Yukarı Çık




72   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   74 

           
Bölüm 73: Bu Saygıdeğer Kişinin Kafası Karışık


Mo Ran ile böyle aniden karşılaşınca gözlerini kırpıştırdı. Bu, Mo Ran tutuklandığından beri ilk defa yüz yüze karşılaşmalarıydı. 
Xue Meng'in diğerleri karşısında onu nasıl savunduğunu hatırlayınca elinde olmadan ona gülümsedi fakat Xue Meng bu sırıtış karşısında şok oldu ve ona iğrenmiş gibi baktı, sözleri aşağılayıcıydı, "Ne yapıyorsun? Neye bakıyorsun? Neden gülümsüyorsun? Burada gülümseyecek ne var!"

"... Seni selamlıyorum."

"İğrenç!"

Mo Ran: "......"

Böyle bir cevap, Mo Ran'ın muhabbet açma çabasını öldürdü, Shi Mei bir süre dalgın dalgın mırıldandı ve cevap almak için daha fazla baskı uygulamadı, sadece Xue Meng'e gülümsedi, "Genç efendi, sizi kim rahatsız etti?"

"Kim olabilir? BAŞKA KİM OLABİLİR!! Utanmaz! İğrenç! Alçak! Edepsiz!"

Mo Ran iç çekti, "Kafiyeli değil."

"KİMİN UMURUNDA! O KADAR HARİKAYSAN KENDİN YAPSANA!"

"Harika değilim, kültürsüzüm ben." Mo Ran kıkırdadı, "Hadi, söyle. Seni kim kızdırdı?"

Shi Mei gülümsedi: "Bahse girerim yine dashixiong."

"Kahrolası dashixiong! CANAVAR! SAPIK! Eğer bu kadar kolaysa neden frengi kapmadı?! Umarım kafası yaralanır, ayağı iltihaplanır, gözleri ve burnu çürür, sonra görelim onu kim beğeniyor, o alçak, utanmaz, edepsiz... "

Mo Ran: "...... "

Xue Meng'in kısır döngüye girdiğini gören Shi Mei onu hızlıca durdurdu, arkasını işaret etti," Şş, bak, sevgili dashixiong ve o kadın kültivatörler geldi——"

"!!!" Xue Meng yerinde zıpladı, kendinden emin surat ifadesi yerini endişeye bıraktı. Sessizce "pis zampara" diye lanet okudu ama hırpalanmış bir köpek gibi kuyruğunu bacağının arasına kıstırarak çekip gitti. Başını hala dik tutmak istediği için arkasına dönüp seslendi, “Birden yapılması gereken bir işim olduğunu anımsadım, ben önden gidiyorum!”

Mo Ran, tüyüp görünürden kaybolmasını izledi ve hayrete düştü, “Vay, bu dashixiong işini biliyor! Onu gerçekten böyle korkutabilmesi...”

Shi Mei gülmemeye çalıştı, “Geçen, restoranda karşılaşıp çekiştiklerinden beri böyle. Sanırım belasını buldu.”

“Harika, harika. Bir ara onu kendi gözlerimle görmeliyim. " Bu sözcükler ağzından çıkarken aklına çoktan bazı fikirler gelmişti. Eğer bu adam Xue Meng'in böyle saklanmasına neden oluyorsa, bu" dashixiong" denen kişi aklındaki kişinin ta kendisiydi. 

Ama Xue Meng'in görüntüsüyle eğlenmenin zamanı değildi. Xue Zhengyong ve Xuanji çoktan Yinlu Pavilyonu’na varmışlardı, Şeftali Çiçeği Pınarı efendisi, Kuş Tüyü Kabilesi’nin Kıdemli Ölümsüzü, ile sakince On Sekiz'in cinayetini tartışıyorlardı. 
Kuş Tüyü Kabilesi’nin Kıdemli Ölümsüzü hemen hemen ilahiydi; parıldayan ruhani ışık vücudunun etrafında dönüp onu sarıyordu. Ve ne kadar zarif ve hassas bir genç kız gibi gözükse de cennet bilir kaç yaşındaydı. 

Olayı sakin bir tonla Xue Zhengyong'a açıklıyordu ki kişisel yardımcısı içeri girdi ve kısık bir ses tonuyla gelişmeleri bildirdi, "Kıdemli Ölümsüz, onları getirdik." 

"İçeri gönder." 

Mo Ran ve Shi Mei sıcak pavilyona girdiler, etrafı taradılar, Xue Zhengyong'u elinde o kötü şöhretli yelpaze ile diğerleriyle konuşurken buldular ve hemen seslendiler, "Amca!" 

"Evladım, evladım." Xue Zhengyong onları duydu ve etrafa bakındı. Gözleri aydınlandı ve onları işaretle yanına çağırdı, ardından da kendi omuzlarına vurdu, "Gelin, amcanızın yanına oturun…" 

"Onu ben öldürmedim…" 

"Tabii ki sen değildin, tabii ki." Xue Zhengyong aralıksız olarak iç çekti, "Kim bilir bu yanlış anlaşılma nasıl ortaya çıktı. Kıdemli Ölümsüz az önce bana her şeyi anlattı, ve bu sefer buraya gelişim sizin masumiyetinizi kanıtlamanıza yardım etmek için. Ah, cennet ruhunuza merhamet etsin, ne kadar mazlum göründüğünüze bakın." 

Mo Ran’ı kendine doğru çekti, Kuş Tüyü Kabilesinin Kıdemli Ölümsüzü de onları durdurmadı, hareketsiz gözlerle ikisini izledi.

Mo Ran, Kıdemli Xuanji’yi de selamladı ve hızlıca Xue Zhengyong'un yanına oturdu. 
Fakat Xuanji’nin, öğrencisi Xia Sini’nin orada olmadığını hemen fark etmemesi ve sadece Mo Ran’a başını sallaması Mo Ran’ı meraklandırdı. 

Soruyu soran kişi ise Kuş Tüyü Kabilesi’nin Kıdemli Ölümsüzü oldu, “Eh? Diğer çocuk nerde? Xia isimli olan.”

“Ah, aynen." bununla beraber Xuanji de kendine geldi, "... Benim öğrencim nerede?"

Mo Ran, Xia Sini’yi açıkça umursamadığını görünce biraz üzüldü," Shidi'm hala kilit altında. Size saygılarını iletti."

"Öyle mi." Xuanji başı ile onayladı, “Neden gelmedi?”

Mo Ran kısaca cevapladı, “Yemek pişiriyor.”

“......”

Xue Zhengyong bir an afalladı, ardından güldü, “Yemek pişirmek, adını temize çıkarmaktan daha mı önemli?”

Xuanji de sırıttı, “Ne kadar da beklenmedik bir şekilde vakit geçiriyor. Bu görüşme bittiği zaman onu kontrol etmeye gideceğim.”

“Gerek yok. Görüşme bitince yemek yiyeceğiz.” dedi Mo Ra, “İstediğiniz şekilde sorgulayabilirsiniz ama hadi şu işi hemen bitiriverelim gitsin.”

Böylece Xue Zhengyong konuştu, “Kıdemli Ölümsüz, az önce konuştuğumuz konuya geri dönelim. Şu nasıl: Sektimizde hap rafine etmekte ustalaşmış bir kıdemli var. Buraya gelmeden önce ondan birkaç doğruluk hapı rafine etmesini istedim.”

“Doğruluk hapı?” Kıdemli Ölümsüz bunu işittikten sonra biraz şaşırdı ve zarafetli kırmızı parmağını hafifçe dudaklarına değdirdi, “Bu hap ölümlülerin gerçekleri söylemesini mi sağıyor?”

“Doğru.”
Kıdemli Ölümsüz oldukça şaşırmıştı, “Bu hap için gereken malzemeler karışık ve rafine etmesi zor, burada Şeftali Çiçeği Pınarı’nda böyle bir hapı üretmek en az bir ayın yarısını alır. Lordumun böyle tıbbi bir uzmanı olması beni çok etkiledi, neden onu yanınızda getirmediniz?”

“Kendisi asosyal ve başkalarıyla yolculuk etmeyi sevmez." diye cevap verdi Xue Zhengyong, “Haplar çoktan rafine edildi ve güvercinler aracılığıyla Şeftali Çiçeği Pınarı’na on gün içerisinde gönderilecek. O zaman geldiğinde Kıdemli Ölümsüz hapların ne kadar güçlü olduğunu test etmeye gelerek genç öğrencilerine denetsin. Gerçekler ardından ortaya çıkacaktır.”

“......” Kıdemli Ölümsüz bir an üzerinde düşündü ve başını eğdi, “Bu makul.”

Xue Zhengyong rahat bir nefes aldı ve gülümsedi, “Eğer durum böyleyse, hapishane mağarasına gidip diğer öğrenciyi almama müsaade edin.”

“Durun.”

“Bir şey mi oldu?”

"Bu mevzu çözümlenene kadar, Mo Ran ve Xia Sini hala şüpheli." dedi Kıdemli Ölümsüz, "Sekt liderinin garantisi olsa bile bu saygıdeğer, ikisinin serbest kalmasına izin veremez."

Xue Zhengyong bunu duyduğunda yelpazesini PAT! diye kapattı. Yüzünde hala bir gülümseme olmasına rağmen gözleri soğuklaşmıştı, "Şimdi, bu biraz samimiyetsiz oldu, Kıdemli Ölümsüz." 

Kuş Tüyü Kabilesi’nin Kıdemli Ölümsüzü bakışlarını kaldırdı ve bir çift kırmızı göz ile ona baktı, "Xue-zunzhu kararımızdan memnun değil mi?" 

"Tabii ki. Sektime ait iki öğrenciye suçlu hükmü verilmedi, ayrıca ben ve Kıdemli Xuanji’nin gözetimi ile güvencesi üstlerinde bulunuyor ise Kıdemli Ölümsüz neden bu kadar onları tutuklu tutma niyetinde?”

"Gerçek gözaltında değiller." dedi Kıdemli Ölümsüz soğukkanlılıkla. "Asla onlara kötü muamele göstermedim ve günlük yemekleri kesintisiz verildi. Sadece hareketlerini kısıtladım, gayet makul."

Xue Zhengyong hala gülümsüyordu, ama gülümsemesi soğumuştu
"Makul mu? Anladığım kadarıyla, kodes mağarası ne güneşi ne de ayı görüyor, orası suçluları açıkça suçlu olarak mahkum etmek için bulunuyor. Kıdemli Ölümsüzün bir kere dudak şaplatarak makul olduğuna karar vermesi ne kadar da etkileyici.”

Etrafta Kuş Tüyü Kabilesi muhafızları vardı ve savunmak için hemen geldiler, "Xue-zunzhu, lütfen dediklerinize dikkat edin!"

“Ne, uygunsuz bir şey mi söyledim? Kıdemli Ölümsüzünüzü ne küçümsedim ne de ona küfür ettim, söylediğim her şey doğruydu. Sözlerim, sadece bir konuğun kibarlığından yoksundu, ama makuldu. "

Kuş Tüyü Kabilesi halkı Xue Zhengyong'un cevabını duyunca daha öfkelendi,
“SEN——!”

Yeşim gibi göz alıcı beyaz bir el ona uzandı ve onu durdurdu. Kıdemli Ölümsüz kafasını kaldırdı ve Xue Zhengyong’a kızdı, “Bir zamanlar ölümlüler aleminde, Sisheng Zirvesi’ndeki Xue-zunzhu’nun kalleş bir adam olduğu hakkında bir söylenti duymuştuk, ruhani olarak güçlü biri olmasına rağmen eğitim konusunda eksik ve kelimeleri ayrıştırmakta pek iyi değil diye. Fakat bugün, bu saygıdeğer bu söylentilerin bize yalan söylediğini düşünüyor. Xue-zunzhu, siz ne kadar da haklısınız.”

Xue Zhengyong da ona gülümsedi, ama gözlerinde neşeden iz kalmamıştı, “Ben sadece kaba bir adamım, umarım ki Kıdemli Ölümsüz aldırış etmez.”

Kuş Tüyü Kabilesi’nin Kıdemli Ölümsüzü sırıttı, elini kaldırdı ve bir mandalina aldı, sonra mandalinayı çok dikkatli bir şekilde soydu ve Xue Zhengyong’a uzattı, “Öyleyse neden siz ve ben, ikimiz de bir adım geri atmıyoruz. O ikisine önceki aynı özgürlüğü vermem imkansız ancak hapishanede kalmaları kesinlikle uygun değil.  Bu saygıdeğer, Xia Sini'nin şu anda serbest bırakılmasını emredecek ve Mo Ran ile Xia Sini’nin kaldıkları yer Lingxiao Pavilyonu’nuna taşınacak. Bu, misafirleri ağırlamak için bir yer, fakat tek bir şey var, onların gözetim altında tutulması için birilerini göndermem gerekiyor, o ikisinin pavilyondan yarım adım çıkması bile yasak olacak. Bunu kabul ediyor musunuz?”

Xue Zhengyong bir an sessiz kaldı, sonra elini kaldırdı ve bir an duraksadıktan sonra mandalinayı aldı.

Lingxiao Pavilyonu’nun misafir ağırlamak için bir yer olduğu söylense de, Şeftali Çiçeği Pınarı’nda genellikle misafir olmazdı. Bu nedenle, pavilyonun içi uzunca bir süre ihmal edilmişti. Kıdemli Ölümsüz onların bu yere taşınmasına izin verdiğinden, Mo Ran oraya gidince önce bir temizlik yapmayı planladı, her şey temiz ve düzenli olduğunda ise Xia Sini'yi almaya gidecekti.

Xue Zhengyong ve Xuanji’nin hala tartışılacak şeyleri vardı, bu yüzden birkaç Kuş Tüyü Kabilesi üyesinin gözetimi altında Lingxiao Pavilyonu’na ilk olarak Mo Ran ile Shi Mei geçti.

Lingxiao Pavilion, Şeftali Çiçeği Pınarı’nın kuzeybatısında yer alıyordu. Dışarıda, çiçekler ormanlar gibi boldu, gökyüzü hava kararırken ışıl ışıl parlıyordu.

“Burası iyi bir yer. Şimdi artık burada kalınca haksızlığa uğradığımı da düşünmem.” dedi Mo Ran, mutlulukla.

Shi Mei iç çekti, “Nasıl haksızlığa uğradığını hissetmezsin? Siz ikiniz tabii ki kimseyi öldürmediniz fakat masumlar suçlandı. Shizun’un gelmemesi çok kötü. Eğer gelseydi, sorguya çekmek için Tianwen'i kullanabilirdi ve gerçeklerin ortaya çıkması için doğruluk hapına ihtiyaç kalmazdı.”

“Haha, demek Shi Mei işlerin öyle basit olduğunu düşünüyor. Tianwen kutsal bir silah ve gerçeği ortaya çıkarma yeteneğine sahip olsa da, etkili olup olmadığı tamamen büyüyü kullanan kişinin sorgulama niyetine sahip olup olmamasına bağlı. O kuşlar, Shizun'umun beni sorgulamasına izin verir mi? Sence ona inanırlar mı?”

“... Doğru."

Güneşin batmak üzere olduğunu gören Mo Ran, Shi Mei’in de yardımıyla evi toparlamaya başladı.
Gerçekten garipti. Mo Ran anca evi temizlemeyi bitirdikten sonra dinlenip çay içmek için oturduğunda fark etti, o şu anda Shi Mei ile yalnız vakit geçirdiği için ne gizli bir sevinç hissediyor, ne de onu büyüleyici buluyordu.

Mo Ran bunu fark eder etmez boğuldu ve neredeyse çayını tükürüyordu.

Shi Mei şaşkınlıkla sıçradı, "Ne oldu?”

"H, hiçbir şey." Mo Ran ısrarla ellerini salladı, fakat zihni karışıktı.
Acaba o kadar zamandır Chu Wanning‘in öğrencisi olduğundan onun da mı ruhu sarsılamaz hale gelmişti? Şu Lingxiao Pavilyonu'na bir göz atın. Issızdı, kimsecikler yoktu, şeftali çiçekleri sallanıyordu ve bekar erkekler birbirleri dışında yalnızlardı. Bunlar eğer geçmişte olsaydı ciddi meselelere inmeden önce kesinlikle Shi Mei ile flört ederdi.
Son zamanlarda neyi vardı böyle? Bu kadar temiz bir zihin; böyle olmamalıydı...

Mo Ran kafasını kaşıdı.
Shi Mei gözlerini kırpıştırdı.
Dört göz karşı karşıya geldi ve Mo Ran sersemce gülümsedi, gamzeleri değerli ve sevimli, “Dışarıdaki şeftali çiçekleri çok güzel, gidip senin için bir dal koparayım.”
"Bitkiler de hisseder, bırak dallarında düzgünce çiçek açsınlar.” dedi Shi Mei.
“Hm… Çok haklısın. O zaman, o zaman onları koparmam!”

Sessizce oturdular ve Mo Ran bir muhabbet konusu bulabilmek için elinden gelen her şeyi denedi, ama fark etti ki birbirlerini gördükleri günlerin sayısı azalmıştı, şu an aslında konuşmaya değer bir şeyleri yoktu.
Yukarı baktığında, birden Shi Mei’de konutu temizlemesine yardım ettiği için ince bir ter parlaklığı oluştuğunu gördü. Dayanamayarak kıyafetinden bir mendil çıkardı ve ona verdi.
"Terini silmen için.”
“.......” Shi Mei ona bakmak için bakışlarını alçalttı ve Mo Ran'ın mendili gergin bir şekilde sıktığını görünce gülümsemeden edemedi, nazikçe cevap verdi, “Teşekkür ederim.”
Böylece mendili aldı ve alnını hafifçe sildi.

Kumaşın verdiği his hafif ve yumuşaktı, en iyi ipekten dikilmişti, Shi Mei kullanıldıktan sonra konuştu, "Mendili sana geri vermeden önce götürüp yıkayayım."

"Tamam tamam." Mo Ran hemen cevap verdi. Onun Shi Mei'e olan nazikliği, şimdiye iliklerine kadar işlemiş, artık doğuştan bir beceriye dönüşmüştü, “Sevdiysen, geri getirmesen de olur."

Shi Mei kahkaha attı, "Bu muhtemelen doğru değil, bu mendilin ne kadar iyi yapıldığına bak..." dedi. Mendili açıp geri katlamak için kırışıklıkları düzeltti.
Narin, beyaz ve hassas parmaklar açılmış mendilin üzerinde gezinirken Shi Mei şaşkına döndü ve kısık bir "ha" sesi çıkardı.

“Ne oldu?”

Shi Mei duraksadı ve bir gülümsemeyle baktı, "A-Ran bana gerçekten bu mendili mi hediye etmek istiyor?”

“Eğer sevdiysen alabilirsin. Benim olan aynı zamanda senin de.” Mo Ran çok cömertti.

Shi Mei'nin gözleri gülüyordu, "Budaya ibadet etmek için başkalarından çiçek ödünç almak. Shizun'un öğrenip seni kırbaçlayacağından korkmuyor musun?"

"Ha?"  Bu sefer Mo Ran'ın şaşkına dönme sırasıydı. "Budaya ibadet etmek için çiçek ödünç almakla ne demek istiyorsun? Shizun’un bununla ne ilgisi var?"

“Kendin bak.” Shi Mei'nin tonu biraz anlaşılmazdı, "Böylesine büyük bir haitang çiçeği, Shizun ne zaman sana kendi mendilini verdi?”

---------------
Çeviri: Xiukei


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


72   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   74 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.