Yukarı Çık




3   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   5 

           
  Hurdalığın içine ilerledikçe ağır metallerin kokusunun üstüne mide bulandırıcı , iğrendirici kokular da eklenmişti. Burnu kötü kokulara alışık olsa da bu koku onun hiç hazır olmadığı bir sınav gibiydi. Daha fazla dayanamayacağı beyaz bir inciden Shrek’e dönen yüzünden belli oluyordu. Ümitsizce kokudan uzaklaşmaya çalışırken yüzüne vuran esintiyle tekrar hayata döndü. Esinti beraberinde güzel çiçek aromalı kokularda getirmişti. Koku o kadar doyurucu ve dikkat çekiciydiki ya burnu kötü kokulardan kurtulmak için bunu abartmış ya da bu hurdalığın içine bir çiçek bahçesi gizlenmişti.
 

  Esinti durmuş olsa bile Apollo, esintinin geliş açısından yerini tahmin ederek bir tepeye doğru ilerledi. Tepe hurdalığın merkezinde sayılırdı. Gelmek isteyenler olsa bile önce o iğrenç koku tabakasını geçmeliydi.Apollo büyük tepeye yaklaştıkça kırda yürüyen küçük bir çocuk gibi hissediyordu. Kırın sonunda kucağını açmış onu bekleyen ablasını görmüştü. Eline kenardan aldığı bir çiçekle ablasına doğru koşmaya başladı. Yaşaran gözlerini tekrar açtığında karşısında ablası yerine hurda tepesini elindeyse çiçek yerine bir küre buldu. Küre mor ve pembemsi tonlarda çiçek işlemeleri ile kaplıydı. “Bu kadar güzel bir şeyi es geçmeleri normal mi?” Onu buraya getiren çiçek kokularının bu küreden geldiği kesindi.


  Küreyi almadan önce gördüğü ablasının hayali, küreyi tutarkenki hissettiği korkusuzluk ve huzur hissi onu bu küreye şimdiden bağlamıştı. Apollo küreyi diğerleri fark etmeden buradan uzaklaşmak için harekete geçti. Küpü kapatmış, küreyi iç cebine koymuştuki bir şeylerin ortamdaki güzelliği bozduğunu fark etti. Kafasını çevirip baktığında girişte gördüğü 3 ucubeyi tekrardan gördü. Elinde tuttuğu öten dedektörü Apolloya doğru sallayan şişman uzun zamandır fırça teli değmediği belli olan pis ağzını açtı. “Bize ait olan bir şeyle kaçabileceğini düşünmüyorsun umarım?” Apollo bir cebindeki çiçek bahçesi esintili küreye bir de karşısındaki anadan doğma sudan ırak yaşamış yürüyen çöp yığınına baktı. Apollo’nun tek yaptığı  içinde bulunduğu tezatlığa kahkaha atmak oldu.


  Çirkin yüzleri bu beklenmedik kahkahayla daha da çirkin bir hal alan üçlü sinirden titremeye başladı. “Demek güzel dilden anlamıyorsun o zaman günah bizden gitti.” Diğerlerine nazaran daha zayıf duran cebinden bir bıçak çıkardı ve Apollo’ya doğru atıldı. Her ne kadar üçlü arasında en zayıfı da olsa normal bir Dünyalı veya Aylıdan daha güçlüydü. Aradaki mesafeyi kısa sayılacak bir sürede kapattı. Bıçağını Apollo’nun göğsüne doğru salladığı sırada karşısındaki adam anlık kayboldu, tekrar gözüktüğünde ise çok geçti. Bıçaklı adam karnına yediği darbeyle geldiği yere tekrar sürüklendi. Adam ayağa kalkmaya çalışırken Apollo’da karşısındaki adamlar gibi şaşkınlıkla kendini inceliyordu.


  Ne olduğunu anlamamıştı. Üstüne koşan adamı gördüğünde düşünebildiği en hızlı şekilde bir plan oluşturmuş, hurdalıktan bir sopa alarak karşı saldırı yapmaya karar vermişti. İşler bu noktada karışıklaşmıştı. Sopayı aldıktan sonra üstüne koşan rakibi yaklaştıkça yavaşlamaya başlamıştı. Bunu  fırsat bilerek saldırı yaptığı anda ise içinden muhteşem bir gücün dışarı yansıdığını hissetmişti. Titremeye devam eden üçlü bu sefer öfke yerine korkuya kapılmıştı. Şimdiye kadar bir çok insanla bu hurdalıkta kavga etmiş en fazla bir kaç çizikle dönmüşlerdi. Bu sefer karşılarındaki bu çocuk farklıydı. Diğerlerinden güç ve hız olarak çok üstündü. Şansları olmadığına kanaat getiren üçlü sanki anlaşmışlar gibi aynıanda uzaklaşmaya başladı. Apollo onlardan da şaşkındı. “Daha demin neler oldu?” yaşadığı olayları hızlıca zihninden tekrar oynattı. “Bir anda gelen hız ve güç ama nerden?” olaylardan biraz daha öncesine geldiğinde cevabı buldu. “Küre...”


  İç cebindeki yanıp sönen küreyi eline aldı. Her bir parıltısında yansımasının ulaştığı yerde yavaş yavaş yok olan çiçek deseni bırakıyordu. Apollo için gizem katmanlarıyla dolu kürenin üstüne bir katman daha örülmüştü. İçinden bir ses bulunduğu noktadan bir an önce uzaklaşması gerektiğini söylüyordu. Apollo bunu istesede ayakları zemine gözleri elinden kurtularak önünde süzülmeye ve dönmeye başlayan küreye kitlenmişti. Küre yavaş dönse de temposunu hızlandırmaya başlamış, hızlandıkça yaydığı ışıklar artmıştı. Yönünü Apollo’ya doğru değiştiren küre Apollo’nun üstüne gelse de o hala ayaklarını kıpırdatamıyordu. Küre Apollo’nun bedenine yaklaştıkça daha fazla ışık ve güzel koku yayıyordu. En sonunda küre Apollo’nun bedenine temas ettiği anda büyük bir patlama yaşandı. Gözleri ışıltıyla anlık kör olan Apollo’nun yaşadığı en son şey kalbindeki kısa sürelik ağrı ve yavaşlayan kalp atışlarının bir zaman sonra  durmasıydı.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


3   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   5 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.