Yukarı Çık




1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 

           
Bir an kafam karıştı neler olduğunu anlamadım gördüğüm her şey kaybolmaya veya dönmeye başladı. Gözlerimi korkudan kapattım. Bir kaç saniye sonra bir ses duydum. Ardı ardına gelen bir ses, gözlerimi açtığımda ise her şey bana tuhaf gelmişti çünkü etrafıma bakınca ölmediğini, gördüğü şeylerin birer halisünasyon veya şaka olmadığını anladım ancak etrafıma bakınca her şey çok küçük gelmeye başladı ama her şeyden önemlisi önümde dizili beş tane ekran vardı.  Ne yazdıklarını anlamıştım çünkü bu bildiğim Türkçeydi. İlk dört ekranın üzerinde o karanlığın içindeki sesin dediği şeylerin bana verildiğini yazıyordu. Sonuncu ekranın üzerinde ise “Yeniden doğuşunuzu tebrik ederiz. Bu hayatınızda bol şanslar dileriz.”  yazıyordu. Önümdeki ekranları okumam üzerine kapandılar. Bunun üzerine ayağı kalkmaya çalıştım ama vücudumu gıdım oynatamıyordum. Üzerimi her oynatmaya çalıştığımda vücudum acıyordu. Sanki vücudumun üzerinde bir ton ağırlık vardı. Bunu üzerine acıya dayanamadım ve yardım istedim ancak “yardım edin” diyeceğime tuhaf bir ses çıkardım. Yavaşça gözlerimi aşağı indirince anladım. Ben bir bebektim! Hem de daha boynunu bile dik tutamıyordum. Sinirden birden ağlamaya başladım. Yan odadan bir kadın geldi. Kadın oldukça güzeldi ve minyon diyebileceğimiz bir boyu vardı. Yüzü pürüzsüzdü, dudakları oldukça küçük ama bir o kadar şişkindi, parlak siyah gözleri, kahverengi dümdüz uzun saçları, kalın mavi bir kazağı ve altında uzunu bir eteği vardı ama buna rağmen fit olduğunu belli ediyordu, dağdaki temiz ve ferah havaları andıran sakinleştirici bir koku yayıyordu. Kadın İnci gibi dişlerini göstererek güler bir suratla beni kucağına alıp “ Ne oldu sana canım, hanimiş benim tatlı çileğim hanimiş.” dedi. Bunun üzerine bu kadının annem olduğunu anladım. Bir anda kapıya yakın gürültüler duymaya başladım. Kapıdan birden orta yaşlarında bir adam çıktı. Oldukça uzun boylu yakışıklı bir adamdı. Saçları çok uzun olmasa da çok kısa değildi saçlarının önünde uzun bir beyazlık vardı ama orası dışında saçları kahverengi idi. Vücudu oldukça yapılıydı sanki karşımda beni her şeyden koruyabilecek bir dağ vardı. Tam odaya doğru koşarken kapının önündeki halıya takıldı ve yüz üstü düştü -bu şekilde beni koruyacağını düşündüğüm dağ bir anda bir halıya kaybetti-. Annem ve ben bir an duraksadık birkaç saniye geçtikten sonra annem gülmeye ben ise dişsiz ama tatlı bir gülümseme gösterdim. Bir dakika… bu anlar çok tanıdık geliyor.

-DOĞA ÜSTÜ YETENEK: MADALYONUN İKİ YÜZÜ AKTİFLEŞTİRİLDİ.-
 
 Bir an duraksadım. Anında aklıma eski hayatımdan anıları hatırlamaya başladım. Normal de hatırlamamın imkansız olan bebekliğime ait anılar aklıma nüfuz etmeye başladı. Bu kişiler ben daha on beş yaşımda kaybettiğim annem ve babamdı. Bir anlığına onları hatırlamamın şoku ile ağlamaya başladım. Annem tıpkı hatırladığım gibi aç mıyım, altıma mı yaptı yoksa bir yerim acıdı mı diye kontrol etti. Babam da tıpkı hatırladığım gibi olduğu yerde telaşa kapılıp ne yapacağını bilemedi ve şu cümleleri söyledi ”Ne oldu sana canım oğlum, Atilla’ am.” Artık eminim. Ben eski hayatımı baştan yaşıyordum ama bu sefer tek fark olacağını biliyorum o da her şeyi bir bir hatırlıyordum. Bu sefer hiçbir şeyi kaybetmeyeceğim. Hayır! Kaybetmeyi reddediyorum. Tabi ben bu asil düşünceleri sarf ederken annem acıktığımı düşünüp ağzıma memesini sokmuştu.

 Yeniden doğmam üzerine altı ay geçti. Acı verici ve utandığım her duruma artık alışmıştım. Nerdeyse ilk bir yılımı doldurdum. Annem  ve babam ne kadar benim yürümediğimi sansa da bu zamana gelişimin dördüncü ayında yürümeyi çoktan alışıp öğrendim. Bunun yanı sıra bana verilen yeteneğim “HERŞEYİ GÖSTEREN DURUM TABLOSU” ’nun ne işe yaradığını çözmüş gibiyim karşımdakilerin ne gibi yeteneklere sahip olduğunu ve tüm kişiyle alakalı bilgileri –kelimenin tam anlamında çıplakmış gibi- görebiliyordum. Bunla da kalmıyor bana karşın olan tutumlarını az çok anlamamı sağlıyordu. Bana yalan söyleseler bile tablo bana gerçeği gösteriyordu. Basit bir örnek vermem gerekirse bir ce-ee oyununda sorulan “Hadi ben kaçtım nerdeyim ben!” sorusuna tablo “Karşınızda.” cevabını veriyordu. Tek kusur diyebileceğim şey ise kişi hakkında bilgiyi edinmem için ona bakıyor olmam lazım eğer bakmıyorsam ne bir bilgi ne de bir bildirim geliyordu. Bu süreçte daha çok anımı hatırlamaya başladım ve hepsinde aynı bildirimi alıyordum “DOĞA ÜSTÜ YETENEK: MADALYONUN İKİ YÜZÜ” yeteneğinin bildirimini alıyordum. Bu yeteneğin ne olduğunu anladım, sanırım? Eski hayatımda ne görüp öğrendiysem hatırlamamı sağlıyordu. Şuan herhangi bir zayıflığını görmedim. Şu anlık aile hayatıma pek alışamadım ama geçen her saniyenin değerini daha iyi anlayıp yaşıyorum. Ben anılarımı ne kadar çok hatırlarsam bedenimde yavaşça eskiden yaptığım hareketleri hatırlıyordu. Mesela daha beşinci ayım da ilk kelimelerimi söylemeyi başardım –tabi o sıra evde kimse yoktu-  ağız kaslarım yavaşça gelişiyordu şuana kadar gördüğüm birçok çocuk benim kadar ilerleyememişti. Sanırım bu da güçlerin yardımı? Ailemin tepkisini ölçmek için onların önünde ilk kez birkaç kelime söyledim. ”Anne” ve “Baba” dedim tabi ki klasik olarak. Aldığım tepkiler önceki hayatımdakilere kıyasla baya bir değişikti annem bana dahi babam ise işte benim oğlum tarzı şeyler söyledi önceki hayatımda ilk konuşamam da sadece aferin diyip geçmişlerdi. Gerçi normal karşılıyorum bunu hangi çocuk beşinci ayında konuşup dördüncü ayında yürür ki?

Şuan dört buçuk yaşımdayım ailem bu yaşıma gelene kadar birçok şok yaşadılar. Benim yazma pratikleri için kullandığım kağıtları buldular. Başta büyük bir bela aldım sandım ancak aksine yaptığım şeylere daha çok destek çıktılar. Bana çizim defterleri ve boyalar alıp duruyorlardı galiba içimde bir sanatçı var sandılar. Çizdiğim ve boyadığım korkunç resimlerden sonra yüzleri baya asılmıştı ama dürüst olmak gerekirse daha dört buçuk yaşında bir çocuktan çok şeyler bekliyorlar! Ne sanıyorsunuz beni? Ordan Vincent Van Gogh’ a falan mı benziyorum? Bu olaylardan sonra bana bir anaokulu aramaya başladık. İlk başta tedirgin olsam da insanlarla yüz yüze konuşacağım zamanlar artık yavaşça geliyordu. Ailem eski hayatımdaki gibi evin yakınındaki o anaokuluna gönderecekler sanırım. Oranın en sevmediğim yanı o iğrenç kurabiyelerdi ama gitmek mecburiyetindeyim çünkü fakirlik sınırına çok yakın yaşayan bir ailedeyim ve öyle çok paramızda yok ve en ucuz yerlerden biri o yer. Bende olabildiğince aileme yük olmak istemem zaten. Aradan birkaç gün geçtikten sonra ilk kez anaokuluna gittik. Müdürü göremedim ve “DOĞA ÜSTÜ YETENEK: MADALYONUN İKİ YÜZÜ”  yeteneği aktifleşmediğinden nasıl biri olduğunu tam hatırlamıyorum ama zaten pekte umurum da değil. Uzun ve soğuk koridorda ailemin müdür ile konuşmasının bitmesini beklerken. Koridordan benim yaşlarımda bir kız geldi. Adımları aşırı ağırdı ama kendisi hiç öyle kilolu değildi. Siyahımsı saçları yüzünü kapatacak kadar inmişti. Üzerindeki kıyafetler olmasa onun bir kız olduğunu anlamam hiç kolay olmazdı. Ne kadar kambur yürüse de benden daha uzun olduğunu kolayca anlayıverdim. Hareketleri ve yaydığı enerji sanki korkunç bir şeyler görmüş gibiydi. Neler olduğunu anlayamadım. Neler olup bittiğini anlamak için oturduğum koltuktan ayağı kalktım ve o kızın yanına gittim. Ellimi omzuna değdirerek bana bakmasını sağlamaya çalıştım ama hiç tepki vermedi bende önünde geçtim belki beni görünce tepki verir diye ama nafileydi üzerine bana çarptı. Bu sefer ise başarmıştım bu sefer dikkatini çekmeyi başardım. İlk başlarda kız bana tuhaf bir şekilde bakmaya başladı. Sonra ise konuşmaya başladık. “Merhaba” diye konuşmaya başladım. Kız ise hemen yerden kalktı ve bende aynısını yaptım. Kız da bana aynı şekilde merhaba diye karşılık verdi. Sesi az önceki yaydığı enerjiye kıyasla çok daha canlı ve kibirliydi. Konuşmayı devam ettirmeye çalıştım. Ben buraya yeni kaydoldum adım Atilla Darcı. Senin ki? Kız bana birkaç saniye baktıktan sonra karşılık verdi. Bende İlayda Kozlov. 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.