Yukarı Çık




2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4 

           
 

3 Bölüm.... Kan kokusu....



liu feng’in gördüğü ilk şey kapkara bir göldü, zift gibi simsiyah ve ucu bucağı görünmüyordu. 



Anlaşılan uçurumun dibi çok genişti sanki yukarıdaki dünyadan bağımsız başka bir dünya gibi.



 Havada çok yoğun bir nem vardı. 



Teni yapış yapıştı havadaki basınç ona kendini boğuluyor gibi hissettiriyordu, nefes almakta zorlanıyordu. 



Bedenin iyileşmesi hala tamamlanmamıştı, sadece krıtik yaraları ve hayati noktaları onarmıştı. 



Biraz daha ortama alıştıktan sonra yavaşça kafasını kaldırdı ve etrafına daha dikkatli bakmaya başladı. 



Çevredeki yoğun ruhsal güç dokuz egemen beden sanatı için bulunmaz nimet gibiydi, sanki birileri bu ortamı onun için hazırlamışlar gibi. 



Bu mekan tam bir hazineler cenneti gibiydi. Etrafına baktıkça şaşırmaktan kendini alamadı, çevrede yüzlerce nadir yetişim için gerekli şifalı bitki vardı, hatta bazıları 
kendi dünyasında soyu tükenmiş aşırı nadir bitkilerdi. 



Bazı bitkileri ve değerli hazineleri tanıyamadı bile ama onlara baktığında yaydıkları yoğun ruhsal enerjiden değerlerinin çok yüksek olduğunu hemen anladı. 



Acıyla dolu yorgun bakan puslu gözleri bu hazineleri gördükçe daha canlı ve ışıltılı bakmaya başladı, sanki bedeni tekrar canlanıyor muş gibiydi, aniden her şeyi 
kapıp yutma dürtüsünü bastırmakta zorlandı. 



Bedeni bu haldeyken aniden vücuduna girecek yoğun enerjiyi kaldıramaz ve patlardı. Böyle bir hazine dağının içinde oturmasına rağmen 
şu anki haliyle onlardan yararlanması imkansızdı. 




Bunun için yapması gereken ilk işi etraftaki yoğun enerjiyi bedenine çekerek yeni bedeninin yetişim yoluna ilk adımı atmasını sağlamak ve hasarlı meridyenlerini onarmak, ardından
olabildiğince kendini geliştirmekti. 



Yavaşça ayağa kalkmaya çalıştı ama etraftaki yoğun basınç hareket etmesini zorlaştırıyordu yoğun bir şekilde terliyordu, 
sırıl sıklam oldu ama ayağa kalkmayı başardı, yakınındaki birkaç bitkiyi onlara zarar vermeden kopardı ve yavaş adımlarla yürümeye devam etti kendine vahşi hayvanlardan ve bazı 
tehlikeli ruh canavarlarında  saklanacağı bir yer aramaya başladı. 



Bu şekilde bir çok hazinenin ve yoğun ruhsal enerjinin olduğu yerlerde genellikle çok tehlikeli ruhsal canavarlar olurdu. Bu yaratıklar bu hazineleri aynı insanlar gibi kendi 
gelişimleri için kullanır, bu yüzden hazinelerine karşı aşırı korumacı davranırlar. 



Liu feng yavaş ve temkinli adımlarla ilerlemeye devam etti,  yürürken gözleri etraftaki her küçük hareketi bile tarıyordu her an tetikteydi, ama ne kadar tetikte olursa olsun 
şu anki durumuyla bırakın bir canavarla karşılaşmayı ufak bir kedi bile bir kaç pençe ve ısırıkla onu tekrar komaya sokabilirdi. 



Bir süre ilerledikten sonra biraz uzakta geniş kocaman bir mağara gördü, normal bir kişi bilmediği tehlikeli bir ortamda böyle bir mağara görürse hemen oradan uzaklaşırdı 
ama liu feng’in artık ne yürüyecek hali kalmıştı nede tehlikeyi umursayacak durumu, daha yeni iyileştirdiği yaralar tekrar açılmaya başlamıştı ve çevredeki canavar sesleri
 gittikçe artıyordu, sanırım uçurumun tepesindeki şiddetli savaş canavarlarında dikkatini çekmişti. 



Artık başka seçeneği yoktu daha fazla düşünmeden mağaraya doğru yöneldi mağaraya yaklaştıkça yoğun bir kan kokusu almaya başladı, etrafında bir ölüm aurası şekilleniyordu. 



yaklaştıkça  dahada kıymetli hazinelerin sayısı artmaya başladı bu hem iyi hem de kötüydü, daha çok hazine daha çok tehlike demekti. 



Sonunda mağaranın önüne varmayı başardı, geldiğinde ilk yaşadığı şey korku değil daha büyük bir şaşkınlıktı bu mekan hazine bahçesindeki bir hazine kasası gibiydi.

Mağaranın çevresinde görülen değerli otlar, hazineler ile içerisinde görünen değerli eşyalar dışarıdakilerden onlarca kat daha fazlaydı. 



ilk önce mutlu oldu ama sonra piyangoyu vurduğunu anladı burası bu hazine cennetinin patronunun yuvasıydı, buraya kadar ölümüne mi yürümüştü, 
artık düşünecek zamanı yoktu arakasındaki sesler yoğunlaşıyordu mağaradan gelen kan kokusu gittikçe şiddetleniyordu ölümün ılık nefesini ensesinde hissetmeye başlamıştı tereddüt edecek zaman değildi, artık yapacak bir şey yoktu ya canavarlara yem olacak yada  mağarada şansını deneyecekti,  
evrenin hükümdarı burada bir kaç cılız canavara yem mi olacaktı tabiki hayır, tüm cesaretini topladı ve ölümüne giden adımı tüm ihtişamıyla cesurca attı ve mağaraya girdi.



( YAZARIN NOTU : merhaba arkadaşlar novel yazma işinde acemiyim, her bölümün sonunda olumlu yada olumsuz eleştirilerinizi yorum olarak yazarsanız çok sevinirim kendimi geliştirebilmem açısından yorumlarınız ve görüşleriniz benim için çok değerli zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim )


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.