, Uçan Ejderha Muhafızı Kraliyet Müfettiş Temsilcisi Yan Xiaohan, son yıllarda başkentin en güçlü ve tehlikeli yetkilisiydi. Ayrıca herkesin kaçınmak için ellerinden geleni yaptığı imparatorluk sarayı uşağı, imparatorun gözü ve kulağıydı. Üstelik daha da berbat olanı, o ve Jing Ning Markisi birbirleriyle çatışmak için doğmuştu. Uzun zamandan beri uyumsuz olmuşlardı, değiştirilemez bir çift baş düşman. Aralarında herhangi bir buluşmanın kavgayla sonuçlanacağı ve imparatorun bile onları durduramayacağı söylenirdi. Sadece bu yıl, üç ay önceki bir sabah toplantısında iki adam, tüm askeri birlikleri denetlemek ve ikamet etmek için imparatorluk sarayı temsilcisi gönderilmesi konusu üzerine çatışmaya girdiler. Bütün önemli bakanların önünde, birbirlerini gerçekten yarım saat boyunca alaya aldılar ve neredeyse halka açık bir yumruklaşma müsabakası haline geldi. İmparator o kadar öfkelenmişti ki imparatorluk mürekkep taşını parçaladı. Sadece iki adamı da yarım yıllık bir para cezasıyla cezalandırdıktan ve Fu Shen'i Kuzey Sincan'a aceleyle geri gönderdikten sonra mesele halloldu. 

¹⁰ 神武军 yada "Kutsal Savaş Ordusu" Tang Hanedanlığı döneminde, temel olarak sırasıyla tahtın Sağ ve Sol Elleri varsayılan iki liderin bulunduğu İmparatorluk Muhafız birlikleriydi. Yan Xiaohan'da bu birliklerin 'Solcu' olan tarafının lideri. 

Şimdi çarkıfelek tersine dönmüştü; Fu Shen başkente korkunç sıkıntılar içinde dönmüşken, Yan Xiaohan hala aynı yüksek statüye ve güçlü konuma sahipti. Eğer bu kişisel meselelerden intikam almaya karar verirse, Marki'lerinin bedeni buna nasıl dayanabilirdi!

Yaşlı hizmetçinin vicdanı sızlıyordu, yüzünde korku ve dehşet vardı: "Bu önemsiz kişi cüret edemez. Sadece benim Marki'm gerçekten herhangi bir işkenceye katlanmaktan aciz durumda, efendimin merhametini rica edebilir miyim."

Bu konuşma süresinden yararlanan Yan Xiaohan, Jing Ning Markisi'nin resmi konutunun etrafına bakındı. Avlu düzenli ancak ıssızdı. Hizmetkarların bakımının izleri görülebiliyordu, ama yine de bir yaşanmışlık havasının eksikliği hissediliyordu. Fark edilmez bir iç çekti ve bir taviz verdi: "Onun için sorun çıkarmaya gelmedim... Boş ver, onu haberdar etmene gerek yok. Sadece ona bir göz atmak için gireceğim ve sonra gideceğim." 

Yaşlı hizmetçi ısrar etti ama gerçekten işbirliğinin dışında kaldı ve sadece ona izin vermek için geri çekilebilirdi. Bir fener yaktı ve önde bir yola yönlendirdi. Yan Xiaohan beraberindeki Uçan Ejderha Muhafızları'nın aşırı insan bulunmasını önlemek ve herhangi bir yanlış anlaşılmaya sebep olacak hareketten kaçınmak için avluda kalmalarını sağladı. Bir tek konağın içine girmesi için sıska ve nazik bir bilim insanı gibi görünen genç bir adamı getirdi. 

Marki'nin muazzam konağı tamamen boştu. Bahçede birkaç ağaç dikiliydi. Başkentin kasvetli sonbaharının tamamı bu avluya inmiş gibi, temizlenmeden bir süre boyunca düşen yapraklar yoğun bir şekilde birikmişti. Hava şu anda karanlıktı, diğer avlular sessiz ve ıssızdı. Zifiri karanlık konutu kapladı. Sadece ana odanın camından sızan zayıf ve soluk sarı bir parıltı ıssızlığa bir ipucu ekliyor gibi görünüyordu. Yan Xiaohan hala kendini tutabiliyordu, ama yanında yürüyen genç adam fısıldayarak başını tekrar tekrar sallamıştı: "Böylesine bir geçmişe ve değere sahip Jing Ning Markisi'nin, evi nasıl böyle..."

Yaşlı hizmetçi sempati duydu ve derinden bir iç çekti: "Marki uzun yıllardır sınırı koruyor ve çoğu zaman üç ya da beş yıl evine geri dönemiyor. Ailede ev işlerini yönetecek ve idare edecek nazik ve bilge bir hanım yok. Geriye kalansa, Marki'nin ilgisini ve yükünü paylaşmaktan aciz olan biz eski işe yaramaz kişiler..."

Durmadan boş konuşmaya devam ederken, bu konuklara ana girişin kapılarını açmak için uzandı ve ikisini oturmaya davet etti. Tüm lambaları yaktı ve diğerlerine çay hazırlamalarını emretti: "İkiniz lütfen burada bekleyin, ben gidip Marki'yi çağıracağım."

Sanki yüksekten yere ağır bir şey düşmüş gibi, batı tarafındaki iç odadan boğuk bir 'pat' sesi çıktığında, konuşmayı neredeyse bitirmemişti. Yaşlı hizmetçinin eli titredi. Tam yanında duruyor olan Uçan Ejderha Muhafızı İmparatorluk Temsilcisi rüzgar kadar hızlı hareket ettiğinde, göz açıp kapayıncaya kadar iç odaya aşırı bir çabuklukla gittiğinde, henüz tepki verememişti.

---------

Bölümün sonu.

Acaba yine kavga edecekler mi? Bu arada kısa cümleleri çevirmekten büyük zevk aldığımı söylemiş miydim? Mesela: "Yes."  ƪ(˘⌣˘)ʃ


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


3   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   5 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.