Yukarı Çık




0   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   2 

           
Sabahın ilk ışıklarının odasını aydınlatmasıyla, alarmının çalması bir olmuştu Minoru’nun. Yatağından doğruldu ve uzun zaman sonra tekrardan yağmurlu bir Tokyo sabahına uyandı. Türkiye’den dönüş yapalı tam 1 hafta geçmişti. Her ne kadar annesi Japonya’ya tekrar gitmemesini istese de burada okumaya ve yaşamaya kararlıydı. Tokyo’da dedesinden kalma 2 katlı lüks bir evde tek başına yaşamaya başlamıştı. Tüm ihtiyaçları dedesi tarafından karşılanacağından dolayı herhangi bir geçinme sıkıntısı yaşamayacaktı.
 
   Minoru’nun evi okuyacağı okul olan Özel Seinan Lisesi’ne yakındı. Kayıt işlemlerini halledebilmesi için bazı imzalar gerekiyordu ve bunun için bugün işlerini halletmek için okuluna gidecekti. Her zamandı rutini olan sabah 1 saat koşusunu tamamladıktan sonra, duşunu aldı, kahvaltısını yaptı ve okula doğru yola koyuldu.
 
Okula doğru giderken Tokyo’nun hiç değişmediğini fark etti. Aslında içten içe Tokyo’nun değil, insanların hala aynı kalmasından ötürü bir farklılık hissetmediğini düşünüyordu. Bütün bu düşünceleri kafasından atmak adına kulaklığını taktı ve müziğini dinleyerek, okula doğru yürümeye devam etti. Okula herhangi bir ulaşım aracı kullanmadan gidilebiliyordu. Yürüme mesafesiyle 20 dakikalık bir mesafedeydi. Yürümekle geçen kısa bir sürenin ardından artık, Seinan Lisesi’nin önündeydi.
 
Özel Seinan Lisesi aslında zeki öğrencilerin bulunduğu ve seviyesi yüksek bir okul olarak biliniyordu. Fakat son 5 yıldır, yönetim kurulunda bazı değişikliklere gidilmesiyle birlikte spor aktivitelerinde de son derece başarılı bir okul haline gelmeyi başarmıştı. Özellikle beyzbolda 5 yıl içerisinde kat ettikleri gelişimle beraber, Koshien(ulusal şampiyonluk) adayı bir takıma dönüşmüşlerdi. Spor bursu bile alan birçok öğrenci bulunmaktaydı.
 
Bununla beraber Minoru, okula ilk adımını attı. İmza işlerini halletmek için Müdür’ün bulunduğu binayı aramaya koyuldu. Bu sırada okulun anlatılandan da üst düzey bir spor delisi bir okula dönüştüğünü fark etti. Her yer spor salonları ve spor sahalarıyla doluydu. Aramaya devam ederken yan tarafta beyzbol takımının antrenmanını gördü.. Uzun bir süre hareket etmedi ve sanki geçmişin acı anıları birer birer gözünün önünde canlanıyormuşçasına uzun uzun hüzünlü gözlerle beyzbol sahasına baktı. Geçmişin anılarında kaybolurken onu kendine birden getiren şey, takımdan bir oyuncunun ile koç arasında geçen bir konuşmaya kulak vermek istemesi oldu.
 
Koç:

(sert bakışlarla ve kalın bir ses tonuyla)
“- Hey, Miyamoto bu rezalet atışlarında ne böyle bugün? Bu atışlarla gerçekten Koshien’e gidebileceğimizi mi düşünüyorsun? Potansiyelinin bu kadar olduğunu mu düşünüyorsun? Artık 2. sınıfsın! Geçen seneki gibi hatalarına tolerans göstereceğimi sakın düşünme! Senden beklentilerimizin boşa çıkmasına izin verme! Daha iyisini yapabileceğini biliyorsun. Bugünlük bu kadar, 20 tur koşunu tamamladıktan sonra git ve Takagi ile birlikte işaretler üzerinde çalış.”
 
Miyamoto:

(Ciddi bir yüz ifadesi ve kendinden emin bir ses tonuyla)
“- Özrümü kabul edin efendim! Bugünkü rezalet atışlarım üzerine bahane üretmeye hakkım yok! Bundan sonra daha iyisini yapacağım ve kesinlikle Koshien’e gideceğiz. İzninizle! “
 
Koç’un bu sözleri Miyamoto’yu kendine getirmeye yetmişti. Koç’un yanından ayrılırken ki gözleri ve yüz ifadesiyle, beklentileri karşılamak için her şeyi yapacağını anlamıştı Minoru. Beklentiler, potansiyeller, amaçlar, hayaller… Artık bu tür durumlar hakkında hiçbir şey hissetmiyordu. Zihni kendini bu tür durumlardan nasıl soyutlayacağını öğrenmişti. Geçen 5 yılın ardından bu tür durumlarda tek bir düşüncenin arkasındaydı. 
 
“ Herkes takım sporlarında bir kazanan ve bir kaybeden olduğunu düşünüyor. Bu sadece bir saçmalıktan ibaret. Sadece bir kazanan ve bir de kaybedilişten sorumlu tutulacak kişi vardır. Kazanıyorsan her şey güzeldir. Fakat kaybediyorsan tek bir şey önemlidir. Asla kaybedilmenin sorumlusu olma!”
 
Bu düşünce artık Minoru’nun yaşam biçimine yön veren bir düşünce haline dönüşmüştü. Onu bu çıkmazdan kurtarabilecek şeyin var olduğuna inanmak çok güç bir durumdu.
 
   Minoru bu düşünceleri bir kenara bırakıp, müdürün odasına doğru yol almaya karar verir. İdari işler binasının bulunduğu yerin köşesine doğru dönerken birden birisiyle çarpışır. Çarpıştığı kişi bir kızdır ve içinde havlu ve çamaşır bulunan sepetler yere dökülmüştür. Minoru özür dilemek için eğilir ve elini uzatır.
 
Minoru:

“ - Özür dilerim Senpai. Önüme bakmıyordum ve sizi görmedim. (okulda kendinden bir üst sınıflara eklenen saygı ekidir) –“
 
Kız Minoru’nun onu kaldırmak için uzattığı eli tutar ve ayağa kalkar.
 
Kız:

“- Asıl ben özür dilerim. Ben de sepetleri taşıdığımdan dolayı önüme bakmıyordum. Bu arada ben Senpa’in değilim. Bu sene ben de 1. sınıf olarak bu liseye başlayacağım.”
 
Minoru kıza dikkatlice baktığında kızın siyah kısa saçlarını, güzel bir yüzü olduğunu ve üzerinde genellikle menajerlerin giydiği kıyafet olduğunu görür. Yerlere saçılan kıyafetleri de görünce bu kızın beyzbol takımının menajeri olduğunu anlar.
 
Kızın Senpai’n değilim demesinin sebebini anlayamaz ama çok da umursamadığı için ilgilenmez. Kız konuşmasına devam eder.

Kız:
  
(gülümseyerek ve biraz kendini beğenmiş bir tavırla)
“- Sanırım Senpai’n değilim dememi anlamlandıramadın. Şöyle anlatıyım; ben aslında ortaokuldan yeni mezun oldum. Benim ağabeyim bu takımda Kaptan ve 4. vurucu. Ben de  beyzbol fanatiği bir deli olduğumdan dolayı, evde oturmaktansa gelip burada beyzbol içinde olmaya devam etmek istedim. Zaten okul başladığında takıma menajer olarak katılacağım için bir problem olmuyor. Tüm olay bu. “
 
Minoru:

“- Anlıyorum. Çamaşırları toplaman yardım edeyim o zaman.”
 
Kız:

“- Ah çok iyi olur. Teşekkürler.”
 
Çamaşırları topladıktan sonra Minoru giderken kız arkasından bağırır.
 
Fujisaki Kaoru:

“- Bu arada ben Fujisaki Kaoru. Senin ismini öğrenemedim ama umarım tekrardan görüşebiliriz. Kendine iyi bak! “
 
Minoru müdürün odasını bulur ve imza işlerini hallederken tek eksiğin müdür yardımcısının imzası olduğunu söyler.
 
“- Hayakawa-kun herhangi bir eksiğin yok. Sadece Müdür Yardımcısına son yeri imzalatırsan hiçbir sıkıntı çıkmayacaktır. Kendini şu anda beyzbol takımının koçluğunu yapmakta. Şimdi hemen evrak işlerini bitirmek istersen kendisini arayabilirim.”
 
Minoru:
 
“- Teşekkür ederim. Aramanıza gerek yok ben kendim imzalatabilirim. İyi günler diliyorum. “
 
Minoru’nun yolu bir kez daha beyzbol sahasıyla kesişmişti. İmza işlerini biran önce halledip buradan ayrılmak istiyordu. Bunun için beyzbol sahasının bulunduğu yere doğru yöneldi. Biraz önce gördüğü koçun müdür yardımcısı olduğunu öğrenmişti. Sahaya geldiğinde koçu bulmak için sahaya göz gezdirdi. Sahanın kenarında menajerlerle bir şeyler konuşuyordu.  Konuşmalarının bitmesini bekledi ve koçun yalnız kaldığını gördüğünde evrak işlerini halletmek için yanına gitti.
 
 
Minoru:
“- Murai-Sensei (sensei öğretmen anlamına gelir) rahatsız ediyorum bir dakikanızı alabilir miyim?
 
Murai:
 
“- Tabi ki. Ne istemiştin?
 
Minoru:
 
“- Ben Hayakawa Minoru. Bu sene Seinan Lisesi’nde okuyacağım. İmzalamanız gereken birkaç evrak var da, müsaitseniz imzalayabilir misiniz?
 
Murai:
 
“- Tabi ki ver bakalım.”
 
Evrakları gözden geçirip imzaladığı sıra Minoru’ya da birkaç şeyler söylemeye devam eder.
 
(içten bir tavırla)
- Bu sıralar beyzbol takımıyla çok meşgul olduğumdan dolayı, öğrenciler beni odada bulmakta sıkıntı çekiyor. Şimdi getirerek çok iyi yapmışsın yoksa gerçekten beni bulamayabilirdin. Bu arada beyzbolla ilgileniyor muydun?
 
Konunun az çok buraya geleceğini anlamıştı Minoru. Cevabı çoktan hazırdı.
 
Minoru:
 
“- Hayır efendim bugüne kadar herhangi bir sporla ilgilenmedim, ilgilenmeyi de düşünmüyorum. “
 
Murai:
 
“- Anlıyorum, yazık oldu desene. Vucut yapına baktığımda sadece evde boş oturan birisi olmadığını anlamak zor değil. Sporla ilgilenmediğine inanmış gibi yapmamı sağlayacak iyi bir sebebin olduğuna inanıyorum ve bu yüzden bir şey demiyorum.”
 
Minoru bir şey demeden gözlerini kaçırarak evrakların işini bitirmesini bekler. Murai tekrardan evraklara göz gezdirdiğinde ve nüfus kayıtlarının olduğu evrağı gördüğünde birden gözleri fal taşı gibi açılır ve Minoru’ya şaşırmış bir şekilde bakarak şu sözleri söyler.
 
“ – S-SEN YOKSA, HAYAKAWA KIYOHARU-SENSHU NUN OĞLU MUSUN “
 
 
 
1. BÖLÜM SONU


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


0   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   2 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.