Aniden vücudumun serbest bırakılmasının verdiği hafifliği hissettim.
– Ha?
Dağılmış bilincimi geri topladım ve gözlerimi açtığımda beni bağlayan ipin artık çözülmüş olduğunu gördüm.
\“…Matsuda-kun?\“
Yataktan kalkıp laboratuvara bakındım ama kimse yoktu.
- O zaman ip nasıl çözüldü?
- O zaman ip nasıl çözüldü?
Zamana bağlı bir mekanizması mı vardı, yoksa ben gizliden gizliye yetenekli bir kaçış sanatçısı mıydım merak ettim. Bu ihtimalleri düşünürken laboratuvara dikkatlice baktım ve masaların birinin üstünde bir sıcak su sebili olduğunu farkettim.
Sanırım sakinleşmek için kendime biraz çay yapmalıyım.
Bu fikir aklıma geldikten kısa süre sonra, küçük bir çaydanlığa biraz kaynar su döktüm. Çay yapraklarının güzel kokusu burnumu gıdıkladı. Bir fincana çay koydum ve yavaşça ağız dolusu yudumladım. Sıcak, demli sıvı boğazımdan mideme doğru aktı… ve sonunda sakinleştim.
\“Görüyorum ki sonunda sakinleştin.\“
\“……Eh?\“
Tanımadığım küçük bir erkek çocuk bir anda belirdi ve önümde durdu.
Şaşkınlıkla fincanımı yere düşürdüm ve tam ayağıma denk geldi. \“GYAAAAAAAA!\“ Ani acıdan kıvrandım.
\“Ha ha! Cidden sersemsin, abla!\“
\“Sen… Sen kimsin?!\“ Bu masum görünüşlü, gülen çocuğa acı içindeyken soru sormayı başarabildim.
\“Hm? Hemen unuttun mu? Daha dün tanışmadık mı?\“
- Dün mü tanıştık?
Acıdan uyuşmuş ayağımı sürükledim ve \“Ryouko Otonashi\’nin Anı Defteri\“nin durduğu yatağa doğru gittim. Defteri aldım ve sayfalara göz gezdirdim.
\“Ah, anladım!\“ Hemen hatırladım. \“Yurttayken Matsuda-kun için mesaj bıraktığım çocuk sen olabilir misin..?\“
\“Bingo! Tamamen doğru söyledin! Ben Yuuto Kamishiro, Umudun Zirvesi Akademisi\’nin 77\’nci sınıfından bir öğrenciyim!\“
\“Şey… Ne zaman buraya geldin?\“ Diye sordum. Yani onun buraya geldiğini hiç fark etmedim!
\“Yani, fark etmemen normal.\“ Kamishiro-kun gülmesini tuttu ve masanın üstüne oturdu. \“Ama sorulacak soru bu değil.\“
\“...Eh? Ne demek istiyorsun?\“
Kamishiro-kun\’un ağzı geniş bir gülümseme haline geldi. \“Ben gelmedim. Başından beri buradaydım.\“
\“B... Başından beri mi..?\“
\“Yani Yasuke Matsuda seni iple yatağa bağladığından beri buradaydım en azından. Sonrasında ettiğiniz aşıklar kavgasının tamamını da duydum tabii ki. Bundan bahsetmişken, gerçekten etkileyici bir düğüm bağlamış! Başka bir zaman bana öğretmesini istemem gerek.\“
\“Ee… Diğer bir deyişle...\“ Durumu anlamak için beynimin tümünü kullanmaya çalıştım. \“Başından beri laboratuvarın bir yerinde saklanıyor ve Matsuda-kun ile beni gözetliyordun öyle mi?\“
\“Ne kadar kabaca! Sapık olabilirim ama saklanıp dikizleyen türden bir sapık değilim!\“ Kamishiro-kun yanaklarını şişirdi. Neden sinirlendi anlamadım.
\“Ama saklanmadıysan seni kesinlikle fark ederdik… Ben fark etmesem bile Matsuda-kun ederdi...\“
\“Hala anlamadın değil mi? Pekala, sana doğrudan açıklayayım.\“ Kamishiro-kun aniden göğsünü kabarttı. \“Beni yeteneğimden dolayı fark etmediniz,\“ diye neşeyle ilan etti. \“Ben \’Süper Lise Seviyesi Gizli Ajan\’ım sonuçta!\“ Göğsünü daha çok kabarttı, geriye doğru düşecek gibi oldu.
\“Süper Lise Seviyesi… Gizli Ajan mı?\“
Bilirsin ya \’007\’ ve \’Görevimiz Tehlike\’deki gibi… Bu filmlerden birini illa ki görmüş olmalısın. İşte ben o filmlerdeki gibiyim. Bana bir casus diyebilirsin.\“
\“Casus mu..?\“ Maalesef bahsettiği filmleri izlediğimi hatırlamıyordum ve ne demek istediğini tam anlayamadım.
\“Kendimi bildim bileli insanlar bana; ne kadar kısa boylu olduğumu, ne kadar sade ve silik bir görünüşüm olduğunu söylerler.\“ Konuşurken bir yerlerden büyük bir kavun ekmeği çıkardı -açıkçası böyle bir şeyi kıyafetinin neresine sakladığı bir gizemdi- ve sesli sesli çiğneyerek devam etti.
\“Küçükken, kimsenin beni fark edememesinden nefret ederdim… ama sonra bir şey fark ettim. Bu bir dezavantaj değil. Tam tersi, bu harika bir yetenek! Demek istediğim, varlığın anlaşılmıyorsa kimse seni fark etmez! Bir casus ya da ninja olabilirdim! Evet, bu kesinlikle bir kusur değildi. Bu bana cennetten gelen bir yetenekti. Eğer kullanırsam dünyayı kurtaran bir süper ajan olabilirdim! Birilerini öldürmek için ruhsat alan türden!\“
Konuşmayı bitirdiği an, Kamishiro-kun elinde tuttuğu kavun ekmeğinin geri kalanını ağzına tıktı.
\“Diğer bir deyişle… aslında saklanmıyordun… ama biz seni fark edemedik öyle mi?\“
Kamishiro-kun ağzındaki ekmeği yuttu. \“Evet, aynen öyle!\“ dedi yüzünde büyük bir gülümseme ile. \“İlk başta gelmemin sebebi sana verdiğim sözü yerine getirmekti. Biliyorsun, iletmem gereken mesaj. Ama buraya ulaştığımda gördüm ki Matsuda-kun ve sen zaten birbirinizi bulmuşsunuz o yüzden mesaj artık gerekli değil diye düşündüm. Ama hemen eve geri dönersem emeğime yazık olurdu bu yüzden yeteneğimi göstermeye karar verdim.\“
\“Bulaştığın olayla ilgili sana yardım edebilmek için elbette!\“ Kamishiro-kun, çocuksu yüzü ile hiç uymayan tutku dolu gözlerle bana baktı. \“Şimdi yeteneğimi sergilerken beni gördüğüne göre anladın değil mi? İhtiyacın olan her türlü bilgiyi kolayca toplayabilirim. Her sorunu çözebilirim. Durumun tehlikesi arttıkça daha çok heyecanlanıyorum. Ben böyle bir adamım işte! Teröristlerin bir nükleer savaş başlığını çalmak için yaptığı bir plan olduğu ortaya çıksa bile… Ah! Sadece hayal etmek bile vücudumu titretiyor!\“
Kamishiro-kun\’un vücudu kendi sözlerine duyduğu heyecan ile gerçekten de biraz titredi. Tüm vücudu garip bir tür masum çılgınlık hissi yayıyordu.
\“Tuhaf bir kişisin, değil mi...\“
\“Evet, tuhaf demek uygun olur. Öyle olmasaydım bu okulda bulunmazdım!\“
Haklıydı tabii ki. Umudun Zirvesi Akademisi\’nden bahsediyoruz, ben de muhtemelen onun kadar tuhaf biriyim!
\“Öyleyse ne yapacaksın, abla? Bence şu an uygulayacağın en iyi davranış planı bir müttefik edinmek. Sıradan bir müttefik değil, ben uzmanın uzmanıyım! İstihbarat toplama konusunda bir ustayım!\“ Kamishiro-kun bir hamur işi daha çıkardı -o kıyafette bu kadar şeyi sığdıracak kadar yer var mı?- ama tatlı ağzına girmeden önce eli aniden durdu. \“Nee..? Bu fıstık ezmeli ekmek! Ne büyük bir hayal kırıklığı!\“ Omuzları düştü, keyfi kaçtı.
\“Fıstık ezmeli ekmek gerçekten bir hayal kırıklığı mı? Bana lezzetli geldi...\“
\“Ne diyorsun sen abla?! Fıstık ezmesi ve ekmek en kötü kombinasyondur! Miso ve pilavı birlikte yemek gibi!\“
Sanırım bu karşılaştırma anlamamı daha da zorlaştırdı ama sadece \“Evet, tabii ki!\“ dedim. Tartışma zahmetine değmez diye düşündüm, o yüzden boşverdim.
\“Aha, anladın yani! Al, senin olsun.\“ Neşelenen Kamishiro-kun bana yapışkan fıstık ezmesi ekmeğini verdi, sonra endişeyle elini gömleğine sokup yeni bir hamur işi çıkardı. \“Oley! Yamazaki Madeira keki!\“ Görünüşe göre bu sefer tam on ikiden vurmuştu. Ekmeği çiğnemeye başladığında yanakları şişti ve yüzünde geniş bir gülümseme belirdi. \“Oyleyfe napıfakfın?\“
\“...Ee, ne dedin?\“
Kamishiro-kun ağzındaki ekmeği yuttu. \“Öyleyse ne yapacaksın?\“ dedi, bana sorgulayıcı bir bakış atarken gözleri korkunç biçimde ciddileşti. \“Yani, bence tek seçeneğin sana yardım etmeme izin vermek. Gördüklerime göre, kendi başına doğru düzgün hiçbir şey yapamayan birisin ve şu ana kadar tek gerçekleştirdiğin şey şaşkınlık içinde etrafta dolanıp durmak. Tesisat ile ilgili sorunun olduğunda uzman bir tesisatçı çağırırsın ve başını şu an sahip olduğun türden bir derde soktuğunda ise, benim gibi bir uzmana ihtiyaç duyarsın. Ben tam da bu türden bir olayı aydınlatabilecek tarzda biriyim. Şu anda… seninle ben, erkek ve kadın organı gibi uyumluyuz. Sen başı belada olan, kafası karışık birisin; bense böyle sorunları çözebilecek biriyim. Bir sonraki adımın ne olması gerektiğini anlamak kolay, değil mi? Boşalmaktan bile daha kolay.\“
\“B...Bekle bir saniye!\“ Onun sözünü kestim, kafam karışmıştı.
\“Hm? Sorun ne?\“
\“Şey… Az önce biraz kişiliğine aykırı davranmadın mı?\“
\“Pek değil.\“ İlgisizce cevapladı.
\“Galiba… Sadece bana öyle geldi o zaman...\“ Konuşmasını uygunsuz ifadelerle süslediğini duydum sandım ama dikkatli dinlemediğimden olmuş olmalı. Sadece yanlış duydum. Evet, öyle olmalı.
\“Öyleyse, ne yapacağına karar verdin mi? Etrafta karışık bir kafa ile dolanmaya devam edersen sorunların asla çözülmeyecek. Bana göre şu an yapacağın en iyi şey, doğru kararı verip işleri bana bırakmak.\“
\“Sorunlarım...\“ O anda düşüncelerimi düzene koymak için defterimi tekrar okumam gerekti. Bulaştığım derdin nasıl bir şey olduğunu şimdiden unutmuştum. ama açıklamayı okuduğum an kalbim anormal biçimde fazla bir hızda atmaya başladı.
Panik içinde defteri kapattım.
Aman Tanrım! Aman Tanrım! Aman Tanrım! Aman Tanrım! Aman Tanrım!
Bu saçmalık ötesi bir saçmalıktı. Tüm anormal durumlardan daha anormal bir duruma karışmıştım görünüşe göre. Eminim ki ne kadar ararsam arayayım, \“Ryouko Otonashi\’nin Anı Defteri\“nin içinde bu sorunla başa çıkacak bir yol bulamam.
Yeterli bilgim yok -
Ve kesinlikle yeterli deneyimim yok -
Aman Tanrım! Aman Tanrım! Aman Tanrım! Aman Tanrım! Aman Tanrım!
Aceleyle gözlerimi yukarı çevirdim ve önümde hala bir tür tatlı çiğneyen çocukla göz göze geldim.
\“Kararını verdin sanırım.\“
\“…Eh?\“
\“İyi o zaman. Şimdi bana bu olaya tam olarak nasıl bulaştığını anlatman gerekiyor!\“
Gözlerime bakıp aklımı okuyabiliyor gibiydi ve kontrolü ele geçirmeye hazırdı. O haklı gerçi. Muhtemelen yapabileceğim başka bir şey yok. Kendi başımın çaresine bakamıyorsam tek seçeneğim diğer insanlara güvenmek. Ben bile böyle basit bir sebebi anlayabiliyorum.
Diğer insanlar. Matsuda-kun olmayan insanlar.
Sanırım şimdiye kadar benimle alakası olmayan insanların, bana yardım etmesine izin verme zamanı sonunda geldi.
bu bölümün devamı yakında...
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.