Yukarı Çık




11   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   13 

           
'shit..suan en son görmek istedigim kişisin.' 
Klein, yüzüne yerleşmiş bir gülümsemeyle başımda dikiliyordu. Bu benim daha da korkmama neden olmuştu.
' yoksa.. içerde konustuklarimizi duydu mu?.. Belkide duymadı , yüzünde nefrete dair birşey göremiyorum...o zaman neden gülüyorsun be adam!..'

"Ahah.. şuan cok komik görünüyorsunuz leydi isabella. Tıpkı düşündüğüm gibisiniz." 

" G-gibisiniz derken?.."

'Cadi olduğumu anladı mı yoksa!? Ahh...n-ne yapmalıyım!? Onunla yalnız kalmak istemiyorum.. '. Kleinin kırmızı gözleri loş ortamın etkisiyle boğucu ve yoğun görünüyordu, aynı bir şeytan gibi. Gülüşü yüzünde daha da yayildiginda gozleri kısıldı,

" Eğlenceli olduğunuz hakkında.."

"Hah..ha..ha.. öyleyim tabi..". Gülmem gerekiyormuş gibi hissettiğimden dudaklarimin kenarları güçlükle yukarı doğru kıvrıldı.
' duymadı galiba. Duysada dermiydi ki aptal!?'

"Yalnız..."

"S-sorun ne bay klein?" Birden konuşması beni ürkütmüştü.

"..Daha ne kadar yerde oturmayı planlıyorsunuz? Ve yüzünüz..pfft.. üzgünüm ama silseniz iyi olucak."

 Yere çömdüğünde cübbesinin iç cebinden beyaz bir mendil cikardi ve bana uzattı.Gayet de samimiydi.
'Ne yani bu mu?... Duymadı yani..hah ömrümden ömür gitti bee. .. Ayrıca bayadır burnum akıyordu, umarım suratimda sümük civarı birşey yoktur.' Mendili elime aldığımda verdiği hissiyat güzeldi, aynı ipek gibi. Baya da pahalı görünüyordu.

"Ee..mendilinizle burnumu silmemde bir sakınca yok mu?

"..Hahaha.. tabiki yok leydi isabella. Neden sordunuz?"

"Şey.. kullandığımda geri alabileceğinizi zannetmiyorum da."

"Sorun yok, sizde kalabilir ahah.."

Bana cana yakın davranıyordu, aynı hikayede julia ya davrandığı gibi. Büyücü olduğundan kafamda cok büyüttüm belkide , hep cadı ve büyücü hikaye kitabı yüzünden. 
' Kabuk ediyorum ürkütücü görünüyor ama o hikayenin ana karakterlerinden klein, ta kendisi. Yüzünden gülücük eksik olmayan, arkadaş canlısı ve alay etmeyi seven biri..olmalı yani.Güzelim mendilini bile verdi. Çok ta temkinli olmama gerek yok..'

" Teşekkür ederim..." Dedim ve mendil yardimiyla iki elimle burnumu sıkarak çektim. Neden yüzümü silmem gerektiğini mendile bakarak anlamıştım.
'ayy... sanirsin göz yaşı yerine sümük ağladım. Rezilliğimin doruklarini yaşıyorum ya! Orpiel! Bunlar senin eserin senin! Merak ettiğim şeyler olursa gel mi demiştin.? Nahh!!! gelirim.'
Utançla mendili saklamaya çalışırken kleinin eli birden önümde belirdi.

"Haydi kalkın leydi isabella, yoksa hasta olacaksınız." Dediginde haklıydı, götüm donmuştu. Kleinin yardımıyla yerden kalktığımda boy farki nedeniyle basım geri düşmüştü ona bakarken.
' ödüm koptu.!! Mendili istiyecek zannettim..'.

"Teşekkür ederim bay büyücü klein."

Önüme döndüğümde istemsizce rahat bir nefes verdim çünkü bir rezilliği daha kaldıramazdım.( Baya rezillik kaldırabilecek bir kapasiteye sahip :)..).

"Mendilimi alabilir miyim leydi isabella?" Duyduğum söz le şaşkınlıkla ona bakarken avuç içini kaldırmış, vermemi bekliyordu. 

"Ne?.."
 ' Beni istese daha kolay verirdim ama mendili asla! Yahuu.. mendil sümüklü sümüklü!!'
 
 "Y-yanliz bende kalabileceğini söylemiştiniz?..Hhem isteseniz de veremem..yani bugün. Görgü kurallarına göre yakışık olmaz. Eee ben size yarın-"
 
 "Ahaha aha.. şaka yaptım merak etmeyin. Söylediğim gibi sizde kalabilir. Sizleyken hiç sıkılmıyorum.Ahah.."
 
Katıla katıla gülen kleine hayretler içerisinde bakakaldim. Bir yanım suratina yumruk gecirmek isterken bir yanimda oww yeah hareketi çekmek istiyordu.

"Ama bilmek istediğim birşey var.. Bu saatte sadece rahiplerin girebildiği odada ne işin vardı ve neden bu halde çıktın?" 
Az önce ki güler yüzünün yerini ciddi ve tehditkar bakışlar almıştı. Neden birden tavrını değiştirdiğini anlayamasamda ruhumu bile titrettirecek bir hissiyat veriyordu. Korku...

"Ve üzerinde neden mana patlamasına dair kalıntılar var?"

'Ne?!..Bunuda mı görebiliyor?.. B-ben ne demeliyim? Korkuyorum. Gerçekten korkuyorum..'
Kaskatı kesilmiş, yüzüne bakamiyordum. Özelikle gözlerine , kırmızının tonunu görmekten korkuyordum. Aklım durmuş gibi , ne yapacağımı şaşırdım. Sanki ağzım acilsa hersey dökülecekti.
'Biri..bana yardım etsin..'

"Sen-"

"Leydi isabella?.."

Koridorda julianin sesi yankılandıginda sözü yarim kalan kleinle birlikte ona döndük. Mutluluktan ağlamak tabiri suanki durum için var olmalıydı. Artık julia da burda olduğuna göre pacami siyirabilirdim, nasıl mı..
'hadi bayılalım'

***

Gözlerimi kirpistirarak açtığımda coktan sabah olmuş, odayı aydınlatıyordu. Yatakta dogruldugumda kendi odamda olduğumu fark ettim. Rahatlamanın verdiği hisle nefes verdim tabi geceki olayları unutmuş değildim. Bayılma taklidi yaparken gerçektende bayılmışım. Orpiel in üstüne birde klein gelince ayık olmam daha sasirtici olurdu.

"Beni julia taşıyamayacağına göre klein taşımış olmalı. Ayy tüylerim diken diken oldu. Arkadaş canlısı mı?! Kıçım! Lanet olası yazar hikâyeyi aşırı eksik yazmış. Bu dünyadan bir cikarsam ilk işim onu dava etmek ol-"

" İsabella.. uyandın demek. Günaydın"

Julia yatagin diger kenarinda, oturmuş halde gozlerini ovusturyordu.
'Ney?!! Julia neden yatağım da!?? Umarım az once dediklerimi duymamıştır..'

 "J-julia?... Odamda ne işin v-"
 
 "Gerçekten çok korktum! Lütfen bir daha bayilma.... Bir daha değer verdigim birini kaybetmek istemiyorum.". 
 
Son cümleyi kendine fısıldadı sanki.Sıkıca sarildiginda hafiften bir titreme almıştı julia yı. Neden bu kadar hassas olduğu konusunda bir fikrim vardı. Julia saraya getirilmeden önce annesiyle mutlu mesut yaşıyordu, taki annesi aniden ölene kadar. Sarayda önceki hayatında insanlardaki samimiyet ve içtenliği bulamayınca kendince mutluluğu aramaya başladı, böylelikle 4 ana karakterle yolları keşisti.
'Aslinda sevgiye aç bir çocuktan farkı yok.'

 " Şuan gerçekten iyiyim julia. Seni endiselendirdigim icin üzgünüm ve teşekkür ederim."
 'beni Klein den kurtardığın icin..' Julia yi bende kucaklayınca çocuk gibi yüzüne gülümseme yayıldı.
 
 "Eğer bay klein sana kötü davranıyorsa lutfen bana söyle. Gece cok korkmuş görünüyordun."
 
 "Ahah.. hayır kötü davranmadi...ben.. tuvalette gitmek istemistim ama yolumu kaybettim. Çok korktum ve ağlamaya başladım. İşte o sıra bay klein ile karşılaştım. Ahah.. sulu gözüm degil mi?"
 
 "Hayır. Ben senin kadar cesur ve havalı bir kız görmedim isabella. Demek o yüzden akşam odanda değildin. İlk kez kutsama alacağım icin cok heyecanlı birazda korkmuştum. Birbirimizden güç alırız diye odana gelmiştim ki yoktun. Seni koridorda bay klein ile birlikte bulduğumda sevinmistimki birden bayıldın. Sonra bay klein seni odana kadar taşıdı, beni selamladiktan sonra çekip gitti.Hiç bir sey demeden.... ondan hoşlanmadım."
 'Ne demek hoşlanmadım. İkiniz hikayenin ana karakterlerindensiniz..'
 
 "Anlıyorum julia. Ama biraz daha oturursak kutsama alamayacagız. Artık giyinmeliyiz."
 
 "Ahh evet haklısın isabella. Eminim çok güzel görüneceksin. Bende gidip giyineyim sonra görüşürüz" dedi ve mululukla kendi odasına gitti.

***

Tam üstüme oturmuş beyaz elbisem , belden büzgülü , v yaka ve biraz uzun kuyruğu olan, üstüne serpiştirilmiş küçük küçük taşlarla goz kamaştırıyordu. Saçımı dağınık örgü yapıp dudağıma da hafif pembe ruj sürdükten sonra tamamdım. Bu yılın azizesi bendim. Aynada kendime yani isabellaya hayranlıkla bakıyordum.
'istese güzel olabiliyormuş. Hehe..'

"Leydi isabella hazır mısınız?" Heyecanla kapidan iceri julia girmişti. Dökümlü toz pembe elbisesi, kalp yaka dekoltesiyle birlikte sırtından aşağı uzanan tül pelerini ile melek gibi gözüküyordu. Güneşi andıran salık saçlarıyla görüntü tamamlaniyordu, tam bir ana karakter.

"Hazırım prenses julia . Çok güzel görünüyorsunuz." Dedim gülümseyerek.

"Hehe beni utandırıyorsunuz. Sizde çok güzel görünüyorsunuz."

"Bugün bu iki güzelliği gördüğüm icin cok şanslı olmalıyım."
'Bu ses.... Klein?!'
Korkuyla bakisimi ona yonelttigimde kapının önünde eğilmiş bizi selamlıyordu.

"Üzgünüm sizinle aynı düşüncede değilim bay klein..Sizi buraya ne getirdi?" dedi julia. Yüzü ciddi ve keyifsizdi.
'haa?? Ne oluyor lan? Julia neden bu kadar atarlı giderli?? O ana karakterlerden biri julia!! Kendine gel'

"...Size salona kadar eşlik etmek icin gelmiştim prenses julia. "

" Ben leydi isabella ya eşlik edeceğim. Yani gidebilirsin."
Klein nin gulumsemesinin yerini şaşkınlık almıştı, julia yi ilk kez böyle görüyor olmalıydı. Benim icinde öyle.

"Leydi isabella, haydi gidelim." Dedi gülümseyerek ve
koluma girdiği gibi peşinden sürüklemeye başladı. Minik tavsan birden kaplan olmuştu sanki. 

Çoktan salona gelmis ve oturmak icin yer ayiriyorduk ki yanimdan biri geçti, bakışları aşırı uğursuz ve rahatsız hissettirdi. 

Bakislarin sahibini görmek icin basimi çevirdiğimde kısa kızıl saçlı, çimen gözlü,uzun boylu ve üstüne oturan beyaz ve siyah takımıyla gözü şenleyen bir tip, tabi bakışlarını saymazsak. 

O sıra aklıma dank etti bu kişi aria nin abisi Helio Castiello idi. Hikayede iki yüzlü olarak tabir edilen kötü karakterlerinden biri.
'cık cık.. yine ziyan olan bir yakışıklılık..'
Aria nin asıl kötü olmasinin nedeni abisinin baskısı, prensle aria yı evlendirip konumunu yükseltmek istiyordu. Tabi julia ortaya çıktığında aria icin kriz günleri başlıyacaktı. Belkide coktan başladı.

Yerlerimize oturduğumuz da rahip kürsüye çıktı, cüppeli,baya yasli, saci ve sakali bembeyaz ve beline kadar iniyordu. Adı Cassian Cania idi.
 Önüne gelen soylular rahibin elini alınlarina dayadiklarinda rahip ' yüce orpielin kutsaması üzerinize olsun' diyor ve kutsanmış oluyordun.
 
 Ve sira bana gelmiş, rahibin önündeydim. Rahip gözüyle baştan aşağı süzdükten sonra elini uzattı, alnima koymam icin. O kadar stresliydim ki elini öpüp sonra alnima koymuştum. Tabi sonradan fark ettim.
 'şu geleneklerimiz yok muu!! Ühü ühü'
 Rahip ilk afallasada bozuntuya vermedi ve
 
 " Yüce orpiel in kutsaması üzerine olsun, leydi isabella." dedi. Ben ise mahcup ve müteşekkir bir gülümsemeyle karşılık verdim.
 

***

Yorgun bir şekilde yatağıma sırt üstü uzandığımda kutsama yeni bitmiş ve hizmetliler üstümü az önce değiştirmişti.

"Orpiel i her duyusumda tepem atti. Yinede yiğidi öldür hakkını yeme, dediğinde durdu. Rahip olayı çakmadı bile."

Bugün aşırı yorulma nedenlerimden biride klein ile yalniz kalmamaktı. Tabi sagolsun juliada beni yalniz birakmiyordu. Ya arjen yada diego nun yanındaydım. Arjenle daha rahatım, diego ile birlikteyken etrafımız vıcık vıcık kız kaynıyordu. Söylememe gerek yok diye dusunuyorum ama ikiside kutsanma da ışık saçıyordu.

Arjen le birlikteyken bana kutsal soruyu sordu `Neden rahibin elini öptün ?`. Cevabım kısa ve netti. `Daha havalı'. Ve arjen bir daha agzini acip birşey söylemedi.
' Hmm.. bunu iyiye mi yormalıyım kötüye mi?.. aman neyse.'
Hava kararmış ve yorgunluktan ölsem de bir gram uykum yoktu.

"Hah.. neden uykum yok. Belki bir kitap okursam uykum gelir. Magbedin icinde kutuphane var demişlerdi. Hadi bakalim.."

Geceliğimin üstüne sal alip yola koyuldugumda koridorlar geçen geceki kadar karanlık degildi. Ve sonunda kütüphane kapısının önündeydim. Sessizce içeri girdim , kocaman ve düzenliydi. Tek tek raflara bakip ilerliyordum ki tartisma sesleri duydum.
'Bu saate özellikle kütüphanede kim tartışır ki?'
Sese yaklaştıkça kelimeleri secebiliyordum.

"Daha cok cabalamalisin aria."

"Deniyorum abi.Ama... prens diego yla evlenmek istemiyorum..Ah!!"

"Seni sürtük. Beni yanlış anladin sanırım rica etmiyorum, sana emrediyorum. Yoksa sonuçlarına katlanirsin."

Dolabın arkasinda gördüklerime sok oldum, helio psikopat bakışlarıyla aria nin saçını bir eliyle kavramış haldeydi. Aria nin helio dan korktuğunu yüzünden anlayabildim . Aynı zamanda korkudan titriyor ve ağlıyordu.

"Ah!.. b- ben özür dilerim abi. Canım acıyor..." Dedi titreyen sesiyle aria.
'Hikayede baskı dediği bu mu!? Lan bu resmen kadina siddet!! Ulan.. taş yok mu taş!..'

Aria kötü karakter olsa bile cok sinirlenmiştim. Yerde göz gezdirirken raftaki kitaplar gözüme çarptı. Beynimin bir tarafı `hayır!! Mağbede ait kitapları firlatamazsin` diye bagrirken diger tarafında ` bu kitapla taaam on iki den vurursuuun.` diyordu.Tabiki de bir kitabı aldığım gibi direk kafasına attım, tamda beynimin dediği gibi....on iki den vurdu.

"Ah!! Noluyor burda!! Kim bana vurmaya cesare-"

Hiddetle arkasını döndüğünde beni gördü, şaşkındı.
'Kimseye demeden önce yalvarmaya başla bakalım pislik!'

İki yüzlü pisliğin teki olduğu icin kimse aria ya gösterdiği siddete tanıklık etmemiş olmalı. Ama artık durum değişti, ben gördüm.

"Seni küçük orospu! " Diye bağırarak üzerim yürümeye başladı.
'Hı? Hı?..Nee!!??'
Bir eliyle boğazımı kavradığı gibi kitap rafina gömdü.

"Ahh-!!.."

Acıyla çığlık attığımda şokun etkisiyle sesim kesildi, olduğum yerde kıvrandim.





~~~~~~~~~

Slmmm😊 bölüm birazCIK geç geldi. Aslında bir kaç gün daha geç gelirdi ama bi arkadaşın isteği üzerine inat ettim ve yazdım. İşte sonuç bu🎉 buyrun okuyun ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lutfen❤️by byyy



Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


11   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   13 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.