Yukarı Çık




3   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   5 

           
-4-

  Annem aptaldı.

  Bu kesin olan bir şey.

  Geçen gün "yüz yıl geçtikten sonra, artık anlıyorum" gibi başlayan bir şeyler karalıyordum, ama---- onun aptal olmadığını hiçbir şekilde söyleyemiyorum.

  Ama aslında, annemden daha da aptal olan kişi babamdı---- Annem öldükten bir süre sonra, hatta hayır bir süre sonra falan da değil, şu an bunu anlıyorum.

  Anneme yönelttiği şiddet tamamiyle bana da dokunuyordu.

  Beni her gün döverdi.

  O zamanlar bir çocuktum, bu yüzden çocukluğum gereği hatalar yapınca elbette bana vururdu. Ama iyi bir şey yapsam bile ona ters gelen en ufak şeyde bana hata yaptığımdan daha fena vururdu. Kanımın aktığı noktaya kadar.

  Onun için bir çocuğu dövmek onu eğitmenin başka bir şekliydi.

  "Devam et, çocuğunu döv. Sen nedenini bilmesen de o nedenini bilecektir." gibi çarpık sözler duydum, ama çocukken bunların hiçbirini anlamıyordum.

  Hayır, aslında çok geçmeden anladım.

  Ortada bir sebep olmadığını anladım.

  Babam tam da kendini kanıtlamak için zayıfları zorbalığa uğratabilecek bir adamdı.

  Annem ise bir aptal. Hakikaten umut duyulamayacak bir aptal. Ama eğer öyle olmasaydı bile, kişiliği kasabaya uyumlu olsaydı bile, eminim ki babam anneme zorbalık yapacak başka bir sebep bulurdu.

  Hiç şüphe yok ki annemin "yanıldığı" için, aptal olduğu için dövüldüğünü sandım.

  Ama olayın bununla hiçbir alakası yoktu. Ve geçen söylediğim eğer sessiz kalırsa aldığı hasarı minimalize edebileceği gibi şeyler için ise, muhtemelen durum pratikte öyle olmazdı.

  O bana hiçbir sebep olmamasına rağmen vurdu.

  Her zaman sinirliydi.

  Her zaman kötü bir ruh hali içindeydi.

  O kadar hiddetliydi ki öfkesini çıkartabileceği başka bir şey yoktu.

  Güçlü zombiler yaratmak uğruna birçok kötü insan buldum-- Örneğin, Karındeşen Jack gibi. Ama o ünlü kötü adamla karşılaştırıldığında bile babamın hiçbir şekilde aşağı kalır yönü yoktu.

  Umutsuz bir eşkiyaydı.

  O cimri bir sefilin tekiydi, ama onu bir zombiye çevirmenin onu ne kadar güçlendirdiği görünce şaşırdım. Bu adam benim, bendeniz Dio'nun babası olmalı diye düşündüm.

 Düşüncesi bile rahatsız edici.

  Her neyse, o adam kendi karısı ve çocuğuna bile aşağılık kompleksi içinde olan budala bir adamdı--- Hayatını hiç durmadan şiddet içinde yaşadıktan sonra hayatını böyle kaybetmesi şaşılacak şey değil.

  O zamanlar babamın şiddetinden kaçmak için yapabildiğim tek şey, işti. Çalıştım, para kazandım ve o parayı babama alkol almak için harcadım.

  Sarhoşken hidetini dindirmek imkansızdı ama eğer onu umursamaz ve içmeye devam etmesine izin verirseniz, eninde sonunda bilinci kapanana kadar içerdi.

  Ve tabii ki, eğer uyuyorsam babam bana şiddet uygulamazdı.

  Sonuçta, ben yalnızca bir çocuktum.

  İş olarak adlandırmış olsam bile, bu işler elbette ki meşru değildi-- ama o vahşi kasabada kendi kendine gelişen vahşi bir sistem vardı. Meşru olmasalar bile, yapılacak çok fazla iş vardı.

  Sanki doğal olan buymuş gibi komisyon alırlardı, böylece bir çocuğun yüklü miktarda para kazanması imkansız hale gelirdi. Ama git gide kumar kasabada hüküm sürdü, bu yüzden alkol alacak parayı biriktirmek çok da zor değildi.

  İşte bu noktada annemin eğitimini kullandım.

  Bana çok küçükken verdiği o eğitimden ilk kez kumarda yararlandım.... Biliyorum ki bu onun isteğinin tamı tamına zıttı bir şey. Düşününce, bu çok ironik. Çünkü ona ilk kez o an minnet duydum.

  Onun sayesinde bugünlere kadar yaşamımı sürdürebildiğimi düşündüm.

  Ona ilk minnettar olduğum an buydu. 

  Kendisi pek para kazanamıyordu, bu yüzden küçük çocuğu ona alkol aldığında morali bozuluyor ve bana vuruyordu. Ama görünen o ki, o ayyaş adam için içki her şeyden önde gelirdi.  Bana vurmayı yavaş yavaş bıraktı.

  Bana o kadar çok vurursa bir daha hareket edemeyeceğimi ve ona zıkkımını getiremeyeceğimi farkedecek kadar aklı vardı.

  "Biliyordum. Annem yanılmış.", diye düşündüm.
  
  Çocuksu zihnimle bunu düşündüm.

  Bana verdiği bilgi ve gelişim için minnettar olsam da, buna rağmen annemin yanıldığını ve aptal olduğunu düşündüm.

  Çok genç olsam bile, bu verdiğim kararın benimle ne kadar alakası olmadığını farkettim. "Umut duyulamayacak aptal" diyerek onu küçümsemiş olsam da, babamı bir kenara bırakamama gibi duygularını onunla paylaştım... Kabul etmek istemiyor olsam bile, cennete gitmek için bu gerekli. Bu yüzden kabul etmek gerek.

  "Ben haklıydım, annem yanlıştı.

  "Eğer babam yalnızca içmeyi bırakırsa iyi biri mi olacaktı?

  "Bu tamamiyle saçmalıktı, değil mi?!

  "Alakası bile yoktu. Sanki o daha çok içtikçe, daha da kibarlaşıyor gibi değil miydi?"

  Belki babam kadar değil ama, annemi esas aldığımda bu düşüncelerim yüzünden aptal olan ben olabilirdim.

  Gençliğimin bir hatası. Dikkatsizce işlenmiş bir hata, çünkü yalnızca bir çocuktum.

  Ailem tarafından dövülmeden geçirdiğim vakitleri "kibar" olarak görüyordum. Bu çok gülünç. Ama, çocuk Dio için bunun böyle olmadığını farketmek büyük bir "keşif"ti.

  Sonuç olarak, belirli bir yaşana ulaşana kadar kendi küçük bedenimi babama yeterli miktarda içki getirebilmek için para kazanmaya adadım.

  ....Bundan gerçekten iğreniyorum.

  Bugünlük bu kadar. Kalemi bırakıyorum.

[img]https://image.mngtr.site/manga/01-2022/jojo-s-bizarre-adventure-over-heaven/jojo.webp[/img]

 

  

  


  


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


3   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   5 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.