Yukarı Çık




           
Emir, İstanbul’un göz alıcı kalabalığına karışmış genç bir fotoğrafçıydı. Her gün şehrin sokaklarında dolaşarak, kahve dükkanlarından birine uğrayarak ihya olurdu. Bir sabah, Emir yine kahve kokusunun çekiciliğiyle sıcak bir dükkanın kapısından içeri atladı.

Dükkanın sahibi olan Eren, hafif bir gülümsemeyle Emir’e dönüp, "Hoş geldin, Emir. Bugün için ne tercih ediyorsun?" diye sordu. Gülümseyisinden solgunlığı çıkarılabilen Eren, Emir’in ruhunu okuyabiliyordu.

Emir, gözlerindeki müthiş bir yaratıcılığın çemberinde kaybolan sanatçının sahip olduğu bir gizem taşıyordu. Eren ise, buna âşık olmuş gibiydi. Fakat içindeki hislerin yanı sıra, kahramanının güçlü karakterinin de farkındaydı. İstanbul’un sokaklarında, Emir’in objektifinden görebilecek bir şeyi kaçırmak, onun için bir kabustu.

Kahvelerini yudumlamaya başladıklarında, Emir kağıt üzerine çizmeye başladı. İstanbul’un eşsiz manzaralarını birbirinden güzel resimlerle hayata dökerken, Eren hayranlıkla onu izliyordu. Emir’in dudaklarından çıkan her kelime, onun sanat düşkünlüğünü ortaya koyuyordu.

Bir gün kahve dükkanı, şehrin hızlı temposuna uyum sağlamak için daha büyük bir yerle değiştirildi. Eren, heyecanla yeni dükkanda Emir’i ağırladı. İstanbul sokaklarının renklerini ve dinginliğini yansıtan yeni mekanda, Emir’in çizimleri daha da büyüleyici hale geldi.

Emir’in yeteneği, her bir kareyi mükemmeliyetle yakalama yeteneğiydi. Eren’in ise, ruhunu ve heyecanını paylaşan bir iş arkadaşıydı. İkilinin arasında zaten belirgin bir çekim vardı, ancak her ikisi de bu hisleri sadece hayal dünyalarında yaşıyordu.

Bir gün, Emir başka bir fotoğrafçı tarafından yaptığı bir iş için övgü aldı. Duygusal olarak dibe vurmuş olan Eren, bu haberden dolayı mutlu olmasına rağmen, içindeki karmaşayı bir türlü çözemedi. Emir’in başarısı, onu hem gururlandırıyor hem de kıskandırıyordu.

Bir akşam, kahve dükkanına giden Emir, Eren’i kederli bir şekilde buldu. Duvarların arasına sıkışıp kalmış genç adam, İstanbul’un büyülü atmosferini kaybetmiş gibiydi. Emir, onun aşık olduğunu hissedebiliyordu.

Hayatın ne zaman hangi sürprizleri getireceğini bilemeyiz. Emir, Eren’e yaklaştı ve onu kollarıyla sarıldı. İkisi de bu anın gücünün altında ezilirken, dudakları birbirine değdi. İstanbul’un kahve kokusu, aşkın saygılı dansına eşlik etti.

Emir ve Eren, İstanbul’un kalbindeki kahve dükkanı da dahil olmak üzere birçok yerde aşklarını yaşamaya devam etti. İkisi de sanata olan aşklarını keşfetti ve birbirlerinin en büyük ilham kaynağı oldular. Hayallerini, kahve kokularının arasında çizmeye devam ettiler ve hep birlikte İstanbul’un büyüleyici sanat sahnesinde yer aldılar.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.






DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.