Yeni dünyaya adım atmak üzereyim. Fakat önce… geçmişimle yüzleşmem gerek.
...
Emin adımlarla ilerliyorum. Hedefim belli: Eski kız arkadaşım Lora’nın sevgilisinin babasıyla çalıştığı şirket.
Ne kadar eşsiz bir güç kazanmış olsam da hâlâ bir ölümlü gibiyim. Kaslarım yanıyor, kalbim çarpıyor, ama içimde kaynayan güç… farklı.
Yumruklarımın artık durdurulamaz olduğunu hissediyorum. Ama yine de direkt içeri dalmak aptallık olurdu.
O yüzden… gizlice girmeyi planlıyorum.
Tam bu sırada, kulaklarımda yankılanan tanıdık bir ses duyuluyor.
...
[Ding!]
> Görev: Güçlenmenin İlk Adımı Açıklama: Üç yıldır yaşadığın aşağılanma ve acılar, seni hayal kırıklığına uğrattı. Şimdi, buna neden olanlardan intikam alma zamanı.
Süre Sınırı: [23 Saat 32 Dakika 40 Saniye]
>>Ödüller:
>100 Sistem Puanı
>5 Bedava İstatistik Puanı
>Sistem Yükseltme (0.001%) ]
...
> “Hıh… Anlaşılan o ki bu dövülmek kaderinde var, Mike.”
Kendime gülümsüyorum. Bu kaderi ben yazacağım.
...
Yolda yürürken zihnim geçmişle doluyor. Lora’yla geçirdiğim o güzel günler… Sonra ihaneti. Kendi kendime soruyorum:
Neden? Neden bu hale geldi? Gerçekten değişmesi mi gerekiyordu?
Ama bu soruların artık hiçbir önemi yok. Hepsi geçmişin çürümüş kalıntıları.
...
Otuz dakika sonra.
Şirketin önündeyim. Ama tabii ki ana kapıdan girmem.
Arka kapıyı tercih ederim –burayı fazlasıyla iyi tanıyorum. Hiç kimseye fark ettirmeden içeri sızıyorum.
Adımlarım sessiz, nefesim kararlı. Mike’ın ofisine doğru ilerliyorum. Artık kapının önündeyim.
...
*Tak tak tak.
> “Ha? Kim o? Kapının önündeki ‘meşgul’ yazısını görmüyor musun?”
Kapıyı çalarken içimden geçiriyorum: Acaba düşündüğüm şeyle mi meşgul?
Adım sesleri. Kapı açılış sesi.
...
> “Ha, bak sen! Bu bizim şiddet yanlısı Kael değil mi?” (Alaycı bir gülümsemeyle) “N’oldu, yoksa eski sevgilini işinin üzerinde mi görmek istedin? Hahaha!”
Tahmin ettiğim ama görmek istemediğim manzara. Ama artık umurumda değil.
...
> “Haa, konuşsana, korktun mu yoksa? Hahaha!”
> “Bugün burada olmamın tek bir sebebi var…”
Yumruğumu sıktım.
> Swoosh! BAM!
Yumruğum Mike’ın karnına gömüldü. Etin içinden yankılanan ses... kemiklerin çatırdaması...
Bir anda tüm bedenimden bir enerji yayıldı. Sanki sadece kaslarım değil, ruhum da güçlenmişti.
Bu… Yumruk Niyeti’nin etkisi olabilir mi?
Yumruğum artık durdurulamaz gibi hissediyorum. Bu his… sarhoş edici.
Ama kibirli olamam. Henüz Yarı Göksel bir beceri bile yaratmadan, kibirlenemem.
...
Mike acı içinde iki büklüm olurken öfkeyle bağırıyor:
> “SENİ LANET OLASI OROSPU ÇOCUĞU! Bundan kurtulabileceğini mi sanıyorsun!? Belki önceden seni bırakmış olabilirim ama artık hayatın BİTTİ!”
> “Daha ne kadar havlamayı düşünüyorsun? Sence bunlar umurumda olsaydı buraya gelir miydim?”
Mike’ın yüzü buruşuyor sonuçta, Yumruğumun gücünü hissetti, hem de iliklerine kadar. Sonra arkasındaki kapı aralanıyor.
Ve… o kişi çıkıyor.
...
> “Kael!? Burada ne yaptığını sanıyorsun!?”
Lora...
Saçları dağılmış, elbisesi kırışmış. Ne yaptıkları fazlasıyla açık.
> “Senin gibi bir köpeğin kalt@ğı ne hakla bana havlar?” dedim ona, gözlerinin içine bakarak.
Yüzündeki iğrenç ifade… gerçekten görülmeye değerdi.
> “BANA NE DEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORSUN!? MIKE, eskiden yaptığın gibi DÖV ONU!!”
Ah… ne kadar da aptal. Mike’ın hâlini bile göremiyor.
> “Hehe… bunu denemesini zevkle bekliyorum.”
Mike’ı odanın içine doğru fırlattım. Kapıyı arkadan kilitledim.
Anlaşılan… bu biraz uzun sürecek.
...
Yumruklarım tekrar tekrar iniyor. Mike kaçmaya, vuramaya çalışıyor ama hiçbir şey yapamıyor.
> “Heh. Bu saldırılar bana etkisiz, Mike. Sence de fazla güçsüz değil misin?”
> “KES SESİNİ OR@SPU EVLADI!!” diye bağırıyor.
> “Köpekler ne zamandan beri bu kadar yüksek sesle havlamaya başladı?” dedim ve yüzü iyice buruştu.
Bu ifadeden… zevk alıyorum.
...
> “Güvenlikleri çağırsana!!” diye bağırıyor Lora’ya.
> “Hayır, hayır…” “Daha uzun bir günümüz var. Bu kadar erken ayrılmaya gerek yok.”
Telefonunu ve tüm iletişim cihazlarını kırdım.
> “Hıh! Onları kırsan ne fark eder? Az sonra diğerleri fark eder!”
> “Ne kadar aptalsın. Kendi odanı ses geçirmez yaptığını unuttun mu? Belli bir ‘iş’ için…”
> “LANET OLSUN!!”
...
Bir saat boyunca devam ettim. Mike artık sadece nefes alıyor. Lora çaresiz. Kaçmaya çalışıyor, bağırıyor… ama sonuç yok.
Sonra eğildim. Mike’ın kanlı yüzüne baktım.
> “Buna değer miydi?”
> “Ne… ne demek istiyorsun…” dedi boğuk bir sesle. Belki de konuşursam dururum sanıyor.
> “Lora’yı kastediyorum. Neden onunla böyle bir ilişkiye girdin? Benim arkamdan?”
> “Bana gelen Lora’ydı… O zamanlar sevgilisi olduğunu bile bilmiyordum…”
> “O zaman neden benim varlığımı öğrendikten sonra devam ettin?” diye sordum soğuk bir sesle.
“Bana şiddet yanlısı ve onu asla asla bırakmayan bir insan olduğunu söyledi. Ben de... ona yardım etmek istedim!” Mike’in ağzından çıkan kelimeler, aynı o çirkin ses tonuyla yankılandı kulaklarımda.
Bir süre sessizlik oldu. Sonra kendi kendime mırıldandım:
> “Anlıyorum... yani benim tanıdığım Lora, en başından beri sahteydi.”
Kendimi kandırmak istemiyorum. Onca dayak, onca acıdan sonra bu adamın hâlâ yalan söyleyecek bir iradesi kalmamış olmalı.
Başımı yavaşça Nora’ya çevirdim. “Peki... beni hiç sevdin mi?”
Gözleri büyüdü, yüzü soldu. “Ta –tabii ki sevdim! Sen her zaman benim en değerlimdin!” diye cevapladı, sesi titreyerek.
Ama ben görebiliyordum. O gözlerde sadece yalan ve korku vardı.
> “...”
Kısa bir sessizlikten sonra derin bir nefes aldım. “Bu bir elveda,” dedim, sesim buz gibiydi. “Bundan sonra ne ben sizi, ne de siz beni göreceksiniz. Ve Mike... ne kadar denersen dene, beni asla bulamayacaksın.”
Odadan çıktım. Sonra binadan. Ve koşmaya başladım –nereye olduğunu bilmeden, sadece uzaklaşmak istiyordum.
Bir ara sokağa sığındım. Nefesim kesilmişti. Kimsenin beni takip etmediğinden emin olunca fısıldadım:
> “Sistem.”
...
[Ding... Kullanıcı, buradayım.]
“Dünya Parşömeni’ni kullanmak istiyorum,” dedim kararlı bir sesle.
...
[Ding...
Kullanılan Eşya: Dünya Parşömeni (Rastgele) (Tek Kullanımlık)
Eşya kullanılıyor...
1%...29%...74%...99%
100%!
Eşya başarıyla kullanıldı. Yeni bir Kap bulundu. Aktarım başlatılıyor...]
...
“Kap mı?” Bir anda içimde panik yükseldi.
> “Sistem! Kapla ne demek istiyorsun? Kendi bedenimle gitmeyecek miyim!?”
[Ding... Ben hiçbir zaman ‘bedeninle gideceksin’ demedim. Sen de sormadın. Kendi bedeninle yeni bir dünyaya gitmek yalnızca karışıklık yaratır. Bu yüzden bedenin yok edilecek, genlerin ve özelliklerin yeni Kapa aktarılacak. Yeni dünyada bir bebek olarak doğacaksın.]
...
“...”
Bir an düşündüm.
> “Sanırım o kadar da kötü olmaz... Yeni bir aile, yeni bir hayat.”
...
[Ding...
Aktarım başarılı. Yeni dünyanıza gitmeden önce temel bilgiler aktarılacak. Kabul ediyor musunuz?
[Evet] [Hayır]]
...
“Evet, kabul ediyorum.”
...
[Ding... Bilgi aktarımı başlatılıyor
1%...70%...99%
100%!
Bilgi aktarımı başarılı!]
...
“AHHH—!” Kafamın içinde binlerce ses yankılandı, bilgiler beynime akıyordu. Ağrının şiddetine dayanamayarak bilincimi kaybettim.
...
...
“Ha– hadi!”
“G– geliyor!”
“Başarabilirsin!”
Bir anda kendimi dar bir koridorda hissettim. Sıcak, karanlık, sıkışık... ama tuhaf biçimde güvende.
Sonra beyaz bir ışık... “Acaba... cennette miyim?” diye geçirdim içimden.
Ama sonra o sesi duydum.
> “Ha~ ha... benim oğlum~”
Gözlerimi açtım. Güzel bir kadının kollarındaydım. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu, ama gülümsemesi sıcacıktı. Evet... artık bir bebektim.
Etrafıma baktım: bir adam, bir doktor... Görünüşe göre evde doğmuştum.
> “Demek ki bu gezegen... orta çağ civarında.” Modern zamanda kim evde doğurur ki?
Adam kadının yanına yaklaştı, bana ve ona sarıldı.
> “Erkek bir çocuk... anlaştığımız gibi adı Kael olacak.”
O anda içgüdüsel olarak anladım. Artık adım Kaeldi.
Birkaç saat sonra bilincim biraz daha toparlandı.
> “Sistem, statümü göster.”
...
[Ding...
Kullanıcı: Kael Yaş: 0 (+20) Tür: İnsan Durum: Sağlıklı
Yetiştirme: Nul
Beden Arıtma: Nul
Sistem Kademesi: Düşük
Fizik(ler): ??? (Kademe Yetersiz)
———○ İstatikler ○———
Can: 100 (100%) [Canlılık x 100] Mana: 990 (100%) [Zeka x 10] Güç: 1 (Sıradan insan 10) Canlılık: 1 (Sıradan insan 10) Çeviklik: 1 (Sıradan insan 10) Zeka: 99 (Sıradan insan 5)*
Ve böylece, yeni dünyamın adı kulağımda yankılandı:
Ocsilaus!
...
Bölüm Sonu
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.