Hiç hayatta kalma türünde bir oyun duydunuz mu? Hayır, ormanda birbirinizi havalı veya elektrikli silahla vurduğunuz oyunlardan bahsetmiyorum.

Açlık ve susuzluk gibi fiziksel koşullara sahip olduğunuz ve kendinize bir üs inşa etmek için toplayıcılık ve madencilik yaparak malzeme topladığınız türden bir oyun. Muhtemelen en çok, bloklardan oluşan bir dünyada evler inşa etmek ve maceralar yaşamak için kazarak ve ağaçları keserek malzeme topladığınız denizaşırı ülkelerden gelen oyunlarla bilinir.

Ev konsolları için çok sayıda oyunu olan bir tür değil, ancak yeterli sayıda PC oyunu mevcut ve ben bu oyunların büyük bir hayranıyım.

Hayatta kalma oyunlarının birçok farklı türü var. İnsan medeniyetinin çöktüğü kıyamet sonrası bir dünyada hayatta kaldığınız oyunlar var. Keşfedilmemiş bir gezegene bir kaçış kapsülü içinde enkaz halindeki bir uzay gemisinden iniş yaptığınız ve uzaylılar ve yerlilerle yüzleşirken hayatta kaldığınız biraz bilim kurgu benzeri oyunlar da var.

Bazıları soğuk ve karlı dağlarda, bazıları ise zombi istilasına uğramış bir dünyada hayatta kalma mücadelesi veriyor. Ayrıca kendi şehrinizi inşa edebileceğiniz ve medeniyet ve ticaretin olduğu bir dünyada maceralar yaşayabileceğiniz daha sıradan oyunlar da var.

Bunun anlamsız bir hikaye olduğunu söylediğim için üzgünüm. Ama şu anda içinde bulunduğum durumu açıklamak için ihtiyacım olan bilgi bu. Uzun uzadıya anlattım ama anlatmak istediğim oldukça basit. Bu tür oyunları seviyorum.

Evet, oyunları severim. Ama...

"Bu nasıl oldu..."

Benim adım Kosuke Shibata. 24 yaşındayım, bekarım. Ofis çalışanıyım. Hobim bilgisayar oyunları oynamak ve günlük rutinim geceleri mahallemde koşturmak.

Önümde uzanan şey vahşi bir doğa. Arkama baktığımda sık bir orman görüyorum.

Üzerimde sadece iç çamaşırım, tişörtüm, sweatshirt'üm, eşofman altım, çoraplarım ve en sevdiğim yürüyüş ayakkabılarım vardı. Sahip olduğum tek eşyalar telefonum, ev anahtarlarım ve cüzdanımdı.

Eğer bir cüzdanım varsa, onunla bir şeyler yapabilirim. İçinde en az üç tane yukichi var. Eğer bir taksi ya da her neyse onu yakalayabilirsem, burası Dünya ve Japonya'da bir yer olduğu sürece şehre girersem eve gitmeyi başarabilirim. [Ç/N: Yukichis = 10,000 Japon Yeni banknotunun yaygın adı (çünkü Japon yazar Yukichi Fukuzawa'nın portresini taşıyorlar. Bunu belirttiği için jorgelotr'a teşekkür ederim)].

"Burası neresi...?"

Gökyüzünde denizler, karalar ve bulutlar var... Gökyüzünde Dünya benzeri gezegenleri görebilirsiniz. Evet, gökyüzünde Ay ve Güneş gibi Dünya benzeri gezegenleri görebilirsiniz. Ay gibi engebeli yüzeyli olanları da görebilirsiniz.

Ve her ikisi de büyüktür. Dünya benzeri gezegenler gökyüzünün yaklaşık %30'unu kaplar ve ay benzeri gezegenler yumruğum kadar büyüktür. Çok büyükler.

Tüm niyet ve amaçlar için, şu anda üzerinde durduğum bu Dünya, Dünya'nınki değil. Sorunsuz nefes alabilmem bir mucize ve sıcaklık anormal derecede sıcak ya da soğuk değil.

Ha? Bu bir rüya değil mi? Yanaklarımı çimdiklemeyi, her iki yanağımı da germeyi ve yaygın rüyalardan uyanmanın diğer çeşitli yollarını denedim. Beni uyandırmadığı için kafam karıştı, lanet olsun.

Bu bir oyun için o kadar da kötü bir durum değil. Bir oyunda, bu o kadar da kötü değil. Ama gerçek hayatta, bu beni mutlu etmiyor...

Şu anda hayal kırıklığına yenik düşmenin tam ortasındayım. Buna "orz"* deniyor. Ancak, bunu uzun süre yapmaya devam etmek benim için faydasız. Sessiz kalsam bile aç kalacağım, susuz kalacağım, sıçacağım ve güneş batacak. Etrafımda yaban hayatı yok ama gece ne çıkacak bilmiyorum.

*Ç/N: Kafasını yere vuran bir adamın Japonca tabanlı bir ifadesidir. 

Bunlar geceleri tehlikeli olan türden şeyler.

Oyun hakkındaki bilgimi yarım yamalak bilgimle karıştırdım ve bir fikir buldum.

Geceleri zombilerin, iskeletlerin, kavgacı vahşi yaşamın ve tanımlanması zor canavarların olacağından eminim. Evet, onlara aşinayım. Yani, şaka değil ve ben bir gece kuşu değilim, bu yüzden bir gece yırtıcısına kilitlendiğimde, her şey bir felaket olacak. Geceyi geçirmek için güvenli bir yerim olduğundan emin olmam gerekecek.

"Ama ne yapmalıyım?"

Bir hayatta kalma oyununun kahramanı, malzemelere sahip olduğu sürece aletsiz temel aletler yaratabilir ve bazı durumlarda çıplak elleriyle ağaçları kesebilir ve kayaları parçalayabilir... Ben bunu yapamam.

Yapamam, değil mi? Bir deneyeyim mi? Hayır, burada olmaz.

Alternatif olarak, vahşi doğada yatan makul büyüklükte bir taş aradım. İki tanesi yaklaşık turşu taşı büyüklüğündeydi. Elimden geldiğince sert bir şekilde kayaya vurarak keskin bir taş parçası yaptım.

Bu tür bir neşter ya da bıçak yerine kullanılabilecek bir şeye sahip olmak ile olmamak arasında arama kolaylığı açısından bir fark var. Sarmaşıkları kesmek ve odunları işlemek, çıplak elle yapmaktan çok daha kolay olurdu. Taş bir alet ilkel bir alet olsa da çıplak ellerden daha iyidir.

"Öyleyse!"

Taşı parçalamak için birkaç kez büyük kayanın üzerine attım. Bir düzine kadar denemeden sonra nihayet tatmin edici bir şekle sahip bir kaya parçası elde etmeyi başardım. Gürültü yüzünden bir tür yaratığın ortaya çıkmasından endişe ediyordum ama hiçbir şey olmaması beni rahatlattı.

Bir taş parçası, keskin uçlu bir taş bıçak ve rahat bir tutuş elde ettim. Tam atabileceğim büyüklükte başka taşlar da buldum ve onları da eşofmanımın cebine koydum.

İnsanların iki güçlü yanı, uzun süre koşmak için gereken dayanıklılık ve bir şeyler fırlatma yeteneğidir. Alet yapma becerisi ve bilgeliği de yaban hayatına göre avantajdır, ancak bu iki şeyden o kadar emin değilim. Uzun süre koşma dayanıklılığım da şüpheli. Günlük olarak yaptığım tek egzersiz geceleri kasabanın etrafında koşmak.

Yapmam gereken ilk şey güvenli bir sığınak bulmak.

Hayatta kalmak için ihtiyaç duyulan "ilk şey" nedir? Kalmak için güvenli bir yer.

Pek çok insan suyun en iyi cevap olduğunu düşünür. Ben de öyle düşünüyordum. Ancak birçok hayatta kalma oyunu oynadığınızda, gerçek şu ki, güvende olmanız gereken ilk şey, geceyi güvenle geçirmek için bir barınaktır.

Bu bloklu dünya maceralarında, etrafta manyak gibi dolaşır, bir şeyler toplarsınız. Sonra geceleri, bir anda ortaya çıkan zombiler veya iskeletler tarafından dövülerek öldürülürsünüz.

İnsanlığın varlığının sona ermesinden sonra, geceleri etrafta koşuşturan zombiler tarafından yutuldum. Karlı dağlarda hayatta kalma mücadelesi sırasında ani sıcaklık düşüşünde donarak öldüm, bu konuda hiç şüphe yok.

Su ve yiyecek olmadan eninde sonunda ölürsünüz. Bu inkar edilemez bir gerçek. Ancak güvenli bir barınak olmadan ilk geceyi atlatamazsınız ve ölürsünüz.

"Eğer bu dünya bir oyun dünyası olsaydı, yüksek bir yere sığınak inşa ederdim..."

Yüksek bir yerdeki sığınak, zemini bir sütunun üzerinde olan çok basit bir sığınaktır. Çoğu oyunda, düşman karakterler genellikle ipucu olmadan sütunlara tırmanamazlar, bu nedenle genellikle kolayca atlayamayacakları bir yüksekliğe çekilmek güvenlidir.

Duvarlar ve çatılar varsa daha da iyidir. Yine de oyuna bağlı olarak, sütunları vurarak aktif olarak kırmaya çalışan düşmanlar var, bu yüzden kendinizi güvende hissedemezsiniz.

Her neyse, duvar ve çatı inşa etmek hem malzeme hem de teknoloji açısından çok zor. Bu nedenle, gittiğim yön rüzgârla savrulan vahşi doğa değil, sık orman.

Vahşi doğada kayalar ve taşlar var ama arkasına saklanabileceğim büyük kayalar yok. Sonra ormana girmeye ve bir ağaca tırmanmaya karar verdim. Ağaçlar iyidir. Eğer tırmanır ve kalın yaprakların arasına saklanırsanız, yerden kolayca bulunamazsınız.

Ama böceklere, yılanlara ve kertenkelelere karşı dikkatli olmalısın. Bir ağaca tırmandığında gövdesindeki pençe izlerine dikkat et! Bu kardeşimin sözüydü.

Kimse bir metre uzunluğunda iguana benzeri bir sürüngenle ağaçta bir gece geçirmek istemez, değil mi? Ben bunu istemem. İşte bu yüzden ormana doğru yola çıktım.


Yazar Notu: Yazar bu dünyaya 7DtD'den girdi, ama şimdilik zombiler... er ya da geç çıkabilir _(:3」∠)_

Ç/N: 7Dtd muhtemelen 7 Days to Die'dır, ama oyunu oynamadığım için emin değilim 😉