Yukarı Çık




9   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   11 

           
Sabit tutmak için balığı küçük bir dala sabitledi.

Bu sırada kova suyla taşıyordu.

Laritte, gölün akıntısıyla sürüklenmeden önce kovayı yakaladı.

"Bekle."

"Şimdi tutacağım."

"Bu çok saçma!"

Laritte, elinde kova ile geldiği yolda tekrar koşmaya çalıştı.

Böylece ona yetişmesi imkansız olacaktı.

Ama kısa süre sonra ona yetişebilen Ian, kovanın sapını tuttu.

"Sana daha önce de söyledim, bana izin verirsen adil olur."

"Kesinlikle saçmalamak konusunda baya bir yeteneğin var. Kova ağzına kadar dolu görmüyor musun? "

Ellerinden biriyle kovanın sapını tutuyordu. Laritte, kıvrıldıklarını fark ederek gözlerini diğer eline çevirdi.

Bir dala dikilmiş balığı tutuyordu.

'Beni deli ediyor.'

Sonunda Laritte büyük bir kahkaha attı.

Ancak bu, onun tutacağındaki kavramasını gevşetmesine neden oldu.

Kulp kovadan ayrılırken Laritte neredeyse gücünü yitirdi, manzaraya gülerek.

Ve Ian hala tutuyordu...
Birden kova ona doğru uçtu ve tüm suyu onun üzerine fırlattı.

Dondurucu soğuk suydu.

Yanaklarından su damladı.

Ama Laritte'nin rengini değiştiren ve anında solan yüzü oldu.

Şok oldu, kendini durdurdu.

Ian hapşırdığı zaman aklını başına topladı.

Ian sert göğsüne akan suyu silerken Laritte biraz sıcak çay getirdi.

Ateşin ışığında paltosunu bir battaniye gibi omzuna koyma görüntüsü acınası görünüyordu.

Larrite ona bardağı uzattı ve yanına oturmak için dizini büktü.

"....Gerçekten çok üzgünüm."

"Sorun değil... Hapşuu!"

Duygularını ifade etmeden büyümek zorunda kalan Laritte bile kendi aptallığına kaşlarını çattı.

Bu kekemelik bahanesi ona içten bir his verdi.

"O ...balık çok komikti."

Balık hala elindeydi ve gözleri açıktı.

Aniden balığa bakan Ian gülmeye başladı.

"Haha!"

"Gülme... şimdi..."

Ama Laritte bir süre onun gülüşünü izledikten sonra aynısını yaptı.

Şaşıran lan ağzını kapattı.

Ancak sevinç uzun sürmedi. Kısa süre sonra ikisi de sustu ve kahkahalarını kesti.

Ian, balığı tutan dalı Laritte'ye devretti.

"Bunu senin için yakaladım."

"Hayır, bahane uydurmana gerek yok."

"...Hapşuu!"

"Belki de yapmalıydım..."

Laritte hemen tüylü ceketini çıkardı ve Ian'ın yüzünü kapattı.

Ian rahat etmesi için ağzını açmaya çalıştı ama yanakları donuyormuş gibi hissetti.

Soğuk esinti suratına daha sert vurdu.

"Hemen geri dönelim. Eğer üşütürsen tekrar hasta olursun."

Ian ceket yüzünden yüzünü göremedi.

Laritte, villaya doğru ilerlerken daha önce kovayı tutan Ian'ın elini tuttu.

"Hey, ben... ben iyiyim..."

"Dişlerin takırdıyor. En başta gelmene izin vermemeliydim. Çok üzgünüm."

Aceleyle onu eve getirdi ve şöminenin önündeki sandalyeye oturttu.

Laritte ona bakarak devam etti.

"İyi bir besin kaynağı olsa bile... mevcut menüye bağlı kalalım."

"Bunun pek iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum."

"Hayır, korkarım yanlış bir şey yapabilirim. İlk kez balık pişiriyorum. Zevkine uyup uymayacağını bilmiyorum ama..."

Ian da endişeliydi çünkü aynı yemeği sadece günlerce yedi.

Aniden, kalbinde bir gıdıklanma hissi hissetti.

Onun sözlerinde saldırgan bir şey buldu. Birbirlerine isimleri yerine hâlâ "siz" diye hitap ediyorlardı. (Normalde birbirlerime saygı ifadeleri ile sesleniyorlar fakay ben bugüne kadar saygı ifadelerini kullanmayarak çevirdiğim için böyle devam edeceğim.)

"Başlığı değiştirme zamanı gelmemeli mi?" (Birbirlerine saygı ifadeleri ile seslenmek yerine isimleri ile seslenmeyi öneriyor.)

"Hey."

Ian Larrite'ye seslendi.

Gülmekten gelen gözyaşlarını silen Laritte başını salladı ve konuşmak için işaret etti.

"Evet."

"Tanışalı epey oldu. İlk etapta bir çift olduğumuz halde neden kendimize gerçek isimlerimizle hitap etmiyoruz?"

Laritte'nin sadece gülümseyen yüzü birden sertleşti.

Bu, Ian'ı sözlerini bitirmekten alıkoydu.

"O neydi, Ro..."

Rose

Laritte, adını söylemeye çalışmasını çabucak durdurdu.

"Hayır."

"....Pardon?"

Geriye doğru tökezledi.

Bu onun için doğal bir tepkiydi.

Şimdiye kadar umutsuzca bu isimden kaçınmaya çalışıyordu.

Laritte farkında olmadan geri çekildi ve eski halının üzerine bastı.

Maalesef halının işini yapma zamanı gelmişti.

Halı yırtıldı, Laritte'yi dengeleyemeyerek sendeledi.

"Ah!"

"İyi misin?!"

"Yanıma yaklaşma!"

Havayı tiz bir çığlık kesti.

Laritte'nin elleri titriyordu.

'Rose, Rose, Rose'

'Lanet olsun Rose! Tüm yapman gereken bu.'

'Laritte'nin zavallı ruhuna daha ne kadar musallat olacaksın!'

"Kahvaltı hazırlayacağım... o yüzden dinlenin."

Laritte ayağa kalktı ama onunla göz teması kurmadı.

Atmosferin bu kadar anlık nasıl değiştiğini anlayamadı.

"Bu sefer yemek yapıyorum..."

"Orada kal. Neden bir dahaki sefere yapmıyorsun!"

'Lütfen.'

'yanıma yaklaşma.'

Çarpık ifadesi üzerine yazılmıştı.

Ian, şimdi mutfağa doğru yürüyen Laritte'ye bağırdı.

"...Sakinleşince orada olacağım. Tekrar konuşmaya devam edebiliriz."

Ancak yanıt gelmedi.

Yalnız kalan Ian, parmaklarını alnına bastırdı.

Ne hata yaptığını bilmenin bir yolu yoktu.

'Sözde bir hain olan benimle yakınlaşmak istemiyor mu?'

Ancak böyle bir sonuca varmak için Laritte'nin ifadesini aldı.

Dahası, birbirleriyle ilk tanıştıklarında çok sakindi.

Ancak bu, onun okyanus mavisi gözlerinde "korku" yu ilk kez görmesiydi.

'Neler oluyor?'

Ian'ın sorusu midesini rahatsız etti.

Laritte de aynı şekilde hissetti.

Duvara yaslanan Larrite kollarını omuzlarına doladı.

"Huhu ..."

Rose'un öfkeli yüzü hâlâ beyninin derinliklerinde kök salmıştı.

"O kız da neyin nesi!!"

11 yıl önceydi.

Laritte sekiz, Rose dokuz yaşındayken.

Rose parlıyordu, Laritte'den çok farklıydı.

Laritte, Kont'un evine gelene kadar yemek bile yiyemeyeceği için utandı.

Rose o kadar sevimli görünüyordu ki, sevgiyle büyütülmüş gibiydi.

Bu Laritte'nin ilk takdiriydi.

"O senin üvey kardeşin Rose."

Kont Brumayer ona karşı ihtiyatlı bir şekilde dedi.

Bunun kendi hatası olduğunun farkındaydı.

"Neden?! Ondan hoşlanmadım! Üstelik o hiçbirimize benzemiyor bile!"

"Onun biyolojik babası olduğum kanıtlandı. Yapma..."

Larrite Rose'u anladı.

Kimsenin perişan bir hizmetçiye sahip olmak isteyeceğini düşünmemişti

onun yaptığı gibi hayat.

Bu yüzden Rose ile yakınlaşmak için elinden geleni yaptı.

Kolyeyi çalmaktan ve evdeki herkes tarafından nefret edilmekten çok uzaktaydı.

"O günleri hala net olarak hatırlıyorum, Rose."

Boş bir şekilde mırıldandı.

Laritte'nin Rose'da bulabileceği duygu ona karşı her zaman olumsuzdu.

Her zaman hayal kırıklığı, aşağılama ve nefretle doluydu.

Laritte, ölmesini bile zorlaştıran 11 yıllık tacizden acı çekti.

O zamanlar Rose gerçekten mutluydu.

Evlilik dışı ilişkiler yapan Kont'tu, ama insanlar Laritte'ye sanki onun hatasıymış gibi bakıyorlardı.

Geçmişini anımsatan Laritte, mutfak lavabosuna doğru ilerledi. 

Her iki durumda da bir yemek hazırlamak zorunda kaldı.

Ama Ian aklına gelmeye devam etti.

Yanlış eylemde bulunan sadece Rose değil, kendisi de oldu.

Sonunda tereddüt ettikten sonra döndü.

"Bana Rose olarak seslenmesine izin vermeliyim"

'Şimdilik bizim için iyi olacak...'

Oturma odasına gitmek üzereyken Ian ile karşılaştı.

'Bir süre sonra geri döneceğini söyledi, değil mi?

'o?' (bu satırdaki ve önceki satırdaki "o" "he" olarak kullanılmış yani Laritte, Ian'dan bahsediyor)

Laritte konuşmaya çalıştı.

"Çok erkencisin..."

"Shh."

Ian, kapıya doğru bakarak elini dikkatle ağzının üzerine koydu.

"Bir çift ayak sesi duydum."

--------
Bölüm Sonu~

Selam, sonunda bu bölümü çevirebildim çevirmeye üşendiğim için bölümler bazen gecikiyor lütfen kusuruma bakmayın. İyi okumalar 💙


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


9   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   11 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.