Yukarı Çık




60   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   62 

           
Cilt 2 - Kısım 3 - Part 11

O gece telefonumu sıkıca tutuyordum. Elim o kadar terliyordu ki, görseniz odadaki klimanın çalışmadığını düşünürdünüz.

"Sakura'ya yaklaştık ama… bunu söylemem gerçekten uygun mu?"

"Dün sorsan hayır derdim. Ama bugün daha şanslıyız. Hala bir yol var aslında. Çok fazla endişeleniyorsun."

Sakura'nın, Kushida'ya bizden daha fazla yakınlık göstereceğini tahmin ediyordum.

 

Ama daha sonra, Sakura'nın kendisiyle diğer insanlar arasında aşılması zor bir duvar ördüğü hissine kapıldım. Ve biz o duvarı aşmadıkça, Sakura'yı tanıklık yapması için çağırmak zor olacaktı.

 

"Bunu söyleyince hatırladım da, neden Sakura'nın gözlüklerini çıkarmaya çalıştın ki?" diye Kushida'ya sordum.

 

"Yani… söylemenin biraz kaba olacağını düşünmüştüm ama… nedense gözlüklerinin ona pek yakışmadığını düşündüm. Sanki o gözlüklere ihtiyacı yokmuş gibi. Anlayamadım. Ayrıca, daha önce onu bir yerde gördüm ama çıkartamıyorum... ya da yanlış hatırlıyorum emin olamadım."

 

"Kushida, belki de bunlar sadece senin hayal gücündür? Yani anlarsın ya, Sakura, pek modayı takip etmiyor, tarz olmak falan pek umurunda değil.. haksız mıyım? Yani ben de öyleyim. Ama o, öne çıkmamak için sade renkleri tercih ediyor.."

 

"Evet haklısın. Onun modayla falan ilgilendiğini düşünmüyorum zaten. Ama neden böyle davranıyor merak ediyorum."

Sakura yere düşen kamerasını almak için eğildiğinde taktığı gözlüğü yan tarafından görmüştüm. Gözlükte bir gariplik sezdim...

"Sanki bir şeyler yerine oturmuyor gibi hissediyorum, sanki taktığı gözlükler sahteymiş gibi geliyor."

"Ne? Sakura-san sahte gözlük mü takıyor yani? Gözlerinin çok bozuk olduğunu söylediğini hatırlıyorum.."

"İlk bakışta sahte ve gerçek gözlükler aynı gibi görünse de, kesinlikle aralarında bir fark var. Gerçek gözlüklerin merceklerinde nesneler çarpık gözükür. Sakura'nın gözlüğünde böyle bir şey göremedim. Başta o sahte gözlüğü tarz olmak için falan taktığını düşünsem de, onun bugün söylediği bir şey üzerine kafamın baya karıştığını söyleyebilirim."

"Sahte gözlüğü tarz olmak için takmak mı? Pek normal değil gibi."

 

Eğer gözlük gibi şeylerle, kendisine çeki düzen vermek, daha alımlı hale getirmek isteseydi, makyaj ürünleriyle güzel kıyafetler falan da alması gerekirdi..

 

"Belki de saplantılı falandır?.. Gözlük takınca kendisini zeki hissediyordur falan."

 

"Öyle ama. Gözlük takmak insanı zeki gösteriyor."

 

"Sakura gibi birisi için, gözlük takmak, başkalarına gerçek halini göstermek istemediğindendir? Bildiğin üzere her zaman kambur duruyor ve insanların gözünün içine bakmaktan kaçınıyor. Tüm bunları sadece diğer insanlardan hoşlanmadığı için yapıyordur."

Sakura'nın etrafına ördüğü duvarın üstesinden gelmenin saklı bir yolu varmış gibi hissettim. Herhangi bir yol…

 

"Seni yanımda getirmenin doğru olduğunu biliyordum Ayanokouji-kun. İnsanları gözlemlemekte çok iyi olduğunu hissediyordum."

Biraz utandım. Kushida'yla etkileşimde bulunmanın en iyi tarafı, doğal bir şekilde konuşup sohbet edebilmemizdi.

 

İnsanlarla nasıl yaklaşacağını bilmeyenler, pes edecek noktaya gelene kadar beceriksizce davranıp kendilerinden taviz verirdi.

"O halde---"

Tam Kushida'yla sohbet etmeye devam edecekken, telefonum çaldı. Kushida'ya çaktırmadan arayanın kim olduğunu kontrol ettim. Ike ya da Yamauchi'yse onları sonradan arardım, ama ya Horikita'ysa… işte o zaman bir düşünmem gerekirdi. Hazırlandıklarım bunlardı ama…

Arayan Sakura idi.

 

"Üzgünüm Kushida. Biraz sonra tekrar arasam olur mu?"

"Ah, tabii. Çok fazla tuttuğum için özür dilerim."

Son sözlerden dolayı pişman olsam da, düşünecek vakit yoktu. Sakura'nın çağrısını bitmeden cevapladım. "Aç" tuşuna bastıktan sonra, birkaç saniye bekledim. Ses gelmiyordu.

 

"Umm… Merhaba. Sakura ben."

"Ben Ayanokouji."

İletişim bilgilerimizi birbirimize vermiş olmamıza rağmen, onun beni aramış olmasını biraz garip bulmuştum. İletişim bilgilerimi takas ettiğim on kişiden dokuzu bir kez olsun aramamıştı malum...

 

"Bugün benimle dışarı çıktığın için teşekkürler." dedi Sakura.

"Ah, sıkıntı değil. Çok bir şey yapmadım ne de olsa. Endişelenmene gerek yok, teşekkür etmek için bu kadar telaşlanmana da."

"Pekala…"

Peşinden sessizlik hakim oldu, ama bu Sakura'nın hatası değildi. Onu nasıl cevaplayacağımı gerçekten bilmiyordum. Kushida olsa konuşmayı nasıl devam ettirirdi diye düşündüm. Yine de en iyi performansımı ortaya koymam gerekiyordu.

"Bir sorun mu var?"

"Umm…"

 

Sessizlik devam ediyordu. Ne yapmalıyım? Hirata, lütfen bana yol göster.

 

"Ne hakkında… düşünüyordun?"

Sakura bana oldukça belirsiz bir soru sordu. Sahi, ne hakkında düşünüyordum?

Kushida'nın gündelik kıyafetlerle ne kadar güzel göründüğünü ya da Sakura'nın kendisini ne kadar ilginç bulduğuma dair düşüncelerimi söylememi beklemiyordu muhtemelen.

 

Ne dememi istediği hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

"Bir şey mi oldu?" diye sordum.

Sözlerinin arkasında yatan duygu beni tedirgin ettiğinden, yapbileceğim bir ey var mı diye kontrol etmek adına bu söz çıktı ağzımdan. Ama o an ortam gerildi ve hat kesildi.

"Özür, bir şey yok. Sonra görüşürüz."

 

Sakura cevaplamama fırsat bile vermeden telefonu kapattı. Onu geri aramayı düşünsem de neden konuşmada başarısız olduğumu anlayamıyordum.

 

Yüzümü yıkarken bunun hakkında dikkatli bir şekilde düşündüm. Kushida'yla konuşurken 10 dakika geçirmiştim, ama bu süre zarfında Sakura'nın aradığını ya da mesaj bıraktığını gösteren bir bildirim yoktu.

Belki de Sakura benden sonra Kushida'yı aramayı planlamıştı? Bunu hayal etmekte zorlandım açıkçası.

 

Normalde iki kişiyi aramanız gerektiğinde, ilk arayacağınız kişi daha iyi tanıdığınız ve yakın olduğunuz kişidir...

 

Bu durumda, onun arayabileceği ve görüşebileceği ilk kişi ben oluyordum. Bundan dolayı da makul olan seçenek bendim. Yine de emin olmak adına, Kushida'ya Sakura'dan haber alıp almadığını sordum.

Birkaç dakika sonra Kushida'dan herhangi bir haber almadığını doğrulayan mesaj geldi. Tam da düşündüğüm gibi.

"Seni de davet etmem istendi, Ayanokouji-kun. Sakura-san'la konuştun mu?"

Bu sabah Kushida'yla karşılaştığımda buna benzer bir şey söylemişti. Sakura, Kushida'yla yalnız kaldığı zamanlarda çok gergin olduğundan, yanına uygun başka birisini, yani beni, çağırdı zannetmiştim ama… durum böyle değil miydi?

 

İlk görüşte aşk gibi çılgın hayaller bir yana bırakırsak eğer... beni davet etmesi için seçilmemin bir nedeni var mıydı ki? Bugün Sakura'yla konuşurken hissettiğim bir şeyi hatırladım..

 

Sohbetin çoğunu Kushida'yla Sakura yapmış olsa da, ben de bir konu açmıştım.

 

Kamerayı tamir etmeye gittiğimizde, mağazadaki görevli konusunda ona yardımcı olmuştum.

 

Başka bir şey yaptığımı hatırlamıyorum. Ya eğer bana "Ne hakkında düşünüyordun?" diye sorarken bunu kastetmişse?

Konuya hakim olmak için, çok küçük ve çok az parçam vardı. Uygun birkaç senaryo ve teori ortaya atabilsem de, güvenilirlikleri meçhuldü. Kesin bir sonuca ulaşmak için elimde yeterli bilgi yoktu.

Normalde okulda ona sormanın iyi bir seçenek olduğunu düşünürdüm ama Sakura'nın durumunda, bu o kadar da basit değildi.

 

Gidip normalde kimseyle konuşmayan Sakura'yla konuşmaya çalışırsam, bu onun göze çarpmasına neden olurdu ki, bundan hoşlanacağını zannetmiyordum.

Telefon konuşmasının üzerine oluşan endişelerimin temelsiz olması için dua ettim ve uyumaya karar verdim.

https://turkcelightnovels.com/wp-content/uploads/2019/12/sakura-cilt-2.png

[hr]
 
Çeviren: lightningbridge21

Düzenleyen: fatoshisme


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


60   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   62 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.