Yukarı Çık




Sonraki Bölüm   2 

           
Bölüm-1: Farkına Varmak
-Aktan hadi oğlum seansına geç kalacağız. Biraz acele et!
-Tamam, anne geliyorum.
Dedim ama artık her hafta psikoloğa gitmek yormaya başlamıştı. Dr. Zerrin harika biriydi, hem zeki hem alımlı ama ben durumumdan pek memnun sayılmazdım. Yakında 17 yaşıma girecektim ve ben hala rüyalarım ile başa çıkamıyordum. Tabi onlara göre bir rüya, bana göre resmen bambaşka bir hayat. Neyse benim gibi kol değneklerine mahkûm birisi için bu iyi bir şeydi. Sonuçta rüyalarımda kuvvetli ve sağlık bir vücudum vardı. Ama burada kemik erimesinden dolayı normalde tekerlik sandalyeye mahkûm olmam lazım iken ben onun yerine kol değneklerini seçiyordum. Çünkü oturmak bana göre değildi, anlarsınız ya.
-En sonunda oğlum. Her cumartesi sanki daha çok yavaşlıyorsun.
-Hay hay Sultanım hadi gidelim.
Arabanın ön koltuğa oturdum ve değneklerimi iki bacağımın arasına aldım. Yirmi dakikalık kısa yolda kafamı cama yasladım ve gözlerimi kapattım. Sakin bir şekilde yolculuk etmeyi planlıyordum ama uykuya dalabileceğimi hiç tahmin etmemiştim. Tabi uyku olurda hiç rüyasız olur mu?
Gözlerimi uykulu bir şekilde araladım. Vücudum çok yorgundu. Bunun sebebi geçinmek için gündüzleri sarayın inşasında taş taşımak olabilirdi. Annem ve babamın hemen yanımızdaki yatakta huzurlu bir şekilde nefes alıp verişleri duyulabiliyordum. Bende kız kardeşim ile birlikte yerde yatıyordum.
Bir an dikkatimi bir şey çekti. Gölge sanki hareket ediyordu. Ben uykulu bir şekilde seçmeye çalışırken sadece iki kırmızı gözü ayırt edebildim. Tabi bu esnada yorgunluğa teslim olup tekrar uykuya daldım.
-Aktan, Aktan oğlum hadi ama şu kısacak yolda bile nasıl uyuyabiliyorsun.
Ben yavaş yavaş gözlerimi aralarken yine bir rüya diye düşünüyordum.
-İçim geçmiş anne
-Hadi geldik oğlum. Tabi yine geç kaldık. Daha fazla bekletmeyelim Dr. Zerrin hanımı.
Arabadan indik ve önünde durduğumuz tarihi binan içine yürümeye başladık. Zerrin hanımın odası şansıma hemen giriş katta idi. Bizi gören Dr. Zerrin hanımın sekreteri Berfin hanım hemen ayağa kalktı ve:
-Dr. Zerrin hanımda sizi bekliyor buyurun Aktan Bey.
-Teşekkür ederin Berfin Hanım.
Dedim ve kapıyı tıklatıp içeriden gelen gel sesi ile içeri girdim. Dr. Zerrin Hanım ayakta beni hafif bir tebessüm ile bekliyordu:
-Bende tamda galiba bugün gelmeyecek diye düşünmeye başlamıştım. Ama ne mutlu bana! Üzülmeme bile fırsat vermeden geldin.
Dr. Zerrin Hanım benim durumumu yaklaşık 5 senedir takip ediyordu. Her seferinde beni heyecan ile dinliyor ve delirmiş gözü ile bakmıyordu. Tamam diğerleri de delirmiş gözü ile bakmıyorlar ama bana acıyan bakışları ayırt edebiliyordum. Ve gerçekten ona rüyalarımı anlatmaktan memnun oluyordum.
-En sevdiğim dinleyicimi beklettiğim için özür dilerim.
-Demek en çok bana anlatmayı seviyorsun. Acaba diğer dinleyicilerin kimler.
-Aslında anneme artık anlatmıyorum. Sadece okuldan bir arkadaşım var. Ona anlatıyorum.
-Umarım bu arkadaş ile bir gün beni de tanıştırırsın. Eee neler yaşadın görüşmediğimiz bir hafta boyunca.
Dr. Zerrin hanımda rüyalarıma diğerlerinin bakmış olduğu gibi sadece rüya deyip geçmiyordu. Onları benim ikinci bir hayatım olarak kabullenip bana destek oluyordu.
-Aslında pek farklı bir şey yok. Gündüzleri sarayın inşasında taş taşıdığımdan yorgunluktan ölüyorum. Akşam olup eve geldiğimde kız kardeşimin yaramazlıklarına biraz maruz kaldıktan sonra kendiliğimden uyuya kalıyorum. Yani uyanıyorum. Siz benim demek istediğimi anlıyorsunuz.
-Çoğu kere seni kıskanıyorum Aktan. Keşke bende senin gibi iki hayat yaşayabilsem. Belki bir gün hiç gözlerimi açmam.
-Sizde biliyorsunuz ki bu o kadar harika bir şey değil. Millet rüyasında melek kanadı takıp gökyüzünde uçarken ben şuan yaşadığım dünyadan daha zor şartlar altında yaşayan halimi görüyorum.
-Ama orada her zaman istediği gibi sağlık bir vücuda sahipsin değil mi? Daha önce söylediğim gibi rüyalar bizim bilinçaltımızı yansıtır.
-Evet ama bunu her uyuduğumda görmek biraz yorucu. Her uyuduğumda başka bir dünyaya göz açıyorum.
-Peki, kısa uykularında nasıl oluyor. Yine aynı şekilde görüyor musun?
Dr. Zerrin Hanım bu soruyu soruncaya kadar arabadaki kısa rüyamın bilincinde değildim.
-Aslında buraya gelirken yaşadım.
-Nasıl yani?
-Arabada iken biraz kendimden geçmişim. Ve yine kısada olsa bir rüya gördüm
-Evet seni dinliyorum?
-Rüyamdan gece uykulu bir şekilde gözümü açıyorum ve gölgelerin hareket ettiğini görüyorum. Gölgelerin içindeki iki kırmızı göz bana bakıyor ve ben yorgunluktan tekrar uyuyakalıyorum. Yani uyanıyorum.
-Demek kısa olan uykularında da görüyorsun. İki kırmızı göz… Peki o hayatında size düşman olan birisi var mı? Veya bu hayatında fark etmez.
-Hımm… o tarafta yok sonuçta fakir bir aileyiz, ama bu tarafta da yok diyemem sonuçta babam büyük bir şirkete sahip ve mutlaka bize öfkeli birileri vardır. Ama ben böyle bir olaya hiç şahit olmadım.
-Yok diyorsun yani. Galiba sende rüyanda melek kanadı görmek yerine iki kırmızı göz görüyorsun.
Gülerek içimi rahatlatmaya çalıştı ama ben nedense hala tedirgindim.
-Seansımız bitmek üzere Aktan bana söylemek istediğin bir şey var mı acaba?
Nedense bu soruda bir istek sezdim ama….
-Yok Zerrin hanım.
-Emin misin Aktan ?!
-Hayır Aktanım. Hıhıhı
-Modası geçmiş bir espri sanki dimi.
-Gerçekten başka anlatmak istediğim bir şey yok Dr. Zerrin Hanım hepsi bu kadar.
Bir iç çekme ve hevesi kırılış bir ses tonu ile birlikte:
-Tamam, Aktan Bey buyurun çıkabilirsiniz.
Kapıyı benim için açışında büyük bir trip havası vardı. Annem bekleme salonunda beni bekliyordu. Kapıdan çıkarken görünce hızlı adımlar ile hemen yanımıza geldi.
-Merhaba Dr. Zerrin Hanım nasılsınız acaba?
-İyiyim Zümra Hanım sizler nasılsınız?
-Bizlerde iyiyiz teşekkür ederiz efendim. Bir iki dakikanız var mı acaba?
-Tabi buyurun Zümra Hanım.
-Aktan sen arabaya doğru git ben geliyorum hemen.
Ben “tamam” diyerek arabaya doğru yürümeye başladım. Kapıdan tam çıkarken anneme bakmak için döndüm, ama ne göreyim! Dr. Zerrin Hanım öncekine göre parlak bir şekilde gülerek başını sallayıp annem ile konuşuyordu. Biraz önceki halinden eser yoktu.
Annem arabaya bindiğimde hemen geldi ve:
-Aktan beyin bugünkü planları nedir acaba?
-Pek bir plan denemez anne Asaf ile sözleşmiştik tüm gün Fortnite oynayacağız.
-Yine bilgisayar oğlum! Farklı yerlere git gez biraz oğlum.
-Anne aynı konulara girmeyelim yine…
-Peki, peki tamam
Hayret annem kısa kesmişti ve eve doğru yola çıktık. Eve geldiğimizde hemen oyun odasına geçip Asaf’ı aradım:
-Kanka ne yaptın? çok bekletmedim ya seni.
-Neredesin oğlum? Saat kaç? öğleni geçti resmen.
-Kusura bakma kanka ya her zamanki şeyler yine.
Asaf benim okuldaki en iyi arkadaşımdı, yani tek arkadaşımdı. Benim aksime sportif bir vücudu vardı, ve beni her zaman kollardı. Karşılıksız bir kardeş sevgisine sahibiz. Öyleki bu zamana kadar birçok şey hediye etmek istedim ama hep beni geri çevirdi. Sadece tek bir isteği oldu oda part-time bir iş içindi, yani babamın bağlantılarını kullanıp girmek için. Bundan dolayı Asaf’ı babamda çok seviyordu.
-Tamam, hadi çabuk gel bekliyorum seni.
Son sürüm konsolumu açtım ve oyuna girdim. Oyun oynarken diğer yandan sohbetimize devam ediyorduk.
-Kanka konsol için çok teşekkürler. Mutlaka borcumu ödeyeceğim.
Geçen hafta doğum gününde almış olduğum konsoldan bahsediyordu. Bunu da geri çevirmek istedi ama “ben senin için değil kendi akıl sağlığım için aldım! İkide birde oyundan düşüp duruyorsun, hasta ediyorsun beni!” diyerek anca ikna ettim.
-Bak, bana bir daha borç morç diye bir cümle kurarsan, gelir tepende tepinirim! Biz kardeşiz! Kardeşler arasında borç diye bir şey olmaz.
 -Senin tepindiğini görmek, inan beni bundan daha çok mutlu eden bir şey olamaz. Eee anlat bakalım diğer Aktan nasıl, neler yapıyor?
-Pek farlı bir şey yok taş taşıyor işte. Ama geçen gün garip kolye gibi bir şey buldu. Ve dokunduğu anda tuzla buz oldu. Ne sevinmişti biliyor musun! Değerli bir şey buldum diye.
-Kolye demek ha nasıl bir şeydi ki? Aghghg lanet zombiler! Gel kaldır beni ya! Şu tüplü olanlara ifrit oluyorum.
-Ya bir oyunda da yatma! Hemen ölüyorsun sende. Pek hatırlamıyorum, yuvarlak üstünde silik silik izler vardı işte.
Oyun oynarken zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyordu insan haliyle.
-Kanka benim çıkmam lazım. Ufak bir işim var, yarın görüşürüz tekrar.
-Nereye? Hani sabahlayacaktık bu gece! Saat daha yeni akşam 5 oldu, seninle sözleştiğimiz sabah 5’e kadardı.
-Kusura bakma kanka, işe gitmem lazım.
-Tamam bakalım hadi bu seferlik seni azad ediyorum. Kolay gelsin, sonra görüşürüz bakalım.
Konsolu kapattım ve odama doğru geçtim. Biraz kestirecektim. Oyun oynamak bile beni yorabiliyordu. Bazen, keşke ağır işlerde çalışsam ama sağlık bir vücudum olsa diyorum.
Odama geçtim ve gözlerimi yummam ile açmam bir oldu.
İki kırmız göz siyah bir duman şeklinde hareket ediyordu. Anne ve babamın üzerine doğru gidiyordu. Sanki bir şeyler arıyordu. Benim gözlerimin açık olduğunu fark edince önce bir durdu. Ve anlamadığım bir uğultu şeklinde bir şeyler demeye çalıştı. Tekrar annemle babamın üzerine hücum etti önüne geçmeye çalıştım ama sanki bir duman gibi üzerimden geçip gitti.
Annem ve babamın etrafı siyah bir duman ile çevrelendi. Sanki acı çekiyor gibi sesler çıkarıyorlardı. Ama elimden hiçbir şey gelmiyordu. Dokunmaya çalıştığımda duman bir anda taş kesilip onlara dokunmama engel oluyordu. Bir süre sonra sis dağılıp, kayboldu. Ve sanki biraz önce yaşanan hiç bir şey yok gibi etraf sesliğe gömüldü.
Elime ocakta yanan bir ateş parçası alıp etrafa iyice bakındıktan sonra galiba yorgunluktan hayal görüyorum deyip tekrar yattım. Sonuçta sabah taş taşımaya devam edecektim. Kardeşimi öpüp üstünü örttüm uykuma geri döndüm.
Annemin sesi ile birlikte yataktan doğruldum:
-Aktan oğlum Aktaaann..
-Efendim anne!
-Hadi oğlum üstünü değiştir! Seni bekliyoruz aşağıda.
-“-ruz” derken anne ?
Annem bir gülümseme ile
-Hadi oğlum sen çabuk ol yeter.
Diyerek annem odamdan çıktı. Bendeyatağımdan kalktım. İlk başta yüzümü yıkadım ve annemin benim için bıraktığı elbiselere yöneldim. Elbiselerden hafifte olsa bir resmiyet havası vardı. Tamam, normalde de gömlek pantolon giyiyorum ama bu sefer renkler biraz resmi duruyordu. Beyaz gömlek, siyah ceket, evet cekette vardı. Ve pantolon. Neyse pek sorgulamadım, sonuçta misafirlerimiz yüksek kesimden olduğu için babamın işleri için sık sık böyle giyinirdim.
Üstümü giyinip asansöre doğru yöneldim. Kapılar açıldı ve içeri girdim. 1. Kata bastım. Asansör hemen salona açılıyordu. “Ding” sesi ile kapılar yavaşça açılmaya başladı ve birde ne göreyim.
-İyi ki Doğdun Aktan!
Sesleri ve yazıları her tarafta idi. Çok garip kendi doğum günümü unutmuştum.
Bir anda nutkum tutuldu, herkesi görmek beni çok mutlu etmişti.
Asaf: Kanka sende baya uykucusun, ağaç ettin bizi.
Ben: Demek bu yüzden erken çıktın oyundan…
Dr. Zerrin: İyi ki doğdun Aktan! Sabah beni davet etmediğin için baya bozulmuştum ama Zümra Hanım sağ olsun beni de davet etti.
Demek sabah bunu söylememi beklemişti.
Ben: Kusura bakmayın benim içinde sürpriz oldu.
Aman tanrı yoksa bu düşündüğüm kişi miydi? Platonik bir şekilde aşık olduğum kankam Berrin değil mi? Üstündeki beyaz ve tozpembe tonlarında elbisesi ile melek gibi süzülerek yanıma geldi.
Berrin: İyi ki Doğdun Aktan!
Ben tabi şaşkınlık ile: Teşekkür ederim Berrin! Senin de geldiğine çok sevindim!
Berrine karşı olan hislerimi haliyle bir tek Asaf biliyordu. Oda hemen yanımda hınzır gibi sırıtıyordu.
Öğretmenlerim ve babamın iş arkadaşlarından birkaç kişi daha vardı. Herkes teker teker gelip doğum günümü kutladılar ve sıra pastaya geldi. Üzerinde 17 mum bulunan bir pasta geldi. Herkes etrafıma toplanıp “İyi ki Doğdun Aktan” nidaları ile ellerini birbirlerine vuruyorlardı. Bir anda herkes sessizleşti ve;
Annem: Evet, Aktan oğlum dileğini içinden dile ve Mumlara üfle.
Dilek demek ha… ne dilesem ki acaba? Dileyecek o kadar şey vardı ki. Bende Hepsini tek tek söylemekten üşenip tek bir dilek diledim “Hayatımın değişip fantastik bir hal alması”
Mumları söndürdükten sonra sıra hediye kısmına gelmişti.
Asaf: Kanka al bakalım beğenecek misin?
Elindeki yumruk kadar kutuyu verdi. Merak ile açtım ve içinden bir pahalı bir saat çıktı. Asaf’ın gözlerinin içine baktım ve sessiz bir şekilde “bu kadar pahalısına ne gerek vardı” bakışı attım. Ve güler bir yüz ile “teşekkür ederim kankam” dedim. Herkesten hediyeleri almaya başladım.
Berrin bileklik almıştı. Saat ile uyumluydu, sanırım Asaf ile birlikte almışlar.
Sıra Dr. Zerrin Hanıma gelmişti. Oda elinde ufak bir kutu ile geldi. Merak ile açtım ve içinden üstünde garip bir o kadar da tanıdık bir desen olan bir yüzük vardı.
Dr. Zerrin: Bu sembole “Yaşam Çiçeği” denir. Tüm evrenin sırrını içinde barındırır.
Teşekkür ettim ve elimi yüzüğe doğru uzattım. Dokunur dokunmaz kendimi garip bir ortamda buldum.
Yer yok gök yok her taraf açık ama gözlerimin önündeki şey; biri hediye aldığım kısım, diğeri üzerime dikilmiş iki kırmızın olduğu sahne vardı.
Hediye aldığım kısım bir anda kendinden geçerek yere serildi ve herkes etrafında toplanmaya başlamıştı.
Ben kendi kendime tam “neler oluyor burada! , burası neresi!” diye söylenirken önümde oyunlarda olduğu gibi bir bildirim penceresi belirdi.
-
YAŞAM ÇİÇEĞİ’NE SAHİP OLUNDU.
KULLANIM ŞARTLARI: 17 YAŞ VE ÜZERİ OLUNMASI.
AÇIKLAMA: EVRENİN BÜTÜN SIRLARINI ÖĞRENME YETENEĞİNİ BAHŞEDER.
-
TEBRİKLER GEREKLİ ŞARTLARA SAHİPSİNİZ
YETENEK:
EVRENİN SIRLARI (ACEMİ)
ELDE EDİLDİ.
-
-Bunlar nedir böyle. Galiba yine rüya görüyorum.
Derken bir bildirim daha geldi.
-
EVRENİN BİR SIRRI ÖĞRENİLDİ.
İKİ BENDE DE TEK RUH OLDUĞUNUZUN FARKINA VARDINIZ.
TEBRİKLER.
-
BİR YETENEK ÖĞRENİLDİ.
ASTRAL FARKINDALIK: İKİ BEDENİNİZİN FARKINA VARDIĞINIZDAN ARTIK İKİSİNEDE İSTEDİĞİNİZ ZAMAN HAKİM OLABİLİRSİNİZ.
TEBRİKLER
-
BİR YETENEK ÖĞRENİLDİ.
ASTRAL GÖZLEM: İSTEDİĞİNİZ ZAMAN BEDENLERİNİZİN ETRAFINDA OLANLARI GÖZLEMLİYEBİLECEKSNİZ.
TEBRİKLER
-
 
 
 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


Sonraki Bölüm   2 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.