Yukarı Çık




18   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   20 

           
Gecenin bu saatinde hanların açık olmaması üzücü olsa da bu vücudun uyanık kalma süresi ortalama 30 saat civarı olduğu için pek sıkıntı çekmiyorum.

Ama uyuma süresi de neredeyse 12 saat. Gerçi buna değdiği için pek şikayetçi değilim. Ama son zamanlarda ellerimin üst kısmı çok sert olmaya başladı.

Sanki oradan koruyucu bir tabaka çıkacak gibi hissediyorum ama ellerimi fazla kullanmaktan da olabilir. Mars krallığında duyduğum kadarıyla kıtanın en büyük kütüphanesi varmış.

Yolculuk neredeyse 1 ay kadar sürecek olsa da yanlış hatırlamıyorsam tüm enerji türlerini kullanmanın yolları varmış ama ulaşması biraz zor. Gerçi daha fazlasını da bilmiyorum da.

Bu akıp geçen günlerde pek fazla şey yapmadım... Beni en çok şaşırtan şey girdiğim bir şehirin genelevindeki kızların çok güzel olmasıydı. Ama bu konularda biraz korkak olduğum için girmeye cesaret bile edemedim.

Ayrıca seksin para karşılığı yapıldığına kendimi alıştırırsam çok büyük sıkıntılar çekerim. Neyse bu konular sizi ilgilendirmediği için konuyu kapatıyorum.

At sırtında yolculuk etmek zor ama yürümekten iyidir. Bu yolculuk sayesinde enerjimi koruyarak düşmanlarla savaşmam daha kolay olacak.

Ama bu yolculuğun iyi tarafı ise kesinlikle manamı geliştirmek. Mana damarlarım olmadığı için sadece nefes alıp vererek manamı kullanabiliyorum. Ama asıl sıkıntı manamı nasıl kullanacağım.

Duyduğum kadarıyla işin sırrı hayal etmekmiş. Ama ne kadar hayal edersem edeyim bir şey olmuyor. Muhtemelen mana kullanmak için birden fazla aşama var.

Ve bir büyücüden ders almadıkça bunu öğrenemeyeceğim.

'Ne kadar üzücü...'

Köyün içerisinden geçerken kulağıma druid ile ilgili konuşmalar duydum.

"Pardon da druidlere ne olmuş?"

Beni yeterince süzdükten sonra lafını söyledi.

"Paralı askersin galiba?"

"Değilim ama savaşçıyım, bahsettiğiniz druidlere dönelim."

"Druidler son günlerde fazla agresif oldu. Ormana girmesek bile bize saldırıp küçük kız çocuklarını kaçırıyorlar."

"... Bu kadar agresif olmaları için bir şey yaptınız mı?"

"Hmm... Sanmıyorum."

"Peki, size kolay gelsin."

"Bekle yabancı. Bize bu druid sıkıntısı konusunda yardım eder misiniz?"

"Hmm... Konaklama, silahlarımın bakımı ve biraz da para verirseniz yaparım."

"Tamam, köyün şefine gidelim. Atını şuradaki hana götürelim ilk başta."

Kısa bir süre sonra köyün şefinin yanına vardık.

"Köy şefi!!!"

"Yavaş gir hıyar!!!"

İçeride bir kızla fingirdeşiyordu. Kız ne güzeldi ne de çirkindi. Ortalamanın biraz üstündeydi hepsi o. 

Toparlandıktan sonra kendi aralarında bir şey konuşmaya başladılar. Konuşmaları bitince ise bana döndüler.

"Bunu yapabileceğine emin misin?"

"Muhtemelen evet. Bana konuyu ve druidler hakkında biraz bilgi verirseniz sevinirim."

"Seve seve. Astlarımın da dediği gibi son zamanlarda fazla agresifleştiler. Ve kız çocuklarını kaçırmaya başladılar. Druidler hakkında pek bilgimiz olmadığı için maalesef sana bilgi veremeyeceğim."

Derken astı lafa daldı.

"Bildiklerimiz kısıtlı, insana benzeseler de ormanla bütünleşmişlerdir. Büyü ve oku çok iyi kullanırlar. Ayrıca topraklarına girdiğinde sana uyarı atışı yaparlar."

"Peki konuşabiliriz değil mi?"

"Evet, konuşman mümkün ama genelde buna yanaşmazlar."

"Nerede olduğunu söylerseniz size yardımcı olmaya çalışırım."

Yerini söylediler. Daha sonrasında zırhlarıma bakım yaptırdım. Yolda öldürdüğüm canavarların çekirdeklerini satmak istesem satamadım.

Yürüyüşün ardından ormana vardım. Dyyma duyuma odaklandım ve hemen kulağımın yanından bir ok geçti. 

Islık sesi çıkardı ve ağacın gövdesinde yarık açtı. Oku algılamama rağmen ondan net bir şekilde kaçabileceğimi sanmıyorum.

"Buraya size saldırmaya gelmedim, konuşmak için buradayım."

Ellerimi kaldırdım ve 2. ok ellerimin tam arasından geçti.

'Bunu farketmedim.'

"İnsan, geliş sebebini söyle."

Parmağımla kısıtlı olsa da işaret etmeyi başardım.

"Şuradaki köyden geldim, agresifliğinizin sebebini öğrenmek istiyorum."

Etraf bir anda sesizleşti ve biri sinirlenmiş gibi konuştu.

"Bir de soruyor musun?! Köy şefinin kızını kaçırdınız be!!"

Üstüme ok yağmaya başladı. Uyku gazını salgılamam saçma olur. Druidler buna hem bağışıklı hem de düşmanın yerini bilmiyorum.

O yüzden saldıramam da. Bana kalan tek seçenek saklanmak ama burada beni koruyacak bir şey de yok.

'Düşün, düşün. Seni bu durumdan ne kurtarır.'

"Eğer ki bana saldırmayı bırakırsanız o kaçırılanı kurtarabilirim."

Bir ağacın arkasına kendimi attım ama 2 tane ok farklı yerlerden etimi delip geçti.

"Ahhh!!!"

Ok atışları kesildi ve sessizlik başladı.

"Yalan söylemesen iyi edersin. Ellerin havada bir şekilde kalk."

Dediği gibi yaptım ve kısa bir süre sonra ağaçların üstünden 3 güzel kız indi.

"Silahlarını alın şunun."

Elimde olan tek bıçağı aldılar ve üzerimde başka silah olmadığını anladıklarında ise ellerimi ve gözümü bağladılar.

"Herhangi bir şey yapmaya cüret etme, yoksa damızlık olursun."

Damızlık ile ne dediğini anlamasam da muhtemelen kötü bir şey.

Uzun bir süre yürüdükten sonra açık alana varmışız gibi görünüyor. Burası güzel kokuyor. Hatta bağımlı olunabilecek bir koku.

Bir yere çıktık. Gözlerimi açtılar fakat ellerim hala bağlı. Burası ağacın içi gibi görünüyor.

Odada çok güzel bir kız var, insanların yüreğini hoplatacak türden. Ama kıyaslamak gerekirse Aulë daha güzel, onu düşündüğümde üzüldüm ama hatırladığım Aulë öldü. 

Aynı şeyleri yapmak hoş olsa da sadece yüreğime daha fazla zarar verecek. Anlatamadım ama anlatma gibi bir niyetim de yok.

"Köy şefi, bu insan sizin kaçırılan kızınızı kurtarabileceğini söylüyor."

"Nasıl güvenebilirim bu söze?"

"Üstüne bir lanet yerleştirelim, bu süre zarfında kızınızı getirmek zorunda kalır."

"Hmm... Bu işi barışla çözmeyi çok isterim ama bizden ne isteyeceksin insan?"

"Bana Aquirus diyin, druidlerin mana kullanımında yetenekli olduklarını duydum. Bana temel mana bilgisini öğretirseniz kızınızı getiririm."

Ortam bir anda sessizleşti ve gözlerinden öfkeyi hissedebiliyorum.

"Sen!.. Bizimle dalga mı geçiyorsun? Daha mananın temellerini bilmeyen bir insandan kızımı kurtarmasını mı isteyeceğim? Siktir git lan!!!"

"Bu tepkini anlasam da mana olmadan da güçlüyüm."

"Beni sinirlendirdin insan... İyi, kızımı kurtarman için sana 2 gün süre veriyorum. Bu süre zarfında kurtaramazsan seninle beraber insan köyünü yerle bir ederiz!"

Bunu söylerken gözünden öldürme isteğini hissedebiliyorum. Biraz tırstım ama o kadar da korkmadım.

Beni anında kapı dışarı ettiler ve tekrar gözlerimi bağlayıp beni ormandan attılar.

'En azından hayatta kaldım.'

Pekala, şimdiki görevim o çocuğu kurtarmak.





Yazar:Yasir00 
Editör:SherFSiz


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


18   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   20 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.