(TürkAnime'deki yorumumdan alıntıdır.)
Açıkçası yorumların hepsini okudum ama tam olarak olayı da kavrayamamamla beraber film çok da etkileyici gelmedi.
Evet, ufak bir araştırma sonrası geri geldim. Olayı kavramalık pek bir durum yokmuş açıkçası, güç çatışması yaşandığını ve bir komplo döndüğünü zaten anlamıştım. Fazlası var mı diye baktım da, cık, yokmuş. İzlemek isteyenler için söyleyeyim ki fena değil, beğeneni var beğenmeyeni var. Bana kalırsa atmosfer iyi, hikaye eh.
Göze basit gelebilir veya izlemeyenler için küçümsenecek durabilir ama Behzat Ç. izleyen varsa ya da göz ucuyla dış politika vs. bu tür şeyler alışıldık. Ve beklentimiz burada ne olabilir? Güzel bir anlatım elbet. Öncelikle Jin-Roh büyük bir serinin parçası(ymış, az önce çok şey gördüm). Açıkçası oluşturulan evren yine göz alıcı. Mamoru Oshii'nin evren oluşturma becerisine diyecek bir şeyim yok. Güzel bir ortam, açıkçası yeni bir özel güç oluşmasa da bize de yabancı değil. Ghost In The Shell de izlemeyen varsa tavsiye ederim. Pek anlaşılır bir yapım değil ama kafası güzel.
Konumuza dönersek eğer, dışarıdan bir kaynak bakmayın diye buradan yazayım. Bu solcu The Sect örgütü gibi biraz daha tehlikeli örgütler ortaya çıkınca(mesela ikinci kızın örgütü komünist bir örgütmüş) Kerberos adlı(sanırım filmde çevirisi Panzer olarak geçen şey buymuş, halbuki serinin adı Kerberos Saga) yeni bir birim ayarlanıyor. Bununla beraber polis şubesi de ikiye bölünmüş gibi bir durum var. Evet, bunu açıklayayım hem yerel polis diye bir şey varmış hem de merkezi polis. İşte bunlar hep evrenin parçası. Bu Kerberos birimi ne bu iki polisten ne de askeri kuvvvetten. Hepsinden üyeleri olan bir birim olarak doğuyor. Evet. Jin-Roh olarak bilinen bu küçük hassas grup ise karşıcasusluk ekibi. Yani Kerberos'u hükümete karşı, komplolara karşı ayakta tutan yapı bu. Komployu düzenleyen de işte muhtemelen klasik polisler. Kerberos'un gücü onları rahatsız ediyor falan fıstık işleri. Deli gibi biçiyorlar insanları ve polis onlara bir yerde mecbur, e mecbur olununca ne olur, eliniz güçlü olur ve yönetilen kısım gibi görülseniz de yöneten kısım olursunuz.
Bu arada bazı yorumlarda görüp de hak verdiğim şeye değinelim: Kırmızı başlıklı kız. Allah'ım ya. Filme başlarken konuyu okuduğum bir yerde Kırmızı Başlıklı Kız eğretilemesi diyordu, ben de kendi kendime dedim, insanlar nasıl da göndermelerden anlıyorlar, şimdi ben burada okumamış olsam nereden anlardım. Evet, insanların göndermeden anlaması değilmiş olay, olay göndermenin göze sokulup sokulup ve daha da sokulmasıymış. Filmdeki versiyon, şu Almanca olan orijinal Grimm masallarının bir kısmının alınıp değiştirilmesiyle ortaya çıkmış sanırım. Yani, bu kısmı uzatmak istemiyorum.
Tamamdır, ayrıntıları hallettik, şimdi filmi değerlendirebiliriz. Başlangıçtaki o sahneler ne kadar güzeldi. Protestolar, polis, saldırı, karşı koyma, gerillaların uğraşı... Şimdi o kısımda bu kadar terörist olarak bize gösterilen kişilere nasıl da rahatlıkla bunlar terörist diyorsunuz bilemiyorum. Belki de haklılardı. Belki de hem polis hem de Kerberos tarafı sıkıntılıdır. Baskıcı bir hükümet varsa ve buna karşı demokratik bir mücadele yürütülemezse halk da silaha sarılabilir. Tabii desteklediğim bir şey değil fakat olmamış bir şey de değil. Deniz Gezmiş gibiler olsun, benzer sol görüşlü ve iyimser düşünceyle bakılabilecek kişiler olsun silahı açıkça kullanmıştır. Bunun gerekliliğine göre değişir tabii. Haklılar diyemem şu an, çünkü çok fazlasını bilmiyorum. Her neyse. Devam. İşin ilginç tarafı gerçekten de Jin-Roh gibi güçlü bir grubun içinde olan Fuse'nin ilk kızı öldürmemesiymiş. Bunu filmin sonuna gelince çok daha iyi anlıyoruz ve tutarsızlık yok diyen tüm yorumlara bunu soruyorum. Elbette insandır, işte vicdan yapmıştır, olabilir; gibi gibi denilebilir ama Allaaşkına Jin-Roh ya, karşıcasusluk ekibi. Yani aslına bakarsanız olabilecek en paranoyak, en dirençli, en zalim yanı olabilir Kerberos'un bu ekip. (Bu arada tugay doğru çeviri olmayabilir, bizdeki rütbe olayında banbaşka yerde tugay, o sebeple zaten epey anlama güçlüğü çektim, neyse.) Ama gidip de kızı vuramadı, buna mental olarak hazırlıklı olmaları gerekmiyor mu? Çünkü kadınlar ve kızları zaten kullanıyorlarmış. Acemi olduğundan falan bahsedildi konuşmaların bir yerinde, işte yeni gönderilmiş acemi falan diye. Acemi olsa bile ilk görevi de değildir herhalde. Eğer, eğer, yani eğer ilk göreviydiyse, bu bizimki idmanlarda çok iyiydi fakat görevde böyle tökezlemişse, ekip arkadaşları(hani kızı öldürmese, hem kendisini hem de kızı öldürecek olan ekip arkadaşları, hani "sürü") onu denemek için kızı öldürmeyi ona bırakmışsa ve bizimki yenice gerçek bir Jin-Roh olmuşsa bunu bize de söylemeleri gerek di' mi? Biz de diyelim ki evet, buna göre davranmış, böyle şeyler olmuş. O kadar ruhsuz, derinlikten yoksun bir yapım olmuş ki. Açıkçası ben arkadaşlarını yok edip kızla gitmesini dilerdim. Sonuna kadar da diledim ama hayallerin bir alemi yokmuş, epey temkinlilermiş. Bakın, gerçekten de bir devletin ve halkın güvenliğini sağlamak delicesine zor ve yıpratıcıdır. Hata yapmaya, emirler alarak o emirler içinden çok canlar yakmaya da açıktır. Emre itaat denen bir şey keskince gelir. Bu tüm sistemin temelidir, emre itaat olmazsa ne ordular olabilir ne birlikler ne de en küçük ekipler. Fakat emirler yanlışsa işte o zaman kendini insan olmak istemediği bir yerde bulur ve hiçbir şey de diyemez. Derse de azıcık arkası yoksa uçurulur teşkilattan, bulunduğu alandan. Çıkıntılara yer yoktur. İsterdim ki madem bir anlatım sistemi bulmuşsun, masalı göze sokmadan kullan. Hatta sonuna kadar anlat masalı önce, herkes sadece kurdun kızı yiyip yemeyeceğini beklesin. Ama bunu en uygun yerde tek seferde yap ki baymasın. İsterdim ki karakterlerin ne yaşadığını biz de anlayalım. Bizim adamın içinde neler dönüyor, neler yaşamış, ne diye kızı vurmadı cidden, hayattaki amacı ne, Jin-Roh'ta ne buldu da oraya ait hissetti kendini. Azıcık felsefe, azıcık psikoloji olsa şurada. Peki diğer kıza neler yaptılar, polisin hafif olduğunu sanmayın, belki de polis de yeterince işkenceciydi ve kız çok korkarak onların dediğine uydu. Ve evet, bekler. Tutunacak hiçbir şeyiniz yoksa tamamen yabancı birine tutunabileceğinizi sanarsınız. Aradığınız o kişiyi(kimileri aşk der, ne derseniz) bulduğunuzu sanarsınız. Hayat yorucudur. Kızın psikolojisi hakkında ne öğrendik, koca bir hiiiç. Yine de atmosferi güzeldi, müsait biri olursa daha güzel bir çeviriyle izlemek hoş olacaktır. Elimden gelirse ben de çevirmek isterim. Kurulan evren ve atmosfer hatrına izlenir ama başka bir şey beklemeyin yani. Atmosfer derken müzikler, çizimler, karakter ve silah tasarımları; hepsi iyiydi. Eh, her şey istediğimiz gibi gitmiyor, ne yaparsınız.
Bu arada Allah'ın belası nasıl bir uzun seri hazırlamış: https://en.wikipedia.org/wiki/Kerberos_saga Başka yan seriler de var sanırım, Patlabor ve Golgo 13 müydü falan.
Umarım spama düşmez, baybay herkese.
Kamil/Birket