Yukarı Çık




125   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   127 

           

##Serim, novelturkiye.com adresinde 10 Bölüm İleriden Yayınlanmaktadır. Hepinizi, Türkçe Novel Okuma Siteme Bekliyorum ##

“Herkes iyi olduğuna göre, biz de izninizi rica edelim!”
Edgan, kafasını yere eğmiş kardeşini alarak dükkânı terk etti, içeride kalanlar tek söz edemediler.
“Mel, burada neler oluyor?”
O ana kadar suskun kalmış olan Moe ileri atıldı, iki büyük adımda Mel’in yanındaydı.
“Ne demek istiyorsun?”
Dükkân sahibi sorusuna soruyla karşılık verildiğinde geri çekilmedi, ısrarla aynı soruyu tekrarladı.
“Burada neler oluyor? Dün ölmemek için direniyordun ama şimdi sapa sağlam karşımdasın. Peki, Edgan’a ne demeli, bir gecede nasıl böyle gelişim gösterebildi?”
Şişman Moe belki farkında değildi ama bir eliyle Mel’in kol yeninden yakalamıştı. Genç çocuk önce bir kendi koluna, sonra da onun koluna bakınca kendine geldi. Ortam gerildi, genç kızın sesinin duyulacağı ana kadar geçen iki saniyede her şey olabilirdi.
“Mel, ben de çok merak ediyorum!”
Kristin kendini ortaya atınca, sevgilisinin suratındaki ifade yumuşadı, derin bir nefesi içine çekerek Moe’ ye döndü.
“Edgan gelişim geçirdi diyorsun, nasıl anladın?”
“Sen, sen farkında değil misin?”
Moe inanamamazlık dolu gözlerle onu süzünce, Mel’in ifadesi bir kez daha değişti. Az önceki gerilimi yeniden yaşamak istemeyen dükkân sahibi, cevap beklemeden söze girdi.
“Kılıcını salladığında bir an göründüler ama eminim onlar element parçacıklarıydılar.”
Mel’in tek kaşı yukarı kalktı, bunu gören Moe daha yüksek sesle devam etti.
“Doğadan özümsediği enerji, kılıcının etrafında ateş olarak belirdi. Silaha aktarma aşamasında olduğunu söylemiyorum hatta Hükmetme seviyesine adım atmış bile değil ama bir ayağının içeride olduğu kesin!”
Her şey aydınlandı; Edgan’ın şifacıları kovar gibi göndermesi ve ardından aceleyle dükkânı terk etmesi bundandı. Mel uyurken mağaranın içinde bir şeyler olmuş olmalıydı, değişimin başka açıklaması yoktu.
“Lord Kasper Hükmetme seviyesine girmek için tonlarca para döküyor ama Edgan bir gecede yolu yarılayabiliyor. İşte tam olarak bunun nasıl olduğunu öğrenmek istiyorum!”
Bütün boşluklar doldu ve Şişman Moe dilinin altındaki baklayı çıkardı, gözler cevabın geleceği adrese çevrildi.
“Moe, bu dünyada bilmen gerekenlerle beraber bilmemen gerekenler de var ve sorunun cevabı bilmemen gerekenlerden biri!”
Mel kendini tutmadı, bedeninden ayrılan yeşil enerji dükkânın camlarını öyle bir esnetti ki bir milim daha ilerleseler çıkmaz sokak cam kırıklarıyla kaplanacaktı.
“Tamam, sen nasıl istersen!”
Moe ağzında birkaç kelime geveleyip depo tarafına doğru yürümeye koyuldu ama bir el kolunu sıkıca yakaladı.
“Amacım seni korkutmak veya sindirmek değil. Al, bu Beşinci Bahçeden getirmek zorunda olduğum şey!”
“Keskin Yapraklı Mantis!”
Yere düşen bitkinin yanına çömelen Moe üç kelimeyi tek nefeste haykırdı.
“Onca yarayı boşuna almadım. Öğlen olduğunda açık arttırmanı yapabileceksin!”
Başka konuşma olmadı, sevgilisinin koluna giren Kristin genç çocukla beraber depoya geçti. Moe bir sağa bir sola zıplarken, heyecanı yüzünden okunuyordu.
Aynı anlarda dükkânın çok uzağında, üç kişi pencereleri olmayan taş odanın içinde fısıldaşıyorlardı, kapıdan uzakta karanlık bir köşedeydiler.
“Çocuk neredeyse Elemental Dönüşümü gerçekleştirebiliyor!”
“Şüphe yok, neredeyse Hükmetme seviyesine girmiş!”
“Kasper’e bunu söylemeli miyiz?”
Şişman Moe’ nin dükkânından kibarca kovulan üçlü, şahit oldukları olay üzerine durum değerlendirmesi yapıyorlardı. Yeşil Gölge Akademisi içinde yaşadıklarından tabii ki Kasper ve Edgan’ın arasındaki olaydan da İkinci Büyük’ ün torununun iksiri için bitki topladığından da haberleri vardı.
“Lord Kasper henüz Hükmetme Seviyesine geçemedi ve iksir olmadan geçemeyeceği belli. Gidip düşmanının onun önüne geçtiği söylersek, başımıza iş almaz mıyız?
“Şu velede Lord demekten vazgeç, en azından bizim yanımızda!”
“Konumuz bu mu?”
Soru cümlesi taş odada çınlayınca, diğer iki kişi işaret parmaklarını dudaklarına götürdüler.
“Sakin olalım! İlk önce durumu bizim dışımızda kimler biliyor, onu belirleyelim!”
“Odada üçümüzden başka dükkân sahibi, Mel denen çocuk, bağıran ve soluk yüzlü kız vardı!”
“İri olanın bilmediğini düşünüyorum, yoksa diğerini dükkâna değil kendi evine götürürdü. Bizim olduğumuz yere getirmesinin nedeni, ne yapacağını bilmediğinden olsa gerek!”
 “Haklısın, rengi atmış kızı da eleyelim, dünyadan haberi yok!”
“Öfkeleneni hiç düşünme, abisine bir şey olduğunu sandığından diğerlerini tehdit bile etti!”
“O zaman geriye sadece dükkân sahibi kaldı ama ben onun da anladığını düşünmüyorum!”
“Nedenmiş o?”
“Kılıcı kınına soktuğu an ona döndüm ve suratında en ufak bir değişiklik yoktu. Boş gözlerle neler olduğunu anlamaya çalışıyordu, onun aksine ikinizin de bakışları değişmişti.”
“Anlaşılan neler olup bittiğini bir biz, bir de Edgan denen velet biliyor. Bu yüzden Kasper’e düşmanının ondan önce atılım yapma şansı olduğunu söylememize gerek yok!”
“Edgan aptal değilse artık kimsenin yanında seviyesini göstermez!”
“Diğerleri bilse bile aslında sorun olacağını düşünmüyorum. Ne de olsa Lord Kasper’e malzeme satan onlar, müşteriyi kaçırmak istemezler!”
“Hay Lord Kasper diyen diline senin!”
“Tamam, tamam, bu sefer alışkanlıktan oldu!”
“Neyse, konuyu burada kapatıyoruz! Hiçbir şey görmedik, hiçbir şey duymadık!”
“Biz çıktığımızda Mel iyileşmişti, o kadar!”
Üç şifacı, konuşmaları bittikten sonra taş odayı sırayla terk ettiler, bildikleri şey karanlıkların içinde kalacaktı.
Öğlen olduğunda Moe her zamanki yerinde hazırdı, yardımcısı yanında olmasa da şişman adamın yüzünde güller açıyordu. Nasıl sevinmeyecekti ki hem velinimeti iyileşmişti hem de Beşinci Bahçe’nin en değerli bitkisi açık arttırmaya çıkıyordu.
“Bu sefer Kasper’ in işi zor!”
“Bence de!”
“Neden öyle diyorsunuz ki?”
“Keskin Yapraklı Mantis öyle her istediğinde bulabileceğin bir şey değil! Bir kere saldırgan ve etçil bir bitki, içinde bol miktarda enerji barındırıyor. Keskin yaprakları, kökü ve en önemlisi özütü çok kıymetli!”
“Ben, Lord Kasper’ in alacağını düşünüyorum! Ne olursa olsun, ne kadar ödemesi gerekiyorsa gereksin, istediği bir şeyi kimseye bırakmaz!”
Kalabalığın hararetli tartışmalarla meydanı arı kovanına çevirdiği anlarda, bir haykırış bütün sesleri bastırdı.
“Açılın, yolu açın. Lord Kasper geliyor!”
Yanından ayrılmayan yirmi öğrenciyle beraber, çilli çocuk açık arttırma yapılacak standa doğru ilerliyordu. Forsu büyüktü, dedesi akademinin İkinci Büyüğü ve uzun zamandır fiili olarak lideriydi. Üzerine ne kadar titrediğini bilmeyen yoktu, zamansız kaybettiği evladının emanetini kayırmaktan hiç çekinmiyordu.
“Hadi bakalım başlıyor!”
Çok kısa bir süre sonra açık arttırma başladı ve gerçekten de diğerlerine göre epey uzun sürdü. Keskin Yapraklı Mantis simyacıların ve atılım yapmak isteyen dövüş sanatçılarının istediği bir materyaldi. Fiyat bir anda yükseldi ve günün sonunda Şişman Moe’ nin ağzı kulaklarına varıyordu.
“Ne dedim size. Gördünüz, on bin altın verdi ve aldı!”
“Amma övündün be, sanki sen aldın!”
Üç arkadaştan Kasper’ in bitkiyi alacağını savunan, diğerlerine böbürleniyordu, tahmininde başarılı olmuştu. Yeşil Gölge Akademisi İkinci Büyüğü olan adamın torunu, küçük bir servet ödeyerek Keskin Yapraklı Mantis’ in sahibi oluyordu.
 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


125   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   127 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.