Nedense bu mangayı her okuduğumda kendimi bir JRPG oyunu oynuyor gibi hissediyorum. Karakterler, çizimler, dünya ve diğer bir çok unsur bir JRPG oynunda olması gerektiği gibi... tabi ve de hikaye. JRPG oyunlarında hikaye her zaman basittir: Tüm kudretiyle dünyaya hükmetmiş bir kaos gücü... ve kaosun merkezine ulaşmak için durmadan ilerleyen dört savaşçı. Veya birçok 4 savaşçı? Jrp’lerde genellikle kaosu yenen o kutsal 4 karakteri yönetiriz. Ama oyunun bize göstermediği bir şey vardır: Aynı yolda yürüyen diğer savaşçılar… O savaşçıların akıbeti ne oldu? Hikaye, ilk aşamada bize görevlerini tamamlamış dünyayı tekrar huzura kavuşturmuş ve artık eve dönüş yolunda olan dört kutsal savaşçıyı anlatıyor gibi gözükürken işler "Neden hepsi ölü?" sorusuyla bi anda tersine dönüyor. Karakterlerimiz Şeytan Kral ile savaşmış ama aslında bu savaştan galip ayrılamamışlardır. Ama Şeytan Kral’ı yok edememiş olsalar dahi bu yolda hayatlarını dahi ortaya koyarak çıktıkları yolculuk da fazlasıyla saygı duyulacak bir şey değil midir?
Yuusha Goikkou No Kaerimichi tam da bu konuya değinen hayatımda okuduğum hiç şüphesiz en iyi one-shot. Birçok olayı birkaç sayfalık içine tıkıştırmaya çalışan, hiçbir şey anlatmayıp bize sadece güzel çizimler gösteren veya sadece insanların tepkisini ölçmek için yayınlanan one-shot’ların aksine başından sonuna kadar bize güzel bir hikaye sunmayı başarıyor.
Bu one-shot’u bize güzel edit ve güzel çeviriyle bize sunan Uyuyan Balık Çeviri grubuna sonsuz teşekkürlerde bulunuyorum