Yukarı Çık




1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 

           
Nafız gözlerini yavaş yavaş açarken, karşısında hep o çirkin suratı görüyordu. Bu döngü, yaklaşık beş gün boyunca devam etti, her seferinde ağzına bir kaç parça lapa sokulup tekrar uyutuluyordu.
Altıncı günün sabahında, rüyalarına giren yüzün yerinde kahverengi renkte deriden bir kubbe gördü. Bu değişiklik onu şaşırtmıştı fakat  esas şoku yerinden doğrulduğunda yaşadı. Gözleriyle vücudunu kontrol ettiğinde, on yaşlarında bir çocuk kadar büyük olduğunu keşfetti.
Bakışlarını çadır benzeri bu kubbeli yapının içinde gezdirirken etrafına saçılmış, sayıları elliyi bulan yaratıkları görecekti. Sakinleşip bir kenara çekildiğinde, çadırın deriden kapısı açıldı. Doğduğu gün gördüğü suratın sahibi, elinde bizon büyüklüğünde bir hayvanla beraber giriş yapıyordu.
Bu kadın kabile içinde Asıksurat adıyla tanınıyorken, işi yeni doğan ork bebekleriyle ilgilenmekti. İki metreye yakın boyu, vücut geliştiricileri kıskandıracak kadar iri kasları ile Asıksurat, elindeki hayvanı yere atıp söyle dedi.
 ‘’Bu, kabilede yiyeceğiniz ilk ve tek bedava yemek olacak, tadını çıkarın!”
Şoku atlatan çocuklar, yerde duran hayvanın üzerine adeta akın ettiler. Nafız, karnının guruldamaları artık kulağına kadar eriştiğinden, gördüğü sahne ne kadar iğrenç olsa da bir parça kapmak için ileri atıldı. Metrobüs tecrübelerimle bu iş benim için çocuk oyuncağı, aralara sızıp bir parça kaparım düşüncesi, karnına yediği tekmeyle uçunca buhar olacaktı.
Karnı deli gibi acıyordu, buna rağmen kalabalığa baktığında ilginç bir şey keşfedecekti. Kendi hariç herkes en az on yedi, on sekiz yaşlarında gösteriyordu.
‘’Bir önceki simülasyonun aynısı’’ 
Bu cümle ve ardından gelen gülmeler bir an aklında yankılandı. Artık gülmelerin anlamını çözmüştü, yavaş yavaş diğer şeyleri de hatırlamaya başladı. Cinsiyet sorusu ve cevabı aklına düşünce, bir kez daha yıkıldı. Yeni hayatında dişi bir orktu, önceki yaşamının fiziksel özelliklerine sahip olacaktı ve en kötüsü de bilinci yerli yerinde duruyordu.
Kalabalık hayvanı talan ederken Nafız düşünceler içinde boğulmuş, yerinden bir milim kıpırdamadan boş gözlerle deri tavana bakıyordu. Aç orklar hayvanı zombi sürüsü gibi kemirmiş, geriye sadece kemikler ve onların üzerinde bulunan ince et tabakası kalmıştı.
Nafız, yanında yatan başka bir orkun ayaklanmasıyla daldığı hayal âleminden uyandı. Yerde kalan kemiklere doğru yürüyen bu ork, çadırda bulunan her çocuktan en az bir kafa kadar daha uzun boya sahipti.
Yerde kalan karkası kaldırıp Nafız’a doğru yürüdüğünde, Nafız’ın kalbi küt küt atmaya başladı. İki metreye yakın boyu, yetişkin bir erkeğin bilekleri kalınlığında dişleri, Asıksurat benzeri kaslarıyla bu ork insana korku salsa da, esas dehşet verici yanı bambaşka bir yeriydi.
Nafız, kendisine doğru yürüyen bu yaratığın ork standartlarına göre bile büyük olan kafa yapısını görünce, küçük dilini yutmamak için kendini zor tuttu. Kafasının büyüklüğü yüzünden bu ork yalpalayarak yürümek zorunda kalıyor, dengesini zar zor koruyabiliyordu.
Yanına geldiğinde elinde bulunan kemikleri Nafız’ın önüne attı ve kalın sesiyle ona seslendi
‘’Beraber yiyelim’’
Bedeni yüzünden doğru düzgün yürüyemeyen, oturup kalkamayan bu kişinin hareketi sonrası Nafız’ın içinde bir sıcaklık oluştu. Kemiklerden birini eline alan Nafız, kalan etleri sıyırıp yalamaya başladı. Diğer orkların kalın dişleri ve koca çeneleri yüzünden sıyıramadığı bu etleri, Nafız haşlanmış mısır yer gibi temizliyordu.
Et yağmasından istedikleri kadar alamayan bazı orklar, bu sahneyi kıskançlık içinde izlemekteydiler. Dayanamayacak hale gelip Nafız’ın elinden yemeğini almak için ayağa kalkanlar olduysa da,  geri oturmaları çok kısa bir süre sürdü.
Asıksurat dâhil bütün çadır, gelişmemiş dişi orkun yanında ki koca kafalıyı izliyordu. Bu ork, eline aldığı kemikleri çubuk kraker yer gibi katır kutur mideye indirmekle meşguldü. Ağzına kemik attığı her seferinde, çıkan sesler çadırın içinde bulunanların sinirini zıplatsa da, kimse korkudan sesini çıkaramıyordu.
Yemek işi bitince Asıksurat çadırdan çıkıp, elindeki çaput benzeri deri parçalarla geri döndü.
 ”Hepiniz bunları giyin, isim töreni için şefin çadırına gideceksiniz!”
Çeşitli deri parçalarını alan erkek orklar bunları bellerine sararken, dişiler göğüslerini de kapatma ihtiyacı duyduklarından iki parça deri alıyorlardı. Giyinme işi bittiğinde, çadırın içinde bulunan orklar Asıksurat önderliğinde dışarı çıktılar.
İlk bakışta, birbirinin benzeri birçok çadırın etrafta bulunduğunu keşfetti Nafız. Toprak zeminli, ortadan bir direkle desteklenmiş bu yapılar, dışarıdan yarım daire şeklinde görünüyordu. Her biri alaca bulaca renklerde olan çadırların, çeşitli hayvan derilerinin birbirine eklenerek yapıldığını belliydi.
Civarlarında çok sayıda ork dolaşıyordu. Sayıları o kadar fazlaydı ki, sayma gibi bir girişimde bulunamadı Nafız. Yenidünyasını gördüğü bu ilk seferi, hayli ilginç geçmekteydi. Nafız’ın aklına çadırda yaşayan göçebe kabileler geldi, önceki hayatında bu konuda birkaç belgesel izlemişti.
Şu anki durumun, izledikleriyle hiçbir alâkası olmaması onu çok şaşırttı. Belgesellerde bu tip gruplar düzlük alanları seçip çadırlarını kurarken, ork köyü bir dağ yamacında bulunuyordu. Eğim çok dik olmasa da, yukarı doğru tırmandığını hissedebiliyordu insan.
Şefin çadırına doğru yürürken çiftleşen, dövüşen, kemikleri parçalayarak yiyen, birbirlerinin kafasına odunlarla vurup şakalaşan birçok ork gördü Nafız.
Gözlemlerine dayanarak, ork ırkının cinsiyet ayrımı olmaksınız iki metreye yakın boya, çok kaslı bir vücut yapısına sahip olduğunu anladı.
Dişileri erkeklerden ayıran en önemli özellik koca memeleri ve nispeten biraz daha ince iki ön dişleriydi. Kendi içinde bulunduğu grup ortalama olarak yüz yetmiş santim boya sahip, fizik olarak biraz daha zayıf görünümlü orklardan oluşuyordu.
Nafız etrafta dolaşan orklara bakarak, yeni doğan grubunun bu büyüme hızlarıyla en fazla üç beş gün içinde tam yetişkin olacağını kestirdi. Bütün gördüklerinden yola çıkarak, iki numune dışında her şey yerine oturuyordu.
İlk tuhaflık kendisiydi, doğmadan önce yapılan seçimler sonucu hilkat garibesi olmuştu. Önceki hayatında yüz seksen santim boylarında, iriye yakın fiziğe sahip bir erkekti. Bu hayatında ise ulaşacağı ölçüler, onu zor günlerin beklediğinin haberciydi. Surat ve ağız yapısı da normal bir orkun görünüşünden epey uzaktı. İnsanımsı surata ve kendi küçük parmağı kalınlığında iki ön dişe sahipti.
İkinci anormallik, yanında yürüyen ayaklı tokmaktı. Henüz tam yetişkinliğe ulaşmadan iki metre boyu, yetişkin bir erkek kadar kaslı vücudu, insanı dehşete düşüren iki ön dişi ve nerede olursa olsun görülen kafasıyla, yeni doğanların en dikkat çekici üyesiydi.
İki değişiğin yan yana yürümesi nedeniyle grup, geçtikleri yerlerde bulunan orkların ilgi odağı olmuştu. Yol boyu herkes birbirine onları gösteriyordu.
Neyse ki, yaklaşık yirmi dakikalık bir yürüyüşten sonra yamacın zirvesine ulaştılar. Etrafa yayılmış çadırların on katı büyüklüğündeki tek renkten oluşan bir yapı, tüm heybetiyle önlerinde duruyordu.
—————————————————————————————————
Kendini bulmanın tek yolu, tanımadığın bir yerde yeni bir hayat kurmaktır.
Paul Auster
 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.