Yukarı Çık




Sonraki Bölüm   2 

           
SENSHİNLER 

ONUDA AL VE KAÇ!"dedi köyün rahibesi.Alev ile çevrili yolun ortasında duruyorlardı.Rahibenin önünde 14-16 yaşlarında,saçları sıkı topuz olarak bağlanmış bir kız vardı.Kız bu lafı duyduktan sonra ağlamaklı oldu.
"Hayır!"
"kucağında kardeşin varken beni kurtaramazsın!"
Kız bunu duyduktan sonra kendi kucağımdaki bebeğe baktı.Bebekten gözünü ayırarak:
"Ama sen ne yapacaksın atsumaru?!"
Rahibe atsumaru gülümsedi.
"Eğer kaçmazsan hepimiz öleceğiz daha fazla karşı çıkma ve git!"
Kız gözlerini sıkıca kapatarak bağırdı.
"ASLA BU İYİLİĞİNİ UNUTMAYACAĞIM!"
Arkasını döndü ve koşmaya başladı,gözden kayboldu.Rahibe atsumaru etrafına bakındı.Çoğu ev yerle bir olmuş ve yanmıştı.Yerlerde ölü olan insanlar yatıyordu.Yavaş bir şekilde yürümeye başladı.Bir yandan ellerini birbirine kilitlemiş dua ediyordu.Kendi kendine düşünüyordu.Bu yangın nasıl çıkmıştı?Nasıl bu kadar şey gözle kaş arasında gerçekleşmişti?Atsumaru bunları düşünmeyi bırakıp daha sabah yetim çocukların oyun oynadıkları bahçeye baktı.Oradada durum farklı değildi.Yerlerde yanmış tahtalar ve oyuncaklar vardı.Acaba orada oynayan çocuklar kaçabilmişlermiydi?Hemen olaylı bölgeye gidip insanları kurtaran "Senshi" grubu neredeydi?Atsumaru kendi kendine güldü.Küçük bir köyü umursamazlar dedi kendi kendine.Çıkışa yaklaşmıştı.Artık gözünün önünü zor görüyor,Ateşin dumanı boğazını yakıyordu.Çıkıştan çıktı kapının yanındaki büyük ağaça doğru giderken nedenini bilmeksizin gözleri kararıp yere düştü.Tamamen bilincini yitirmeden önce gözlerinin önünde ona doğru gelen biri gördü.Ve bilincini yitirdi.

Kız nefes nefese kalmıştı artık bebek ona çok ağır geliyordu.Kafasını çevirip arkasına baktı.Yeterince uzaklaşmışlardı köyden.Bir ağacın dibine oturdu.Dizlerini kendine doğru çekerek bebeği dizlerine koydu.Bebek hiçbirşeyden habersiz kıza gülücükler saçıyordu.Kız kendini bi anda çok öfkeli hissetti içinden,bebeği boğmak geldi.Bu durumdayken nasıl gülebiliyordu?Bebeği sepete koydu.Üstüne mavi battaniyesini örttü.Kız sırtındaki çantayı çıkarıp önüne koydu ve açtı.İçinde onlara 1 hafta yetecek kadar yemek vardı.İçinden güzelce paketlenmiş olan kavun ekmeğini çıkarıp yemeğe başladı.Annesinin en sevdiği atıştırmalıklardan biriydi.İstemedende olsa gözleri yaşarmıştı,kendini tutmayarak hıçkırarak ağlamaya başladı.Koşmaktan öne düşen soluk lacivert saç tutamlarını kulağının arkasına sıkıştırdı.Gözlerinden yaşlar süzülerek bebeğe yani "kardeşine" baktı.Kardeşininde aynı ablasınınki gibi soluk lacivert,bir tutam saçı vardı.Mavi,su yeşili gözleri gece karanlığında parlıyordu.Kız kardeşininde acıkmış olabileceğini düşünerek çantadan ezilmiş püre çıkardı.Kardeşinin ağzına doğru ittirdi.
"Hadi Shinai,bide bu kadar şeyin üzerine senle uğraşmak istemiyorum!"
Shinai ablasını anlamış gibiydi.Ağzını açarak ablasının onu beslemesine izin verdi.Shinai daha 1 yaşına girmemişti.Bu da ablasına büyük bir yük oluyordu.Shinai'ye yemeğini yedirdikten sonra shinai uyumaya başlamıştı.Ablası yıldızsız göke bakarak düşündü.Ailesini...Evini...Arkadaşlarını...Artık bunların hiçbiri kalmamıştı.Şimdi ne yapacaktı?Bütün hayatı boyunca kaçarak ve çöp aşırarakmı yaşayacaktı,yoksa meydana inip orada işmi bakacaktı?Nasıl iki boğazı doyuracaktı,acaba onu işe alacaklarmıydı?Belki şansı varsa senshi'lerin antreman yapıp yaşadıkları tapınakta temizlikçi olurdu.Hem orası güvende olabilecek ter yerdi.Bu plan kafasına oturmuştu.Sabah ilk iş merkeze gidip orada iş bakacaktı.Bu plan ile biraz rahatladı.Gözlerini yavaş yavaş kapattı ve uykuya daldı.Gözlerini shinai'nin ağlaması ile açtı daha kendine gelemeden hemen kardeşine baktı.Bezinin değiştirilmesi gerekiyordu binbir zorlukla halletdikten sonra shinai'yiyi düzgünce pusete yerleştirdi ve yürümeye başladı.Hava onla dalga geçercesine açık ve güzeldi.Tekrardan anne ile babasını düşündü.Babası bir senshin'di.Büyü tanrısının onlara bahşettiği büyü güçleri ile olaylı anlarda nasıl olduğunu anlamaksızın çıkagelirler,yaralılara yardım eder,kötü biri varsa yaptıkları büyü ile onları hapsederdiler.Senshinler hakkında çok bilgi bilinmiyordu.Nasıl büyüye sahip oldular veya neden oldular.Kız bunlara kafa yormayı bırakıp merkeze doğru ilerlemeye devam etti.Yön duygusu iyi olduğu için nerede olduğunu biliyordu.Bir süre daha yürüdükten sonra merkezin girişini gördü.Hızlıca girişe doğru ilerledi,beklediği gibi korumalar kısaca senshinler vardı.Kıyafetleri hayli kimonoya benziyordu.Siyah kimanoları,üstünde kırmıza nar çiçeğine çalan ponponlu ceketleri vardı.Bellerinde örgü şeklinde olan ipler vardı.Kimonolarının kol kısımları beyaz ve genişti normal kimonolara göre kolları kısa ve geniş olan bu kıyafetin içinden siyah eldiven tarzı şeyler çıkıyordu.ama parmakları kaplamak yerine üçgen şekilde bitiyordu.Son olarakta altın işlemeleri vardı.Kız hep bu kıyafetleri sevmişti ona göre çok asillerdi.
"Giriş izniniz varmı?"
Uzun boylu genç adam konuşmuştu.Kız duraksamadan çantasından giriş iznini çıkardı.Babası ile geldiği için giriş izni verilmişti.Uzun boylu adama kartı uzattı.
"Bu gece ve bu sabah boyunca izinsiz girmeye çalışanlar çok oldu.Sizin izniniz olması bizi sevindirdi geçebilirsiniz."
Kız asilce gülümsedi ve büyük ihtişamlı kapıdan geçti.Burası köyün tam tersi olarak şenşakrak bir yerdi.Heryer insan,stand ve dükkan kaynıyordu.Evler en fazla 2 katlı ve açık renkteydiler.Kız ilerlemeye devam etti.Bir yandan etrafa hayranlıkla bakıyordu.Bir dükkan camından kendine baktı.Saçı başı dağılmış koyu pembe kimonosu kirlenmişti.Bu halde etrafta dolaştığına inanamayarak Halka açık tuvaletlerden birine girdi.Bebek pusetini lavaboların olduğu yere koydu ve yanındaki aynadan kendine çekidüzen verdi.Saçını güzel atkuyruğu yaptı,elinden ne kadar gelebilirse kimonosunu temizledi.Tekrar bebek pusetini eline aldı ve yavaşca çıktı.En son geldiği kadarıyla senshinlerin olduğu bölge merkezin sonunda yer alıyordu.Bir süre ilerledikten sonra senshin'lerin tapınağını gördü.İhtişamlıydı.Geniş ama 2 katlıydı.İyice yaklaştı ve duvarların ardından içeri baktı.Bahçeside kendisi kadar güzeldi.Bahçenin ortasından tapınağa giden beyaz taşlarla süslenmiş yol vardı.Etrafında ise küçük bir su birikintisi veya küçük bir göl,büyük bir ağaç,ve oturmak için banklar vardı.
"Bir şey içinmi bakmıştınız küçük hanım?"
Kız korku ile arkasına döndü önünde beyaz saçları beline kadar uzanan,gözleri bulutlar kadar yumuşak olan asil bir genç adam vardı.17-18 yaşlarında ha var ha yoktu.Giriştekilerin giydiği kıyafetin aynısı ama beyaz ve tonlarında olan halini giyiyordu.
"Şey ben- rahatsız ettiğim için çok özür dilerim ama temizlikçiye ihtiyacınız varmı!"
Kız o kadar hızlı söylemişti ki nefes nefese kalmıştı.Nasıl böyle bir şey söyleyebilmişti?Utancından kıpkırmızı kesilmişti.Adamın gözlerine bakınca hala yumuşak olduklarını görünce biraz rahatladı.Uzun bir sessizliğin ardından adam konuştu.
"Temizlikçi yerine senshin olmaya ne dersin?"
Kız ilk ne dediğini anlamadı.Dalgamı geçiyordu acaba.
"Ben tam anlamadımda senshin'mi?Ama senshin olmak için 16 ve üzeri olmak gerekiyor ben 15'im."
"Senshin'ler bu yaşlarda eğitimden geçerler.Sende senshin olabilirsin."
"Ama benim kardeşim var- rahatsız olmazmısınız?"
"Kardeşinmi?bu önemli değil.onada yetecek kadar yer var."
"B-ben ne diyeceğimi gerçekten bilmiyorum..."Kız kararsız kalmıştı eğer senshin olursa hayatı tehlikede olurdu.
"Eğitimden geçtikten sonra senshin olmayabilirsin senin kararın."
Kız iyice düşündü.Tahminen 15 dakika sonra cevap verdi.
"Olur."
Genç adam rahatlamış gibi göründü.
"Senin adına sevindim.Kardeşinin adı nedir?"
"Shinai"dedi Hana homurdanarak.
Genç adam gülümsedi.
"Senshin eğitimleri iki gün sonra bugün otelde kalabilirsin."
"Ama benim param yok..."dedi Hana umutsuzca.
"Senshin adaylarının kaldığı otel var orası para istemiyor"dedi genç adam.
"ah- şey peki."
Hana bu konuşmadan sonra ilkeleri dinledi.Eğitimde ne yapacakları,ne kadar süreceği gibi şeyler.Genç adamın adının Hatsu olduğunu öğrendi.Hatsu sanki kızgınlık ve diğer kötü duygulardan arındırılmış gibiydi.Sesi hep tek tüze ve gereksiz yere sakindi.İnsana rahatlama hissi veriyordu.Kurallar konuşulduktan sonra hava kararmaya başlamıştı.Hatsu hana'yı otele götürdü,odasını gösterdi ve gitti.Hananın içi çok rahattı.Sonunda kalabileceği bir yer ve karnını doyurabileceği bir alan vardı.Yatağına oturdu.Yatakta kıpırdanan shinai'ye baktı.Shinai'nin gözleri her zamankinden parlak su yeşiline kaçan maviydi.Hana'ya bi anda çok tatlı gelmeye başlamıştı.Hana yataktan kalktı,duşa girdi,yemeğini yedi -ve yedirdi- en sonunda saat geç olmaya başlayınca shinai'nin yanına yatarak uyudu.

Yavaş yavaş gök aydınlanıyordu.Temizlikçi kadın Hana'nın kaldığı odayı birkaç kez tıklattı.
"Temizlik zamanı efendim."
Ses gelmeyince kapının önünde bir süre bekledi ve birdaha seslendi.
"efendim?!"
İçeriden takırdama sesleri geliyordu.Kadın dayanamayıp kapıyı açmaya çalıştı.Kapı zaten açıktı;kapıyı iyice araladı ve içeri baktı.Kadının dili damağına yapışmış gibiydi.Sesi ilk birkaç dakika çıkmadı ve sonunda bağırdı.

"BİRİ ÖLMÜŞ YARDIM EDİN!"


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


Sonraki Bölüm   2 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.