Yukarı Çık




179   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   182 

           


“Vur abi vur! Acıma, kafalarına kafalarına vur!”
Şimdi geldik 100 puanlık uzmanlık sorusuna; yukarıdaki sözler, Akıncılar Partisi içinden kime ait olabilir.
A – Max
B – Rimel
C – Toraman
D – Elenora
E – Hepsi
Cevapları alayım, ne dediğinizi duyar gibiyim ama emin olun hepiniz yanlış şıkkı seçtiniz. Nasıl mı bu kadar eminim? Doğru cevap şıklar arasında olmadığı için olabilir mi?
Yanlış duymadınız, delice bağırıp Şükrücük’ü vahşete ve şiddete davet eden, Veba’dan başkası değil. Ufak, tefek, yamuk Amasya Elması kılıklı geçici elemanımız kendini kaybetmiş, ormanın içindeki son mobu ezen Şükrücük’e istekte bulunuyor.
“Bu kadar canın çektiyse, işini sen bitir ufaklık!”
Son savaştan sonra tankımız pek bir kalender. Ne Toraman’a ne Veba,ya ne de kendisine sarmadan, bütün gayretiyle işini yapıyor. Hatta inceden Elenora’ ya yazmaları bile seyreldi, neredeyse biti.
“Gerçekten mi? Yapabilir miyim?”
Soruyu Şükrücük’e sorsa da cevap hemen yanı başından, Rimel’ den geldi.
“Tabii ki Veba. Korkma, ilk bossumu öldürürken ben de çok korktum ama sonra hallediverdim.”
Genç kız konuşurken, elinde beliren totemi gösterdi. Şapdudak, minyatür halinde bile kendi kadar dudaklara sahipti.
“Tamam o zaman, ben de yapacağım!”
Şükrücük, iki elini arkadan sıkıca bağladığı orku Veba’nın önüne doğru attı. Maymundan beş dakika önce doğmuş olan mob, kalan gücüyle çırpınıyordu. Kalan gücü dedim çünkü bizim tank nasıl ayarlı dövdüyse, garibim sadece hafifçe bir sağa bir sola dönebiliyordu.
Ufak tefek genç kız, adım adım avına ilerledi. O anlarda, kendimi yavrusunu avlanmaya alıştıran dişi aslan gibi hissediyordum, biz de mobu zayıflatıp bitirici darbeyi indirmesi için onun önüne bırakmıştık.
“Vur kafasına!”
Toraman bağırdı, ona kalsa bir vuruşta orku bütün olarak toprağın içine sokabilirdi ama Veba hareketsiz kaldı sanki donmuş gibi neredeyse iki dakika mobun başında dikildi.
“Ben, ben yapamayacağım!”
Sürpriz olmadı, Kaplanlar partisinin anti şifacısı, bitirici darbeyi yapmak için gereken cesareti kendinde bulamıyordu. Yarım dakika boyunca ses çıkarmadan izledim, kendi kendisini motive etmesini bekledim ama nafile. Hem zaman geçiyor hem de yerdeki mob küçük de olsa canını geri dolduruyordu. Belli ki iş başa düştü, geçici olsa bile şu anda o da Akıncılar üyesi ve ben lideri olarak yardım etmek zorundayım.
“Veba, derin nefes al, sakinleş ve sadece beni dinle. Başka hiçbir şey düşünme!”
Biraz biraz canlanma emareleri gösteren mobun kafasına basarak yere sabitledim, canı %5 in altına geri döndü.
“Ölmeden önce, plazada çalışıyordun değil mi?”
Soruyu duyduğu gibi bir adım geri attı Veba, çirkin yüzü daha da çarpıldı.
“Birazdan soracağım sorulara cevap vermene gerek yok, sadece kendi içinden düşünmen yeterli. Ardından, canın ne yapmak istiyorsa onu yapacaksın ve kimse seni yargılamayacak!”
Kafamı çevirip, bu işi yapabilecek iki üyemize baktım. Tankımızla şamanımız hiç o modda görünmüyorlardı, onların da kulağı bendeydi.
“Neden, hiç zarar verici yeteneğin yok düşündün mü? Bana öyle bakma, güçlerini düşürsen de hareket edemeyecek hale getirsen de tek başınaysan hiç biri düşmanını öldürmeye yetmez. Neden etrafında güçlü insanlar istediğini ve görüntü olarak hiç güçlü durmayan benden hoşlanmadığını da çok iyi anlayabiliyorum ama kendine bir sor; bu hep böyle mi sürecek?”
Yerdeki yaratık, toprağa yapışmış ağzından bir iki abuk sabuk ses çıkarınca, daha sert bastırdım. Kafatasının çatırdaması kulaklarımızda.
“Çok zeki biri olduğuna şüphe yok, ne kadar saklamaya çalışsan da sinirin ve huysuzluğun da sana ait değil. O kadar yapay duruyor ki en az gerçekten çirkin olmaman kadar başkasına ait!”
Ufak tefek kız titremeye başladı. Devam Max, damarı buldun, sıra ilacı zerk etmekte
“Güzeldin, zekiydin, iş hayatında hızla yükseliyordun ama tam o sıralarda bir yerde kırıldın. Evet, bu kelime en uygunu, kırıldın. Kim veya kimler yaptı bilmiyorum, seni yolundan çıkarmışlar. Kendi gerçekliğinden çıkıp, onlarınkine girmişsin ve bu yaptığın en büyük hata olmuş.
İş hayatını değiştirince, muhtemelen özel hayatında etkilendi. Senin olmayan savaş alanında sıkıştın, yapabildiğin en iyi şeyi yapmaya çalıştın. Öldüremeyince, zayıflatmaya başladın ve bitirici darbeyi başkalarının vurmasını sağladın.
Sabah serviste yeri oturdular, ses çıkaramadın; akşam abuk sabuk müzikler açtılar, kitabını okuyamadın ama yine ses çıkaramadın. Ne yaptın, servisçiye çıkıştın ve onu işinden ettin.
Terfi senindi, direktörün erkek kankalarından birini yükseltti, sen ne yaptın? Odasına gidip, masaya yumruğunu vurmadın. Gölgelerde kaldın, açıklarını aradın veya yarattın, sonra da bir üst mercii kullanarak işlerini bitirdin.
Ne oldu? Senin sayende başka biri yükseldi ama yerinde sayan kimdi? Bir süre sonra başarılı olmak yerine, başarısız etmeyi yeğler oldun. Mutluluk, tatmin, senin için sadece bu oldu, değil mi Veba!”
Yamuk genç kız koyuverdi, gözünden dökülenler ayağımın altında can çekişen mobun üzerine düşüyordu. Bitti mi? Hayır, belki de en kritik noktaya geldik!”
“Sence neden cehennemdeyiz? Şöyle bir bize bak ve dürüstçe konuş. Hiç, Cehennem atılacak tiplere benziyor muyuz?”
Kafasını zorlukla çevirdi, hepimizin suratına uzun uzun baktıktan sonra Rimel’e gelince yeniden ağlamaya başladı.
“Hepimiz, bir şeyler öğrenmek için buradayız. Yoksa hayatı boyunca sadece bir kez yumruk atan birinin, bütün yeteneklerinin yumruk atmak üzerine olması şans mı? Yanındakileri düşünmeden düğünde kavga çıkaran birinin, bütün partiyi korumak için öne çıkması veya her zaman tek tabanca olan Toraman’ın, diğerlerini güçlendirmek için yetenekler alması, sence tesadüf eseri mi?
Değil! Cehennemin Birinci Katında, içinde tuhaf yaratıklar olan bir yerde canımız için savaşıyorsak, dersi kolay yoldan anlamadığımız içindir. Yapmamız gerekeni doğru yoldan değil, bize uymayan ya da başkasının doğrusundan yaptığımız içindir.
Yumruk mu atmak istiyorsun, at.  Sevdiklerinin önünde utandın mı? Utancını yaşa. Etrafında birilerimi olsun istiyorsun, pes etme. Kariyer mi istiyorsun, onun için savaş ama hepsini kendi istediğin gibi yap. Etrafındakilerin sana zorla dayattığı şekilde değil!”
Sözlerimi bitirdim ve ayağımı geri çektim. %1 canı kalmış mob hamle yapmak istedi ama ufacık bir gölge ilerleyip tam üstende belirdi. İnce bir ses yükseldi, çıtırtı bile diyebiliriz. Âlemin geri kalanında belki kimse duymadı ama ormanın içinde biz onu çok net duyduk.
 
 
Altı Medeniyetin Dünyası sesli tiyatro şeklinde, her gün yeni bölümüyle Youtube kanalımızda. Hemen takip etmeye başlayabilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=gsLuXNzvg6I&list=PL6n7pXmi0FseL5FwrdBMjPAiyP38BXygn
www.instagram.com/novelturkiye/


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


179   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   182 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.