Yukarı Çık




7   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   9 

           
Gerçekliğe gelişimin üzerenden ancak sekiz dakika geçmesine rağmen, saçma sapan birçok şey yaşanmış ve yaşanmaya devam edecekti.

Fısıldaşmalarımın ardından koğuştaki millet ayılırken, karşımdaki imp parmağını şıplatarak herkesin tekrar uykusuna dönmesini sağlamıştı.

İlginç durum karşısında tek bir kaşımı kaldırırken, duraksamayıp hazırlıklara başlamıştık.

***** 

Aslında durum çok komplike değildi. Başta İmp'e söylediğim plana uyup sadece olayın tiyatral seyrine kapılmamız yetecekti. 

İmp üst ranzamdakinin bedenini ele geçirip sahnedeki yerini almış. Benden aldığı bilumum eşyayı kuşanıp, Hikmet abinin bedenine edindiği bütün bıçaklarla zevkle deşmeye başlamıştı. 

Bu durumda bana kalan şey de değer verdiğim birkaç eşya ve pekte önemli olmayan düşük performanslı bir roldü. 

Sadece hemen yanımda gerçekleşen bu olayı panikle karşılamış gibi yapmam fazlasıyla yeterliydi. Sonrasında oluşan küfür kıyamet her şeyi halledecekti.

*****

Saat dördü gösterirken Cem'in yediği linç'in ardı arkası kesilmemiş, olay anca koğuşa doluşan görevliler tarafından durdurulmuştu. 

Yinede bundan sonrada Cem'in iyi bir görmüyordum ama umurumda değildi. Zaten o da benim gibi yadırganan bir tip olmasıyla tanınan biriydi. Birde şimdi bu olaydan sonra başına neler geleceğini ben bile tahmin edemem. 

Tek meramım sadece üstündeki eşyaları ve düştüğü bu durumu nasıl izah edeceğini fazlasıyla görmek istememdi.

Öte yandan bunlar olurken başka görevlilerde olaya intikal edip koğuşu kontrol etmek için her zararlı varsayılacak eşyayı aramaya başlamışlardı. 

Neyse ki bu olaylar olmadan önce; hiçbir kimsenin ilgilenmediği küçük kitaplığımız vardı ki büyü kitabımı oraya koymuş ve kalan iki diğer eşyamı da yatağımın ters yüzünü yararak içine yerleştirmiştim. Üstün körü yapılan araştırma ve yatağımın çarşafı sayesinde de paçayı kurtardığımı söyleyebilirim.

Ve artık anca rahat bırakılmamızın ardından, güzelce bir uyku çekebilirdim ama koğuştaki her bir bireyin uyanmasıyla hararetli bir tartışma başlamış ve bana da güzel bir uyku lanet olup çıkmıştı. 

Koğuşta bulunanlardan birisi bana bakarak "Şu tipini giptiğimine bak! hala uyumaya çalıyor." demiş, sanki kendisi biraz önce birisini öldüresiye dövmemiş gibi bu cümleyi zikretmişti.

Tamam çarşaflarım hala kanlar içindeyken benim yaptığım hareket de pek mantıklı değildi ama sonrasında söylenen lafları pek hakkettiğimi düşünmüyorum.

*****

Kısa bir istirahatimin ardından saat altıyı bulmuş, millet hala Hikmet abi için hayıflanıyor ve kara kara muhabbet ediyordu. Durumu bozacak tek şeyse televizyonun açılması olmuştu.

Pek ilgi çekici bir şey yoktu ama vakit öğlene doğru yaklaşırken herkesin dikkat kesileceği bir haber başlamıştı.

Televizyonda çıkan bir sunucu "Merhaba sayın seyirciler. Sabah haberlerine hoş geldiniz. Bu sabah saat 10 sularında alınan duyumlara göre, Türkiye genelinde pek çok hapishane ve akıl hastanesinde..." diyerek başlamış ve yapılan taşkınlık ve isyanlardan bahsetmeye başlamıştı.

Bahsedilene göre sabahın farlı saatlerinde meydana gelen bu olaylar silsilesinin garip tarafı hepsinin planlanmış gibi bu gün başlamış olmasıydı. Yinede olayı ilginç kılan tek unsurun bu olmadığını altını çizerek söyleyebilirim; çünkü bahsi geçen olaylarda rol oynayan kilit kişilerin olduğu söz ediliyor ve olağan üstü bir şekilde karşı koyabildiklerinden bahsediyordu.

Seyrine kapıldığımız televizyona eşlik eden şeyse koğuştaki arkadaşlardı. "Şu delilerden de çekmediğimiz kalmadı amünüm."

Pek fazla detay verilmese de ülke genelinde sırf bu eylemlerin gerçekleşmesi bir yana, sivil toplumda da buna benzer olayları terörist eylemleri diye nitelendirerek haber ediyorlardı.

Dikkat çeken görüntülerse bu sivil ortamlardan yayınlanan video kesitleri olmuştu. Kimisi hiç olamayacak filmlerden çıkma kıyafetlerle şehrin ortasında kılıç savuruyor, kimisiyse ara sokakları ilginç bir şekilde ateşe veriyordu. Tabi bu görüntülere eşlik eden kargaşa ve panik olayı fazlasıyla anlaşılmaz kılıyordu ama ben neler döndüğünü hemen anlamıştım.

Çok geç olmadan haberlerde bunun sadece bize özel bir durum olmadığı ortaya çıkmış, aslında dünya genelinde yaşandığı haberleri edilmişti. Bu yeni bilginin yanındaysa olayın asıl vukuat şeklin ilk başlangıcının Güney Amerika kıtasından başlayıp, Kuzey Amerika'ya sonrasında Asya ve tekrar günün doğuşuyla birlikte batıya doğru bu fenomenin gerçekleştiği bahsedilmeye başlanmıştı.  

Yavaş yavaş üstü kapalı bir şekilde bahsi geçen olaylar yerel güçler tarafından bastırıldığı açıklanıp kapatılmış, yerini standart gündem haberleri dolmaya başlamıştı. 

Yinede bu haberler sonrasında koğuşta hafif bir panik havası yaşanmaya başlamış, çünkü benzer bir durumun birkaç saat öncesinden gerçekleştiğine bizzat tanık oluklarını düşünmeye başlamışlardı.

Bu durum iyice toplumsal bir histeriye dönüşmesini pek beklemezken, yanıldığımı birkaç gün sonra zaten görecektim. 

*****

Bilumum saçma muhabbet döndükten sonra öğle vakti gelmiş, herkes yemeğini yedikten sonra bahçeye nefes alınması için çıkarılmıştı. 

Görmeyi beklemediğim şeyse burada bulunan şeytani varlıkların olmasıydı. Görmezden gelmeye çalışıp, hiçbir şey yokmuş gibi bir yere geçip olayları düşünmeye başladım.

Kısa süre sonra aklımdakilere daha odaklanamamışken önceden karşılaştığım imp yanıma gelmiş, iğrenç sırıtışıyla "Hava güzel mi bakalım?" demişti.

Bakışlarımı çevirmesem de karşılık olarak sadece "Daha erken gelirsin diye düşündüm." dedim.

Burun kıvırır gibi huydan huya giren imp, "Immh biraz eğlendiğimi söyleyebilirim." dedi.

Kafasını iyice dibime sokan bu şey "Ama niye erkenden seninle tekrar karşılaşmak isteyeceğimi düşündün ki? Oysaki aramızda her şeyin hallolduğunu düşündüğünü zannetmiştim." diyerek iyice kokuşmuş ağzını suratıma doğrulmuştu.

"Diyene bak! Sadece senin benimle tekrar karşılaşmak isteyeceğine dair bir hissiyata sahiptim." derken, gözlerimle iğrenen bir ifadeyle onu ve etrafımı süzmüştüm. "Bunlar bir yana yirmi dört saat içinde on dört tane insan öldürmem lazım."

"Eğer birlikte çalışırsak bütün ruhları sen alabilirsin. Koşullarımsa gizli kalmamı sağlaman ve isteğimce burada gezinmemi sağlayabilmen. Bu durum senin için de uygun mu?"

Bu sefer ciddi bir bakışla o beni süzmeye başlamış ve ağzı sulu bir şekilde "Karşılığını aldığım şeyler bu kadar azken bunu niye yapayım ki?" diyerek salyalarını saçmıştı.

"Madem istemiyorsun bende başkalarıyla anlaşırım. Bak şurada kanatlı güzel bir hanımefendi duruyor." diyerek gözlerimi o yöne çevirdim.

İmp dişlerini sıkarak hiddetle ve sesiz bir biçimde "O! O olmaz! Ona gidemezsin!" demişti.

Benim ağzım kıvrılırken "Nedenmiş!" diye soru vermiştim.  

Gözlerini yuman imp. "O efendimiz adına buradaki kayıp ruhlara eşlik eder."

Son anda ağzını kapatan impe karşılık olarak "Yani? Senin ruhları yemenden başka yükümlülüklere sahip şeytanlar olması niye rahatsız ediyor." diyerek aptala yatmıştım.

Sırtışım ve kinayeli konuşmam üzerine aldığım tek cevap "Tamam nasıl öldürmeye başlıyoruz." olmuştu.

"Yalnız fikrimi değiştirdim. Dün kaybettiğim eşyaları ve daha fazlasını da geri istiyorum. Bu senin için sorun olur mu?" diyerek elimi uzattım.

İmp elimi sıkarken "Hayır yardımcı olurken memnun bile olurum." deyi verdi. 

Gerçekten de anlaştığımızda "Ha böyle adam ol!" diyerek elimi çekip üstümde kirlenmişçesine silmeye başladım.

Sonrasında İmp'in suratına tekrar iğrenç bir sırıtış gelmiş ve bana "Aklıma gelmişken efendimin adına yapılacak gerçek bir anlaşmaya ne dersin?" dedi.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


7   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   9 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.