Yukarı Çık




16   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   18 

           
BÖLÜM 17

"Kaçacak mısın?" diye Bern alay etti. "İnsanlar damarlarından akan sığ kanı gizleyemeyeceğini söylediler. Aynen göçebe annen gibisin, değil mi?" 

'Şıp, şıp…' 

Kitabın köşesi Raytan'ın alnını yarmıştı ve koyu, kırmızı kan aşağı doğru damladı. 

Kızıl sıvı irisleriyle aynı çarpıcı tondaydı. Sezh, üvey kardeşleri daha sonra hareketlerinden çok pişman olacağından her şeyini ortaya koymaya cesaret etti. 
 
'Bir gün, Bern bugün yaptıkları için çok üzgün hissedecek. Dürüst olmak gerekirse, Raytan'ın yerinde olsaydım, sanırım ilk onu öldürürdüm.'

Ancak Bern, Raytan’ın gerçek yeteneklerinden habersizdi ve bundan beş yıl sonra uygulayacağı vahşetler hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Cahilliği yüzünden Bern, onlarla alay etmeye devam etti. 

"Kaçacaksan, neden anneni de almıyorsun? Muhtemelen sokakta biraz ucuzca dans eder, peki yanında para için dilenmeye ne dersin?" 

Bern'in grubu onunla birlikte güldü. 

"Bunu düşün, Raytan. İmparatorluk Sarayında yaşamaktan hiçbir yarar elde edemeyeceksin."

'Hayır… Aslında Raytan en büyük yararı burada yaşamaktan sağlıyor.''

'İmparatoru ve tüm potansiyel mirasçıları taht için öldürerek kendisini İmparatorluk Sarayındaki tek adam bırakarak büyük bir avantaj elde edecek… Tabii ki, bu kez ölüler arasında olmayacağım…'

Sezh fikirler için genç beynine olabildiğince hızlı bir şekilde saldırdı, durumu yatıştırmak için neler yapabileceğini umutsuzca çözmeye çalışıyordu. 

Bu arada, Bern'in gevelemeleri giderek Raytan'ı daha da sinirlendiriyordu, kıpkırmızı gözlü prensin, dudaklarını kan lekesi olana kadar ısırmasına neden oldu. 

Sezh başını iki yana salladı ve eldeki duruma odaklanmak için kendini teşvik etti. Önceki yaşamında yaptığı tek şey olan kendi iyiliği hakkında endişelenmek, şimdi mesele değildi. Eğer eskisi gibi on iki yaşında bir kız olsaydı, kaçmış ya da zaten ağlamış olurdu. 

Bunun yerine, bu küçük bedende daha önce tüm bunlardan ve daha fazlasından hayatta kalan, daha olgun, on yedi yaşında bir Sezh vardı. Durum ne kadar korkutucu olursa olsun, artık kaçmayacak ya da ağlamayacaktı. Şu anda, aklında sadece bir düşünce vardı. 

'Raytan Ağabeyin ayrıcalığını şimdi kazanmalıyım!' 

"Ya da belki seni ve sokak dansçısı anneni saraydan çıkarmadan önce merhamet için nasıl ayaklara kapanacağınızı prova etmeye başlamanız gerekir mi?" 

“…”

"Hadi, dizlerinin üstüne çök ve yalvar. Affımı dilediğine pişman olmayacağına emin olacağım, çünkü ben cömert biriyim." 

Bern, Raytan’ın göğsüne dokunduğunda yapmacık bir şekilde gülümsedi. 

Raytan'ın, yüzüne damlayan kan kadar kırmızı gözleri arkasında, kavrulmuş, anlaşılmaz duyguların çalkantılı bir karışımı vardı. Sezh'in hatırlayabildiği kadarıyla nadiren karşı koymuş olmasına rağmen gözleri hayat dolu bir şekilde parladı. Bakışlarındaki canlılığa ve meydan okumaya rağmen, şartlar ne kadar kötü olursa olsun neredeyse hiç misilleme yapmadı. 

'Ona vurursan, bunu kabul eder. Onu bir göle istersen, o zaman sadece göle düşer.'

Aynı şey eski Sezh için de söylenebilirdi. İnsanlar onunla ne zaman konuşsa ya da ona küfür etse, o hep bir oyuncak bebek gibi tutukluk yapıp tamamen hareketsiz dururdu.

Sezh birdenbire bir aydınlanma yaşadı. Bu olay, muhtemelen Raytan’ın isyanının alevlerini tutuşturacak birçok olaydan ilkiydi. 

'Bu, Leydi Lise'nin ölümünü, şimdiye kadar dayandığı tüm bastırılmış öfkeyi patlatan kıvılcım yapar mı?' 

Durumun olası tehlikelerini çabucak fark etmesi, onu bir karar vermeye sevk etti.

'Bu sefer de büyük bir kavga çıkacak gibi görünmüyor. Raytan orada durup yine izin verecek gibi görünüyor, bu da Bern ve ekibinin ondan kurtulmak için zamanlarını boşa harcayacağı anlamına geliyor.'

'O zaman araya gireceğim yer burası! Raytan Ağabeyin tarafını tutarak öne çıkacağım ve buna bir son vereceğim! Benim için büyük bir kayıp olmamalı.' 

En azından Sezh böyle düşünmüştü.

'Kavga edeceğimizi sanmıyorum. Her zamanki gibi olacak ve şimdiden daha kötüsü patlak vermeyecek. Müdahale edersem bu onların dikkatini dağıtmaya ve erkek kardeşlerimin Raytan'ı rahatsız etmelerini engellemeye yeter. Belki o zaman bana hoşnutlukla bakmaya başlar.'
 
"B- Bern Ağabey, " Sezh, Raytan'ın önüne geçti ve minyon bedeniyle onu elinden geldiğince korudu, "Lütfen dur." 

"Ne halt ediyorsun?" Bern, önünde durma cüretine sahip olduğu için bir ucubeymiş gibi ona güldü.

Tek eliyle Sezh'in uzun, sarı saçlarını yakaladı. 

'Seni pislik. Kötü biri olduğunu her zaman biliyordum. Bu kesinlikle doğru.'

'Geçmişte, Bern sadece Raytan'ı değil zaman zaman beni de taciz ederdi. Bugünün hedefi Raytan olsaydı, o zaman yarının avı ben olurdum, ve sonra ertesi gün tekrar Raytan ile başlayarak döngü devam ederdi.'

'Sanırım daha doğru bir ifadeyle, her zaman zorbaların elebaşıydı ve soğuk pirinç1 ile şımarık pirinç2'nin dışlanmasında çok etkiliydi.'
(MS/N: Raytan ve Sezh'i kastediyor.)

"Gitmeme izin ver!" Sezh bağırdı ve onun tutuşuna karşı mücadele etti. 

Elbette, çığlıkları Bern için hiçbir şey ifade etmiyordu. Sezh'in gözleri onun adına müdahale etmek için hiçbir hareket yapmayan Raytan'a kaydı. Raytan ona doğru tek bir bakış atmak için bile durmadan sadece Bern'e bakmaya devam etti. Başta ona çok az değer verdiğini bildiğinden onun soğuk tepkisi beklenmedik değildi. Ne olursa olsun, yapacağı bir şey yoktu ama incindi. 

'Bunun için kimi suçlamalıyım?' 

"Seni kahrolası o****u. Bugünlerde seni neden göremediğimi merak ediyordum…" 

Bern, sanki komik bir şey fark etmiş gibi sırıtmadan önce duraksadı ve gözlerini kıstı.

"...Sanırım bu geri zekalı şuradaki geri zekalı tarafından dövülüyordu." 

Bern kişnedi* ve alaycı bir şekilde Sezh'i işaret etti.
(MS/N: Aslında burda kullanılan kelimenin 'kıs kıs gülme' anlamı da var ama bence bu daha çok yakıştı.) 

"Şu kıza bir bakın!"

Raytan dışındaki herkes Sezh’in dövülmüş yüzüne bakmak için döndü.

Ancak o zaman Sezh şu anki görünümünün gördüğü en kötü şey olduğunu hatırladı. Yerena'nın öfke nöbetinden sonra şişmiş ve morarmış yüzüne iyileşmek için zaman bırakmamıştı, bu yüzden yaralar hala tazeydi. Ayrıca, burun kanaması hala durmamıştı. Sezh utançla başını eğdi. 
 
'Araya girmemeliydim. Neden böyle görünürken onlara karşı koymaya çalıştım? Elbette daha sonra Raytan'ı savunmak için daha iyi fırsatlarım da olabilirdi.'
 
'Hadi Ağabeyin tarafını tutalım ve ayrıcalığını kazanalım!'

'Nasıl bu kadar aptal olabildim? Şu anda yaptıklarımdan cidden pişmanlık duyuyorum.'

"Şuna bak, ona nasıl vurdun? Hadi, tekrar yap." 

Bern bir eliyle Sezh'i saçından çekerken, diğer eliyle Raytan'ın alnına vurdu. İkincisi* karşılık vermedi ve mükemmel bir şekilde hareketsiz kaldı. 
(MS/N: Raytan'dan bahsediyor.)

~~~BÖLÜM SONU~~~

Öncelikle çoook uzun bir süredir bölüm atmadığım için sizden çoook çok özür diliyorum. Bayramdan sonra da evde değildim ve bir kaç gün önce döndüm, bazı moralimi bozan şeyler olduğu ve dışarı falan çıkmam gerektiği için bölüm ancak bugün gelebildi. Bir daha bu kadar arayı açmayı düşünmüyorum. Umarım anlayışla karşılarsınız :) 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


16   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   18 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.