Yukarı Çık




Sonraki Bölüm   2 

           
Soğuk.. Sevdiğim hatta en sevdiğim şeydi.  Ama yatağım ne yazık ki asla soğuk olmamıştı.. Hele bu denli soğuk hiçbir zaman olmamıştı. Sertte değildi.

Vücudumun kaskatı olduğunu hissediyordum. Ben neden şuan yatağımda değildim? Gözlerimi açmak istedim ama bunu başarmak yerine öksürmeye başlamıştım. Zorlukla açtığım gözlerimin tek gördüğü şey karanlık oldu.  Ayağa kalkmaya çalıştım ve bunu başardım . Nerede olduğumu anlamam lazımdı ve bunun için ışığa ihtiyacım vardı. Hemen arkamda olduğunu hissettiğim duvarda ellerimi sürtüp elektrik düğmesini aramaya başladım ve bir adım attım, daha doğrusu adım atamadan ayağımda bağlı olduğunu yeni fark ettiğim şey ile yere kapaklandım. Ben düşerken çıkardığı şiddetli sesin sayesinde ayağımı sıkıca saran şeyin zincir olduğunu anlamıştım. Ben çığlık atmazdım ve ortadaki tek ses zincirin sesi olmuştu.

Anlaşılan biri benimle fena oyun oynuyordu. Hangi manyak beni buraya zincirlemişti hiç bilmiyorum. Tam o anda birisini fark ettim. Karanlık yüzünden hiçbir şey görememiştim ama nefes alış veriş sesini çok iyi duyuyordum. 

"Kim var orada ?!" diye bağırdım.

Ben bağırdığım anda ise ışıklar yanmıştı. Gözlerim zifiri karanlıktan sonra aniden gelen bu beyaz ışıkla kamaşmıştı. Niye bu kadar aydınlık olmuştu ki sanki. Biraz ışık yeterdi. Kafamı kaldırıp tavana baktım ve duvar yerine tamamen uzun şeritler halinde duvar lambaları ile karşılaştım. Hangi hastalıklı zihin böyle bir oda hazırlatmıştı. Niye böyle aydınlık olmak zorundaydı ki bu oda.

Kafamı indirip karşıma baktığımda ise onu gördüm.Bu hayatta en haz etmediğim insanlardan biri olan Ulaş'ı. Hayatımda gördüğüm en koyu ve sert bakan gözleri ile bana bakıyordu. Esmer teni ile tezat şekilde bembeyaz giyinmişti. Tam deliler hastahanesinin en delisi gibi duruyordu bu görüntüsü ile. Ulaş'ı çok tanımazdım hatta nerede ise hiç tanımazdım.Hakkında bildiğim tek şey ise onun meşhur öfkesiydi. Bu hayatta en nefret ettiğim insan tipiydi öfkeli insanlar. Onu birkaç kez görmüştüm ve her seferinde birilerini azarlıyordu. Aferdersiniz buna azarlamak denmez etrafa terör estiriyordu.Ayağında onunda zincir vardı.

Üzerime baktım ve Ulaş'ın üstündeki kıyafetlerin aynısı benim de üzerimde vardı. Neden bizi böyle beyazlara sokmuşlardı ? Birazdan ameliyata girecekmiş gibi hissediyordum. Belki doğru düşünmüşümdür. Oldukça sağlıklı bir vücudum vardı. Hiç hasta olduğumu hatırlamıyorum. Bizi organ mafyalarından biri kaçırmış olabilirdi.

Ulaş'a tekrar baktığımda bana dik dik bakıyordu. Kaşlarımı ne var dercesine kaldırdım.

"Soru sormayacak mısın?" dedi.

"Ne sormam gerekiyormuş ?"

"Mesela burada neden olduğumuzu. Bence şu durumda oldukça mantıklı bir soru, ne dersin? " dedi alayla.

"Burada niye olduğumuzu biliyor musun ?"

"Hayır." dedi net bir şekilde.

"Bilmediğine emin olduğum soruyu sana sormam oldukça anlamsızdı." dedim çatılan kaşlarını izlerken.

"Sen nasıl geldiğini hatırlıyor musun? "

" En son 16 Haziran akşamı saat 12'de yatağıma yattığımı hatırlıyorum."

"Bende en son 16 Haziran'ı hatırlıyorum. Saat 12'ye geliyordu ve arabama binecektim.Gerisi yok."

Anlaşılan ne olduysa o sırada olmuştu.

"Bizi kim kaçırdı dersin ? "

"Ne biliyim ben, malum ikimizin de düşmanı bol. İçlerinden biri kaçırmış işte."

"Gergin olduğunu anlıyorum ama bana sesini yükseltme." demişti oldukça sakin ve ürkütücü çıkan sesi ile.

Ben hiç gergin hissetmiyordum oysa. Bu benim normal konuşma tarzımdı. Az konuşurdum ve konuştuğumda ise tersleyerek konuşurdum. Bunun sebebi ise konuşmaktan nefret etmemdi. Bu hayatta en nefret ettiğim şeyi sorsalar hiç düşünmeden konuşmak derdim. 

Cevap vermedim. Anlaşılan Ulaş'ın öfkesi gün yüzüne çıkmak üzereydi, sabrını zorladığım belliydi. Bu benim insan ilişkilerinde en iyi olduğum şeydi. İnsanların sabırlarını son raddeye getirirdim. 

Odayı incelemeye devam ettim. Kamera yoktu ama odamız dört duvardan değil 3 duvardan oluşuyordu. Duvar olması gereken sağ tarafım ise tümü ile camdı. Diğer taraf gözükmüyordu ve ayna gibi bulunduğumuz odayı yansıtıyordu. Anlaşılan bizi buradan izleyeceklerdi. Camda gözüken yansımama baktım. Açıkta kalmış uzun siyah saçlarım beyaz bluzun sayesinde olduğundan dahada göze batıyordu. Bitkin olduğum her halimden belliydi. 

Duvarlar gri renkti ve rutubetliydi, bu odada çok güzel korku filmi çekilebilirdi. O an birşey fark ettim. Ulaş'ın arkasında dikdörtgen şekilde küçük bir boşluk bulunuyordu. Arkamı dönüp baktığımda o boşluktan benim arkamdada bulunduğunu fark ettim. Kafamı eğip baktığımda ise gördüğüm şey orada da bu odadan belki biraz daha küçük olan bu sefer beyaz ve temiz duvarlara sahip boş bir odanın bulunduğuydu. Aslında odanın boş olması hakkında dediğim şey biraz yalan içeriyor çünkü bu odada bizimkinin aksine birkaç siyah sandalye bulunuyor. Tahminim şu yöndeydi. Bizi kaçıran aptallar orada dinleniyorlar ve bizi kontrol ediyorlardı. Tabi bide şu büyük cam vardı.

Ulaş'a baktım. Oda sayemde arkasında bulunan dikdörtgen  şeklindeki boşluktan diğer odayı inceliyordu. Orasının da benim arkamda bulunan odadan pek bir farkı olmadığına emindim.

"Senin tarafında ne var? " diye sordu.

"Buna benzer bir oda, içinde birkaç siyah sandalye var."

" Odanın rengi ne ? "

Bu sorunun ne önemi vardı.

"Beyaz."

"Benim tarafımdaki oda çarpıcı bir kırmızı."

"Renklerin bir önemi var mı?"

"Evet benim için var. Renkler önemli.. Mesela ben en çok kırmızıdan nefret ederim. Üstelik kırmızının bu tonundan. Bu renk benim sinirlerimi alt üst eder ve sinirlenmeme sebep olur. Beyaz senin için ne ifade eder?"

"Beyaz asla etrafımda bulundurmadığım ve en nefret ettiğim renktir." Annemin ise en sevdiği ..

"Garip bir durum. Bizi delirtmeye çalışıyor olabilirler."

"Seni delirtmek zor olmasa gerek. " dedim ciddi çıkan sesim ile. 

Ulaş'tan nefret ediyordum ve onunla konuşmak istemiyordum. Neyseki ayağına bağlı olan zincir oldukça kısaydı ve bir adım atmasına bile izin vermezdi. Bu benim şansımaydı bana zarar veremezdi. Ondan korkmuyordum hoş o zincir uzun olsa dahi ondan korkmazdım.

Dediğim şeyi umursamamıştı.

"Gri, griyi sever misin? "

"Nefret ettiğim ikinci renk."

Arafta kalmış bir renkti gri. Ben net olan şeyleri severdim. Gri gibi ne olduğu belli olmayan şeyleri değil..

"Benim de öyle."

Çok iyi, bizi buraya yerleştiren manyak nefret ettiğimiz şeyleride biliyor olmalı. Delinin tekinin ellerine düştük.

Karnım acıkmıştı ve susamıştım. Karnım durmadan acıkmazdı ama kaçırıldığım gün birşey yediğimi hatırlamıyorum. Ve kaç gündür burada uyuduğumuda bilmiyordum.

"Asya. " dedi Ulaş.

"Efendim. "

"Korkuyor musun?"

"Hayır. "

Yüzünü ekşitti.

"Yalan söyleme."

"Korkmuyorum." dedim sakin çıkan sesimle.

"Sana zarar verecekler büyük bir ihtimalle , korkmuyor musun? "

Korkmadığımdan emin olamıyordu.

"Niye merak ediyorsun? "

"Korkmanı istemiyorum. Ailelerimiz düşman bile olsa bir kadınsın, korkma seni korurum."

"Kendini koruyabilecek misin? Dediğin şeyin saçmalığının farkında mısın? Ulaş şuan hiçbir adamın burada değil ve cebinde de silahın yok. Lütfen mantıklı ol. Bırak beni kendini bile koruyacak durumda  değilsin."

"Dediğin şeyleri bende biliyorum." dedi üzgün çıkan sesi ile.

Böyle bir durumun içinde olmak, yani elinden bir şeyin gelmemesi onu bitiriyordu. Ulaş her zaman istediğini elde eden biri olmuştu. Buda onun hakkında bildiğim nadir şeylerden birisiydi.

"Benim için endişelenme, kendin için endişelen. Ben korkmuyorum merak etme. Eğer öldüreceklersede umurumda değil. Herkesin belli bir yaşam süresi olduğuna inanıyorum. Eğer ölürsem benim sürem bitmiş demektir hepsi bu."

"Ölüm senin için basit bir mevzu yani."

"Korkulacak bir şey değil."

"Peki öyleyse buna sevindim. Doğrusu bunu anlamalıydım, korkmadığını yani. Senin yerinde başka bir kız olsaydı şuan ağlıyor olurdu. Ağlayan insanlardan nefret ederim.Dedikleri gibiymişsin gerçekten. Oldukça garip bir kızsın."

"Ulaş senin ile bir anlaşma yapalım. Bak ben konuşmaktan hoşlanmam onun için daha fazla bana birşeyler sorma ve benimle muhabbet etme olur mu?" dedim son dere ciddi bir şekilde.

Yüzünün nasıl düştüğünü gördüm. Sonra gözlerinden çıkan ateşi.. Niye bu kadar kızmıştı? Ben konuşmayı sevmeyen bir insandım ve bana birşeyler demesinden bıkmıştım. 

"Keyfin bilir." dedi ve bir daha bana birşey söylemedi....





Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


Sonraki Bölüm   2 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.