Yukarı Çık




Sonraki Bölüm   2 

           
Bölüm 1 - Bir R-19 Romantizm Romanına Göç Ettim ve Bir Tavşan Var. (1)


Dondurucu hava vücut ısısının düşmesine sebep oluyordu. Soğuk hava tüm vücuduna nüfuz etmişti ve kız bilinçsizce rüzgârdaki bir kamış gibi titriyordu.

“Eğer, eğer benden gerçekten nefret ediyorsan...!"

Kız uyuşukluğuyla büyük bir güçlükle mücadele etmeye çalışırken gecenin karanlığına titrek bir ses karıştı. Kızın boncuk gibi olan gözleri, yüzünün yarısını bir maskeyle gizleyen küçük bir erkek çocuğuna sabitlendi. Ay ışığı, onun parlak gümüş rengi saçlarını ve büyüleyici kıpkırmızı gözlerini yansıtıyordu. Büyüleyiciydi, resmedilmeye değer bir manzara gibi.

***

Pencereden içeri giren güneş ışığının eşliğinde yumuşak bir yorganın altında uyandım. Yavaş yavaş ve isteksizce gözlerimi açtım.

"Majesteleri! Sonunda uyandınız! "

"Majesteleri nihayet uyandı! "

'Majesteleri mi? Kimden bahsediyorsunuz?'

Şaşkınlık içinde etrafımı inceledim. Duvara monte edilmiş, süslü bir çerçeveye sahip olan aynaya baktım. Aynadan yansıyan yüz şaşırtıcı bir şekilde benim değildi.

Kızın gözleri parlak bir zümrüt tonuyla parıldıyordu. Beline kadar uzanan platin sarısı saçları, gözleriyle bir uyum içindeydi.
 
Günler sonra anladım ki bu ortam, geçmiş hayatımda okumuş olduğum R-19 romantizm romanı "Canavar ve Kadın" ile aynıydı. 

"Canavar ve Kadın", "Güzel ve Çirkin" in bir benzeri olan romantik, fantastik bir kitaptı. Canavarların, Blake ve Richard'ın, kadın kahraman Diana'nın aşkı için birbirleriyle mücadele etmelerini anlatan bir kitap.

Ben, Diana’nın üvey kız kardeşi Ancia’nın bedenine göç etmiştim. Ancia'nın küçük yaşlardan itibaren veliaht prensle evlenmesi kararlaştırılmıştı. Ancak Ancia onun korkunç görünümü karşısında düğün günü kendini bir göle atıp boğularak hayatına son vermişti.

Bu olay, Blake'te büyük bir travma yaratmış, onun kalbini tamamen kapatmasıyla sonuçlanmıştı. Veliaht Prens, Diana lanetini kaldırana kadar kimseye inanmayan; acımasız bir adama dönüşmüştü. Sonunda da Diana tarafından seçilmemiş ve sefil bir hayat sürmüştü.
 
Orijinal hikâyeye göre Blake onun buz gibi olan bedenini tutarken Ancia çoktan suda boğularak ölmüştü. 

“Eğer benden gerçekten nefret ediyorsan…! "

Oğlan ağlarken Ancia’nın vücudunu sıkıyordu. Önemli ölçüde incinmiş olmalıydı, sonuçta gelin onun yüzünden kendini öldürmeye teşebbüs etmişti.

"Majesteleri, nereye gidiyorsunuz?"

"Veliaht Prens ile konuşacağım."

"Majesteleriyle mi?"

Hizmetçi Melissa bana baktı. Yüzünde şaşkın bir ifade vardı.

"Evet. Beni oraya götür."

"Majesteleri, yalvarırım; Veliaht Prens son yaşananlardan dolayı hâlâ büyük ölçüde şok içinde..."

Sözlerini dikkatli bir şekilde seçerek konuştu. Boşanma talebinde bulunacağımı varsaymış olmalı.

"Endişelenme. Zarar verici bir şey yapmayacağım. "

Blake'i terk etme planım yoktu. Blake’in sefil çocukluğunu yeniden yazma fırsatım varken onu bu şekilde bırakmayı göze alamazdım. Ayrıca, Ancia'nın gidecek yeri yoktu. Ancia, Kont Bellacian'ın ilk karısından doğan bir çocuktu ve Kont'un ilk karısı Ancia doğar doğmaz ölmüştü. Kont Bellacian daha sonra Diana'yı doğuran ikinci karısıyla evlenmişti.

Kont Bellacian, onunla yaşamaya dayanamayacağını bildiği halde Ancia'yı veliaht prenses olarak göndermişti. Ancia, Blake'in çirkin görünüşü yüzünden intihar etmemişti. Ailesinin onu terk ettiğini bildiği için kendini buz gibi suya atmıştı. Her halükârda, buradan ayrılsam bile gidecek hiçbir yerim yoktu ve Blake'i sefalet içinde bırakmayı da düşünmüyordum. Hizmetçi beni Blake'in yatak odasına götürdü.

"Buradan sonrasını kendim hallederim."

Hizmetçiyi dışarıda bırakarak elimi uzun kapı koluna koyup yatak odasının kapısını açtım. Yatakta uzanmış, elinden geldiğince çömelmiş küçük bir çocuk gördüm.

"Majesteleri. Benim."

"Bunu yaptığına inanamıyorum! Benim iznim olmadan atladın! "
 
Blake'in acınası iniltisini görünce duygularımı bastırdım. Beklediğim gibi biri değildi. Neredeyse sefil bir tavşana benziyordu.

"Size söylemem gereken bir şey var."

Her şeyden önce şu yanlış anlamaları çözmeliydik. Yatağının köşesine oturdum ama Blake sessizce uzaklaşmaya başladı. Onun titreyen elini tuttum ve yüzünün yarısını örten maskeyi çıkardım.

"Ne yapıyorsun!?"

Korktu ve ellerimi uzaklaştırmaya çalıştı. Ben ise ellerimi Blake’in yüzüne koydum.

"Bakma, bakma!"

Blake başını eğmeye çalıştı ama gözlerimden kaçamasın diye ellerimle yüzünü sıktım.

"Siz çirkin veya korkunç değilsiniz."

"Ne?"

"Sizin kadar güzel birini hiç görmedim."

Bu sözler doğruydu. Lanetlenmiş olmasına rağmen görünüşü nefes kesiciydi. Fiziksel olarak yüz hatları küçüktü ve birbiriyle çok uyumluydu. Kalın ve parlak olan gümüş saçları parıldıyordu. Gözleri kızıl kırmızısıydı ve büyüleyiciydi. İki gözünün arasında düz, yüksek köprülü bir burnu vardı. Meleklerin kendileri tarafından yapılmış gibi dolgun yanaklara ve kusursuz bir şekilde oyulmuş dudaklara sahipti.

'Ayrıca Diana ile tanıştığın zaman lanet kalkacak.' 

Orijinal hikâyede Blake'in yüzü, laneti kaldırıldığında tüm kıtanın en büyüleyici yüzü olarak tasvir edilmişti.

"Ama benden nefret ediyorsun."

"Sizden nefret etmiyorum."

"Fakat…"

"Doğruyu söylüyorum. Ben intihara teşebbüs etmedim. Kazara sendeledim ve bir anda göle düştüm. "

Bu sözler ise yalandı. Orijinal Ancia, Blake'in yüzünden korktuktan sonra intihar etmişti.

"Gerçekten mi?…."

"Evet. Beni boğulmaktan kurtardığınızı duydum. Bu yüzden teşekkür etmeye geldim. "

"……."

"Çok teşekkür ederim…."

Sırıtarak iki elini sıktım.

"Hayatımı kurtardınız. Gerçekten minnettarım. "

Sıcak gözyaşları elimin arkasına dökülürken Blake'in burnu kızardı.

"Ben, benim yüzümden... Benim yüzümden kendini öldürdüğünü sandım ..."

"Neden böyle bir şey yapayım ki? Ne de olsa harika biriyle evliyim. "

"Hayatını kurtardığım için bana kızacağını düşünüyordum... Seni görmekten çok korktum."

"Sizden hoşlanıyorum. Böyle düşünceli bir çocukla evlendiğim için çok mutluyum. "

"Ben... Ben de senden hoşlanıyorum."

Blake, sen bir yalancısın. 

Blake'in esas hoşlandığı kişi Diana'ydı. İmparator, Blake'in Diana'yı istediğini biliyordu bu yüzden bir düğün ayarlamıştı. Elbette, Kont değerli Diana'sını göndermezdi. Onun yerine ben gönderilmiştim.

"O zaman birlikte yatalım mı?"

"……."

Mırıldandığım an, Blake uzaklaştı ve kocaman yatağının arkasına gizlendi. O'nun nesi var? Korkunç bir şey önermedim ya.

Bellacian ailesi ışık gücüne sahipti. Bu sayede Diana, Blake'in lanetini ortadan kaldırmayı başarmıştı. Ancia da Bellacian ailesinin bir üyesiydi ve Diana kadar olmasa da Ancia da az miktarda ışığa sahipti.

Blake’in laneti yalnızca görünüşünü etkilemiyordu. Ayrıca sürekli acı çekmesine sebep oluyordu. Bu acılar, hava ne kadar soğuk olursa o kadar şiddetli oluyordu. Beni kurtarmak için buz gibi suya atlamıştı bu yüzden şu anda çok büyük bir acı hissediyor olmalı. Ama bunu söyleyecek birisi değil.

Tam da bir R-19 aşk romanından beklendiği üzere ışığın gücünü kullanmak için bedensel temas gerekli.  O yüzden el ele tutuşarak yanında uyumayı teklif ettim ama Blake'in ifadesi bana büyük bir hata yaptığımı hissettirdi.

"Majesteleri, lütfen beni yanlış anlamayın."

"Ya-yanlış anlama mı?"

------Çevirmen Notu------

**R-19 roman +18 roman anlamına geliyor.

Merhaba arkadaşlar, yeni serimizle karşınızdayım. I Met the Male Lead in Prison ile benzer bir kurgusu var ve bu seriyi de çok seveceğinizi düşünüyorum. Her ne kadar benzeseler de epey farklılar tabii. Okurken çok keyif alacağınızı umuyorum. İyi okumalar, ben yeni bölüme geçeyim. :)


Herhangi bir hatamı söylemek, öneri ve şikayetlerde bulunmak için discord kanalımıza gelebilirsiniz.
https://discord.gg/9GhxJCn


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


Sonraki Bölüm   2 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.