Yukarı Çık




44   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   46 

           
Bölüm 45 - Kahkaha Sesi
— Çeviri: Raban—

Son birkaç gündür emdiği gölge parçacıkları sayesinde Sunny’nin Gölge Kontrolü menzili biraz daha genişlemişti. Yine de labirentin derinliklerine inmek için hâlâ yeterli değildi. Sadece iki büyük canavarın gittiği yönü tahmini söyleyebiliyordu.

Canavarlar batıya gidiyordu.

Bunu Nephis’e söyledikten sonra, yapacak başka bir şeyi kalmamıştı. Sonunda dinlenmeye karar verdi — ertesi gün zorlu bir gün olacaktı, bu yüzden toparlanmaya ihtiyacı vardı.

Bir süre sonra Sunny, sırt üstü uzanmış, gri gökyüzünü izliyordu. Cassie hemen yanındaydı, düşüncelere dalmıştı. Nephis meditasyon yapıyordu. En azından öyle görünüyordu, Sunny dikkat etmemişti ama uyuyor da olabilirdi.

Bir süre sonra Cassie ona döndü.

“Sunny?”

Başını ona çevirerek baktı.

“Evet?”

Kör kız tereddüt etti.

“Sence… eve dönebilecek miyiz?”

Sunny ona baktı ve kaşlarını çattı. Birkaç saniye sonra tekrar gökyüzüne döndü.

“TAbii ki.”

Cassie gülümsedi:

“Gerçekten mi öyle düşünüyorsun? Nerden biliyorsun?”

‘Bütün bu soruların anlamı ne?’

İç çekti ve doğru kelimeleri bulmaya çalıştı.

“Onun sayesinde döneceğiz.”

Nephis’i işaret etti, Cassie göremiyordu ama taş platformda da onlardan başka kimse yoktu, kimi işaret ettiği gayet açıktı.

“Ben de kolay kolay ölecek biri değilim. Aslında, Rüya Diyarı’nda sana eşlik edebilecek en iyi ikiliyi buldun. Buradan sağ çıkma olasılığı en yüksek olan Uyuyanlar biziz. Yani evet, geri dönme şansımız epey yüksek.”

Cassie aniden kıkırdadı.

“Bana kalırsa kendine biraz fazla güveniyorsun. Hatırlatırım sondan ikinci sıradaydın!”

Sunny omuz silkti.

“Eh, öyle olmasının sebebi, akıllı biri bana dikkat çekmememi söylediği içindi. Yoksa eminim daha yüksek bir sıralamada olurdum.”

Sonra sırıtarak ekledi,

“Çok daha yüksek! En azından sondan üçüncü!”

Kör kız gülmeden edemedi. Onun melodik kahkahası Sunny’e de iyi geldi — Rüya Diyarı’na geldiğinden beri böyle bir ses duymamıştı. İnsanların bu cehennem de bile biraz gülümseyebildiklerini görmek güzeldi.

Aslında, Cassie’yi ilk kez gülerken görüyordu. Akademide her zaman donuk ve kasvetliydi.

Bu ani rahatlamadan sonra Cassie’nin ifadesi yavaşça hüzünlendi. Birkaç saniye sonra sordu,

“Evle ilgili en çok neyi özlüyorsun?”

Sunny bir şeyler düşünmeye çalıştı ama bulamadı. Gerçek dünyada bir evinin olup olmadığından bile emin değildi — daha önce kiraladığı küçük bir oda vardı ve orası da sadece yağmurdan korunmak için geçici bir sığınaktı. Genel olarak, gerçek dünyadaki hayatı pek de hoş değildi.

Sonunda cevap verdi,

“Özlediğim pek bir şey yok.”

Cassie çok şaşırdı.

“Gerçekten mi? Aileni özlemiyor musun?”

Sunny gülümsedi.

“Ailem yok. Şey… bir kız kardeşim var ama yıllardır hiç görüşmedik.”

“Ah.”

Kör kız sessizleşti. Birkaç saniye sonra sessizce konuştu,

“Ben en çok ailemi özlüyorum.”

Sesinde özlem ve üzüntü vardı. Sunny ne diyeceğini bilemedi, bu yüzden sessiz kaldı.

“Annemle babam şu an benim için çok endişeleniyor olmalılar. Hayır... hayır, aslında endişeli değil de daha çok kederlidirler. Muhtemelen çoktan öldüğümü düşünüyorlardır.”

Sunny ona baktı ve iç çekti.

“Aileni çok önemsiyor gibisin.”

Cassie şaşkınlıkla ona döndü.

“Elbette. Bu normal değil mi?”

Sunny gri gökyüzüne baktı. Rüzgarda yağmur kokusu vardı.

Bir süre sonra,

“Bilmiyorum,” dedi.


***

 
Akşam olunca Nephis Sunny’ye bin kez daha aynı hareketi çalıştırdı. Sonrasında kalan son kurutulmuş av etini yediler ve sırayla uyudular, böylece bir kişi her zaman Cassie’ye göz kulak oluyordu.

Neyse ki gece boyunca hiçbir şey olmadı.

Gün ağardığında ve karanlık deniz çekildiğinde, dev heykelden ayrılmaya hazırlandılar. Nephis ilk inen oldu. Öncesinde birkaç şey söyledi,

“Bugün diğer günlere göre farklı olacak. Labirentte çok daha fazla avcı olacak. Pusu kuramayabiliriz veya birkaçıyla aynı anda savaşabiliriz.”

Sunny’ye baktı,

“Bir şey olursa, senin görevin Cassie’yi korumak. Avcıların geçemeyeceği dar geçitleri kullanabiliriz. Ayrılırsak, yüksek bir yer bulun. Beni beklemeyin. Anladın mı?”

Somurtkan bir ifadeyle başını salladı. Nephis de aynı şekilde karşılık verdi.

“İyi. Zaman önemli, hadi gidelim.”

Ve inmeye başladı. Nephis yirmi metre kadar aşağı indiğinde sağlam bir yer bulup bekledi. Sunny, altın ipi kullanarak Cassie’yi aşağı indirdi. Tırmanırken olduğu gibi, kör kıza sırayla yardımcı oldular. Neyse ki heykelden inmek tırmanmaktan daha kolaydı.

Kısa süre de yere ulaştılar.

Labirente girdiklerinde, üçlü aceleyle ilerledi. Gölge, canavarlarla karşılaşmamak için en uygun yolları arıyordu. Buna rağmen ilerlemeleri yavaş ve düzensizdi. Avcılardan kaçınmak için sürekli yön değiştiriyor, çoğu zaman çıkmaz sokaklara giriyor veya hedeflerinden daha uzağa gitmek zorunda kalıyorlardı.

Keşifçi ve yol gösterici rolündeki Sunny’nin aklı yavaş yavaş bulanmaya başlıyordu.

Bir noktada, savaşmanın kaçınılmaz olduğu bir duruma düştüler.

Arkalarında büyük bir avcı grubu vardı, önlerinde ise iki tanesi yolu kapatıyordu. İki grup da Uyuyanları henüz fark etmemişti, ancak başka çıkar yolu olmadığından, herşey an meselesiydi.

Nephis birkaç saniye seçeneklerini değerlendirdi. Kaşlarını çattı. Sonunda,

“İkili grubu indirebiliriz.”

Sunny belirsizlikle ona baktı.

“Ama pusu kuracak zaman yok.”

İki avcıyla birden nasıl savaşılacağını bilmiyordu. Nephis iyi bir öğretmen olsa da, Sunny kılıçta henüz çok acemiydi. Bir avcıyla savaşmak bile yeterince riskliydi.

Değişen Yıldız omuz silkti.

“Farkı yok. Ben önden saldıracağım. Sen gölgelerin içinden arkadan gel ve birini indir. Sonra birlikte ikincisini öldürürüz.”

Plan, Nephis’in aynı anda iki avcının saldırısını kaldırabileceği varsayımına dayanıyordu. Sunny onun yeteneğinden etkilenmişti, ama böyle bi savaşta kendini koruyabilecek miydi emin değil. Nephis’in ölme olasılığı yüksekti.

Hâlâ hatırlıyordu, Cassie’nin ilk kehanetinde Nephis yoktu.

Ama başka ne yapabilirlerdi ki?

Sunny dişlerini sıktı, biraz telaşlanmıştı ama,

“Tamam.”

Kısa bir an sonra, Nephis kılıcını çağırdı.

Ve sonra bir adım ileri attı.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

44   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   46